Seçim heyecanının giderek yoğunlaştığı bugünlerde yolda, kahvehanede, işyerinde vs. karşılaşan tüm dostların “hatır sorma” faslından sonra bir birine yönelttiği temel soru, “Bingöl siyasetinde neler oluyor?” şeklindedir.

Herkesin merakı bu soru üzerinden büyüyor ama liste yapan, iddiaya tutuşan, liste beğenmeyip “oy vermem” diyenler biryana, yeni hükümet kuranların ciddi bir kitle oluşturmaya başladığını söylemek de mübalağa sayılmaz.

Şu telaşın bir gerçeği gösterdiğinin de farkına varmak gerek; “Bizler arkadaş gurubuyla oturup liste yapmakta zorlanırken, Bingöl'ü bizim kadar bilmeyenlerin, yaşamayanların liste yapması pek de kolay olmayacak”

Süreç devam ediyor, hatta son virajlar alınmakta. Aday adaylarının birçoğu Ankara'da kamp kurarken, kimileri de yereldeki ziyaret ağırlıklı çalışmalarını sürdürüyor.

Aday adaylarının ve kamuoyunun gözü AK Parti Genel Merkezi'nin yaptığı/yapacağı anketlere odaklanmışken, bir anda “Sivil Toplum Örgütlerinin başkan ve yönetim kurulu üyeleri Pazartesi günü Kültür Merkezi'nde temayül yoklamasına katılıp 3 ismin yazılacağı oy pusulalarını sandıklara atacaklar” denilmesi, yeni bir heyecanı tetiklemeye yetti de arttı bile.

Dernekler İl Müdürlüğü'nden STK listelerini kapan tüm aday adayları ciddi bir telefon trafiğiyle çalışmalarına başladılar. Neler olup bittiğini anlamayan STK başkanlarının bir anda maruz kaldığı telefon trafiği karşısındaki “kıymete binme” tavrı ise oldukça ironi.

Velhasılıkelam, AK Parti ilk kez STK temsilcilerinin katılacağı bir temayül yoklamasıyla aday belirleme yoluna gidiyor. Ben pek inandırıcı ve sağlıklı bulmuyorum. Çünkü izlenen yol yanlış.

STK listelerine ulaştım ve göz gezdirdim. Çoğunluğu cami derneği, bir kısmı SODES'ten proje kapma adına kurulmuş dernek, bir kısmı ‘var ama yok' olan dernekler, geri kalan da hepimizin tanıdığı, bildiği, aktif dernekler. Bunların hepsi gelip oy kullanır mı? Tahmin etmiyorum. Gelenlerin bir kısmı da ya yakınları, ya da mecbur kaldıkları için gelip oy kullanacak. Yine ciddi bir katılım olacağını düşünüyorum. Çünkü iktidar partisi...

Takriben 300 civarında STK'nın adı yazılı listede. Bu kuruluşların bazılarının başında başka partilerin sempatizanı, belki de üyesi diyebileceğimiz kişiler var. AK Parti'nin karşı olduğu Gülen Cemaati'nin bünyesindeki dernekler de var.

Böyle bir tabloda, velev ki hepsi gelip oy kullandı. Bundan sağlıklı sonuç çıkmasını nasıl düşünebiliriz? Bu kişiler gelip AK Parti'nin en zayıf aday adaylarına oy verseler, ya da hiç kabul edilemeyecek kişileri oylarıyla ön plana çıkartsalar, AK Parti bunun içinden nasıl çıkacak?

Sonuçlar gerçekten dikkate alınırsa, AK Parti resmen “bize gol atabilirsiniz” demiş sayılacak.

Bunca curcuna niye? Kararına, değerlendirmesine, öngörüsüne ve kitlesine güvenilen sivil toplum örgütlerini telefonla arayıp görüşlerini almak daha mantıklı değil mi?

Kanaatimce, Ankara'yı aday adayı istilasından kurtarıp sağlıklı bir karar vermek için böyle bir yola girdiler. Çünkü daha şimdiden aday adayları dönüş yoluna koyuldular bile. Ayrıca bu oylamaları yapacaklar ama çok da fazla dikkate almayacaklar.

Tüm bu gelişmeleri tek karede birleştirince, STK'ların temayül yoklamasıyla tercih bildirmesi yolunu tercih eden AK Parti Genel Merkezi'ne ve partinin üst kademesine söylenecek sözümüz şudur; “Yanlış adımla doğruya ulaşamazsınız”