KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
21 Aralık 2024 Cumartesi
°C
Abdurrahman Korkut
a.korkut.12@hotmail.com

KEMALİZMİN DOĞUŞUNDAN ERDOĞAN DÖNEMİNE

02 MART 2020 PAZARTESİ 10:49
14
4463
2
AA aa

Fransız İhtilali ile dünyaya yayılan Ulusçuluk fikri, Osmanlı İmparatorluğu'nu da etkisi altına alır. Böyle bir zamanda gerileme döneminde olan Osmanlı, toparlanma süreci için bazı sistemleri tartışır. Osmanlıcılıktan İslamcılığa, Milliyetçilikten Ulusçuluğa, Âdem-i Merkeziyetçilikten Türkçülüğe, Sosyalizmden Cumhuriyet rejimine kadar türlü sistemler tartışılır.

Dönemin revaçta olan fikir akımı Ulusçuluktur ve Osmanlı'da bu fikrin radikal savunucuları Jön Türkler ile öne çıkan bir guruptur. Bu kesimin mensuplarından bazıları, İttihat Terakki mensubudur.

İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin içinde, din düşmanı masonlar bulunduğu gibi, dindar ve samimi hürriyetçiler de bulunur. Olumlu fikirleri olduğu gibi, menfi fikirleri de vardır. İktisat ve eğitimdeki çabaları Said-i Nursi tarafından da desteklenen bu cemiyetin ciddi olumsuz özellikleri de vardır. Özellikle askeri yönlerini siyasete müdahale ya da şiddetli istibdat ile kullanmaları ve İslam-i geleneklere karşı olumsuz fikirleri, İslam-i kesim tarafından, kendilerine mesafeli durulmasına neden olmuştur. İslam'a karşı olan laubalilikleri, üyelerinden birçoğunun Mason olmasındandır.

İttihatçıların kısa zamanda hemen her türlü devlet kurumunda örgütlenmeye gittiklerini haber alan Halife Abdülhamit, bazılarını tutuklatır, bazıları da yurt dışına kaçar. Yurt dışına kaçanlara Avrupa ülkeleri ve mason localarının sahip çıkmaları, elbette ki hayra alamet görülmez. ‘Halifeye karşı çıkanlara, bir Hıristiyan kulübü olan loca ve Avrupa ülkeleri neden destek versin' diye şüpheler oluşur ve halen o şüpheler vardır. Abdülhamit'in tahtan indirilmesinde de bu cemiyetin parmağı olur.

Kendi aralarında ayrışmaya giden İttihat ve Terakki cemiyeti, çekirdek kadrosunu tahkim eder ve konumuzu ilgilendiren ulusçuluk akımı bu kadro üzerinden etkisini sürdürür.

Her milletin kendi ulusunu öne çıkardığı bu sistemde tarafsız ve adil kalabilmek nerede ise mümkün değildir. Maalesef bu sistem, diğer milletlere karşı, zulme açık bir ırkçılığa kapı aralar.

Zira sonu ‘cılık ve çülük' ile biten akımların, kendinden olmayanların haklarına ne kadar hassasiyet gösterip göstermedikleri konusunda geçmişten kulağa gelen örneklerin pek çoğu kötüdür. Yani ırk ve soy üstünlüğüne dayalı olan Ulusçuluk akımları, genelde beraberinde zulüm, katliam, kan dökmeler, toplu kıyımlarla hatırlanan sistemler olagelmiştir.

Yeryüzünde farklı ırk, soy, millet ve toplumların bir arada yaşayıp ta adaletin sağlandığı, huzurun tertip edildiği, kardeşçe yaşamın sürdürüldüğü tek-tük devletlerden biri olan Osmanlı İmparatorluğu, yükselen bu tehlikeli gidişat karşısında direnememiş ve Haçlı Zihniyetine sahip güçlü devletler, hilafetin merkezi olan İslam beldesine karşı birlik olup saldırıya geçerler.

Ulusçuluk akımı ile birlikte balkan devletleri başta olmak üzere bazı milletler kendi devletlerini kurmak için Osmanlı'dan ayrılmak isterler ancak özellikle İslam Kardeşliğini esas alan farklı ırklara mensup Müslümanlar, bu saldırılara direnirler. Müslüman Osmanlı halkı, Türk'ü, Kürt'ü, Zaza'sı, Laz'ı, Çerkez'i ile Cihad duyguları içerisinde, el ele vererek şanlı bir Kurtuluş Savaşı verir.

İttihat ve Terakki kadrosunun da kahramanca mücadele ettiği Kurtuluş Savaşlarında, cephe topraklarını kanları ile boyatan yoksul ecdadımız, Anadolu insanına dünyanın en güzel vatanını bırakır ve sonrasında ilk meclis kurulur. Jön Türkler gurubu da, İttihatçılar da işgallere karşı samimice direnirler.

Birinci mecliste, Anadolu'da yaşayan tüm kesimlerin temsilcileri yer alır. İlk toplantıda, Hacı Bayram Veli Türbesinden alınan sancak ve rahle üzerinde getirilen Kur'an-ı Kerim ile Peygamber Efendimizin sakal-ı şerifi de kürsüye konar. Reisliğe M. Kemal Paşa, vekilliklerine ise Mevlevi postnişini Abdulhalim Efendi ile Hacıbektaş çelebisi Cemaleddin Efendi seçilir.

Birinci Meclisin açılış şeklinden de anlaşılacağı üzere, İslam Kardeşliğine dayalı olan bu meclis ve yönetim şeklinde, ulusçuluğun ‘U' su yoktur. Memleket iyi-kötü yaralarını sarıp ta biraz nefes alınca, ikinci meclis oluşturulur.

Ne olduysa işte bu ikinci mecliste olur. Birinci mecliste yer alan dindar vekillerin neredeyse tamamı tasfiye edilir. Yeni kabine ve vekillerin çoğunluğu Ulusçu Zihniyetlidir. Bu zihniyette, İslam hassasiyetlerinden ziyade dünyevi terakki ön planda olduğundan, batısal yaşam ve yönetim tarzı hayallerini süslemektedir. Şahsi yaşayışlarının batıya göre olması hadi kendi bilecekleri iştir denir ancak sadece kendileri için bir batıya yöneliş olmaz. Yüzü İslam'a dönük olan milyonlarca Müslüman Anadolu halkının yüzlerinin de batıya çevrili olması gerektiğine karar verirler ve ‘batı inkılapları' peş peşe gelmeye başlar. (Devamı bir dahaki yazımızda inşallah) Saygılar…

YORUM YAZIN
Profiliniz ziyaretci statüsünde görünüyor. Yorumlarınız aşağıdaki isimle yayınlanacaktır
Değiştir
Dilerseniz web sitemize üye olarak daha özgün bir profil oluşturabilir ve yorumlarınızı hesabınızdan takip edebilirsiniz
Kodu Girin
Yapacağınız yorumların şiddet ve hakaret içermemesine lütfen dikkat edin. Aksi taktirde yorumlarınız onaylanmayacaktır. Gönder
Misafir Kullanıcı (@Misafir_56293)
09 Mart 2020 Pazartesi 18:47
Abdurrahman bey elinize yüreğinize sağlık. Aynen böyle olduğunu düşünüyorum bende. Yazınızın devamını merakla bekliyorum. Yazının sonucunu neye bağlayacağınız önemli. Hadi hayırlısı
Misafir Kullanıcı (@Misafir_56194)
04 Mart 2020 Çarşamba 10:46
Yazının devamı ne zaman acaba!
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın