SİZİN YA DA ÇOCUĞUNUZUN ZEKÂSI HANGİSİ?Pandemi süreciyle birlikte yüzyüze eğitimi özleyen çocuklar, büyük heyecanla okullara koştular. Eğitim-öğretim yılının tüm çocuklarımıza sağlık, mutluluk ve başarı getirmesini dileyerek yazıma başlamak istiyorum. Eğitim-öğretim çocukların zekalarını işe koşmalarını sağlayan süreçtir. Ancak, zekâ konusunda yanlış algılarımız var ve bu nedenle de çocuk eğitiminde birçok hatalara düşebilmekteyiz. Anne baba ve öğretmenler olarak çocuklarımızın zekâları hakkında yeterli bilgiye sahip olmamız gerekiyor. Çocuğum çok zeki! Bir aileyi en çok mutlu eden sözlerden biridir. Ama, zekâ nedir? Nasıl tanımlanır? Ölçüsü nedir? soruları hala yeterince açıklanabilmiş değildir. Maalesef biz "Matematik ve Fen Bilimlerine akıl erdirme” olarak biliriz zekayı. Endüstri toplumlarında matematik ve fen bilimlerinin üstünlüğü, mühendislik mesleklerine duyulan gereksinimden doğmuştur. Böylece bu meslekler üstün duruma gelmiş, matematik ve fen biliminde başarılı olanlar birinci sınıf; sosyal bilime dayalı dersler ve meslekler ise ikinci sınıf zekâları ve uğraşları temsil eder olmuş. Eh aileler de haklı olarak böyle düşünmeye başlamıştır. Sanatla ilgili meslekler ise meslek bile sayılmamış, hobi olarak kabul edilmiş, bunlara ilgili duyanlara “avare çocuklar” olarak da bakılmıştır. Çocukları ve insanları birbirinin aynı gören, aynı çizgi üzerinde ileri giden ve geri kalanlar ayırımı artık çağdışıdır. Çocuklarımızın çok farklı zekalara, ilgi ve yeteneklere sahip olduğu, eğitim kurumlarına ve ailelere düşen görevin, bu zekâ ve ilgilerin farkında olmak, geliştirilmeleri için öğrenme fırsatları oluşturmak olduğu gerçeği, egemen bir değer haline gelmiştir. Ülkemizde bu anlamda yeni de olsa teorik düzeyde çok ciddi bir gelişme yaşanmaktadır. A.Binnet'in Zeka anlayışının bir ürünü olan normal, üstün ve dahi zeka sınıflaması yerini; H.Gardner'ın Multaypel intellicanse (çoklu zeka) ile Goleman'ın duygusal zeka anlayışına bırakmıştır. Bugün Goleman ve Gardner çağı olarak sayılabilecek görüşler, eğitime egemen olmuştur. Tabi bizde bu anlamda yeterince yol alınamadığını söylemek durumundayız. H.Gardner'm çoklu zeka yaklaşımında; bireylerin sayısal ve sözel zeka yanında, potansiyel olarak bir çok zekaya (görsel zeka, müzik zeka, sosyal zeka, doğa zeka. dilsel zeka, matematik[BE1] zeka, bedensel zeka, kendine dönük zeka) sahip oldukları, hiçbir zekanın diğer bir zekadan daha az önemli olmadığı, her bireyde baskın olarak bu zekalardan bir veya bir kaçının bulunabileceği, bu zekaların insanlar arasında çok dengeli dağıldığı, eğitim örgütlerine düşen görevin ise bireylerde bulunan bu farklı ve zengin zekâlara uygun öğretme-öğrenme ortam fırsat ve düzenekleri sunarak bireyleri zekâ, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda geliştirmek olduğu vurgulanmıştır. Gardner 8 türlü zekadan bahseder: 1-Görsel Zekâ (alansal zekâ): Etrafındaki objeleri hayalinde canlandırma ve görme yeteneğidir (ressam, mimar, fotoğrafçı ve dekoratörler) Bu tip çocuklar yaşıtlarından daha çok hayal kurarlar. Yap-boz, labirent gibi görsel faaliyetlerden hoşlanırlar. Yaşıtlarına kıyasla çizimleri ve resimleri çok güzeldir. Film, slayt gibi görsel gösterileri çok severler. Boyama, çizme, harita okuma, motif çizme, örnek yaratma vb özellikleri vardır. 2-Müzik Zekâsı (ritmik zekâ): Seslere karşı duyarlılık gösterme kapasitesi ve kendisini müzikle ifade etme yeteneği (müzisyenler). Pek çoğunun güzel sesi vardır ya da güzel şarkı söylerler. Müzik aleti çalmaya heveslidirler. Okul dışında öğrendikleri şarkıları söylemeye çok heveslidirler. Bu tür faaliyetlere katılmaktan çok zevk alırlar. Şarkı söyleme, tempo tutma, müzik dinleme, enstürman çalma özelliklerine sahip olabilirler. 3-Sosyal Zekâ: Başkalarının ruh hallerini, hislerini, duygularını, mizaçlarını anlama kapasitesi ve yeteneğidir (öğüt veren, danışmanlık yapan, öğretmen, politik liderler). Liderlik özelliğine sahip olan bu çocuklar arkadaşları arasında en popüler olan çocuklardır. Grupla çalışma, aracılık etme, sosyal faaliyetlere katılmaktan zevk alırlar. Organizasyonda yer almayı severler. Birden fazla yakın arkadaşları vardır. 4-Doğa Zekâsı: Böcekler, hayvanlar, deprem gibi doğa olaylarına ilgi duyarlar. Temiz ve yeşil bir çevre onlar için önemlidir. (Çevreciler) 5-Dilsel Zekâ: Konuşma ve yazma dilinde kelimeleri etkili ve akıllıca kullanma kapasite ve yeteneğidir. (Şair, yazar, gazeteci ve politikacılar) Bu tip çocuklar yazma, konuşma, espiriler yapma, masal, hikâye ve fıkra anlatmayı, okumayı, kelime oyunlarını ve bulmaca çözmeyi çok severler. Küçük çocuklar kendilerine kitap okunması ve masal anlatılmasını isterler. Kelime hazineleri zengindir 6-Matematiksel/Mantıksal Zekâ: Sayı ve numaraları akıllıca kullanmak ve sebep-sonuç ilişkisi kurabilme yeteneğidir. (Bilim adamları, matematikçiler, bilgisayar programcıları) Problem çözme, sorgulama, hesap yapma, deney yapmayı sever. Her şeyin nasıl çalıştığını merak eder ve sorular sorar, matematik ile ilgili oyunlar oynar, dama, satranç gibi düşünce gerektiren oyunlar oynamaktan zevk alır. Mantığa dayalı yap boz veya matematik yetenek soruları çözerler. 7-Bedensel Zekâ/Kinestetik Zekâ: Kişinin kendini ifade etmesinde bedenini kullanma kapasitesi ve kişinin ellerini bir şeyler oluşturmakta kullanma yeteneğidir. (Atletler, aktörler, dansçılar, heykeltraşlar). Bu tip çocuklar çok hareketlidirler. Konuşmayı, zıplamayı, güreşmeyi çok severler, mimik ve hareketleri çok iyi taklit ederler. Eşyaları veya benzer şeyleri parçalara ayırıp tekrar birleştirmeyi severler. Tahta oyma, dikiş dikme, örgü örme gibi el becerileri isteyen işlerde yeteneklidirler. 8-Kişinin Kendine Dönük Zekâsı: Kendini yönlendirme, idare etme ve kendini tanıma kapasitesidir (psikologlar, psikoterapistler, din adamaları,) Derin düşünce, hayal kurma, hedef koyma, bir davaya adanma, yalnız olma, Bağımsız ve kendi başlarına buyrukturlar, ilgi duydukları şeyler ve hobiler hakkında çok konuşmazlar. Hislerini eksiksiz abartmadan olduğu gibi söylerler, genelde tek başına çalışmayı ve oynamayı severler. 9-Mistik Zekâ: Önemli Pedegoglar, bu zekâ türüne de değinmişlerdir. Metafizik Düşüncelere, hayatın anlam ve önemine, Allah'a, manevi değerlere ilgi duyma yetenek ve kapasitesidir. Sufiler, Din adamları ve peygamberlerin bu zekalarının ileri düzeyde çok belirgin olduğu, diğer insanlarda ise az çok belli düzeyde bulunduğu söylenir. Duygusal Zekâ: Duygusal Zekâ İnsanlarla İlişkiye girip anlaşabilme olarak da tanımlanır. Ayrıca başarılı bir hayat ve etkili öğrenmek için de duygusal sağlığımızın yerinde olması gerekir. Okullarımız sadece akademik zekâ eğitimi (sayısal ve sözel) ile ilgilenmektedirler. Onu da yarım yamalak yapıyorlar. Başarının Anahtarı ise Duygusal Zekadadır! Maalesef eğitim sistemimiz, çoklu zekâ kavramına, duygusal zekâ ve benzeri ruhsal ve irade kontrolü sağlayan zekalara yeterince eğilemedi. Anne ve babalar ne yapabilir. Bir okul ve öğretmen, eğitim sistemi bütün bu zekaların eğitimine fırsat veriyor ve zekâ türlerine dayalı yönlendirebiliyor olması, bugünün dünyasında eğitimin başarısında en önemli ölçüler olarak görülmektedir. Çocukların duygusal zekalarının gelişiminde, dinlerin de çok büyük rolü vardır. Özellikle yasak kavramıyla irade kontrolü, sabır, oruç tutarak irade ve empatiyi geliştirme gibi duygularımız, dini yaşantıyla gelişmektedirler. M.Bozdağ'ın Ruhsal Zekâ kitabı ile Goleman'ın Duygusal Zekâ kitabını bu konuda okunacak iki önemli kitap olarak öneriyorum. 2021-2022 Eğitim öğretim yılının sağlık, huzur ve başarılı geçmesi dileğiyle, herkese sevgi ve saygılar… YORUM YAZIN
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 14 Aralık 2024 Suriye nereye gidiyor?06 Kasım 2024 İlahiyatçıları/din adamlarını dinlerken ölçüleriniz olmalı07 Ekim 2024 Kur'an'ın, Tevrat, İncil ve Avesta'dan farkı02 Eylül 2024 Üç kutsal din Sümer efsanelerinden mi alındı?
|