ADİL OLALIM Kİ ADALET İSTEMEYE YÜZÜMÜZ OLSUNGezici Bakış açısına sahip hak-hukuk savunucularının ana sloganları şudur: ‘İşçilerin, öğrencilerin, devrimcilerin, gecekonduluların, ezilenlerin, yoksulların, Kürt halkının, bu ülkede kim eziliyorsa, bu ülkede kim horlanıyorsa, bu ülkede kimin adalet talebi var ise, her bedeli göze alarak, adalet sağlanıncaya kadar mücadele edeceğiz.” Ne güzel bir slogan değil mi?.! Peki, bu güzel sloganlarının hakkını verebildiler mi..!? Evet, bu ülkede birçok davaya müdahil oldular, birçok yerde isyan bayrağı da açtılar. Ama ne yazık ki adaleti sadece kendilerine yakın çevreler için istediler. Birkaç örnek vermek gerekirse; ‘Tazminatsız işten atılmak kader değil' deyip bazı davalar için isyan ettiler ancak; CHP tarafından işten atılan garipler için gözleri kapalı, o bağırıp çağıran dilleri suskun kaldı… Sivas Davası için ‘ne unuturuz ne de affederiz' deyip isyan ettiler ancak; Sivas olayı esnasında olay yerinde bile olmadığı halde 30 seneye yakındır suçsuz yere içeride yatan garipler umurlarında olmadı. 1 Mayıslarda, Nevrozlarda, Tezkere eylemlerinde, Hopa'da ateşler yakıp sloganlar attılar ancak; 15 Temmuz'larda, Şeyh Said'i anma günlerinde, Yasin Börü ve arkadaşlarının yakılıp linç edildiği tarihlerde, Başbağlar Katliamı yıldönümlerinde, Filistin için sokak protestolarında bir küçük ateş bile yakmadılar. Üniversitelerde örgütlenme ve ifade özgürlükleri için gönüllü avukatlarınca yüzlerce idari dava açtılar ancak; örtüleri yüzünden aşağılanan, eğitimleri ellerinden alınan öğrenciler için, meclisten kapı dışarı edilen vekil için, Diyarbakır'da evlat nöbetinde oturan yüreği yanıklar için ne bir dava açtılar, ne de destek oldular. ‘Fail-i Meçhul cinayetlerin mağdurları olan anaların gözlerindeki yaş kurumadan bu olayların arkasını bırakmayacağımıza dair ant içtik' dediler ancak; 40 senedir, çoluk çocuk demeden 50 bin insanımızın katledilmesine neden olan örgütleri, ‘yetim/dul kalan, ana baba bacı eş ve çocukların gözyaşları kurumadan ne unuturuz ne de af ederiz' diye bırakın ant içmeyi, tek bir söz söylemediler. Görüldüğü üzere, herkes için değil, sadece bir kesim için ADALET istediler..! İşte böyle ADALETİ sadece kendileri için istediklerinde, samimiyetleri havada kaldı/kalıyor/kalacak. Bu güne kadar böyle gelmişti, bundan sonra da böyle gideceği kesin. Peki, adaleti sadece kendileri için isteyenleri eleştirirken, verdikleri hak mücadelelerini, haksızlıklara karşı duruşlarını önemsemeyecek miyiz, varsa bir haksızlık duymazdan mı geleceğiz? Elbette ki inancımız bizi bundan men ediyor. Bizden olmadıklarını düşündüklerimizin haklarına karşı umursamazca davranamaz, kulaklarımızı tıkayamayız. Hadi onların bir bahanesi var... Çoğunluğu ölüp gittikten sonraki bir hesap gününe ya inanmaz, ya umursamaz, ya da bir şekilde teselli bulur. Peki, karıncanın hakkının karıncadan alınacağına inanan iman sahiplerimiz, eğer bile bile haksızlıklara göz yumuyorlarsa, ne yapacaklar mahşer gününde..! Karşımızdaki insan terörist dahi olsa, en kutsal hakları olan ‘kul hakları' var. Bizler acaba o kul haklarına ne kadar riayet ettik/ediyoruz/edeceğiz? Son aylarda inanmak istemediğimiz, kabullenemeyeceğimiz bazı işkence ve baskı iddialarını duyuyoruz. Bu iddialar FETÖ kaynaklı da olsa, terör örgütlerinin yayın organlarınca da yapılsa, içimiz rahat etmemeli. Eğer Mahşer Gününü önemsiyorsak, bu iddialara karşı aşırı hassasiyet göstermemiz gerekiyor. Biz hassasiyet gösteriyoruz da, etrafımızdakiler göstermiyorsa, ya etrafımızdakileri, ya da bulunduğumuz çevreyi değiştirmemiz gerekir. Yoksa ateş bize de dokunur..! Beşeri sistemler içinde mutlak adaletin sağlandığı bir yapı gelmemiştir, gelmez de… Ancak ve ancak İlahi Sistem her kesimin, her bireyin hakkını tam şekilde verebilir..! İşte günümüzde bu sistemin ana ifadesi KUL HAKKI'dır ve bunun sağlayıcıları ve sorumluları, iktidarlardır. Şu an iktidarda ve ellerinde güç olan bizim mahalle sakinleri de adaletten, merhametten ve de KUL HAKKINDAN bihaberce davranırlarsa, en büyük zarar verecekleri kavram yine İslam olacaktır. Çünkü ‘Muhafazakâr Mahalle' olarak anılıyorlar. Bir değil, kırk kez araştırmaları lazım bu iddiaları. Batıl gördüğümüz davalara zaten diyecek çok sözümüz yok. Ancak hak gördüğümüz dava sahiplerine karınca kararınca bir ricamız var; Allah rızası için KUL HAKKINA riayet ediniz, Allah rızası için.!!! Bu gün bize yakın olan ADALET, yarın bize karşı kullanılabilir. İşte o zaman yine talebimiz ADALET olacaktır.! Şimdi ADALETLİ olalım ki, yarın ADALET istemeye yüzümüz olsun..! Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler… Saygılarımla… YORUM YAZIN
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 15 Ekim 2020 YENİDEN REFAH NEDEN BU KADAR PASİF!27 Eylül 2020 BÜROKRASİDE KARADENİZLİ İMPARATORLUĞU07 Eylül 2020 TÜRK KARDEŞLERİMİZ BİRAZ EMPATİ YAPABİLİRLER Mİ?14 Ağustos 2020 Ak Parti Kadın Kollarından Büyük Hata!
|