Bankamatik memurluğu marifet mi? -2Konu ile ilgili önceki yazıda bir hayli geri dönüş almıştım. Bu dönüşlerde esas itibariyle bankamatik memurluğunun Bingöl'de çok yaygın olduğu ve artık toplumun da bu duruma alıştığı ve önemsemediği anlatılmaya çalışılıyordu. Üzücü olan toplumun bunu kanıksamasıdır. Çünkü toplum kendi içindeki hataları otokontrol mekanizmasıyla düzeltmeye çalışır, şayet bu hatalar toplum nezdinde sıradanlaşırsa artık bir iç kontrol mekanizmasının olmadığı, bu nedenle etik olmayan değerlerin toplumu yönlendirmeye başladığı kabul görmüş olur. Bu da toplumun sosyal fesada uğramasına yol açar ki, asla tercih edilmemesi gereken sosyal ve ahlaki çöküntüdür. Kamu görevlileri mesai saatlerinde ticaretle uğraşır mı?Her yerde bunu duymak mümkündür ancak önceki yazımıza verilen geri bildirimlerde Bingöl'de bu durumun endişe verecek boyutta olduğu yönündedir. Açıkçası ekonomik krizlerin veya geçinecek kadar geliri olmayanların zorunlu olarak ikinci bir işle uğraşmaları yadırganmaması gerekir. Hele de ülkemizde çalışanların geçim sıkıntılarının çokça yaşandığını gördükçe bu şekilde ikinci iş peşinde koşanlara hak vermemek mümkün değildir. Ancak bu ikinci işin yalnızca kamudaki mesaisinin dışında olması zorunludur. Her ne kadar, kamu görevlisi yasal olarak ticaret yapamaz ise de milyonlarca kişi için ekonomik sorunların üstesinden gelmenin başka bir yolu da bulunmamaktadır. Bu nedenle kamu görevini yerinde, zamanında ve süresinde ifa eden kişilerin ikinci gelir getirici bir arayışta olmaları makul karşılanmalıdır. Fakat devletten ücretini almakla beraber mesai saatleri içinde kamuya karşı olan zorunlu görevini yapmak yerine ticaret veya başka bir işle uğraşmanın da makul karşılanabilecek bir tarafı bulunmamaktadır. Kamu etiği, iş ahlakı ve kamu hukukunu ihlal eden bu durumun toplum nezdinde yadırganmasının ötesinde, yetkin ve etkili kişi ve kurumların da buna müsaade etmemesi gerekir. Hele hele kamu otoritesinin ve siyasal erkin bu gayrı ahlaki duruma müsamahakâr davranması asla kabul edilemez bir durumdur. Zira kamu otoritesi ve siyasal erkin seyirci kaldığı bu nevi yozlaşmalar maalesef zamanla toplumun vicdanında da yargılanamaz duruma dönüşmekte ve artık bu sosyal yozlaşmışlık sıradanlaşmış olur. Tüm çalışanlar arasında bankamatik memurluğu veya ticaretle uğraşan kamu çalışanı sayısı elbette azınlıktadır. Ancak toplumu oluşturan bireylerin toplumsal veya kamusal görevlerini özveri ile yaparken diğer taraftan bazı kamu çalışanlarının bu nevi etik olmayan davranış tarzları görevlerini layıkıyla yapan sorumluluk bilincindeki bireylerin hem motivasyonunu bozar hem de bu kişilerin de zaman içinde etik dışı davranışlara yönelmesine zemin hazırlar. İş ahlakını ne kadar önemsiyoruz?Ahlak, insanların gerek birbirlerine gerekse topluma karşı yükümlülüklerini ve sosyal yaşam içerisindeki ilişkilerini düzenleyen kurallar ve normlar bütünüdür. İnsan fıtraten hem iyi ahlaka hem de kötü ahlaka eğimli olarak yaratılmıştır. Bu nedenle ahlak yeteneği yaratılışla beraber kişide var olan bir özelliktir. Ancak tabi ki kişi kendisine verilen akıl ile ahlaki yeteneği yönlendirme kabiliyetine de sahiptir. Bununla beraber, bireyin yaşadığı sosyal çevre, toplumsal değerler ve normlar onun iyi ahlaklı veya kötü ahlaklı olmasına neden olan çevresel faktörlerdir. İnsanın güzel ahlakı edinmesinde aklın rolü büyüktür. Ancak ahlaki değerlere uygun hareket etmede insanın kendi iç mahkemesi niteliğinde olan vicdan bireyin hem kendi eylemlerini hem de çevresindeki insanların eylemlerini yargılar ve yönlendirmeye çalışır. İnsanın iş ortamında da çevresel faktörlerin ve bu iç muhasebe yetisi olan vicdanın yönlendirmesiyle kendi davranışını belirlediği bir gerçektir. Her ne kadar çalışanın iş ortamında yazılı kurallar onun görevlerini yerine getirmesinde belirleyici olmakta ise de ahlak ve vicdanın da çalışanın iş ortamındaki eylemlerinde yönlendirici olduğu bilinen bir gerçektir. Toplumun yönetiminde yazılı kurallar olmazsa olmazdır ancak ahlaki ve etik değerlerin yokluğunda sadece yasalarla yönetmekle erdemli birey veya toplum oluşturulamaz. Bu konuda Konfüçyus'un söylediği şu ifadenin ne kadar yerinde olduğunu herkes takdir eder sanırım.
İş Yerinde Çürük Elmanın Bıraktığı TahribatDünyanın en etkili kişileri arasında yer alan Steve Jobs'ın her kurum veya şirketin başucu levhası yapması gereken şu sözü çürük elma deyimini en iyi şekilde ifade etmektedir:
Sadece bir kişinin tüm bir kuruluşun veya kurumun temellerini sarsacak şekilde olumsuz etki oluşturabilmesi nasıl mümkün olabilir? Bir bireyin tek başına böyle bir etki oluşturabilmesi mümkün görülmeyebilir ancak bu kişi veya kişiler bütün bir ekibin veya kurum çalışanının moralini bozabilir, kişilik ve davranışlarıyla diğer çalışanları motivasyonlarını yerle bir edebilir, sadece çalışma ortamında psikolojik travma oluşturmakla kalmaz aynı zamanda bu kişiler çalıştıkları şirket veya kurumda büyük bir ekonomik yük te oluşturabilir. Bu nedenle tek bir kişinin etik dışı olumsuz davranışları adeta domino etkisi ile tüm kurum içinde büyük bir etkiye sahip olabilmektedir. Kurum içinde görevinin sorumluluklarını yerine getirmeyen, işe gelmeyen, etik dışı davranışlar sergileyen ve sürekli çevresindeki çalışanlara olumsuz örnek teşkil eden kişilerin bu tutum ve davranışlarından dolayı, dürüst çalışanların da kendi iş sorumluluklarından kaçınmalarına neden olabilmektedirler. Kısaca bu zincirleme reaksiyonla çürük elma sepetteki diğer elmaların da zamanla çürümesine zemin hazırlamaktadır. Kamu etiğine aykırı davrananların toplum tarafından eleştirilmesi asli görev olarak algılanmalıdır. Toplumdaki olumsuzlukları veya olumsuzluk kaynağı kişileri eleştirmekten kaçınılmamalı. Çünkü bu eleştiri, kusurlu olan bir şeye müdahale edip, doğrusunun ve hatasız olanın ortaya çıkması yönünde bir düzeltme çabasıdır. Toplumdaki yaygın eleştiriler neticesinde hatalarıyla yüzleşme cesaretini gösterebilen fert ve toplumlarda gelişme süratle devam eder. Toplumların kendi içindeki ayıplı işleri otokontrol mekanizmasıyla denetlemesi bir yönden var olan kusurlu gidişe dur diyebilmek, yapılanları, yapılacakları eleştirel biçimde olagelenin dışında görmeye çalışmak, müdahale etmek ve değiştirme eylemidir. O nedenle, toplumun her dürüst bireyinin çürük elmaların tüm bireylerde hasar bırakmasına fırsat vermeden kusurlu, ayıplı ve gayrı ahlaki davranışları eleştirmesi ve ıslahı mümkün olmayanları dışlamasında yarar bulunmaktadır. Zaten erdemli bir toplum bireylerin iyilik dereceleri ile orantılı olarak oluşturulabilir. Toplumu oluşturan fertler yaptıkları iyi ve erdemli davranışlarla sosyal yapının iyi ve sağlam olmasını sağlarken, kötülükleri ile de o sosyal dokuya adeta virüsle enfekte edercesine zarar vermiş olurlar. Siyaset kurumunun ve kamu otoritesinin hassasiyeti kamu çalışanlarının etik dışı davranmasını engeller. Bir ülkenin sosyal, siyasal ve ekonomik olarak refaha kavuşmasında siyaset erkinin ve kamu otoritesinin güçlü etkileri bulunmaktadır. Bu refah ve kalkınmanın sağlanması, kamu görevlilerinin etik düşünmesine ve ahlaki davranmasına da bağlıdır. Ancak kamu görevlilerinin etik düşünme ve ahlaki davranışların dışına çıkmasında toplumun oto kontrol mekanizmasından farklı olarak siyasal erk ve kamu otoritesi hukuku uygulamak suretiyle tüm suiistimalleri engelleyebilir. Bu otoritenin zayıflığı veya ihmali etik dışı ve ahlaki olmayan davranışların toplumda yaygınlaşması ihtimalini yükseltir. O nedenle, bireyin ahlak normlarına uygun hareket etmesi, toplumun kendi iç muhasebesini yaparak ayıplı ve kusurlu iş ve eylemleri tenkit etmesi ve siyasal erk ile kamu otoritesinin de hukuku uygulayarak toplumsal, kurumsal ve kamusal düzeni sağlaması bir bütünsellik içinde toplumun refaha kavuşmasına zemin hazırlar. Bu zeminin herhangi bir basamağının eksikliğinde özlenen ekonomik ve sosyal refah ve kalkınmaya ulaşmak ta zorlaşır. Sonuç olarak huzurlu, müreffeh, kalkınmış, özgür düşünen ve ekonomik sorunlarını çözmüş bir toplum olmak için: Birey olarak çalışılan ortamda ahlaki ve etik değerlere sadık kalınmalı; Toplumun da bireyin hem kendi eylemlerini hem de sosyal çevresindeki eylemlerini yargılaması, eleştirmesi ve yönlendirmesi gerekir. Siyaset ve kamu yöneticileri ise kendilerine düşen sorumlulukları, bireysel ayrımcılığa meydan vermeden hukuk kurallarını tam ve eksiksiz uygulamak suretiyle yerine getirmeli. Bu yazıyı tamamlarken bankamatik memurlarına, mesai saatlerinde ticaretle uğraşanlara ve kamudaki görevlerini layıkıyla yerine getirmeyenlere, sırtını bir yerlere dayayıp ağalık yapanlara rağmen birimindeki işlerin aksamaması, vatandaşın işlerini eksiksiz ve zamanında yapılabilmesi, ülkesinin ve devletinin kurumsal işlerinin düzenli yürütülebilmesi için her türlü fedakârlığı yaparak görevlerini başarıyla yapan emektarlara selam ve saygılarımı sunarım. Merhum Mehmet Akif Ersoy'un şu sözü ile bitirelim:
YORUM YAZIN
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 06 Haziran 2024 Bilimin gelişimine İslam mı, Müslümanlar mı engel oldu?28 Mayıs 2024 Bilim dine karşı mı? - II15 Mayıs 2024 Bilim dine karşı mı? -121 Şubat 2024 Bankamatik memurluğu marifet mi?
|