Zalimlerin hemen hepsi pek bir bedel ödemeden, zulümleri ile mezara giderken, mazlumların çoğu ya hapis edilerek, ya sürgüne yollanarak, ya işkence edilerek, ya da asılarak, bedellerini dünya hayatında ödeyip Rahman'a koştular.

Hilafetin lağvedilmesi, İslam kelimesinin anayasadan çıkarılması, çarşaf/fesin yasaklanması, medreselerin kapatılması, camilerin ahırlara çevrilmesi, Arapça eğitimin kaldırılması, Osmanlı alfabesinin değiştirilmesi, İslami ve örfi kanunların yerine batı/batıl kanunların getirilmesi, içki-faizin yasal edilmesi, genelevlerin açılması, ezanın Türkçeleştirilmesi… Bunlar, İslami hassasiyet yönü ile, büyük tahribatlardandı.

Tahripleri onarma adına, nice mücadeleler verildi. Bu mücadeleler neticesinde dini duygular taze tutuldu. İmanlı nesiller yetiştirildi ve ezan tekrar aslına döndürüldü.

Dava uğruna her meşakkate katlanan vicdanlı/cesur ilim erbabı insanlar, karınca kararınca bir şeyler yapmaya çalıştı. Bu yolda nice isimsiz kahraman hapsedildi, nice kanaat önderi/âlim, siyasetçi ve bir başbakan darağacında sallandırıldı. Ama o isimli/isimsiz kahramanlarımız, bize canları pahasına çok güzel kazanımlar, çok kıymetli bir miras bıraktılar.

Evet, verilen mücadelenin bedeli ağır da olsa, bırakılan miras, ahiretimizin reçetesi değerindeydi. Çünkü bu miras olmasaydı, belki de bu topraklarda yaşayanların çoğu, İslam'i bilgilerin çoğundan hala habersiz olacaktı.

Yüce Allah, rızası yolunda mücadele veren o bir avuç vatanseverin davalarını bu günlere kadar başarı ile getirdi ve onların yolunda yürüyenlere de yardım etti, ediyor...

Yapılan tahribatlar o kadar fazlaydı ki, kazanımlar için verilecek mücadele de hiçbir zaman durmamalıydı. Ve Allaha şükür imanlı/kararlı/inançlı ve cesur birkaç lider ve tabi ki de milletin desteği ile yarınlarımız için önemli kazanımlara sahip olduk…

Peki bizler, Allah'ın yardımı, bırakılan miras, elde edilen bu hayati kazanımların ne kadar farkındayız.!

Çok geçmişe gitmeden, son 15 yıldaki kazanımlara kısaca bir bakalım mı?

Yasaklanan başörtüsü/türban serbest olmadı mı? Kapanan imam hatipler, Kuran kursları açılmadı mı? Okullarda Kuran-ı Kerim, Peygamberimizin Hayatı ders olarak okutulmadı mı? Osmanlıca-Arapça seçmeli dersler arasına konmadı mı? Ortaokul ve liselerde mini etek, beyaz-ince gömlek zorbalığından vazgeçilmedi mi? ‘Andımız' saçmalığı kaldırılmadı mı? Kamuda namaz kılmanın önünde bir engel bırakıldı mı? Üniversiteye kapalı abla/bacılarımız geri dönmedi mi? Namaz kıldı diye, eşi örtülü diye işten atılanlar işlerine geri dönmedi mi? Tüm okul ve kurumlarda mescit yapılmadı mı? Meclise kapalı vekiller alınmadı mı? Tarikatlar, cemaatler, dini/İslami vakıf ve dernekler üzerindeki baskılar kaldırılmadı mı? Ulusal kanallarda isteyen istediği gibi dini propaganda, dini sohbet, filim, dizi, vaaz, reklam, tartışma ve programlar yapmıyor mu? Şeriat yanlısı kanallar bile açılmadı mı? Gece-gündüz ekranlarda Kuran-ı Kerim okunup Arapça öretilmiyor mu? ‘İslam'a aykırı kanun çıkarılmasına izin vermeyeceğiz' diyen Hüda-Par gibi partilerin bile siyaset yapmasına izin verilmedi mi? Hilafet ve İslami bayraklarla milyonların miting yapması serbest bırakılmadı mı? İsteyen istediği gibi zikir ve ibadetini yapmıyor mu? Muhafazakâr ve dindar kesime yönelik oteller, tatil köyleri, firma ve acenteler açılmadı mı? İnsanları inançlarından dolayı aşağılayanlara yönelik cezai kanun çıkarılmadı mı? Her türlü dini eylem ve protesto hakkı dindar/muhafazakâr kesime de sunulmadı mı.?

Evet, bunların hepsi kazanım, hepsi tahribatları onarma başarısıydı…

Hem de şu kısacık 15 sene içerisinde yapıldı bunlar..?

Bu kazanımlara imza atanlar, suikast girişimlerine, parti kapatmalarına, gizli dinlemelere, kumpaslara, tezgâhlara, aşağılanmalara, dışlanmalara, hakaretlere, küfürlere, ölüm tehlikelerine ve en sonunda da darbeye uğradılar…

Görüldüğü gibi, bunca kazanım yan gelip yatma ile başarılmadı…

Şöyle kazanımlara ‘hayır' diyenlerin kimlerle güç birliği yaptıklarına bir bakınca, onların da yan gelip yatmadıklarını görürüz.!

Eğer verilen mücadelede tembellik edilirse, statükocu elitlerin, gezizekalı kesimin, sosyalist akımın, terör sevicilerin, mütedeyyin karşıtlarının ve Türkiye düşmanlarının kazanımlara saldıracaklarına adımız gibi eminiz…

Kıymetine tarif bulamadığım kazanımlar, onarılmaya çalışılan tahripler, ödenen bedellerin mirasçıları olan -biz, sözde- dindar ve vatanseverler, bu kazanımlara gereği gibi sahip çıkmalıyız..!

Darağacında sallandırılan, zından zından dolaştırılan atalarımıza, 15 Temmuz tanklarının paletleri ile katledilen şehitlerimize, o kolu bacağı kopan gazilerimize karşı biraz yüzümüz olsun istiyorsak, kazanımların karşıtları ve statükocu kesime karşı pasif kalamayız, eyyama dalıp bir tarafa çekilemeyiz.?

Kazanımlar uğruna kelle koltukta dünyaya meydan okuyan ve halktan başka kimsesi olmayan tek/tük siyasilerin can pahasına sahiplenilmesi gerektiğini düşündüğüm kritik günleri yaşıyoruz.!

Sırtını sadece Erdoğan'a yaslayanların unuttuğu gerçek şu ki; Erdoğan'ın da bir fani oluşudur... Tut ki yarın-bir gün Erdoğan hayata gözlerini yumdu, tut ki iktidar el değiştirdi, bu kadar bedel ödenerek edinilen kazanımlar ne olacak.

Bu günler, kazanımları sistemleştirme ve kazanım kahramanlarına karşı vefa günleridir... Mevla Görelim Neyler Neylerse Güzel Eyler… Saygılarımla…