İFTİRA ve İHANETİFTİRA: Yalan söylemek, asılsız isnatta bulunmak, birine işlemediği bir suçu isnat etmek... Dinimizdeki Cezası: Kul Hakkı olduğundan, cezası cehennemdir… "Bir kimse, bir mümin hakkında olmayan bir şey söylerse, iftiraya uğrayan kimse, onu affedinceye kadar, Allah'u Teâlâ onu cehenneme sokar." (Ebu Davud) Gayr-ı Meşru Âlemdeki Cezası: İftira atan birilerinin himayesinde ise, o birileri tarafından cezası kesilir, karşı taraftan da özür dilenir. Kimsenin himayesinde değil ise iftira ettiği kişinin karşısına getirtilir, iftiranın şiddetine göre şiddet uygulanır, tahkir edilir, özür dilettirilir. Türkiye Cumhuriyeti Yasalarındaki Cezası: Düşünce özgürlüğü, ifade hürriyeti ya da küçük maddi tazminat cezası ile geçiştirilir… İHANET: Bağlı bulunduğu bir kişi, kurum, oluşum, devlet ya da arkadaşı aleyhinde, gizlice iş çevirmek, zarar vermek için faaliyette bulunmak… Dinimizdeki Cezası: Ölüm ya da Kalıcı bedel ödetme… ''Allah ve Resulüne karşı savaşan ve yeryüzünde bozgunculuk yapmaya çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri ya asılmaları yahut el ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi yahut da bulundukları yerden sürgün edilmeleridir. Bu onların dünyada çekecekleri rezilliktir, ahirette ise, onlara büyük bir azap vardır.'' (Maide; 5/33) Gayr-ı Meşru Âlemdeki Cezası: Bulunduğu ortam, gurup ya da oluşuma ihanet eden kişi, ihanetin boyutuna göre mutlaka yara verilerek cezalandırılır. En basiti bel altından kurşunlanmak, en ağırı da cinsel organının kesilerek, tek kurşunla infaz edilmesidir… Türkiye Cumhuriyeti Yasalarındaki Cezası: TCK'ya göre bir nisana ‘ihanet' e dair herhangi bir madde yok. Devlete karşı işlenen suçlar hariç ciddi bir cezai müeyyidesinden söz etmek mümkün değildir… Eşini aldatma, güveni suiistimal, iş ortağına ihanet etme gibi konularda ayrı kanunlarla değerlendirilir. (Medeni Kanun, Kabahatler Kanunu, Ticaret Kanunu gibi...) Görüldüğü üzere, İftira ve İhanetin hem İslam dinindeki karşılığı, hem de Gayrı Meşru âlemdeki karşılığı çok ağırdır. Ancak yine görüldüğü üzere, İftira ve İhanetin TCK'daki karşılığı ise yok denecek kadar hafiftir. Bu da yetmezmiş gibi, yasalarımıza gizli tanık ve muhbir diye bir konum sokuldu. Bunların iddialarını ispat gibi bir yükümlülükleri ve ispatlanamayan durumlarda ise herhangi bir cezai müeddiyesi de yok. Hal böyle olunca, iftira ettikleri mazlumlar, zalimler elinde perişan hale düşebiliyorlar. Bu nedenle masumlar hapishanelere girebiliyor, fakir-fukara ekmeğinden olabiliyor, kimsesizler zulme uğrayabiliyor, müsebbipleri ise keyif çatıyor. TCK da gerekli ceza ile karşılaşmasalar da, çoğu kez şahit olduğumuz gibi, bu iki namussuzca fiili işleyenler, kaza-bela gibi sebeplerle karşılığını bulabilmektedirler. Böyle zalimlerin unuttuğu bir büyük gerçek var ki o da, ‘kader adalet eder' gerçeğidir. Kader, öyle ya da böyle, bedelini bir şekilde ödettirmektedir yani. Gâh bu gün, gâh yarın… İftira ve İhanete uğrayan mazlumun çok büyük bir silahı vardır ki o da ‘ah' tır. Ah'ını Rabbine bildirir ve isyan etmez. Çünkü ahirette, mutlak adalete şahit olacağına inanır. Hakkını yiyen, iftira atan, ihanet eden kişi ya da kişilerle yüz yüze getirileceğine olan inancı tamdır. “Yüce Allah yarına bırakır da kimsenin yanına bırakmaz” diye veciz bir sözümüz vardır. Bizler bu dünyada, kaderin onlara edeceği adaletten haberdar olmayabiliriz. Bu çok ta önemli değil. Çünkü Mahşer gününe imanımız vardır ve orada terazilerin kurulacağı bir güne inanırız. Şüphesiz biliriz ki; Yüce Allah mutlak adildir, hesabı seri, cezası ise pek çetindir… İftira ve İhanete uğramamanız, uğradığınızda ise en az hasarla atlatmanız dileklerimle… Mevla görelim neyler, nelerse güzel eyler... Saygılarımla… YORUM YAZIN
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 15 Ekim 2020 YENİDEN REFAH NEDEN BU KADAR PASİF!27 Eylül 2020 BÜROKRASİDE KARADENİZLİ İMPARATORLUĞU07 Eylül 2020 TÜRK KARDEŞLERİMİZ BİRAZ EMPATİ YAPABİLİRLER Mİ?14 Ağustos 2020 Ak Parti Kadın Kollarından Büyük Hata!
|