Bingöl Siyasetini Anlamak-2Siyaset bilimcilerin siyaseti uğraş olarak tanımlamalarına rağmen aynı siyaset bilimcileri bu uğraşı nitelendirirken çok farklı görüşler ileri sürerler. Siyaset bilimcilerin kendi alanlarını tanımlamada ortak görüşe varamamasına rağmen günlük yaşamda siyaset, bilen, bilmeyen her kesim içinde adeta yaşam, yeme-içme, giyinme, çalışma gibi açık anlamlı bir terim olarak kullanılmaktadır. İlgili ilgisiz herkesin farklı anlam yüklediği bu sözcük gerçekte bir mana zenginliğine mi sahip, yoksa farklı toplumsal katmanların siyasete farklı yaklaşımlarından dolayı, farkına varmadan topluma mal etmeye çalıştıkları bilim dışı anlamlara da mı işaret etmektedir? Bilinmezliklerle donatılan bu kavram kargaşasına rağmen eğitim düzeyleri düşük toplumlarda siyaset uğraşı, o toplum veya bireyin dar dünyasındaki yönüne olan bir uygulama olarak yerleşmiş durumdadır. Tabi ki, siyaset bilimcilerin de yakın oldukları sınıfsal ve ideolojik yapıların bu anlayışlarına uygun bir siyaset kılıfını hazırlamakta mahir oldukları ret edilmez bir gerçektir. Bu kadar farklı nitelendirmelere sahip siyasetin Türkiye'de yapılması, demokrasinin beşiği sayılan batı ülkelerine göre çok daha zor olmakla beraber, ondan daha fazla çekici, tatlı ve sempatik gelmektedir. Bunun temel nedeni, demokrasi kültürünün yerleştiği diğer batılı ülkelerden farklı olarak Türkiye'de siyasetin siyasetçilere sağladığı maddi imkânların yanında, toplumda ve bürokraside kazandırdığı imtiyazlardır. Bu imtiyazların cazibeliği o kadar şaşaalıdır ki, bunu elde eden biri tüm hayatı boyunca bu imtiyazlı konumunu bırakmak istemediği gibi gelecek nesillerine de bu ayrıcalıklı konumu aktarmak ister. Gerçekten Bingöl Siyasetine Güven Olmaz mı?Doğruluğu hakkında şüpheler bulunmakla beraber, Ahmet Kabaklı'ya atfedilen “Bingöl'ün siyasetine, Elazığ'ın ibadetine güven olmaz” ifadesi uzun yıllardır gündemde kalmaya devam etmektedir. Üstat Ahmet Kabaklı bu sözü söyledi mi, söylemedi mi hala tam olarak anlaşılmamakla beraber söyledi ise, doğrusu bu ifadeye tam bir anlam yüklemek zor görünüyor. Siyaset Bilimci Prof. Dr. Yılmaz Bingöl, bu ifadenin Bingöl ili özelinde siyaset ve güven arasındaki ilişkinin doğasını tespit ettiğini belirtmektedir. Bingöl'ün siyaset anlayışı bölgenin, Türkiye'nin hatta Avrupa'nın siyaset algısından ve tarzından farklıdır. Çünkü Bingöl siyasetini anlayabilmek için bu toplumun yapısını iyi bilmek gerekir. Bingöl toplumu, sosyal bilimci duayen düşünürlerin sosyolojik analizleri ile kolayca anlaşılmayacak kadar karmaşık bir yapıya sahiptir. Abartı gibi görünen bu ifade aslında düşünüldüğünde hiç de yabana atılmayacak kadar realist anlamlar içermektedir. Prof. Dr. Abdunasır Süt'e göre modern çağın sosyal bilimlerde otorite kabul edilen iki büyük düşünürü olan Karl Marx ve Max Weber'in sosyolojik analizlerine dayanarak Bingöl toplum yapısını anlamak güçtür. Yine Sayın Süt'e göre bunun nedeni Bingöl'ün, Marx'ın üretim biçimi ve sermayeye dayalı yapmış olduğu toplum çözümlemesinde ve Weber'in sınıf, statü ve siyasal hiyerarşisinde değerlendirilecek kadar heterojen bir nitelik taşımamasıdır. Bu ifadelere farklı açıdan bakılırsa demek oluyor ki, dünyaca kabul görmüş filozof ve düşünürlerin düşünce kalıplarına sığmayan, kendine özgü kültür, gelenek, sosyal yapı ve siyasal düşünce tarzı oluşturun Bingöl insanı, modern toplum yapısından farklı olarak ama aslında tamamen insani değerlerle mücehhez bir sosyolojik olguya sahiptir. Kanımca, yaşasalardı ve Bingöl'ü de ziyaret etselerdi, Marx ve Weber kendi sosyolojik analizlerini yaparken “Bingöl hariç” diye bir dip not koyarlardı. Bingöl'ün sosyal yapısının Marx ve Weber'în tanımlamasına girmemesi aslında kötü bir durum olarak değil, iyi bir yaklaşım olarak algılanmalıdır. Çünkü çatışmacı olan Marx'ın yaklaşımına göre insanlar birbirleriyle çoğu zaman uyum içinde ve dostça yaşamazlar, aksine, toplumlar daha çok bölünmeler, gerginlikler, çatışma ve mücadelelerle toplumsal değişimi gerçekleştirirler. Sosyolojik tahlillere göre karmaşık bulunan Bingöl'ün mezkûr sosyal yapısı aynı zamanda siyasal düşünce yapısına da yansımaktadır. Bingöl insanının, hiçbir toplumda bu kadar önemli bulunamayacak kadar içselleştirilmiş olan ve güçlü sosyal dayanışmayı sağlayan taziye, düğün ve benzeri etkinliklere ilgisi bireyler ve büyük aileler arasında kuvvetli bağların kurulmasında ciddi katkılar sağlamaktadır. Bu insani değerler, sadece bireyler ve aşiretler arasında değil, bölgedeki farklı ideolojik unsurlar, sunilerle ve aleviler arasında da güçlü sosyal bağların oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Kanaatimce Bingöl'ün en önemli hasleti bu insani hoşgörü kültürünü gelenekselleştirmiş olmasıdır. Tanımlanan bu sosyal davranış tarzı Bingöl insanına sosyal güveni kazandırmıştır. Sosyal güven, farklı etnik, dini, sınıfsal, dilsel ve kültürel niteliklerin merkeze alınmayarak kişilerin, tanısın-tanımasın, aynı toplumda bulunduğu insanlara güvenmesi şeklinde tanımlanmaktadır. Bingöl toplumunda, tüm farklı ideolojik, etnik, dini, mezhebi ve sınıfsal farklılıklara rağmen, her kesim arasında güçlü iletişim, sevgi ve saygı bağları kurulmuştur. Kısaca, toplumsal yapıyı oluşturan, tüm kesimler arasındaki sistematik ilişkiler Bingöl toplumunda diğer bölgelere göre daha güçlüdür. Bingöl toplumu nispeten kapalı bir yapıya sahip olduğu için de bu ilişkilerde yaşanan dönüşüm yani toplumsal değişim de çok sınırlı olmuştur. Toplumsal değişimin kısıtlı olması iyi mi- kötü mü tartışılır. Ancak bu tür dönüşümler her zaman iyiye evirilmekle sonuçlanmaz, bazen de insanı insan yapan değerlerin değişimine neden olur ki, övündüğümüz ahlaki yapının kaybedilmesi anlamına gelir. İşte Bingöl toplumunun yüz yıllar içindeki toplumsal değişime direnmesi bu değerlerini korunmasını sağlamıştır veya bu değerlere bağlılığı sosyal değişimini engellemiş veya yavaşlatmıştır. Unutmamak gerekir ki, din her zaman için etkileyici değerleri ile toplumsal yapıda güçlü bir rol üstlenmiştir ve potansiyel olarak kendinde bu gücü bulunduran İslam dininin toplum hayatındaki en önemli işlevlerinden birisi de toplumsal bütünleşmeyi sağlamaya yönelik yaptığı katkılardır. Bu nedenle Bingöl'de toplumun modernleşmesi ve değişimi üzerinde bu dini gücün etkinliği inkâr edilemez bir olgudur. Bu konu önemine binaen farklı bir yazıda ele alınmalıdır diye düşünüyorum. Acaba, sosyal güven tanımlamasına uyan Bingöl insanının siyasetine neden güvenilmesin? Bana göre, Meşhur düşünürlerin tanımlamasına girmeyen, bir nevi bilinmeyen, ancak kendine özgü sosyal ve kültürel yapı, Bingöl'ün siyasal düşüncesini belirlediği için Ahmet KABAKLI, şayet söylemişse, Bingöl'ün siyasetine güven olmaz ifadesini kullanmıştır. Öyle ya, diğer toplumlardan farklı olan kültürel ve sosyal yapıyı tam anlamadan bu sosyal yapının belirlediği siyasal davranış tarzını anlamak da kolay olmayacaktır. Yeterince anlaşılmayan siyasal davranışlara da kuşkuyla bakılması olağan olup güvenilirliğine şüpheyle bakılması yadırganmamalıdır. Siyaset Bingöl İnsanının Genetiğine Yerleşmiş GibiSiyasetin hem şehir hem de kırsal kesim hayatının tüm alanlarını bu kadar etkili ve yoğun bir şekilde kuşatması, diğer şehirlerle kıyaslandığında Bingöl'de çok daha bariz olarak görülmektedir. Türkiye siyasetinde hâkim olan değer öncelikleri ile Bingöl siyasetinin değer öncelikleri arasında açık bir farklılık olmamakla beraber bu değer önceliklerine yönelik Bingöl insanın tutumunda farklılıkların olduğu bilinen bir olgudur. Doç. Dr. Aynur KÖSE'ye göre (2000'ler Türkiyesi'nin Siyasal Değer Haritası: Siyasal Söylemler ve Siyasi Tercihler Arasındaki İlişkinin Değerler Açısından İncelenmesi) Türkiye toplumu siyasal tercihlerinde hâkim değer alanları, “istikrar ve düzen odaklı güçlü iktidar beklentisi; kalkındırmacı, dürüst, çözüm odaklı siyaset beklentisi; güçlü liderlik beklentisi” şeklindedir. Siyasal tercihlerdeki bu değer alanları Bingöl toplumunda da büyük oranda kabul görmekle beraber, seçmenin bu değerlere verdiği duygusal karşılık Türkiye genelinden farklılıklar arz eder. Bingöl toplumunda, oy verme davranışında kritik belirleyici olarak grup bağlılığı (ideolojik, etnik kimlik, aşiret, mezhep, tarikat, beylik, ağalık) ve sosyal yapısal konumun değerlerin yerine geçebildiği görülmektedir. Bingöl siyasetine güven olmaz sözü, muhtemelen siyasal değerler ile grup bağlılığı ve sosyal yapısal konumun oy tercihlerine yansımasını anlamayı güçleştirdiğini ifade etmek için söylenmiş olabilir. Ayrıca, bireysel olarak kişilerin kurduğu siyasal, kültürel ve ikili ilişkilerin de zaman zaman siyasal ve sosyal değerlerden bağımsız olarak bireyin oy verme tercihini yönlendirdiği, Doğu ve Güneydoğu illerimizde, özellikle Bingöl'de yaygın vakalardandır, ancak bunun seçim sonuçlarına yansıması sınırlıdır. Bingöl seçmeninin ikili ilişkilere verdiği önemden dolayı zaman zaman grup aidiyetini, etnik kimliği, ideolojik düşünce tarzını atlayarak siyasetçi profili merkezli tercihte bulunduğu bir gerçektir. Adayın pozitif mesaj stratejisi ile diğer rakip partiler veya adaylar hakkında olumsuz mesaj vermemesi, herhangi bir kışkırtmayı kale almaması, her türlü siyasal ve ideolojik oluşumlara medeni davranışlarla yaklaşması gibi davranışlar seçmen nezdinde önemli hasletler olarak bilinmektedir. Bunun müşahhas örneklerinden bazıları Haydar Baylaz ve Feyzi Berdibek'tir. Bu iki örnek, ikili güçlü ilişkiyi topluluk ilişkisine eviren sıra dışı başarılar göstermiştir. Sonraki yazılarda bu milletvekilleri ile ilgili tespit ve değerlendirmelere yer verilecektir. Çay ocaklarında geliştirilen siyasetin Bingöl siyasetine yön vermemesi dileğiyle, kalın sağlıcakla…
YORUM YAZIN
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 06 Haziran 2024 Bilimin gelişimine İslam mı, Müslümanlar mı engel oldu?28 Mayıs 2024 Bilim dine karşı mı? - II15 Mayıs 2024 Bilim dine karşı mı? -108 Mart 2024 Bankamatik memurluğu marifet mi? -2
|