KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
22 Aralık 2024 Pazar
°C
Abdurrahman Korkut
a.korkut.12@hotmail.com

Paralel juanlar ve paralel mankurtlar

18 AĞUSTOS 2015 SALI 17:45
1
3923
3
AA aa

 Geçen gün bir dost yanıma geldi. ‘Derdim var dermanı sendedir belki' dedi iç çekerek. ‘Kelin ilacı olsa kendi başına sürer kardeşim' desem de, anlattı dertli kardeşimiz;

- Benim bir abim var. Ben sokak çocuğu olup cezaevlerine düşerken o medreselerde okuyup öğretmen oldu. Cezaevinden ona mektup yazdığımda, “Senin gibi bir insana layık değilim. Sen hayatını İslam'a uygun yaşayan, ‘Allah Rızası' dışında hedefi olmayan bir insansın. Bizim için dua et, belki o duaların sayesinde biz de kurtuluruz” diye yazar, ‘ne de temiz bir abim var' der, gururlanırdım…

İçerde iken, abimin bir çocuğu olacağını haber aldım. Günlerce ‘adını ben koyacam, acaba hangi ismi koysam' diye hayal eder volta atardım. Önerdiğim ismi koymamıştı abim. ‘İlk çocuğudur, hakkıdır, nasıl isterse öyle olsun' deyip geçtim. Cezaevinde kaldığım yedi sene içinde abimin bir tane daha, ablamın ise üç tane çocuğu oldu. Ve ben her seferinde bir isim önersem de, ‘abin isim koydu bile' cevabını alırdım. Abime olan sevgim-saygım nedeni ile, ‘Olsun, abimin canı sağ olsun' der, yiyenlerimin ismini sayıklar, onları kucağıma alacak günleri hayal eder, içime atardım üzüntümü...

-  İyi de güzel kardeşim, bu mu senin derdin, diye araya girdim.

- Yok be Reis, benim derdim ne biliyor musun, bana bu küçük hayalin çok görülmesinin nedenini öğrendim…

-  Neymiş peki…?

-  Hani yiyenlerimin isimlerini abim takmıştı ya, hâlbuki o takmamış bu isimleri…

-  Yapma ya, kim takmış peki…?

- Yiyenlerimin isimlerini belirleyen şahıs ne abim, ne anne-babam, ne kardeşim ne de bir akrabamızmış. Hatta bu şahıs abimin bir arkadaşı da değilmiş. Hatta abimin hiç görmediği, hiç bir araya gelmediği bir insanmış…

- Bak şimdi ben de meraklandım, kimmiş bu gizemli şahıs. Kimmiş bu kardeşten öte insan. Kimmiş bu başkasının evlatlarına isim belirleyen yüce insan. Söyle bakalım kimmiş bu aileden öte şahsiyet…?

- Reis, bu şahıs meğer Fethullah Gülen'miş…

- Vay be... Tahmin etmeliydim, dedim. Kardeşimiz bir müddet suskun kaldı, sonra devam etti;

- Reis, o değil de, benim o güzel abim, artık ateist örgütlerle bir olabiliyor, CHP'ye oy isteyebiliyor, peygamberimizin karikatürlerini yayınlayan Cumhuriyet gazetesinin yayınlarını benimseyebiliyor, gezicilerle bir olabiliyor, terör örgütlerini savunabiliyor, İsrail, Amerika, Ermenistan, Sisi, Esed ve komünistlerle kol kola girip aynı şeylere sevinebiliyor… Bu, o uğruna gözyaşı döktüğüm, tek hedefi ‘Allah Rızası'  olan abim olamaz…

Her şeye rağmen, saygıda kusur etmediğim abim, Facebook hesabımdan kendimce bazı görüşler paylaşıyorum diye, meğer beni arkadaşlarından da silmiş. Bu çok zoruma gitti ve ben ilk kez bu bayramda kendisini aramadım, bayramını da kutlamadım. Reis; tek derdi ‘Allah Rızası' olan biri, nasıl böyle birine döner, bu beni kahrediyor. Ne yapmamız lazım…

-  Sen Mankurtlar'ın hikâyesini bilir misin kardeşim, deyip, dostuma şunları anlattım;

“Eski Türklerde Juanlar diye bilinen bir topluluk varmış. Yaptıkları insanlık dışı bir işkence yöntemi ile ün salmışlardı. İşkenceye maruz kalanların çoğu ölürken, bir-iki genç ve güçlü esir dayanabilirmiş. Onların istedikleri de bu güçlü esirlermiş. İnsanın hafızasını yitirmesine yol açan şöyle bir işkenceymiş; Esirin başını kazır, saçlarını tek tek kökünden çıkarırlarmış. Bunu yaparken bir deveyi de keser, derisini yüzerlermiş. Bu deriyi, taze taze esirin kan içinde olan kazınmış başına sımsıkı sararlarmış. Bundan sonra da, yürek parçalayan çığlıkları duyulmasın diye uzak, ıssız bir yere götürüp, elleri ayakları bağlı, aç, susuz, yakıcı güneşin altında birkaç gün bırakırlarmış. Deri güneşin altında sertleştikçe esirin başını sıkarmış. Başa yapışan deri yüzünden saç telleri tersine uzayıp beyne doğru saplandıkça acılar çekermiş. Böyle bir işkenceye maruz kalan tutsak, ya acılar içinde kıvranarak ölür, ya da hafızasını tamamen yitirirmiş. Sağ kalabilen esir, geçmişini hatırlamayan bir köle, yani Mankurt olurmuş. Artık bu Mankurt, ne anasını, ne babasını, ne kardeşini, tanımazmış. Sahibi öl dese ölür, öldür dese öldürür, ne isterse harfiyen yerine getirirmiş”

Şimdi sana soruyorum; Mankurt edilen böyle bir köle için ne yapılabilir ki..? Dostumuz, dudağını büktü, başını öne eğip düşüncelere daldı…

“Senin abin de uğradığı manevi işkence ile aynen Mankurtlar gibi anne, baba, eş, evlat ve senin gibi bir kardeşini bile asla Fethullah Gülen'in tırnağına bile değişmez. Acı da olsa bu gerçeği kabullenmen lazım. Yani senin abin de Fethullah Gülen gibi bir esir. Esirlere kızmamak, tam tersine acımak gerek kardeşim. Abin için yapacağın tek şey dua, O, hiç olmazsa garip bir Mankurt… Ya o bir Juan olsaydı…” deyip, mevzuyu kapattım. Üzüldü ama “dost acı söyler” diye de bir gerçek var. O da anlamıştı ne demek istediğimi. Yerinde olmak istemezdim doğrusu…

Kanaatimce Mankurtlar'ın cennetlik olma ihtimalleri yüksektir. Çünkü onlar şuurları ile hareket etmiyorlar. Hafızaları silinmiş, beyinleri tutsak...

Nasıl ki asırlar geçmesine rağmen Juanlar ve Mankurtlar unutulmadı ise, bu dostumuzun abisine sebep olan, ana-baba, eş-kardeş arasına fitne eken, yüze gülüp sırta hançer sokan günümüzün kalleş Juanları da unutulmayacaktır…

Türkiye Cumhuriyeti içerde Kürt kardeşleri ile birlik olmuş, dışarıda ümmetçi dost ülkeler ile dünyaya meydan okumuş bir dönemde iken, “7 Şubat, Gezi olayları, 17/25 Aralık, Mit Tırları” gibi tezgâhlara imza atan, vatan haini Juanlar unutulmayacaktır…

Tarihinin en güçlü döneminde “dünya beşten büyüktür” deyip zalim beşliye, “sen katil bir devletsin” deyip İsrail'e meydan okuyan ülkesinin aleyhinde, çeşitli ülkelerdeki beyinleri esir alınmış paralel Mankurtlar'ı ile kulis yapan acımasız Juanlar unutulmayacaktır...

IMF'ye borç bitirilmişken, milli hâsıla rekor kırarak artarken, devasa yatırımlar hayata geçirilirken, Irak, Azeri, Türkmen, Rus petrol ve gazı Türkiye topraklarından geçirilirken, ülkede on yıllardır akan kan durmuşken, medya organları ve kurdukları şer ortaklıkları ile ülkeyi zayıflatıp, duran kanın tekrar akmasına ve ortalığın savaş alanına çevrilmesine sebep olan sinsi Paralel Juanlar unutulmayacaktır…

Gencecik tabutlara sarılıp kahır içinde ağlayan her ana, bacı, gelin, baba ve evlatların ahının üzerinde olduğu Allahsız Juanlar unutulmayacaktır…

Ne yazık ki bu dostumuzun abisi böyle bir tezgâha su taşıyan, beyni ve iradesi esir alınmış bir Paralel Mankurt olarak yaşayacak… Tabi, Allah'tan Ümit kesilmez…

Yüce Allah bizleri Paralel Juanlar'ın zulümlerinden ve Mankurt'laşmış Paralellerinin düştükleri esaretten uzak tutsun… Şerlerinden Allah'a sığınırız…!!!

YORUM YAZIN
Profiliniz ziyaretci statüsünde görünüyor. Yorumlarınız aşağıdaki isimle yayınlanacaktır
Değiştir
Dilerseniz web sitemize üye olarak daha özgün bir profil oluşturabilir ve yorumlarınızı hesabınızdan takip edebilirsiniz
Kodu Girin
Yapacağınız yorumların şiddet ve hakaret içermemesine lütfen dikkat edin. Aksi taktirde yorumlarınız onaylanmayacaktır. Gönder
serkan kartalkılıç (@Misafir_19252)
11 Eylül 2015 Cuma 11:16
unutma ki senin yaşadığın coğrafya ve tüm tarih şahittir ki bu dünyada şimdiye kadar var olmuş ne kadar Allah dostu varsa hepsi aynı iftiralarla hakaretlerle suçlanmışlardı.Mevlanaya yaşadığı dönemde Moğol ajanı demiyorlar mıydi? Afyon mahkemesinde savcı Bediüzzamana ' haşhaşi' demiyor muydu?
İmam -ı Azam hazretleri dönemin liderinin yaptığı işlere fetva vermediği için zindana atılmamış mıydı?
Bunun gibi yüzlerce örnek verebiliriz.Şimdi tarih yine tekerrür ediyor.Unutmayın kim benim bir veli kuluma savaş açarsa Ben de ona harp ilan ederim....
ZAZAKENTLİ (@Misafir_19187)
24 Ağustos 2015 Pazartesi 12:07
Daha 23/25 yaşlarında, yataklarında uyurken, kafalarından kurşunlanarak infaz edilenler polisti. Bunları şehid eden silahlı insanlara 'kahraman' diyenlere, bu cemaate mensup olanların (polis lojmanları sandık sonuçları kanıttır) oy vermesini hangi tahsille izah ediyorsunuz güzel abim...
Cumhuriyet gazetesinin, efendimizin karikatörlerini yayınlamasına karşı 'basın özgürlüğüdür' deyip anlayış ve destek olmak hangi sorgulamanın sonucudur güzel abim...
28 Şubat darbesine imza atan askeri komite için Hoca'nın 'hata yapmışlarsa bir sevap, doğru yapmışlarsa iki sevap alırlar' demesi tahsil ve sorgulama sonucu mudur... saygılar güzel abim...
hasan hasan (@Misafir_19182)
22 Ağustos 2015 Cumartesi 22:31
sevgili kardeşim! yazınızı okudum, asrın en büyük hırsızlık olayı olarak tarihe geçecek 17/25 aralık yolsuzluk davasından sonra, ve şunu da eklemekte fayda görüyürum. o kadar net kanıt varken hala masum insanları suçlamak, yazık yazık yazık diyorum. iki yıldır bu insanlar o kadar iftiraya uğradılar. sahi tek bir kanıt var mı? elinizi vicdanınıza koyun BÜYÜK GÜN var. Son bir şey bu cemmattekiler en çok sorgulayan vede tahsilli insanlar. o zaman MANKURTLAR kim?
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın