KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
16 Eylül 2024 Pazartesi
°C
Hakim Bayraktar
bingolonline@hotmail.com

İhmal edilen neslin şehri yıkımı nasıl durdurulacak?

01 AĞUSTOS 2024 PERŞEMBE 03:25
15
1932
8
AA aa

Ardı arkası kesilmeyen ambulans sesleri, ‘ne oluyor?' derken elimize ulaşan video kayıtlarının verdiği dehşet ve sonrasında ebedi yolculuğa uğurladığımız 4 canımız ve hastanelerde tedavisi süren 5 yaralımız…

Ağır bir sınavdı hiç şüphesiz. Güvenlik konusunda sınıfta kaldığımız, toplumsal tepkisizliğimizin ‘ya Kadir Şeker vakası benim de başıma gelseydi?' tereddütleriyle örtbas edildiği, şehrin yönetim kademesinin acı vakada burada olamayışı ve ocağına ateş düşen ailelerin sessiz çığlığı…

Rabbim bir daha yaşatmasın!

Tabi yaşatmaması için sadece dua yetmez, bir mücadele de gerekiyor.

Nasıl ki kişi, muradına ermek istediğinde hem dua edip hem de hedefi doğrultusunda bir mücadele ortaya koyuyorsa, bu durum toplum için de geçerli. Yerel tabirimizle ‘ceht' eder ve topyekûn bir mücadele kararlılığı gösterirsek, iyi kötü bir neticeye ulaşılabiliriz diye ümit ediyorum.

Tabi bunlar için ‘dostlar pazarda görsün' misali toplanıp fikir paylaştıktan sonra dağılmak çare olmaz!

Vahşet sonrası toplumsal bir talep olarak öne çıkan AMATEM konusunda da tüm ümidin bu merkeze bağlanmasını da doğru bulmuyorum.

Neden mi?

Bingöl Devlet Hastanesi bünyesinde 2023 Aralık ayında hizmete alınan ancak toplumun ‘haberimiz yok' serzenişleriyle dillendirdiği Ayaktan Arındırma Merkezi'ne (ATEM) müracaat olup olmadığını öğrenmek için araştırdım. Madde bağımlısı hiç kimse başvurmamış. Yeşilay'ın da benzer tedavi hizmetleri var ancak buraya daha çok alkol, tütün, internet bağımlılarının müracaatı söz konusu.

Bingöl'de AMATEM açılmalı mı?

Evet açılmalı!

Ancak, sırf fantezi olsun diye değil! Bir ön hazırlık yapılarak, fizibilitesi çıkarılarak bu yatırıma yönelmek daha isabetli olacaktır! Aksi halde sadece toplumun gazını almaya dönük bir adım olarak işlevsiz bir şekilde köşede kalacaktır.

Bingöl'de şimdiye kadar ATEM'e gitmeyen madde kullanıcıları, AMATEM'e gidecek mi? Çevre illerdeki AMATEM'lere Bingöl'den kaç hasta müracaat etti, bunların kaçı tedavi edilip sonuca ulaşıldı? Hiç bunun verisini çıkaran oldu mu?

Normalde bağımlılıktan kurtulmak isteyen birey için tedavi merkezinin nerede olduğunun bir önemi yok! Kurtulmak istiyorsa şayet, en yakında ildeki tedavi merkezine giderek bu mücadelesini başlatır. İstemiyorsa şayet, kapısının önünde de yapılsa yine gitmeyecektir.

‘Çevre illere nasıl gitsin?' diyenleri de duyar gibiyim!

Normal bir hastalığı ya da ameliyatı için insanlarımız çevre illere gidip günlerce hatta haftalarca hastanelerde kalabiliyorlarsa, madde bağımlıları da haydi haydi kalabilirler! Refakatçiye de gerek yok! Nihayetinde yatarak tedavi edilecekler! Mesele illetten kurtulmaksa ve bu konuda bir kararlılık varsa, tedavinin nerede olduğunun bir önemi yok!

Bir hekim arkadaşın verdiği bilgi şöyle ki; “Bundan 9-10 yıl önce şizofreni vakası Türkiye geneli yüzde 1 iken, Diyarbakır'da 2,3'tü. Oysa orada ATEM de vardı, AMATEM de…”

İşin özü; tedaviyi kabul etmedikten ve içten bir mücadelede ortaya koymadıktan sonra binalar ve tabelalar sonucu değiştirmeyecek!

Bu illeti AMATEM'le mi kurutacağız?

Elbette hayır! AMATEM, bu işin sadece bir basamağı.

Öncelikle bu illetin üretimine darbe vurmak, yeterli gelmiyorsa dağıtımını engellemek, o da yeterli değilse kullanıcılara erken müdahalede bulunmak, o da yetmiyorsa son çare olarak tedavi etmek.

Bizler tüm aşamaları geride bırakıp tedavi boyutuna odaklanmışız!

İçten içe tedavi istediği olsa da bir türlü ilk adımı atamıyoruz!

Bingöl'de tedaviden kaçınılmasının sebeplerine bakınca;

  • Tedavi olsa dahi özellikle kamuda iş bulma konusunda sıkıntı yaşayacağını bilmeleri ve diğer bazı mahrumiyetler,
  • Toplum tarafından bireyin ve ailenin yaşadığı ayıplanma korkusu.

Bu, psikologlara gitmekten kaçınmayla aynı durum. Bizzat şahit oldum, “Bana deli derler mi?” korkusuyla insanlarımız psikolog desteği almaktan kaçınıyorlar!

Oysa psikolojik rahatsızlıklar da fiziksel rahatsızlıklar gibi bir tür hastalıktır. Biri bedenimizde, diğeri düşlerimizde…. Aslında bedenen yaşadığımız tüm hastalıkların ana nedeni de psikolojik yenilgilerimiz değil mi? O halde neden ilk adımdan kaçınıp son evre için çırpınıyoruz?

Öyle bir memleketiz ki, psikolojisi az buçuk bozuk olan birine ‘Deli' diye diye o kişiyi deli ediyoruz! Ve bunu fütursuzca yapıyor, bazen de bir maharet gibi sunuyoruz.

Bunların ana nedeni cehaletimiz!

Çocuk eğitiminde de benzer hataya düşmüyor muyuz?

Hata yapan çocuğunu sürekli azarlayan, dayak atan, bir hedefe yönelik sarf edilmiş fikrine karşı “sen yapamazsın, salaksın, senden adam olmaz” diyerek özgüvenini kırıp geleceğini elinden alan ebeveynlerin içine düştüğü hatalar misali…

Önce toplumu bu cehaletten kurtarmak, sürekli ayıplama yargısından arındırmak lazım ki, başta madde bağımlılığı olmak üzere diğer tüm sorunlarımızla toplumsal anlamda mücadele ortaya koyabilelim!

Bağımlılar ve aileleri ifşa olmamak için bu merkezlere başvurmuyorsa, o zaman yönetmelikler değiştirilsin! İnsanların tedavi için ikna edilmesi adına gerekli tüm yönler değerlendirilerek doğru bir sonuç üzerinden adımlar atılsın!

Öte yandan, uyuşturucu kullanımı ya da ticaretine ilişkin ihbarda bulunmak istemiyor insanlarımız.

“Kaydım alınır, davaya dahil edilirim, mahkemelerde dolaşırım, belaya bulaşırım” tarzında kaygılar varken, gizlilik esasıyla neden ihbarların önünü açılmıyor?

Önce samimiyet!

Herhangi bir konuda yetersizliğin gündeme geldiği bu şehirde, bundan maddi, manevi ya da popülarite bakımından nemalanmak isteyenler fikirler ve sivil toplum bakımından çeşitli adımlar atarlar! Meyvesi yenilip gündemden düşünce herkes yaptığıyla kalır!

Bu şehir, “Uyuşturucuyla mücadele ediyorum” diyerek dernek kurup uyuşturucu ticareti yapanı da, gündüzleri “gençlerimizi sporla buluşturmalıyız, yoksa kötü alışkanlıklara yönelirler” deyip iş dünyasından ve kamudan destek isteyen ama akşam tekel bayilerinde sızanları da gördü!

İnancımızı kıran sadece bunlar değil elbet!

Malum olay sonrası birkaç okurumuz Bingöl'de cadde, sokak, kuçe, hane… Tek tek sayıp uyuşturucu ticaretinin döndüğü ve kullanıldığı alanları yazdı haber yorumuna.

Bu okurların bildiğini kolluk kuvvetleri bilmiyor mu? Biliyorsa neden müdahale etmiyor, ediyorsa bu düşüncenin topluma yansıması neden devam ediyor? Bu sebeplerden dolayı birçok insanın kolluk kuvvetlerine bu yönüyle güven sorunu yaşadığını da belirtmekte yarar görüyorum.

Devlet kurumları nezdinde, samimiyetle, içtenlikle ve kararlılıkla bir mücadele başlatılmadığı, üretimden dağıtıma, tüketimden tedaviye tüm yönleriyle kararlılık gösterilmediği ve toplumun da buna gerçek manada destek sunmadığı taktirde, sadece kendimizi kandıracağımız formalite bir masalsı serüvenleri yaşar dururuz.

Bağımlılıkla Mücadele İl Koordinasyon Kurulu Toplantısı yapıldı. Tabloya bakınca tüm kurum ve kuruluşlar seferberlik halinde ama memleketin her kuçesinde uyuşturucuya ulaşmak neredeyse imkân dahilinde…

Toplantılardan somut bir sonuç alınamayacak ve bu da topluma yansımayacaksa, ‘dostlar alışverişte görsün' buluşmalarına lüzum yok!

Bağımlılar neden bu illete bulaşıyor?

İşsizlikten mi?

Kısa yoldan zengin olma arzusundan mı?

Mahalle abisine özentiden mi?

Keyfi mi?

Bunu bilelim önce!

Ekonomik sorunlardan kaynaklıysa, SÜTAŞ, Avnik Demir Madeni, OSB'deki diğer yatırımlar ve dahası… Binlerce insana iş kapısı olabilecek bu alanlarda gerekirse bağımlılıktan kurtulma çabasındaki kardeşlerimize bir kontenjan ayrılmalı, takip ve tedavileri sürdürülmeli, tedaviden kaçanlara da bir umut ışığı olunabilmeli!

Sosyal ve kültürel aktivitelere gerekli ilgi ve destek sunulmalı. Kültür ve Gençlik Spor Müdürlükleri şovenist tavırlardan uzak, bu alanda özel bir çalışma yürütmeli ve bunu sahaya etkin bir şekilde yansıtmalı! Spor yapıp çeşitli yarışmalara giden gençlerin araç dahi bulamadığı şehirde bu iş nasıl olacak, orası da muamma! Bingöl Belediyesi ve İl Özel İdaresi desteğini çekse, sporcularımız Yado Çeşmesini geçemeyecek kadar çaresizler.

Yazacak çok şey var lakin, işin özü SAMİMİYET!

Samimi değilsek, kuru sıkı misali sosyal medyada sallar durur, süslü cümleli açıklamalarla gündemi yumuşatırız.

Ne diyor Merhum Bilge Mimar Turgut Cansever?

“Şehri imâr ederken nesli ihyâ etmeyi ihmal ederseniz, ihmâl ettiğiniz nesil imâr ettiğiniz şehri tahrip eder...”

Bingöl, son hadisede bunu yaşadı!

Umarız bu son olur!

Nesli ihmal etmememiz ve Bingöl'ü bir kanser gibi sarmalayan uyuşturucu illetini tümüyle gündemimizden kaldırmamız umut ve duasıyla…

 

YORUM YAZIN
Profiliniz ziyaretci statüsünde görünüyor. Yorumlarınız aşağıdaki isimle yayınlanacaktır
Değiştir
Dilerseniz web sitemize üye olarak daha özgün bir profil oluşturabilir ve yorumlarınızı hesabınızdan takip edebilirsiniz
Kodu Girin
Yapacağınız yorumların şiddet ve hakaret içermemesine lütfen dikkat edin. Aksi taktirde yorumlarınız onaylanmayacaktır. Gönder
Misafir Kullanıcı (@Misafir_110972)
04 Ağustos 2024 Pazar 22:37
Nesilleri keşke ihmal etseydiler. Nesilleri ihmal değil bildiğin ifsat ediyorlar. İhmalin kendisi de ifsat olmakla birlikte, ihmale ifsat da eklenince katlanıyor. Kendi menfaatlerinden başka kime kulak veriyorlar. Memleket kimin umrunda. Çeyrek asır geçti geçecek, şehirdeki imar ve kentleşme yetersiz, üzerine ifsad edilmiş bir neslin ihmali.. Hakikaten sizin dışında kimin umrunda. Dinleyen olmadı ki anlayandan dem vuralım. Sizleri kutlarız.
Misafir Kullanıcı (@Misafir_110947)
03 Ağustos 2024 Cumartesi 08:30
tebrik ederim yazınız için bu memleketin sahibi yok malesef
Misafir Kullanıcı (@Misafir_110943)
03 Ağustos 2024 Cumartesi 02:27
İlimiz Siyasileri ve bürokratlar devlet görevlileri bu menfur saldırı yapan kişinin Hasta Olduğunu Ailesinin Yada Yakınlarının bir kabahati Olmadığını Kabahatin Devlette Olduğunu Sistemin Yetersiz Olduğunu Ölen Kişilerin Ailesine Karşı Bu Konuda Sağ duyulu Olmaları söylenmiş mı? Hasta Bir Evlat, Çekilen onca Sıkıntı, hasta bir kişiye adanmış zorlu bir hayat mücadelesi üstüne devletinin sırtını dönmesi ve üstüne vefat eden kişilerin ailesi tarafından düşman ilan edilip kısas alınmak istenmesi..
Yazık çok yazık vah ki ne vah..
Misafir Kullanıcı (@Misafir_110941)
03 Ağustos 2024 Cumartesi 02:17
Bu Elzem Olaydaki En Büyük Serzeniş Ve Bir çok Kişinin gözünden Kaçan en büyük kısım ise şüphesiz Evladı ile terbiye olan bir anne ve baba bunca mücadeleye rağmen ise Sesini Duyuramadığı Devlet Görevlileri... Söylenecek bir çok şey net bir şekilde söylenmiş ama bir anne ve babanın çaresizliği de neredeyse hiç bahis olmamış devletimiz daha bu konuda üstüne düşeni yapamamışken bu kadar şey istemek yada beklemek baya bir abes olacaktır. Öncelikle ilimizdeki vekiller siyasiler ve bürokratlar Vali Beye Emniyet Müdürüne Neredeydiniz? Ne İş ile Meşkuls
Misafir Kullanıcı (@Misafir_110918)
02 Ağustos 2024 Cuma 00:22
Genç'in dağlarında, vadilerinde afganistan dağları kadar esrar ekiliyor; BingölOnline haberlerinde izliyoruz. Telefonla yapılan ihbarlar yazıya hemen döken ve bir iki dakika sonra ses dahil telefon numarasını şipşak silen bir sistem kurmak elzem değil mi? İl Koordinasyon Kurulu bu hususta Ankara'ya bir öneride bulunamaz mı? Samimiyet...Dediniz de!
Misafir Kullanıcı (@Misafir_110917)
02 Ağustos 2024 Cuma 00:13
Maalesef bu son olmayacak! Anne babalar devlete haber veriyor: 'Ne olur gencimizi tedaviye götürün! Her tarafı kırıp döküyor, evimizde eşya bırakmadı, her an öldürebilir birini...birimizi! Kendisi tedaviye, Elazığ'a sevke yanaşmıyor' diye koşuyor devlete. Ancak netice yok. (Sahi! Acaba 2023 yılında kaç tane genç Bingöl'den Elazığ Ruh Hastanesine sevki resmi yoldan sağlanmıştır resmi yoldan? İl Koordinasyon Kurulu bu bilgileri topluma veremez mi?
Misafir Kullanıcı (@Misafir_110894)
01 Ağustos 2024 Perşembe 12:39
Sayın hakim kardeşim seni tebrik ederim olayı çok güzel tüm boyutlarıyla ele almışsın umarım ilgililer bu ve benzeri önerilerden hareketle gerekeni yaparlar
Misafir Kullanıcı (@Misafir_110876)
01 Ağustos 2024 Perşembe 07:07
Allah razı olsun keşke yöneticilerde sizin gibi düşünse
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın