Paketle birlikte paket olacaklara .Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı Demokratikleşme Paketi'ni memnuniyetle karşılayanlar gibi memnuniyetsizlik gösterenler de oldu elbette. Yeterli mi? Kişisel bakış açısına göre değişir tabi. Ben de yeterli bulmasam da önemli bir adım olarak değerlendiriyorum. En azından gelinen nokta ile mazi arasındaki farkı görebilerek… Yeterli bulmamak, hiç beğenmemek gibi de algılanmamalı. MHP, bu paketin PKK-BDP'ye hizmet ettiğini düşünüyor, BDP ise hiç beğenmediklerini, hatta paketi hiç tanımadıklarını vurguluyor. Onların beğenmemesindeki sebep paketin neler kazandırdığı veya nasıl bir olumlu etki yaratacağı değil, inandıkları ve olmasını istedikleri gelişmelerin tümüyle avuca bırakılmamasıdır aslında. Düne kadar Kürtçe eğitimden bahsedilmesi bile bir suç iken bugün ilk adım olarak gördüğüm “özel eğitim kurumlarında anadilde eğitim hakkı”nın tanınması fevkalade bir adım. Bunun normal okullarda da olması elbette gereklidir ama bunun tek bir hamlede hayata geçirilmesini beklemek de gerçeklikten uzak bir yaklaşım olacaktır. Ülkenin demokratikleşmesini istemekle, kendi çıkarlarına hizmet edilmesini beklemek arasındaki farkı görebilmek lazım. Lakin, demokratikleşmenin en önemli adımlarından biri olarak değerlendirdiğim bu paketin, gelecekte daha cesur ve istikrarlı şekilde devam edeceği inancımı da paylaşmak isterim. Ve gelelim, AB Bakanı Sayın Egemen Bağış'ın deyimiyle, “ana muhalefet müdürü” Kemal Kılıçdaroğlu'nun yaklaşımlarına… Dedim ya, kişisel bakış açısına göre değişen farklılar… Kemal Bey, paketin açıklandığı günün ertesinde (salı günü) bir açıklama yaptı ve gelenekselleştirdiği “Hükümeti ve Başbakan'ı eleştirme kültürüne” yeni envanterler kazandırdı(!) Sıraladığı bazı hususlara karşılık kendi değerlendirmemi paylaşacak olursam; Kemal Bey, “Uluslararası gazeteciler ve uluslararası basın kuruluşlarına göre Türkiye açık bir hapishane” diyor. Bugüne kadar darbe yapanların maşası olan kimi gazetecilerin hapishanede olması neden şaşırtıyor ki sizleri? Tutuklu oldukları için darbe yapacak zemini oluşturan kimselerin kalmamasından mı yakınıyorsunuz acep? Yoksa sizi hükümete karşı güçlü gösterecek kişilerden yoksun oluşunun sancısı mı var? Kemal Bey diyor ki, “2002 yılı öncesinde tutuklu milletvekili yoktu, bugün milletvekilleri ve yüzlerce yönetici hapiste.” Peki neden? Durduk yere mi konuldular hapse? Bu millete en büyük acıları yaşatan darbecilerin yargılanması ve bunlar arasında yine partinizce el üstünde tutulup milletvekili yapılmak suretiyle kurtarılmak istenen kişilerin halen size hizmet edecek özgürlükte olmaması mı sizler üzüyor? Kemal Bey devamında da ekliyor; “2002 yılı öncesinde 59 bin tutuklu varken bugün 135 bin dolayında insan hapiste.” 2002 öncesine kadar tutuklu bulunanların çoğunluğu irtica gerekçesi ile hapse mahkûm edilen dindarlardı. Hepse atılamayıp işsiz bırakılarak hayatı zindana çevrilenler hariç! Bugün ise tutuklu bulunanların çoğunluğunu darbe teşebbüsünde bulunanlar ile hükümeti devirmeye yönelik siyasi ve provokatif hamlelerde aktif rol alanlardır. Ne demek oluyor bu? Bu ülkede dinini, milletini ve bayrağını sevdiği için irticacı gösterilenlerin sayısı, ülkenin bölüneceği endişesini yapıp bundan nemalanan, darbe yapma teşebbüsünde bulunanlardan sayı olarak daha az imiş! Bu ülkede darbeleri gerçekleştiren, Adnan Menderes'leri idam eden, Erbakanları tehditle 28 Şubat sürecini hayata geçirenler hangi parti etrafından konuşlanıyordu? Atatürk'ü peygamber gibi gösterip bunun üzerinden kendine yer yapan, yıllarca bu milletin kanını emerek hayatını sürdürenler hangi zihniyetti? Yıllardır Kürt insanına yapmadık zulüm bırakmayan, askerin postallarıyla toplumu terbiye etmeye çalışan, bankaları bir gecede hortumlayanlar hangi partinin aynasına bakanlardı? Başı açık olan analarımızı ve bacılarımızı bu ülke için tehdit gören, “başlarını açmaları halinde zararsız ve ülkeye faydalı” gören cılız bir zihniyetin savunucusu kimlerdir? Laikliği bir din gibi dayatıp, emirleri yerine getirip yoldan çıkanları ödüllendirerek özendirme politikalarını uygulayan, emirlere itaat etmeyenleri de bir tehdit unsuru gösterip ortadan kaldıran hangi zihniyetin aktörleriydi? Hey gidi Kemal Bey! Çirkinlikleriniz o kadar fazla ki, bu beyaz sayfayı daha fazla kirletmek istemiyorum! Fakat şunu iyi bilin ki, dünya dönüyor, devran değişiyor! Bileğini bükemediğiniz bir iktidar, onun da arkasında size göre azınlık olan dindarlar var! Dün acıya dayanamayıp gözyaşı dökenler, inanıyorum ki bugün sizin halinize katılarak güldükleri için gözyaşı döküyorlardır! Çocukluğunuzu memleketim Bingöl'de geçirmişsiniz ama görünen o ki, Bingöl'ün tertemiz havası da, suyu da size şifa olmamış! Bu ülkede “bir günlük dahi iktidar olma sevincini yaşayamadan” dünyaya gözlerinizi kapatırsanız şayet, “üzülecek kimsenin olmadığına” sizden başka üzülen olmayacaktır! Hesabınız öteki dünyaya kalır muhakkak! Bu dünyada Allah'ın emirlerini Laikliğin gereklerinin altında görenlerle ahirette aynı ortamı paylaşmak istemediğimi haykırırken, “varlığınız AK Parti'nin varlığına armağan olsun” diyorum. İyi ki varsınız :)
YORUM YAZIN
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 08 Kasım 2024 Algılar ve olgular!14 Eylül 2024 Bingöl'e uzay üssü ve gözlemevi yapılsın!04 Eylül 2024 Bingöl için 'ben varım' diyecek babayiğitler aranıyor!01 Ağustos 2024 İhmal edilen neslin şehri yıkımı nasıl durdurulacak?
|