Zindandan haykırış‘Gençlik Delilikten Bir Şubedir' Çeyrek asırdır cezaevinde olan bir dostun, günümüz gençliği ile ilgili mektubundan; “Öfke gibi gençlik de ‘delilikten' bir şubedir. İkisini bir arada görünce, muhatabın işi pek zordur. Kendinden emindir, ama bir şey bilmez, dahası bilmediğini de bilmez! Gençlerdeki enerjinin, öfkenin, ‘deliliğin' müspet kanallara sevki olmayınca, anlamsız şiddet alır başını gider. Ve boş bırakmaya da gelmez. Manyağın teki çıkar, yüzlerce insanı peşinden götürür. Şiddetin yanı sıra, gücün/kuvvetin sadece bu ‘delilikle' sınırlı olmayan muazzam bir cazibesi vardır. TV, sosyal medya ve sokaklarda elde patpatlar… Artistlik diz boyu, çekiyor insanı… Doktorasını yapmış, evli/çocuklu, siyasette kadın kolu başkanı neyse, çekip gidebiliyor Rakka'ya, her şeyi geride bırakarak… Bazen çok basit bir dil ve davet, güçlü yankılar uyandırabiliyor. Her malın müşterisi var, zira piyasa çok geniş. Biraz hareket, biraz fikir, biraz delilik, biraz hayattan hoşnutsuzluk ve arayış... İnsanları itebiliyor dibi görülmeyen kuyulara.. Basite almamalı ilk kıvılcımları… Zira PKK, öyle küçük bir kıvılcımdı. Bir avuç şaşkının sağa-sola sataşmasıyla başlamıştı. Akıl-fikir sahibi diğer Kürtçü sol hareketlerin kimisini ezip, kimisini sindirebildiler ve bu gün yüzde on civarında oy alıyorlar. Bu serüven, ibretlik ve tecrübelere kaynak olması gereken bir olgudur, hem devleti yönetenler, hem de sosyologlar yönünden… Unutmamak lazım ki; büyük yangınlar, küçük kıvılcımlarla başlar! Daimi teyakkuz ve seferberlik hali gerekir… Ailelerden başlayarak, herkes bu gibi kıvılcım ve deliliklere karşı uyanık olmalı, çoluk-çocuk, konu-komşu neyse, ihtimamla uyarılmalılar. Filan dağa çıkmış derler, şaşar kalırsın. Namazında niyazında, tertemiz çocuktu oysa... Bir anlık etki ile “ver elini Rakka'ya” da böyle… Sokaktan/berduşluktan ‘mücahit' olmaya yol, bazen iki haftayı bulmuyor! Korumak ve ıslah etmek süreklilik ister. İfsat ise bir anlıktır! Elbet sosyal medya çok etkili bir alan... Günlük ilgi/bakım şart... Malum, piyasadan ve hayattan uzağız. Sosyal medya, hesaplar falan... duyuyoruz sadece... Hayatın içinden birilerinin ilgilenmesi lazım... Çok yönlü saldırılar oluyor, yanıt ister... Dört duvar arasında bizim böyle bir şansımız yok. Dahası artık mecalimiz de yok… 25 yıl oldu mahpusluğumuz. Bizde takat kalmadı yazacak/edecek… Takat/mecal olmasa da, ümmetin çocukları için dua edecek kadar nefesimiz var şükür. Selam ve dua ile…” Evet, işte böyle der çeyrek asırdır eli kolu bağlı olan dostumuz… Onların sosyal medyaya, sokaklara, gençlere, ümmete sahip çıkacakları bir fırsatları yok. Klavyenin silahtan güçlü olduğu ve muktedirlerimizin İslam-i oldukları böyle günlerde, keşke bu Yusuf-i dostumuz da dışarıda olaydı da, ümmetin çocukları için bir tuğla da o koyaydı Zira, ümmetin çocuklarının imtihanı çok çetin bir hal aldı..! Mevla Görelim Neyler, Neylerse Güzel Eyler… Saygılarımla… YORUM YAZIN
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 15 Ekim 2020 YENİDEN REFAH NEDEN BU KADAR PASİF!27 Eylül 2020 BÜROKRASİDE KARADENİZLİ İMPARATORLUĞU07 Eylül 2020 TÜRK KARDEŞLERİMİZ BİRAZ EMPATİ YAPABİLİRLER Mİ?14 Ağustos 2020 Ak Parti Kadın Kollarından Büyük Hata!
|