MESLEKİ EĞİTİM SİSTEMİ

'Hem okuyun, hem iş sahibi olun, sigortanız da bizden' diye bir afiş gördüm.

Mevzu aş-iş-eğitim olunca, afişi asan kurum olan Mesleki Eğitim Merkezi'ne gittim.

Masalarında yığınla dosya bulunan iki genç müdür yardımcısı, bizi yazılarımızdan tanıyorlarmış.

Müdür odasına kadar eşlik ettiler sağ olsunlar.

Küçük, şirin ve çiçeklerle süslü olan odadaki müdür, başörtülü bir bayandı.

Mesleki Eğitim ile ilgili bakın ne güzel şeyler anlattılar…

Hemen her meslek dalında teorik eğitimler veriliyormuş.

Mesleki eğitim gören gençlerimize işletmelerde iş bulunuyormuş.

Bu gençleri işe alan esnaflara vergi muafiyeti gibi kolaylıklar getiriliyormuş.

Gençlerin maaşının bir bölümünü devlet karşılıyormuş.

İş kazası ve mesleki hastalıklara ait sigortaları bakanlık üstleniyormuş.

Mesleki eğitim alan gençlere, ek olarak bir miktar daha ücret ödeniyormuş.

Kurum öğretmenleri tarafından işletmelere gidilip yerinde denetim yapılıyormuş.

Eğitim bitiminde, Avrupa'da da geçerliliği olan sertifikalar veriliyormuş.

Belgelerini alanlar, devletin maddi yardımı ile kendi işyerlerini açıyorlarmış.

Hani şu okula gitmek istemeyen haylaz gençlerimiz var ya, bu sistemle onlar da kazanılıyormuş. Yani devlet diyormuş ki; “okula gitmek istemiyor musun? Tamam, gel kendi istediğin işi sana ben bulayım, sigortanı da ben yatırayım, teorik eğitimini de ben vereyim, sana maaş dışında belli bir harçlık da vereyim, istersen açık öğretime kaydını yapayım, hem açıktan okulunu oku, hem bir meslek sahibi ol, hem de paranı kazan. İki-üç yıllık süre içerisinde kalifiyeli bir eleman ve dolayısı ile ustalık belgesi sahibi olacağına göre, sana devlet olarak 500 bine kadar kredi ve 100 bine kadar hibe desteği de vereyim. Böylece alacağın para ile kendi işyerini aç, kendini de, aileni de bir ömür geçindir.”

Güzel şeyler duymaya devam ediyoruz…

Mesleki Eğitim Merkezi olarak web sitesi, broşür, afiş, medya yolu ile halka ulaşmaya çalıştıklarını, 8. Sınıf öğrencilerine yönelik bilgilendirme toplantıları yaptıklarını, sanayi esnafını tek tek gezip desteklerini aldıklarını, işletmeleri çırak çalıştırmalarına dair teşvik ettiklerini de öğrenmiş oluyorduk.

İşletmeler ve gençlerimiz bu destek ve teşviklerden haberdar olunca, mesleki eğitime kayıtlarda önemli bir artış olmuş. Her sene yüzlerce kalfalık, ustalık ve usta öğreticilik belgesi veriliyormuş.

Çok şaşırdığım bir gelişmeyi daha ilettiler; bu gençlerle, mesleki eğitim süreçlerini yerinde görmek için, Avrupa ülkelerine seyahatler bile düzenlemişler. Mesela bu yıl Almanya, Çek Cumhuriyeti ve Portekiz'e gidilmiş. Başkasından duysam, ‘ağam bizle eğlenir' derdim belki de… J

"Eğer bu sistemi, kurumlar olarak başarılı bir şekilde sürdürebilirsek, birkaç yıla kalmaz ülke kalkınması açısından muazzam bir geri dönüş olacak" diyen Müdiremizden bir de müjde aldık; İl Müdürlüğünün girişimleri ile etrafında mesleki liselerin, atölyelerin ve spor alanlarının olduğu, adeta bir Mesleki Eğitim Kampüsü yapılacakmış. Proje-ihale gibi teknik konular da tamamlanmış. Dört gözle bu kampüsün yapılmasını bekliyorlarmış.

Dikkatimi çeken bir konu da, Sayın Kumriye Ekineker'in, sistemi bu denli içtenlikle anlatıyor olmasıydı. Bu da, işini ve sistemi ne kadar özümsediğinin bir göstergesiydi. Böyle güzide bir kuruma, böyle işine dört elle sarılmış bir bayanı müdür olarak atamanın da, takdire şayan bir tercih olduğunu belirtmek isterim. Anlaşılan o ki, bu ismin buraya atanmış olması, liyakatin neticesi olmuş.

Mesleki Eğitim Sistemini öğrenmekle güzel bir moral buldum.

Demek, ülke ve memlekette çok güzel şeyler de oluyor.

Bize de bu güzelliklere imza atan ve emek verenleri alkışlamak düşüyor.

Mevla Görelim Neyler Neylerse Güzel Eyler...    

Saygılarımla…