Yeni türkiye'nin kapısı aralandı...Bir demokrasi sınavından daha yüzümüzün akıyla çıktık. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ülkemize hayırlı olsun. Ülkemize ve milletimize iyilik, huzur ve barış getirsin. Sn. Cumhurbaşkanının da yerinde deyimiyle, 200 yıllık sistem tartışmaları bu referandum ile artık sona ermiş oldu. Milletimiz en doğru kararı vermiştir. Oranlar üzerinden tartışmak da bu saatten sonra kimseye fayda sağlamayacaktır. En yüksek ‘Evet' oyu veren ilk 10 ilden biri olan Bingöl, %73 evet ile ve Genç ilçemiz da %86 Evet ile farklılığını bir kez daha göstermiş oldu. Diğer yandan, doğu illeri ve Kürtler ve Zazalar, çok yüksek Evet oyları ile batıdaki; özellikle de büyükşehirlerdeki Hayır'a kaymaları telafi etmiş oldular. Bunu not etmekte fayda var. Her şeye rağmen, bu referandumun kazananı Türkiye'dir. Dolayısıyla da, artık, daha güçlü bir Türkiye için tekrar dayanışma, uzlaşı ve kaynaşmayı sağlamanın zamanıdır. Gerilen ilişkileri, toplumsal dokuyu tekrar onarmanın zamanıdır. Yeri gelmişken; ‘Evet' oylarının oranının çok sınırda gelmesinin temel nedeni olarak sistemin ‘Türk Tipi'ne dönüştürülmesi olduğu fikrimi yinelemek isterim.1 MHP'nin baskısı ve mecliste gerekli çoğunluğu sağalma arzusuyla yapılan bu değişiklik, kanımca, yeni sistemde eksik noktalar bırakmıştır. Yeni Türkiye Dünya değişiyor... Tarihi dönüşümlere tanıklık ediyoruz. Global güç dengeleri yeni yüzyılda, yeniden Avrupa ve ABD'den; Asya, Ortadoğu ve Avrasya'ya kayıyor. Bu yeni dönemde, Türkiye'nin konumu, biraz da, kendi iç meselelerini, iç çekişmelerini halledip; global bir oyuncu kapasitesi gösterip gösteremeyeceğine bağlı. Daha uzun vadeli planlar yapabilen, stratejiler geliştiren; ekonomik gücü ve yumuşak gücü ile bölgede ve dünyada herhangi bir konuda görüşü merak edilen; stratejik ortaklık kurmak için fırsat kollanan bir ülke haline gelmek 17 Nisan sonrası çok daha kolay... Türkiye, geçmişte, iç çekişmeler; kısa vadeli hükûmetler, iş takibi yapan siyasetçiler; hedeflere inanmadığı gibi, ülkesinin ilerlemesinin önüne her tür engeli çıkaran teknokratlar ve bürokrasisi ile dış gelişmelere ve hatta yakın bölgesine Fransız bir politika güdüyordu. Çin, Rusya, İngiltere ve hatta İran ve İsrail gibi oyuncuların yeni birer güçlü oyuncu olmak için teker teker şahlanmaya başladığı bir dönemde; iç istikrarını sağlamış, bölgesinde ve dünyada büyük oynayan bir Türkiye tercihten öte bir zorunluluktur. Daha etkin ve güçlü bir yönetim ile; içeride ve dışarıda kendinden emin, güven veren yeni Türkiye; 16 Nisan sonrası çok daha farklı bir profil çizecektir. Belirsizliklerin arttığı bu yeni dönemde, ülke ekonomilerinin ekstra belirsizlik yaratması şüphesiz faydalarına olmayacaktır. İstikrar ve güven ortamının oluşturulması, ekonomik büyüme ve uzun vadeli, vizyoner planlamalar için; güçlü ve istikrarlı bir yönetim ve yürütme erki olmazsa olmazdır. Hazır olmalı... 200-300 yıllık bir aradan sonra, güç dengelerinde tekrar uzak ve yakın Asya ülkelerinin etkisi hissedilmeye başlandı. Muhtemeldir ki, önümüzdeki yüzyılda, geçmişte olduğu gibi, Çin ve Hindistan gibi iki kadim medeniyet ile birlikte Türkiye, İran ve hatta belki de Rusya gibi yeni oyuncular daha aktif ve etkili oyuncular olmaya başlayacaklar. Tüm bu ülkelerde, öngörülebilen temel özellik de güçlü merkezi yönetimleridir. Türkiye'nin de bu yeni dönemde, Osmanlı'nın birkaç yüzyıl önce sahip olduğu etkinlik ve nüfuza sahip olmaya başlaması çok düşük bir ihtimal sayılmaz. Doğrusu, Huntington'dan, Bernard Lewis'e; Kaplan'dan Friedman'a, bir dizi batılı siyasi ve strateji bilimci bunu on yıllardır yaza-duruyordu. Birçoğu, Lewis örneğinde olduğu gibi, bunu bir tehlike olarak dile getirse de; yazılan kaderi değiştirmeye insanoğlunun gücünün yetmiyor. Aynı konu bağlamında, uluslararası kuruluşların ve denetim şirketlerinin raporları da, batının kâbus senaryosunun gerçekleşme eğiliminin gittikçe arttığını gösteriyor. Örneğin, PWC'in bir değerlendirmesine göre; 2050'li yılların dünyasında, Türkiye: yıllık %5,8 büyüme ile dünyanın 4. büyük ekonomisi (Çin, Hindistan ve ABD'den sonra) olabilir.2 16 Nisan Referandumu öncesi, 4 haftalık yazı dizisi ile yeni sistemin (daha çok da Başkanlık sisteminin) muhtemel ekonomik etkilerini anlatmaya çalıştım. Faydalı olmuş olmasını temenni ediyorum. Bu vesile ile; referandum sonucunun, Türkiye'ye, huzur, barış, refah ve esenlikler; daha istikrarlı, daha güçlü ve daha müreffeh yeni bir dönem getirmesini temenni ediyorum. Saygılarımla, Kaynak: https://bagisb.wordpress.com/2017/04/10/baskanlik-sisteminin-ekonomisi-4/ http://www.ntv.com.tr/galeri/ekonomi/2050nin-en-buyuk-ekonomileri,i5cyJZv2H0yjGisNrmrHBA/meXp11Cx7kqAYMjyisPBpg
YORUM YAZIN ![]()
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 14 Kasım 2017 Söz ile icraat09 Kasım 2017 Sahipsiz bir şehir bingöl07 Kasım 2017 Iş-kur ile yoksullaşmak!31 Ekim 2017 Adam olacak çocuk
|