Nedir bu berdibek meselesi?Walkmanların yaygın olduğu yıllardı… Kemere takılı bir walkmanın başa uzanan kulaklıklarıyla farklı bir atmosfere kapılıyordu kullanıcılar. “Şişko Meho” lakaplı Mehmet Burkankolu'nun Özlem Bant Stüdyosu'nda seslendirdiği şiirlerin ardına sıralanan şarkılardan oluşmuş bir bant, ceplerde özenle taşınıyordu. Arabeskin yaygın olduğu yıllarda insanların kendini bulduğu ve “beni anlatıyor” dediği efkârlı şarkıların yer aldığı albümlerin cepte taşınıyor ve günün teknolojisi walkmanlarda dinleniyor olması muazzam ve havalı bir birleşimdi. Belki de bunu bu kadar cazip kılan, herkesin sahip olamamasıydı. İmam Hatipli bir kardeşimizin normal şartlarda “ilahi” dinlemesini beklerdik ama o, tam bir Müslüm Gürses hastasıydı… Dertli, kederli bir yaşam biçimi de yoktu aslında. Gayet gülenç, keyifli bir yapısı olmasına rağmen arabeske bu kadar meyilli olması şaşırtıcıydı ama “imkânsız” değildi elbette. Ve yıllar bir birini kovalıyordu! Müslüm babaya, Orhan Baba (Orhan Gencebay) eşlik ediyordu. Bir süre sonra da artık İbo (İbrahim Tatlıses) devri açılmıştı onun dünyasında… Her çıkan yeni albüm, ilk günde müzik evlerinden satın alınıyordu. Müslüm, Orhan ve İbo'ya karşı içinde büyüyen hayranlık duygusu, sanat dünyasına bakış açısını “arabeskle” sınırlandırıyordu adeta! Çünkü insanlar çoğunlukla sanatçıların sadece şarkılarını dinlerdi. O ise hayat hikâyelerine kadar araştırıp öğrenirdi. Ve kimin hangi sanatçıyı dinlediğinin bir önemi yoktu onun için! O, kendi arabesk dünyasında mutluydu. Çoğunlukla, bizleri de katarak onun dünyasında he birlikte mutlu olmamızı sağlıyordu. Artık yükseköğrenim yılları kapıyı aralamış ve bir birimizden uzak kalmıştık… Onun gidişi, arabeskle olan gönül bağımızı da zedelemişti. Yıllar bir birini kovalarken, güçlü bir kalem, iyi bir düşünür olmayı başarmıştı. Kendisiyle beraber arabesk dünyası da büyümüş, arabeske dair duyguları artık şarkıların ötesine geçerek hayat hikâyeleriyle kaleme dökülmüştü… Dağınık bir masaya yığılan kitapların arasından düzenli fikirler çıkarmayı başaran, sohbetinde birden fazla konuyu irdeleyen, tek konulu muhabbetlerden çabuk sıkılan, uzun süre aynı masada oturmaktan kaçınan biri… Kısa caddelerinde uzunca turlamayı sevdiği Bingöl'e çok sık gelemese de, geçtiğimiz Kurban Bayramı'nda her zamankine nazaran biraz uzun kalmıştı. Serin havayı kırmak için yan yana sıralandığımız çardakta; Bingöl'de güzel ve hafızalarda uzun süre yer edinecek bir organizasyona dair fikrin ortaya çıktığını paylaşmıştı. Ortam daha da ısınmış, o andan itibaren hepimizi tatlı bir heyecan sarmıştı. Belediye Başkanı Yücel Barakazi Bey'le yaptıkları istişarelerin güzel bir meyvesi olacağına inanıyordu. Onca düşünürü, yazarı, çizeri Bingöl'de bir araya getirmek kolay değildi elbette. Ama o, kendinden emindi ve ikili ilişkilerine güveniyor, sevdiği dostları tarafından sevildiğine de inanıyordu. Ve nitekim zamanı gelmiş ve artık “Bingöl Kültür Günleri” başlamıştı. Muazzam bir ortam oluşmuş, samimiyet yüzlere de, gönüllere de sirayet etmişti. Gelen herkes, misafirperverliğinden memnun kaldığı Bingöl insanına övgüler yağdırıyor, bu keyif dolu zamanın yaşanmasına vesile olan Muhammed Berdibek ve Yücel Barakazi'ye teşekkür ediyordu. Bir tanıtımın en doğru adımının hayata geçirilmesine vesile olan Belediye Başkanımız Sayın Yücel Barakazi, değerli dostum Muhammed Berdibek ve emeği geçenleri ben de bu satırlarda tebrik ediyor, teşekkürlerimi iletiyorum. Ve devamını beklediğimizi ifade etmek istiyorum. “Nedir bu arabesk meselesi?” diyen Muhammet Berdibek'i merak edenlere “Berdibek” meselesini de böylece aktarmak istedim… Sağlıcakla kalın… YORUM YAZIN
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 08 Kasım 2024 Algılar ve olgular!14 Eylül 2024 Bingöl'e uzay üssü ve gözlemevi yapılsın!04 Eylül 2024 Bingöl için 'ben varım' diyecek babayiğitler aranıyor!01 Ağustos 2024 İhmal edilen neslin şehri yıkımı nasıl durdurulacak?
|