Gelecek nesil“Bir beyaz kâğıtla her şey yapılabilir.” Diyor şair…! Ve adeta bunu ispatla mükellef oluğunu düşünür gibi açıklamalarda bulunuyor ardı sıra
“uçak örneğin, uçurtma mesela.. Ya da altına konabilir bir ayağı ötekilerden kısa olduğu için sallanan bir masanın” deyip okul dönemlerine götürüyor bizleri.
Gerçekten yapılabilir mi her şey bir “beyaz kâğıtla?…”
Veya “beyaz kâğıt” ne anlam ifade etmektedir?
Hepimiz buhranlı ve çalkantılı yaşamdan sonra “beyaz bir sayfa açacağım” cümlesini çok sık kullanırız
Çünkü Biliriz ki bu sayfa hep bir başlangıçtır ve başlangıçlar hep iyi düşünceler ve gerçekleşmesini istediğimiz hayaller üzerine kurulur. Ve toplum olarak böyle bir “beyaz kâğıda” ihtiyaç duyduğumuz zamanları yaşamaktayız.
Kalpleri kararmış, düşünceleri körelmiş ve birbirine saygıyı unutmuş bir toplum haline gelmiş durumdayız. Adeta bütün sayfalar tükenmiş ve tükenmekle kalmayıp belli belirsiz şekillerle kararmış ve artık hiçbir anlam ifade etmez olmuş.
Bu nedenle “yeni nesli beyaz bir kâğıt” olarak görmek yanlış olmaz herhalde.
Tıpkı beyaz bir kâğıdı, kendi isteğimiz doğrultusunda nasıl şekillendirebilirsek veya içimizden geçenleri, umutları, sevgileri ve gelecek hayalleri nasıl ona yazabiliyorsak; yeni nesli de aynı şekilde eğitme durumuna sahibiz.
Ne güzel söylemiş atalarımız? “ağaç yaş iken eğilir.” Bu atasözü hem gerçek anlamda hem de mecazi anlamda çok doğru ve yerinde bir söz. Şöyle ki gerçek anlamda; ağaçtan yapılan ve şekil verilen bütün ürünler ağaç yaş iken yapılmış; baston örneğin, yay mesela…
Bizim için önemli olan atasözü ile verilmek istenen asıl mesajdır. Toplumun bilgi, birikim ve ahlakını onların devamı olan nesle aktarmayı becerebilmesidir.
Felsefe okuyanlar veya felsefeye ilgi duyanlar bilirler ki “beyazın siyah, siyahın beyaz; masanın sandalye, sandalyenin masa olabileceği” söylemi çoğu filozofun dilinden düşürmediği bir söylemdir.
Filozoflar yeni doğmuş ve diğer toplumlardan uzak bir şekilde yetiştirebilecekleri bir nesile her şeyi çok farklı öğretebileceklerini ve kendi isteklerini, ahlak ve bilgilerini onlara aktarabileceklerini söylerler. Çünkü yeni doğmuş çocuğun zihni boştur. Hiçbir maddeye isim verilmemiş ve hiçbir şey anlamlandırılmamıştır, bundan ötürü çocuk kendisine verileni alır ve anlar. Herkesin siyah dediğine o beyazdır diyebilir. Herkesin iyi dediğine o kötü diyebilir; çünkü buna onu öğreten önceki nesil yani içinde yaşadığı toplumdur.
Peygamber efendimiz islamiyetin ilk yıllarında gençleri ve çocukları sıklıkla kendi yanında bulundurur; kendi ahlakını, bilgilerini, kendisine gelen vahiy ve ayetleri onlara aktarırdı. Çünkü bilirdi ki yeni nesil artık işlevini yitirmiş toplumu düzletebilecek güce sahipti ki; daha çocukken yanında büyüyen damadı, amcasının oğlu ve İslam'ın halifesi için “Ben İlmin Şehri isem Hz. Ali onun kapısıdır” diyerek Hz. Ali'nin çocukluktan beri aldığı ilim ve ahlakını vurgulamıştır.
Yakın tarihimize baktığımızda da Mustafa Kemal Atatürk yeni devleti kurduktan sonra “bütün ümidim gençliktedir” diyerek yeni neslin önemine vurgu yapmış ve bütün eğitim kurumlarında kendi inkılaplarını ve düşüncelerini okutulmasını sağlamıştır.
Gelecek nesil bizim aynamızdır. Kendimizi onda görebiliriz. Onların doğruları ve yanlışları aslında bizim doğrularımız, bizim yanlışlarımızdır.
Yeni nesil beyaz bir kâğıttan öte sayfa sayısı olmayan beyaz bir defterdir. Güzel cümlelerle yazılmayı beklemekte. Yazdıkça büyüyen ve bir bütün olmayı bekleyen bir defter. Yanlış yazılsa bile; silgi ve kalemi yazanın(toplumun) elinde olduğundan düzeltilebilir hırpalamadan, yırtmadan.
Çocukluk döneminde hafıza, beyin, kişilik ve kimlik gelişimi çok hızlı cereyan etmektedir. Çocuk gelişiminin ilk yıllarında toplumu gözlemleyerek ve onları rol model görerek gelişim göstermektedir. Bu nedenle yaparak ve yaşayarak öğrenme toplum için çok önemlidir.
Maalesef toplumumuz bu konuda rol model öğrenmenin önemini kavrayamamış ki bunu yaşadığım üzücü birkaç örnekle aktarmak isterim.
Bir anne halk otobüsünde çocuğuna; yaşlılara saygılı davranmanın öneminden çok, çocuğunu maddiyata sevk eden “çocuğumda ücret verdi ve o oturacak” cümleleri kurarak çocuğunun vicdan ve ahlakını şimdiden köreltmekte.
Bir baba çocuğuna paylaşımcı olmanın, toplumla iyi geçinmenin erdemliğini göstermek yerine çocuğundan bir şey isteyen büyüklerine “....göster veya al sana ...” gibi söylemlerle paylaşımcı ve kardeşlik duygularını yok edip ego sahibi birey olmasına zemin oluşturmakta.
Yeni nesil bir otomobile benzetilebilir.
Ahlaki öğretiler otomobilin direksiyonu; toplum ise onların şoförüdür.
Şoför(toplum) direksiyonu(ahlakı, bilgiyi, erdemi) ne yöne çevirirse otomobil(yeni nesil) de o yönde istikamet eder ve böylece yol alıp gider.
Yeni nesile her şey yapılabilir.
Öğretmen örneğin, mucit mesela, Ya da kendinden başkasını görmeyen ego sahibi bir Lider.
Yeni nesille her şe yapılabilir.
Sevgi dolu bir yaşam, Güzel bir dünya
Ya da her günü bir önceki günden daha kötü bir hayat…
Mülayim ÇAKAR YORUM YAZIN ![]()
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 14 Kasım 2017 Söz ile icraat09 Kasım 2017 Sahipsiz bir şehir bingöl07 Kasım 2017 Iş-kur ile yoksullaşmak!31 Ekim 2017 Adam olacak çocuk
|