Bingöl Siyasetini Anlamak-1Bingöl siyasetini analiz ederken, içinde bulunduğu Doğu ve Güneydoğu Bölgelerinin siyasetine göz atmakta yarar var. Bingöl'ü de içine alan Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da farklı sosyal eğilimler siyasette rol almakla beraber genelde üç farklı etkenin daha baskın olduğu görülmektedir. Bunlar, aşiret olgusu, din referanslı “efendi, şeyh, molla” kesimi ve bürokratik erkten güç alan kesim. Doç. Dr. Abdulnasır SÜT, ‘Kürt Ulusalcılığı'nın da bu bölgelerde siyasette belirleyici olduğunu ifade etmektedir ki, son yıllarda bu etnik kimlik siyaseti ağırlığını daha çok hissettirmektedir. Aşiret ve SiyasetMartin V. Bruınessen, Aşireti, gerçek ya da gerçek olduğu varsayılan ortak bir ataya dayanan ve akrabalık temelinde örgütlenmiş, genellikle toprak bütünlüğü de olan kendine özgü bir içyapıya sahip sosyo-politik bir birim şeklinde tanımlamaktadır (Bakınız: BRUINESSEN, Martin V. (2003), Ağa, Şeyh, Devlet, (çev. Banu Yalkut), İstanbul: İletişim Yayınları.) Farklı tanımlamalar olmakla beraber Bruinessen'in ifadesi aşiret olgusuna yeterli bir açıklama getirmektedir. Dayanışma duygusu ve birlikteliği dış tehditlere karşı bir koruma kalkanı oluşturmakla beraber, dışa kapalı, kendi dışındakine güvenmeyen, kendisini üstün gören, sorgulamayan bir aşiret kültürü; bireyin bağımsız karar verme hakkını elinden almanın yanında, onun siyasal sosyalleşme sürecini de yavaşlatmakta ve hatta bazen duraksatmaktadır. Bölgemizde uzun zamandan beri toplum üzerinde nüfuzunu korumuş aşiretler siyasi yönden bulundukları bölgede etkin ve belirleyici rol oynamışlardır. Siyasi partiler özellikle taşra teşkilatlanmalarında, bölge insanı üzerinde güçlü etkileri bulunan bu aşiretleri aracı olarak kullanmışlardır. Siyasetin dağıttığı rant, imtiyaz ve ayrıcalıklar ile iktidar ve güç mücadelesi adeta aşiretleri siyasallaştırmaya zorlamıştır. Aşiretlerin seçmen üzerinde etkinlik düzeyi azalmış olmakla birlikte, siyasi tercihler üzerindeki baskın rolleri hala devam etmektedir. Toplumun eğitim, kültürel ve ekonomik gelişimi aşiretlerin etkilerini gittikçe zayıflatmaktadır. Tabi ki, Kürt kimliği üzerinde yapılan siyasetin de bu süreç üzerinde önemli etkisi bulunmaktadır. Özellikle aşiret önde gelenlerinin siyasetin dağıttığı rant, imtiyaz ve ayrıcalıklardan pay alırkeni bireylere yansıtmaması, genç, eğitimli ve şuurlu kişilerde aşiret olgusuna duyulan güveni zedelemiş ve bireyi özgür iradesi ile siyasi tercihte bulunmaya zorlamıştır. Büyük şehirlere göçen genç kuşakların aşiret önderlerinin siyasal tercihlerine boyun eğmeme eğilimi de bir başka sosyal olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Aşirete aidiyet duygusunun azalmasına rağmen bölge özelinde hala sosyal ve siyasal gücünü kullanan bazı aşiretlerin bireylerin siyasal tercihleri üzerinde baskın rol alması, siyasi rant ve imtiyazın bu feodal yapının önde gelenleri tarafından kullanılmaya devem ettiğini göstermektedir. Kuşkusuz eğitim, yaş, cinsiyet, şehirleşme gibi faktörlerin yanı sıra, modernleşme ve gittikçe kabul gören modern ideoloji de aşirete aidiyeti ve aşiret önde gelenlerinin siyasal desteğini gittikçe daha da azaltacaktır. Tarikat ve SiyasetBölgemizin sosyokültürel yapısında aşiret yapılanmasının kısmi etkisinin devam etmesine ilave olarak bölge insanının dine bağlılığından kaynaklı farklı bir kanaat önderi yapısı mevcuttur. Din referanslı kanaat önderleri sayılan şeyh, seyda ve melle'lerin bir kısmının toplum nezdinde farklı saygın bir konumda tutulması devam etmekle beraber, eski şaşalı konumlarından hayli uzaklaşmış görünmektedir. Ancak, özellikle şeyhlik kurumunun, toplumun sosyal ve dini pratikleri üzerindeki etkilerini görmek hala mümkündür. Toplum tarafından dini otorite olarak kabul gören bu kişiler, geçmişte siyaset gibi toplumu yakından ilgilendiren konularda çok etkin roller üstlenebilmişlerdi. Şeyhlerin, siyasal anlamda kitleleri harekete geçirme, onların siyasal eğilimlerine yön verebilme potansiyelleri bir hayli güçlüydü. Siyasetçilerin şeyhlerle irtibatları; onların sahip oldukları, toplumdaki siyasal güçle yani oy potansiyeli ile doğrudan bağlantılıdır. Siyasi partilerin de hedef kitlesi bu oy depoları olduğu için, şeyhlerin bu potansiyelinden yararlanmak istemeleri mantıklı görülmektedir. Ancak, kendi siyasal potansiyellerinin farkına varan bazı şeyhler de bu durumu kendi lehine kullanmak için karşılarına çıkan bu fırsatı iyi değerlendirdikleri söylenebilir. Şeyhlerin toplum ile asıl bağlarını oluşturan onların irşad faaliyetleridir. Ancak, irşad faaliyetlerini terk etmeleri ve uzun yıllardır bu imtiyazlarını kullanarak siyasi roller üstlenmeleri şeyhlerin sosyal hayatı yönlendirme güçlerini azaltmıştır. Tıpkı aşiret reisleri gibi siyasetin sağlamış olduğu imkanlardan sadece bu ailelerin yararlanması bireyler nezdindeki etkilerini azaltmış ve inandırıcılıklarını zayıflatmıştır. Dini kanaat önderlerinin, toplumun teveccühünü kendi imtiyazları için kullanmaktan vazgeçip asli görevleri olan irşad vazifesini üstlenmeleri hem toplum nezdindeki değerlerini yüceltir hem de inandıkları değerler açısından kıymet kazanır. Topluma asıl faydalarının bu alanda olacağı muhakkaktır. Etnik Kimlik ve SiyasetDoksanlı yıllardan başlamak üzere günümüze değin artan düzeyde olmak üzere, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da Kürt ulusalcılığının siyasette belirleyici ve etkin rol aldığı görülmektedir. Sosyalist anlayışça “feodal yapı” olarak ifade edilen şeyhlik, ağalık, beylik, aşiret gibi kurumların değişime başlaması Kürt siyasal hareketinin modernleşmesi sürecini hızlandırmakla beraber, bölge siyasetinde ağırlığını koymaya başladığı da bir gerçektir. Ancak dini referansın ağırlığını hala devam ettirdiği bu bölgede, muhafazakarlık, sol seküler- Marksist siyasi çizgideki Kürt Siyasal hareketinin önünde bir engel gibi görünüyor. Bu nedenle din referanslı Kürt aydınları ve dini önderlerin başlattığı muhafazakar Kürt siyasal hareketi bu bölgede sesini duyurmaya başlamıştır. Ancak bu konu çok yönlü bir analiz gerektirdiği için ayrı bir makale konusu olarak kaleme alınacaktır. Bürokrasi ve Siyaset Bölgedeki siyasal harekette etkili olan diğer bir güç bürokrasiden gelen ve Devletin çeşitli kurumlarında hizmet vermek suretiyle toplum ile tanışmış ve varlığını kabul ettirmiş bürokratlardır. Her bölgede seçmenlerin siyasal davranışları üzerinde etkili olan diğer bir önemli unsur olarak karşımıza çıkan bürokrat/teknokrat kimliklerin bölgemizde de zaman zaman siyasal başarılar gösterdiğine şahit olmaktayız. Siyasi partiler açısından bu nevi bürokratların sahip olması gereken temel özellikler, kişinin öncelikle aday olacağı partinin ideolojik yapısına, inanç değerlerine, tüzüğüne ve programına uygun olmasıdır. Ancak, zaman zaman kişinin kendisinden kaynaklı birikim, deneyim ve yönetme kabiliyeti olan özellikleri siyasi partilerin dikkatini çekebilmekte ve bu kişilere siyaset yapma fırsatı tanınabilmektedir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki feodal yapı ve siyasetçilik maalesef bu değerlerin ortaya çıkmasında engelleyici bir rol oynamıştır. Siyasi partiler genelde, Parlamento'ya üç farklı profili taşıma eğilimi gösterirler. Bunlardan biri, partiden bağımsız oy alabilen ama Parlamento'da sadece el kaldırıp indiren siyasi figürlerdir. Bu tür siyasetçileri genelde parlamentoda oldukları dönem içinde herhangi bir konuşma yapmaz, önerge vermez veya partileri veyahut ta şahısları adına bir cevap ta vermezler. Bir diğeri, parti program ve siyasetini Meclis ve Meclis dışı anlatabilen, rakip partilerin eleştiri ve fikri saldırılarına karşı hazır cevap ancak genel kültür birikimi olan eğitimli ve hatip kişilerden oluşmaktadır. Sonuncusu ise Devletin kalkınma planlamasında öncü rol alabilen, ülkenin ekonomisini sahili selamete ulaştırabilen kısaca devletin iç ve dış siyasetini belirleyen ve yöneten yetenekli, birikimli ve güvenilir kişilerden oluşmaktadır. Devlet yönetiminde dümeni elinde tutan siyasetçiler genelde feodal yapı dışı kişiler olup ilk siyasi deneyimlerinde, parti ön seçimlerinde veya temayül yoklamalarında seçilemeyecek kadar toplumda siyasi desteği az ve hatta tanınmayan kişilerdir. Ancak duayen siyasetçilerin bürokratik analizlerinde bu şahsiyetler keşf edilip ülke yönetimine siyaset aracıyla sokulabilmektedir. Ülkemizin kıymetli bir değeri ve Bingöl'ün haklı gururu olan Sayın Dr. Cevdet Yılmaz bu hasletleri ile tanınmış ve siyasete kazandırılarak Devletin yönetiminde ikinci sıraya yerleşmiştir. Mehmet Şimşek, Adnan Kahveci gibi az sayıda kişi de bu benzer siyasi profile sahiptir. Acaba, 2007 yılında, AK Parti'de ön seçim veya temayül yoklaması yapılsaydı, parti üst yönetiminin desteği ve tanıması olmasaydı Sayın Cevdet Yılmaz kaçıncı sıraya yerleşirdi? Bu sorunun cevabı bilinmez çünkü geriye doğru bunu test etmek mümkün değil. Ancak, çok şükür ki, devlet deneyimi olan ve siyasi duayen olarak kendi rüştünü ispatlamış devlet adamları Sayın Cevdet Yılmaz, Mehmet Şimşek, Adnan Kahveci gibi ulusal değerleri bulup keşfedebilmektedirler. Her ne kadar, partilere oy kazandırma potansiyelleri olsa da aşiret, şeyh, melle, ağa gibi feodal yapı olarak tanımlanan olguların siyasal baskınlığı maalesef bu nevi kıymetli değerlerin ortaya çıkmasına engel olabilmektedirler.
YORUM YAZIN
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 06 Haziran 2024 Bilimin gelişimine İslam mı, Müslümanlar mı engel oldu?28 Mayıs 2024 Bilim dine karşı mı? - II15 Mayıs 2024 Bilim dine karşı mı? -108 Mart 2024 Bankamatik memurluğu marifet mi? -2
|