Masadaki Demokratik Siyaset…Masaya konan çayın üzerindeki demi kaşıkla almaya çalışırken, yan oturaktaki arkadaşın hararetli sözlerle yaptığı seçim analizini de dinliyordu. Zaman zaman kafasını sağa sola çeviriyor, “patlamaya hazır bomba” misali anlatılanları sabırla dinliyordu! Konuşacak olsa ortam fena gerilecek endişesiyle ara ara gözüm kayıyor, yüz hatlarındaki gerilimin gözlerinde bir şimşek edasıyla parıldadığını hissedebiliyordum. Yan oturaktaki arkadaş, Genç İlçesi'nin hiçe sayıldığını, oy potansiyeli yüksek bir ilçenin yok sayılmasının siyaseten kabul edilemediğini söylüyor, akabinde yer verilmesi gereken bazı isimleri sıralıyordu. Yetmiyor, küskünlerin diğer partilere kayacağını da emin sözlerle dile getiriyor, 1+1+1 sonucu üzerine bazı örneklemelerle bunu desteklemeye çalışıyordu. Bir bakıma serzeniş diyebileceğimiz bu konuşmaya katılan bir diğer arkadaş ise Yeşil Sol Parti'nin oy oranı üzerinden değerlendirmelerini paylaşıyor, listeye dair itirazlar ve yurtdışına giden gençlerin yokluğunun bir dezavantaj gibi gözükse de seçimde en az 1 milletvekili çıkaracağına dair görüşünü vurguluyor ve “Gidecekler. Geliyor gelmekte olan” diyerek keyifle bir tebessüm konduruyordu kasvetli ortama. Gözüm halen sağ çaprazımda duran ve “acaba ne diyecek?” diye göz ucuyla süzdüğüm arkadaştaydı. AK Parti'yi destekleyen bir isim olduğunu biliyordum. Hem listeler hem de politikalar üzerinden ortaya konan eleştiriler durulunca çayının son yudumunu alıp bardağı biraz da sertçe tabağa vurarak “Evettt… Bittiyse ben de fikrimi söylemek istiyorum” deyip söze girdi. Önce, aday adaylığı sürecinde AK Parti'yi destekleyen ancak Genç İlçesi'ne vekil adaylığı verilmemesini eleştiren arkadaşa dönüp sordu; “Bunca serzenişin desteklediğin kişiye adaylık verilmemesi mi? Yoksa Genç İlçesi'ne mi adaylık verilmemesi?” Ve devam etti;
Hararetli konuşmasını hız kesmeden sürdürürken, partilerin adayları hakkında kötü söz söylenmemesi gerektiği tavsiyesini de vurgulayıp, “Gerek partilerin gerekse adayların iş yapabilme, memlekete katma değer sunabilme kabiliyetlerine bakmak daha doğru olmaz mı?” diye de ekledi. Ve önüne konan çaydan bir yudum alıp konuşmasını bir örnekle sürdürdü;
‘Gideceksiniz' deyip muhalefet eden genç, açıkça şunu söylemek istemişti; “Gitmenizi istiyorum ama biliyorum ki gelmesini istediğim kişi ya da partiler bunu yapamayacak, yapsa yapsa yine siz yaparsınız. Giderayak şu sorunu da çözün de öyle gidin” Bunun üzerine daha ne denebilir ki? Gülüşmelerin ardından çaylar yudumlanmaya devam etmiş, partilerin genel politikaları üzerine yorumlar başlamıştı. Masada demokrasi vardı demek hata olmaz. Herkes fikrini saygı çerçevesinde dile getiriyor, kimse bir diğer fikirdeki arkadaşını rencide edici, aşağılayıcı bir üslup kullanmıyor, karşı olduğu partinin adaylarına da hakaret etmiyordu. Eleştirinin olduğu ama saygının korunduğu bu konuşmalara hasret kalmamışız dersek yalan olur. Hele ki sosyal medyada… Sahte kullanıcı isimleriyle, ülkede veya şehirde siyaset yapan insanlara ağız dolusu küfürler savuran, kendi ideolojisini savunurken rakibine etmedik hakaret bırakmayan, ‘eleştiri hakkımdır' deyip insanların şahsiyetine her türlü aşağılayıcı cümleyi kurmayı hak gören ve bununla övünen kimselere karşı böylesi güzel bir masada bulunmak, açıkçası hem şaşırttı hem de umutlarımı yeşertti. Uzun zamandır böylesi güzel bir sohbet ortamında bulunmamıştım. Olgunlukla, saygıyla çaya ayrı bir lezzet katan arkadaşlarıma bu vesileyle teşekkür etmek istiyorum. Sağ olun, var olun.
YORUM YAZIN
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 08 Kasım 2024 Algılar ve olgular!14 Eylül 2024 Bingöl'e uzay üssü ve gözlemevi yapılsın!04 Eylül 2024 Bingöl için 'ben varım' diyecek babayiğitler aranıyor!01 Ağustos 2024 İhmal edilen neslin şehri yıkımı nasıl durdurulacak?
|