Doğum Hastanesinde Korkutata FaktörüDoğacak olan dünyalar güzeli kızım Hilal için Doğum Hastanesine yolumuz düşmüştü... Hastane o kadar hijyenik, o kadar moderndi ki… Eşim odada tek kalıyor, yemeği ayağına geliyordu... Lavabo aynı odada, pırıl pırıl bir de banyosu vardı… Televizyon, misafir koltuğu, elbise dolabı, hatta mini bir buzdolabı bile vardı… Yerler, duvarlar, yatak ve nevresimler de tertemizdi… Hastanelerin o eski hallerini düşününce, 'nerdeeen nereye' diyor insan..! Bu hastanede çalışan bir dostum vardı. Onla bu güzellikleri konuşurken, "sağlıkta çağ atlatan reformlar var ama başhekim faktörünü atlıyorsun" diyerek, başladı o faktörü anlatmaya… Çocuk hobi odası ilk onun eseriymiş. Anne oteli projesini o getirmiş. Çevre düzenlemesi, ışıklandırma sistemi, yeşil alan çalışmalarına o öncülük etmiş... Her gece iki pratisyen doktorun acilde bulunma şartı, Göz, Kulak-Burun-Boğaz Üniteleri, Yoğun Bakım Birimi, Çocuk-Ergen Psikiyatrisi, Vip Doğum Projesi, Pinomatik Sistem, Dört Boyutlu Ultrasyon, Dijital Röntgen, Dijital Mamografi gibi cihazların getirilmesi gibi yığınla hizmetin hepsi Sayın Korkutata ile olmuş… Zamanın il müdürü, "iyi de hocam, bu cihazlar Ankara'da bile yok" deyince, "Bingöl Ankara'dan da büyüktür" diyerek, vizyonunu sergiler... Bu makineler olmadığı zaman, hasta ve yakınları türlü külfet içinde, mecburen çevre illere gidermiş. Başhekim hastaneye atandığında, bakmış ne televizyon var, ne buzdolabı, ne de refakatçi koltuğu. Bu üçünü almak için müdürlüğü sıkıştırır. “Madem sizin hastanenize alıyoruz, devlet hastanesine de almak zorundayız" denir. Sayesinde, ildeki diğer hastanelere de televizyon, buzdolabı ve koltuk alınır. Büyük baş hayvanlar çevrede cirit atarmış. Hemen hastane çevresine duvar ördürür. Böylece oluşan tezek ve hayvan pisliği görüntüsü tarihe karışır. Müftülükle temasa geçerek hastane mescidine sıfır, tertemiz halılar kazandırır. Sürekli şikâyet konusu olan Çocuk Acil'e inen yolu da o yaptırır. Özellikle arkadaşın dua ettiği bir konu daha vardı; “Yav Reis, adam yokken hastane zarar ediyor diye döner sermayeden para vermiyorlardı. Onun gelişi ile hepimiz para almaya başladık” diye eklemişti. Tüm yöneticilere örnek teşkil edecek bir güzelliğe daha imza atmış; şahsi cep numarasını, WhatsApp uygulaması ile vatandaşa açmış. Başhekime gece-gündüz isteyen ulaşabiliyor yani... Bunca üstün gelişme, Sağlık Bakanlığınca da fark edilir. Böylece, hastanenin 'D sınıfı' seviyesindeki statüsü 'A sınıfı' seviyesine çıkarılır. Kısa süre sonra da, 'pilot hastane' olarak ilan edilir... Dostumuz haklıymış... Başhekim faktörünün hastaneye bu kadar etki edeceğini asla düşünemezdim… Kendisi ile kısa zaman sonra tanışmak ta nasip olacaktı… Memleketin eskimez siyasetçilerinden Sayın Mahfuz Arslan ve misafirleri ile Kültür Parkı'nda akşam çayı eşliğinde sohbet ederken, çıka gelmişti Sayın Korkutata… Konu siyaset, sohbet ise koyuydu. Tabi ben, hocayı çözmeye çalışıyorum... Dikkat ettiğim ilk özelliği, mütevazılığıydı... Hak, Adalet ve eşitlik temelli vurguları dikkat çekiciydi... Sık sık, Hz. Ali'nin sözlerinden cümlelerini süslemesinden de bir başka keyif almıştım. "Hocam neden daha genel bir hizmete talip olmuyorsunuz, memleketin sizlere ihtiyacı var" diye sorduğumda, "bizde makamlara talep olunmaz Reis bey. İhtiyaç olursa da, Saray Mahallesinde muhtarlık yapmaktan bile kaçınmayız" diye hoş bir cevap vermişti. Ferhat Hoca gibi insanlardan, sadece sağlık alanında değil de, genel olarak faydalanılmalı diye düşündüm. Belki de, "sorumluluk almalısınız" diye toplumsal baskı yapmak gerekir… Sağlıkta başarılan onca güzelliğin, memleketin sosyal yaşam kültürüne de sirayet ettiğini bir düşünsenize..! Bu kadar hak ve adaletten söz eden biri ile en azından mülakat ve torpil tarihe karışabilir… Bizimki de, hayal işte..! Mevla gerelim neyler, neylerse güzel eyler… Saygılarımla… YORUM YAZIN ![]()
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 15 Ekim 2020 YENİDEN REFAH NEDEN BU KADAR PASİF!27 Eylül 2020 BÜROKRASİDE KARADENİZLİ İMPARATORLUĞU07 Eylül 2020 TÜRK KARDEŞLERİMİZ BİRAZ EMPATİ YAPABİLİRLER Mİ?14 Ağustos 2020 Ak Parti Kadın Kollarından Büyük Hata!
|