Ihtiyaç olunan bilgi ve cesarettirCuma akşamı Bingöl Valiliği'nce düzenlenen yemekli toplantıda iş dünyası bir araya gelmişti. Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz da katılmıştı. Elbette ki, Bingöl için önemli bir toplantıydı ancak içerik açısından oldukça zayıf bir buluşmaydı. Nitekim sonuç bölümü de klasiğin ötesini göstermedi. Neden mi?
Öncelikle işadamı tanımının netleşmesi gerekiyor. Müteahhitlik yapanlar ile üretime ve sürekli istihdama dayalı işlerle iştigal olanların ayrıştırılması lazım.
İşadamı diyoruz adına… Kaç işletmesi var? Bunlar arasında üretime dayalı bir tesisi var mı? Kaç kişiyi sürekli olarak istihdam ediyor? Önce bunları ayıklayalım…
Her parası olanın ‘işadamı' sıfatıyla tanımlandığı bir kentte, yaz sezonunda birkaç daireden ibaret yap-sat yapan da işadamı, başkalarının dosyasıyla KÖYDES kapsamında içme suyu hattı döşeyen de işadamı, üretici olmayıp istihdam sağlamayan da işadamı. Kısacası bizde herkes işadamı…
Bana göre işadamı; yaşamış olduğu (yatırımlarını yaptığı yada planladığı) bölgenin ekonomik kaderini her an değiştirebilecek, olumlu ya da olumsuz yön verebilecek kişidir.
OSB'DE KAÇ KİŞİ İSTİHDAM EDİLİYOR? Bingöl Organize Sanayi Bölgesi'nden (OSB) övgüyle bahsedildi. Dönüp baktığınızda özellikle geçmiş dönemlerde göze çarpan ana unsur “Arsayı kap, gerisi kolay” mantığının yaygın olmasıydı. Adına ‘fabrika' denildi ama fabrikanın da tanımı daraltıldı.
10 kişinin istihdam edildiği bir atölye ‘fabrika' olarak nitelendiriliyor. Keşke 10 kişi istihdam edilebilse. OSB'ye bakıldığında en az 20 işletme var. Hangi işletmenin bünyesinde 30 kişiye iş imkânı sağlanmış? Hepsini toplasanız belki bu sayıya ulaşamazsınız. Yıllık cirosu milyon dolarları aşan, ihracat yapan, pazar hacmi yüksek olan, hem ülke hem de il ekonomisine ciddi katkılar sunan, istihdama önemli katkılar sağlayan kaç tane fabrikamız var?
Oysa mevcut OSB'de en az 400-500 kişinin istihdam ediliyor olması lazım. Bugün orta ölçekli bir konfeksiyonda ya da lokantada daha fazla kişi istihdam ediliyor. Ama onlar dükkân, OSB'dekiler fabrika…
TOPLANTIDAN NE ANLADIK? Toplantıyı düzenleyen kurum da ilginç... Bingöl Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı ile Esnaf ve Sanatkârlar Odalar Birliği Başkanlığı'nın organize etmesi gereken toplantıyı Valilik düzenliyor. Ne kadar şanslıyız…
Bu iki kuruluşun çok önemli adımlar atması gerekiyordu bugüne kadar. Bingöl'de hangi rezervler var ve miktarı nedir? Üretici potansiyelimiz nedir? Sigortası yatırılan değil gerçekte istihdam edilen kişi sayısı kaçtır? Yatırım kapasitesi bulunan kaç işletme var? Kısacası iş dünyasına ve yatırımlara dair bir fizibilite var mı ellerinde?
Bunları araştırıp, gerçek işadamlarının katıldığı bir toplantıda “Bingöl'e ne gibi yatırımlar yapılabilir?” sorusu ekseninde bir beyin fırtınası yapıldı mı?
Bir araya gelip bir birimizi eleştirmekten, iki çift laf söyleyip kendimizi tatmin etmekten öteye ne yapıyoruz?
Toplantıda herkes içindekileri döküyor. Sonuç? Koca bir HİÇ!
Sorarım toplantının katılımcılarına. Ne anladınız? Hangi proje üzerine yoğunlaşma kararı aldınız? Kaç tane projenin hayata geçirilebilirliği tartışıldı? “Bir araya gelip hasret gidermenin ve bunun keyfini yaşamının” ötesine geçilebildi mi?
Biri çıkıp desin ki, “Ben bu toplantıdan sonra şu yatırım üzerine yoğunlaşma kararı aldım” YOK!
Esnafın siyasetçilik, siyasetçinin de müteahhitlik yaptığı, bürokratların ise siyasi gelecek hesaplar üzerinde durduğu bir ortamda kalkınmadan bahsedilemez! Herkes işini yapsa belki bu kadar sıkıntı yaşamayacağız.
A TAKIMINA İHTİYACIMIZ VAR Fırat Kalkınma Ajansı (FKA) sürekli proje üretilip hibelerden yararlanılmasını teşvik ediyor. Onca proje ve hibeye rağmen Bingöl'de değişen bir fotoğraf gösterilebiliyor mu? Sorun parasızlık değil ki. Kalifiye elaman bulamayan bir işveren, para olsa da başarıya ulaşamaz. Zaman zaman çeşitli mesleki kurslar açılıyor ama ne yazık ki sonuç yine hüsran. Herkes bu kurslara gidip kursiyerlere verilen ücretlerden yararlanmanın peşinde. Sertifikayı alan herkes kendisini kalifiye elaman sanıyor. Birkaç operatör yetişmiştir belki. Başka da sertifika alıp da iş bulan ve uzun süreli çalışana denk gelmedim.
FKA, 40–50 tane başarılı ve becerili genci proje üretebilen ve yazabilen, yöneticilik kabiliyeti gün yüzüne çıkartılan ve çalıştığı şirketlere taze kan verebilen kişilere dönüştürüp özel sektörün hizmetine sunsa fena mı olur?
Bugün birçok işletmenin ana sorununun birincisi ‘kalifiye eleman' problemi, ikincisi de ekip çalışmasından yoksun oluştur.
Ekip çalışması, doğru hamleler ve disiplin eksenli performanslar başarı getirir.
Ne yazık ki özel sektör ‘A Takımını' oluşturamıyor.
Bugün başarıya ulaşan her önemli ismin arkasında başarılı çalışmalar yürüten bir ekip, bir ‘A Takımı' vardır.
Bakan, vali, milletvekilleri ile belediye başkanlarının yer aldığı, uzman kişilerden istifade edilen ve sivil kanadının da güçlü tutulduğu “Bingöl'ün A Takımı” oluşturulabilir.
Bu ‘A Takımı' gerçek işadamlarını belirleyip, FKA'nın uzman kadrolarıyla özel toplantılar yapılmasını sağlayabilir, uzman kadrolar da o işadamlarına ‘kendi alanlarıyla ilgili hangi projeler üzerinde yoğunlaşabileceklerini' anlatabilir. Fuarlara katılım sağlayarak yeni fikirler edinmeleri sağlanabilir. “Çok okuyan değil, çok gezen bilir” demişler. Güzel de demişler. Biraz başka illerdeki, ülkelerdeki yatırımları incelersek, kendi alanımızla ilgili işletmeleri ziyaret edip nasıl kalkındıklarını irdeleyebilsek belki yeni fikirler ışığında özel ataklar gerçekleştirebiliriz.
Bakan Bey, Gaziantep örneğini verip “Kendi güçleriyle ayakta kalmayı başardılar” demişti o toplantıda. Bir bakıma, “devletten beklemek yerine kendileri bir şeyler başarmışlar” mesajını vermişti. İş dünyamızda yeterli bilgi ve cesaret olmadığı için FKA'nın açtığı hibe programları takip ediliyor ve “Acaba hangi alanda hibe verecekler de biz de o alanda proje üretsek” mantığı yürütülüyor. En azından iş batsa bile büyük kısmını devletten alacağı için yok olma tehlikesi bulunmuyor.
Bingöl'deki iş dünyasının ‘işe başlama' noktasında da iki problemi var. Birincisi; kendi alanıyla ilgili bilgi yoksunluğu, ikincisi; cesaret. İşte tam da bu noktada ‘A Takımı' devreye girmeli ve bu iki açığı kapatmada rol almalı. Bunun yanında kalifiye eleman yetiştirilmesinde de etkili olmalı. Endüstri Meslek Lisesi var. Orası bile başlı başına bir fabrika ama değerlendiremiyoruz, projelerle oradaki gençlerimizi gerçek yaşama adapte edemiyoruz.
Sonuç olarak, bu mantık ve yaklaşımla birilerinin yatırım yapmasını sağlayamayacağımız gibi, mevcut potansiyelimizi de harekete geçiremeyiz. Aksi halde hiçbir sonucu olmayan klasik toplantılar yapmaya, iş dünyamız da birilerinin uzatacağı eli beklemeye devam edecektir.
Selam ve dua ile… YORUM YAZIN
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 08 Kasım 2024 Algılar ve olgular!14 Eylül 2024 Bingöl'e uzay üssü ve gözlemevi yapılsın!04 Eylül 2024 Bingöl için 'ben varım' diyecek babayiğitler aranıyor!01 Ağustos 2024 İhmal edilen neslin şehri yıkımı nasıl durdurulacak?
|