KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
28 Mart 2024 Perşembe
11 °C Çok bulutlu
Hakim Bayraktar
bingolonline@hotmail.com

Sorunlarımız ve lgbt rezilliği!

01 TEMMUZ 2015 ÇARŞAMBA 21:53
0
8601
8
AA aa

Başlangıcından sonucuna kadar tartışmalar ve eleştirilerle dolu bir seçim sürecinin hemen akabinde rahmet ayı Ramazan'ı karşılamak seslerin kısılmasına yetti de arttı bile. Her ne kadar camiler dolup mukabelelerde buluşulsa, manevi atmosfere kapılan bir toplum olabilme başarısını göstersek de, günlük yaşamın gelişmeleri de alabildiğince uzuyor.

Zamanının önemli bir kısmını sosyal medyada geçiren bireylerin dilindeki yegâne konu ise hiç şüphesiz Müslümanların yaşadığı zulümler, Suriye meselesi, Taksim'deki LGBT yürüyüşü ve koalisyon görüşmelerine hazırlık aşaması…

Hepsi bir birinden önemli konular. Fakat yaşadığımız bu toprakların sorunlarını da görmezden gelemeyiz. Gelmemeliyiz de!

“Birkaç kelime söylemeliyim” dediğim o kadar çok konu var ki, hangi birinden başlayacağımı kestirmekte oldukça güçlük çekiyorum.

Olmadı başlayalım hele, gerisi gelir inşallah!

SÜTAŞ YATIRIMI
Havalimanı çevresinde daha önce kamulaştırma için 11 Bin lira ödeyen Maliye Bakanlığı, haliyle bu emsal üzerinden fiyat belirledi ve 15 Bin lira uygun gördü. SÜTAŞ ise bu bedeli yüksek buldu. SÜTAŞ yatırımdan vageçmedi. Muharrem Yılmaz da bunu açıkça söyledi. Vazgeçildiğini söyleyen olmamıştı zaten. Sadece yatırımın kaydırılacağı iddiası vardı ve fiyatla ilgili anlaşamamazlık konusu üzerinde duruluyordu. Şuanda fiyatla ilgili orta yol bulunmaya çalışılıyor lakin bazı iş çevrelerinin “SÜTAŞ işi bedavaya getirmeye çalışıyor, bu araziyi yerel yatırımcıya açacak olsalar daha fazla istihdam sağlanır” yaklaşımlarını da işitiyorum.

İstihdam açısından bakacak olursak, bu kadar büyük bir arazinin SÜTAŞ'a düşük bedelle verilmesi elbette kabul edilemez. Çünkü bu fabrikada istihdam sayısı 300-500'ü geçmez. Fakat SÜTAŞ yatırımına bakış açımız, şehirdeki hayvancılık kültürüyle birlikte üretim kültürünün gelişmesi. SÜTAŞ yatırımı tamamlandığında inanıyorum ki, köylerdeki vatandaşlarımız hayvan beslemeye başlayacak ve süt parasıyla iyi bir gelir kapısı oluşturup göçten vazgeçecektir. Bilakis, köye dönüşleri bile tetikleyebilir bu durum. Bir süre sonra ise bölgenin bundan etkileneceği inancındayım. Yatırımın bu boyutuyla ilgilenirsek SÜTAŞ'ın yatırım yapması önemli ve üzerinde durulması gereken bir konudur. Burada siyasilerimize ve bürokratlarımıza düşen görev, her ne sebep olursa olsun SÜTAŞ'ın yatırımdaki kararlılığını sürdürecek kolaylıkların sağlanmasına katkıda bulunmalarıdır.

BİTİRİLEMEYEN HASTANE BİNASI
Geçtiğimiz hafta aldığım bir bilgide, yeni hastane binası inşaatı için yüklenici firmanın yeni bir ek süre almak için TOKİ'ye müracaat ettiğiydi. Bu hususta net bir bilgi edinemesem de bürokrasi çevresinde de “bizde böyle bir duyum aldık ama net bir bilgi yok” denildi.

Önceki akşam bir dost sohbetinde de yüklenici firmanın mali açısından iyi durumda olmadığı, hastane inşaatının bitirilmesinin mümkün görülmediği belirtiliyordu.

Görünen o ki, Bingöl uzun bir süre daha yeni hastane binasına kavuşamayacak. Bu hususta şehrin yeni seçilen milletvekillerine seslenmek istiyorum; “Başka illerde başlayan hastane binaları hizmet vereli aylar/yıllar olmuş iken, Bingöl halkının cezalandırılmasına ve kaliteli sağlık hizmetinden mahrum bırakılmasına sebebiyet veren bu konuya müdahale için el birliğiyle ilgili ve yetkili tüm makamların kapısını aşındırmanızı ısrarla istiyoruz. Bu hususta gerekli özveriyi göstermeniz ve sonuç almanız, bu şehre yapılabilecek en büyük iyilik olacaktır”

BÜROKRASİ HANTALLIĞI HASTALIĞA DÖNÜŞÜYOR
Daha önceki yazılarımda da bu konudaki fikirlerimi dile getirmiştim. Fakat geçen süre zarfında siyasi belirsizliğe dayalı olarak bürokrasideki bu hantallığın son bulmadığını üzülerek müşahede etmekteyim.

Bir kez vurgulamakta yarar görüyorum ki, bu şehrin siyasilerden çok güçlü bürokratlara ihtiyacı vardır. Üst kademelere yerleştirilecek Bingöllü bürokratların bu şehre siyasilerden daha hızlı ve kalıcı hizmetlerde bulunacağına yürekten inanan biriyim.

Şehrin yereldeki bürokratları da artık günlük işlemleri takip edip klasör dolusu evrakları imzalamaktan yorulmak yerine, işbirliği yaparak eksikleri giderme çabasını ortaya koymalı.

Belediye; şehir temizliği, kaldırım işgali, yarım kalan yolların yenilenmesi, imar revizyonundaki sorunları ve yaşanan mağduriyetleri giderme yolunda artık toparlanmalı ve toplumun sesine kulak verip çözüm yolunda güçlü ve hızlı adımlar atılmalı.

İl Özel İdaresi; köy yollarındaki çalışmalarını daha kaliteli yapmalı ve ihtiyaç duyulan alanlarda çalışma ağını genişletmeli.

Karayolları Şube Şefliği; zahmet buyurup şehirlerarası yolların halini görmeli ve eksikleri gidermek için Elazığ'ın ıslık çalmasını beklemek yerine yenileme faaliyetlerini hızlandırmalıdır. Muş, Erzurum ve Diyarbakır yolları çukurdan geçilmiyor, Kervansaray ve Kültür kavşaklarındaki kazalara sebebiyet verecek riskler acilen ortadan kaldırılmalıdır.

İl Emniyet Müdürlüğü; trafik rezaletine son vermek için nasıl bir çözüm yollarının bulunduğunu ortaya koyabilmeli ve denetimlerini sıklaştırarak özellikle çarşı merkezindeki park ve diğer trafik sorunlarına acil çözüm üretmelidir. Çözüm bekleyen en büyük sorun ise, 18-25 yaş arası gençlerin kullandığı ticari taksilerin kural tanımamazlıkları ve trafik canavarını sollayan tutumlarıdır. Bir diğer husus ise Özel Halk Otobüslerinin geçiş üstünlüklerinin kendilerinde olduğunu sanmaları, durak yerine yol ortasında durup yolcu indirip bindirmeleridir.

Kurumları ve hantallıklarını saymakla bitiremeyiz elbette. Buradan, birkaç ay önce ilimizde göreve başlayan Sayın Valimiz Yavuz Selim Köşger Bey'e seslenmek istiyorum; “Bürokratları toplayıp sorunları ve çözüm yollarını masaya yatıracağınız bir toplantı düzenlemeniz ve bir süre sonra ikinci bir toplantıyla hangi sorunların çözüldüğünü sorgulamanız bürokrasiyi harekete geçirecektir. İnanıyoruz ki, ilin valisi olarak ortaya koyacağınız tavır ve irade, şehrin irili ufaklı sorunları bir yana, köklü sorunlarına da çözüm getirecektir. Yeter ki, inanın ve kararlılığınızı koruyun”

KOALİSYON ARAYIŞLARI
Meclis Başkanlığı seçimi yapıldı ve Sayın İsmet Yılmaz Meclis Başkanı oldu. Hükümet arayışlarıyla ilgili artık daha somut bir sürece girdik. Fakat ilginç olan şu ki, herkes muhalefetin şartlarını konuşuyor. Kimse Hükümetin şartlarından bahsetmiyor. Şartlar uyuşmadığı taktirde (ki, uyuşma güç görünüyor) erken seçim kaçınılmaz olacaktır. Fakat bu belirsizliğin tez elden sona ermesi ve Türkiye'nin yoluna devam etmesi en büyük temennimizdir.

İSLAM CAOĞRAFYASINDAKİ ZULÜMLER
Kobane, Doğu Türkistan, Arakan ve Dünyanın diğer birçok ülkesinde Müslümanların yaşadığı zulmü izlemekle yetiniyoruz ne yazık ki! Dili, ırkı ne olursa olsun, Müslümanların uğradıkları zulme karşılık “Zalimler için yaşasın cehennem” demekten başka bir şey gelmiyor elimizden. Zulümlerin son bulması için yapabildiğimiz tek şey, dua etmek. İnşallah, Yüce Mevla edilen dualar hürmetine Müslümanlara zulümden kurtulmayı nasip eder.

LGBT DESTEK YÜRÜYÜŞÜ
Son günlerin en tartışılan konularından biri de hiç şüphesiz, Taksim'deki LGBT Destek Yürüyüşü.

Sözde ‘Onur Yürüyüşü' adıyla yapılan ve onurdan nasibini alamamışların meydanları doldurduğu bu yürüyüş, tam bir faciaydı. Ramazan ayında böyle bir organizasyonu düzenlemek, kutsallarımıza dil uzatmak ve bunu ‘demokrasi' ile bağdaştırmak kelimenin tam manasıyla rezillikti. Bu sözde onur yürüyüşünü düzenleyenlere de, bunu normal göstermeye çalışanlara da, ‘velev ki ibneyiz' pankartı taşıyanlara da onların tabiriyle tek bir sözüm var, “İbneliğin lüzumu yok!”

Bu rezillikleri “Demokrasi ve İnsan Hakları” kisvesi altında topluma kabul ettirme ve sıradan birer eylem gibi gösterme çabasına da anlam verebilmiş değilim. Seçim öncesinde “Şeyh Said'in torunlarıyız” diyerek nara atanların Şeyh Said'in şahadete erdiği gün düzenlenen bu kepazeliğin yanında yer alması da manidardı. Hele ki, sosyal medyada ısrarla bunu savunanlara da teessüf ediyorum.

Bir tarafta Şey Said'in torunları olduklarını öne sürüp o günde hiçbir etkinlik düzenlemeyenler, diğer tarafta eleştirilip çoğu zaman katledilen Hüda-Par'ın Şeyh Said'i anma etkinliği düzenlemesi. Yaşananlar bireylerin ve toplulukların samimiyetini gösteriyorsa (Ki, öyledir. Ne demişler? Ainesi iştir kişinin lafa bakılmaz) burada durup düşünmek lazım.

Şu noktayı kaçırmamak lazım; Hiç kimse, LGBT'lerin yaşam hakkının gasp edilmesinden yana değildir. Herkes dilediği gibi yaşar. Fakat beni rahatsız etmeye, kutsallarıma dil uzatmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Kadın cinayetleri daha fazla iken, LGBT'lerin böyle bir yürüyüş yapmasının gereği nedir? Kim gidip katletmiş onları? Kim yaşam haklarına müdahale etmiş? Her türlü rezillikle yaşamlarını sürdürürlerken, onlara müdahale eden kim olmuş?

Yüzde 99'u Müslüman olan bir ülkede Ramazan ayında böylesi bir rezilliği yaşayan ve yaşatanların demokrasi dersine ihtiyacımız yoktur! Kutsallarımıza dil uzatıp bizden saygı bekleyemezsiniz. Dilediğiniz gibi yaşayabilirsiniz. Ama bilesiniz ki, topluma ahlaksızlığı empoze etmenize izin verilmeyecektir.

Daha fazla uzatmak istemiyorum. Temennim odur ki, ilimizdeki, ülkemizdeki ve İslam coğrafyasındaki zulümlerin son bulması, sıkıntıların giderilmesi ve daha ahlaki bir toplum olabilme başarısını gösterebilmemizdir.

Sağlıcakla kalın...
 

YORUM YAZIN
Profiliniz ziyaretci statüsünde görünüyor. Yorumlarınız aşağıdaki isimle yayınlanacaktır
Değiştir
Dilerseniz web sitemize üye olarak daha özgün bir profil oluşturabilir ve yorumlarınızı hesabınızdan takip edebilirsiniz
Kodu Girin
Yapacağınız yorumların şiddet ve hakaret içermemesine lütfen dikkat edin. Aksi taktirde yorumlarınız onaylanmayacaktır. Gönder
zaza kentli (@Misafir_19070)
17 Temmuz 2015 Cuma 02:11
hakim bey yazılarınızı büyük bir dikkatle takip ediyorum sürekli iktidara ak partiye yönelik yazılar paylaşıyorsunuz birazda hdp nin bingölde zazalar üzerinde uyguladıkları kürt faşizmi kırsal bölgelerde seçimde oyları nasıl tehditle aldıkları yazılsın yusuf coşkun beyin il başkanlığı döneminde kendi ailesinin çevresindekileri komple teşkilata aldığı kurum müdürleri amierleri şeflerinin nasıl hiç bir kanunsuz ilegal yüz kızartıcı faliyetleri olmadığı halde hiç sebep yokken görevden alınıp kendi adamlarını aldığı yazılsın lütfen samimi olalım
ali veli (@Misafir_19068)
15 Temmuz 2015 Çarşamba 10:40
Adam durum tespiti yapıyor.bazıları kurban olasınız esrar içiyorlar diyor.Hırsızlık yapıp yetim malı kaçıranlarda var.ama yok siz sadece kendinize müslümansınız.Hırsızlık yaparım.İhale ile haksız kazanç sağlarım.Torpil yaparım,yetim malı çalarım.İçki içer ama namazda kılarım.Fuhuş yapar erkeklik gibi anlatırım.ALLAH SİZİ ISLAH ETSİN.Ayrıca o esrar çekenlerin sadece kendilerine zararı var.Tabi onların yaptığıda çok yanlış ama yukarıdakilerinin yanında hiç kalır.Tabi toplum olarak sahip çıkmazsan esrarda çeker,fuhuşda yapar KARDEŞİM:
mümtaz ayan (@Misafir_19064)
14 Temmuz 2015 Salı 17:06
yazıyı da, yorumları da okudum ve gördüm ki, demir demir gibi okuduğunu anlamak yerine içindeki nefreti kusanları görmek daha üzücü. Adam yazıda belirmiş zaten demiş ne yaptıkları beni ilgilendirmiyor ama ramaznda niye böyle yapıyorsunuz. Allah aşkına bir de şeyf saidin torunu diye kendinize isim vermeyin. adamlar yenimahlede akşama kadar esrar içiyor, namaz yok, niyaz yok kalkmış diyor şeyf saidin torunu. Allah siszi ıslah etsin sşz değil şeyh saidin torunu, yakın köyünden bile olamazsınız.kalkmış ut kavmiyle ayır diyor. hay ben sizin özgür
demir demir (@Misafir_19061)
13 Temmuz 2015 Pazartesi 17:42
TOPLUMDA BU ORAN %2 İKEN KADIN CİNAYETİ İLE MUKAYESE BİLE EDİLEMEZ.ORANSAL OLARAK.BURADA DA BİR BİLGİ CAHİLLİĞİ VAR.BİLGİ SAHİBİ OLMADAN FİKİR SAHİBİ OLMA DERİM TEKRAR AÇ OKU...
demir demir (@Misafir_19060)
13 Temmuz 2015 Pazartesi 17:40
MAALESEF TOPLUMDA BU DURUM FUHUŞ YAPAN İNSANLARIN OLAYI DİYE BİLİNİYOR.AMA ETRAFINIZA BAKIN KENDİSİNİ KIZ İKEN ERKEK GİBİ YADA TERSİ DURUMDA HİSSEDEN ÇOK BİREY VAR.BUNLARIN VARLIĞINI KABUL ETMEMEK ALLAHI KABUL ETMEMEKTİR.ÇÜNKÜ BU BİREYLERİ VAR EDEN ALLAHTIR.SADECE BU BİREYLERİ KABUL EDİP ONLARI SOSYAL HAYATA KANALİZE ETMEMİZ LAZIM.OTURDUĞUMUZ YERDEN REZİLLER DERSEK BİR PARÇASI OLMAYIZ.O YÜRÜYÜŞÜN TEK ANLAMI BU DEĞİLİDİ.AMA KAHVEDEN DUYDUĞUMUZ GİBİ ANLADIK.
NOT:ORADA AÇILAN PANKARTLARA BENDE KARŞIYIM.
demir demir (@Misafir_19059)
13 Temmuz 2015 Pazartesi 17:36
4.Avrupalılar yıllarca bu insanlara hasta diye deneylerle ilaçlarla iyileştirmeye çalışmışlar.Ama bu insanlar hasta falan değil.Çift cinsiyetli ve bunları boyle kabul edip devlet olarak bu insanları sosyal ve ekonomik alanda rehabilite etmek lazım.O bahsettiğimiz fuhuş olaylarının önüne geçmemizin tek yolu bu.
5.Kuzey Afrikada düzenlenen İslam Sempozyumunda Bu insanların durumu benim yazdığım gibi kabul edildi.Senin yazdığın rezillik gibi değil.
6.Ama ben senin bu konuda hiçbir bilgin olduğunu düşünmüyorum.sadece duyup yazmışsın.BİRAZ OKUU
demir demir (@Misafir_19058)
13 Temmuz 2015 Pazartesi 17:31
Yazınızın en son kısmı hakketen rezillik.LGBT li bireyler bu toplumda kanayan birer yara iken bu durumu bu şekilde ifade etmek daha büyük rezillil.Evet Kutsal dinimiz islam ve kitabımız kuran-ı kerimde bu bireylerle ilgili açıklamalar.Peygamber ve halife dönemi uygulamalarıda mevcut.
1.Bu insanları LUT kavminden ayırmak lazım.
2.Bu işi meslek haline getirip para kazananlar ile bu yola atılanları ayırmak lazım
3.Maalesef toplumda bu durum gen,kişilik yada hastalık olarak görülüyor.Oysa durum bundan çok farklı.
mavera (@Misafir_19030)
02 Temmuz 2015 Perşembe 11:01
yüreğinden süzülen fikirlerine sağlık. yazınızda (lgbt) için söylediğin söz beni gülümsetti maalesef. malesef diyorum çünkü hakikaten çok vahim bir vakıa. (lgbt)'nin eylemine 'onur yürüyüşü' diyenlere 'edep ya hu' demek lazım.
'ehl-i irfan meclisinde kıldım talep
ilim en geridedir ila edep, illa edep'
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın