Sevgili Türk kardeşlerim; empati yapmaya hazır mısınız..?
Farz edelim..;
- Kurtuluş Savaşımızdan sonra “Ülkenin adı Kürdiye Cumhuriyeti'dir” denseydi.
- Siz Türk kardeşlerimize Kürtlük dayatılsaydı…
- Kürtçü ideoloji Anayasaya konup, bunun üzerine yemin ettirilseydi…
- Resmi dil Kürtçe olsaydı, Türkçe konuşmak, yayın yapmak, eğitim yapmak yasak olsaydı.
- Eğitim Politikaları, Kürt Milliyetçiliğine yönelik nesiller yetiştirmek üzerine belirlenseydi.
- Devlet kadrolarında bulunan çoğu Kürtler, adaleti, özgürlükleri, Kürtçü ideolojiye göre geliştirmeyi kendilerine bir kutsal görev olarak benimseseydiler.
- Okullarda Türk kardeşlerimizin çocuklarına her sabah “Kürt” olduğunu haykırmaya, “varlığını Kürt varlığına armağan etmeye” diye and içmeye zorlansalardı.
- Türk kardeşlerimizin yoğunlukla yaşadığı bölgenin dağlarına, taşlarına “ne mutlu Kürd'üm diyene” yazılsaydı.
- Kürdiye'nin CHP zihniyetindeki bazı vekilleri, “Kürdiye'de Kürt olmayanların tek hakkının Kürtlere köle ve hizmetçi olmak” olduğunu, “ne mutlu Kürdüm diyene” sözünü kalpten söylemeyenlerin devletin düşmanı olduklarını söyleseydiler.
- Bu haksızlıklara karşı, İslami ve Türk kimliklerini koruyarak, insanca yaşamak istediklerini açıklayan Müslüman Türk kardeşlerimize karşı güç kullanılıp idamlar gerçekleştirilseydi.
- Türk kardeşlerimiz baskı altına alınıp, ideolojik kararlarla ceza evlerine doldurulsalardı.
- Cezaevlerinde Kürtçü kadrolarca, Türk kardeşlerimize ağır işkenceler yapılsaydı.
- Faili meçhuller, hukuksuzluklar, gözaltında kayıplar, yargısız infazlar, pislik yedirmeler, köy yakma ve boşaltmalar, göç ve bundan doğan sorunlarla Türk kardeşlerimiz ezilseydi.
- Türk kardeşlerimizin yoğunlukta yaşadıkları bölgelerde, milli gelir dağılımı içindeki pay bakımından yoksulluk, işsizlik, alt yapı ve sanayi yatırımları açısından gerilerde bırakıldıkları, bizzat devlet istatistikleri ile ortaya konsaydı.
- “Ben Kürt değilim, Türk'üm” diyen birine, “Kürdüm demekle Türklükten çıkmıyorsun, Kürdiye Cumhuriyeti kimliğini taşıyan her Türk, Kürt sayılır” diyerek, baskı kurulsaydı…
Faraza böyle olsaydı diyelim, ne düşünür, ne yapardınız..!!!
Sizi bilmem ama eğer bu ülkenin adı Kürdiye Cumhuriyeti olsaydı ve Türk kardeşlerimize bunca haksızlık yapılsaydı; bizler İslami kimliğimizle, adaletle hükmetmeyi, adil şahitler olmayı, mazlumdan yana durmayı, zulme karşı çıkmayı, haksızlığa karşı mücadele etmeyi emreden Rabbimizin emrine uyar, Türk kardeşlerimizin hakları için üzerimize düşen tüm sorumlulukları ibadet bilinciyle yerine getirmekten geri durmazdık.
Çok korkutulsaydık, belki biraz susardık. Ama Menderes, Özal, Erbakan ve talebeleri gibi Allah korkusu olan yöneticilerin iktidara geldiği dönemlerde, sesimizi yükseltir, Kul Hakkını hatırlatır, “Türklere bu yapılanlar zulümdür, helalleşmek için daha ne kadar bekleyeceksiniz” diye feryâd eder, Sayın Erdoğan'ın getirdiği Çözüm Süreci gibi adımları, canımız pahasına desteklerdik…
Sevgili Türk kardeşlerimiz; biraz empati yapınız. Bu günlerin mahşer tarafı da var. Başkalarına yapılanların sizlere yapıldığını bir düşünün. Unutmayın ki, terör örgütleri ve siyasi ayakları, bu tersinden okuduğum realiteler yüzünden taraf toplamaktadırlar…
Daha kötüsü, tüm Türkiye düşmanları Ege ve Akdeniz bahanesi ile güç birliği yapmakta, ABD ve AB, tüm gücü ile Suriye'nin kuzeyinde bir terör devleti kurmak üzere gün gün ilerleme sağlamaktadırlar.
Demirtaş ve saz ekibinin Sayın Erdoğan'ı Milliyetçilere muhtaç ve mecbur duruma düşürmesinden sonra, buna paralel olarak, milliyetçi söylemlerin, yer yer ırkçı söylemlere evrildiğini gözlemlemekteyiz.
Erdoğan ve ümmetsever bir avuç siyasetçi ile bu sıkıntılı sürecin altından nasıl kalkılacak bilemiyorum. Bildiğim, devlet yöneticilerimizin dillerinden düşen ve politikalarına yansıyan birçok gelişme, hayra alamet görülmemektedir. Ve böylece, şanlı Osmanlı ve yiğit Eyübi torunları olarak, Ümmetçilikten gün gün uzaklaşıyoruz. Rabbim Türkiye'mize, kardeşlik bağlarını güçlendirecek politikalar nasip eylesin.…
Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler… Saygılarımla…