KİM BU KADIN VE ADAM?

Ülke olarak zor bir süreçten geçiyoruz. Bir yanımız alev alev yanarken, diğer yanımız sel ve taşkınlarla yok oluyor. O kadar çok kayıp verdik ki, yüreğimizdeki acılar katmerleşti, yeni bir acıyı hissedemez olduk! Evladını kaybeden ananın, hayat arkadaşını kaybeden babanın, yılların emeğinin bir çırpıda avuçlarından kayıp gidişini izleyen çiftçinin feryadıyla çınlıyor kulaklarımız..!

Ekonomik darboğazda güç bela nefes almaya çabalayan milletimizin son bir kaç ayda yaşadığı felaketler bedenleri de, yürekleri de yordu.

Lakin mücadelesinden vazgeçme lüksümüzün olmadığı, yorgunluğunu uzun süreler hissedeceğimiz Covid-19 pandemisi yeniden hortladı, can kayıpları artmaya başladı.

Daha önce yazdığım “Korona Fedaileri” başlıklı köşe yazımda toplumun inadını anlatmış, maske-mesafe ve hijyen konularındaki vurdumduymazlığını irdelemiştim.

Ama geçen süreye ve bugünlerdeki izlenimlere bakınca toplumun inadının “AŞI” hususunda da devam ettiğini görüyorum!

Bilim Kurulu ısrarla tavsiye eder ama inanmayız…!

Uzman hekimler aşının elzemliğine dikkat çeker ama umursamayız..!

Hastalanıp iyileşenler “aşı olun” der görmezden geliriz..!

Ayetler anlatılıp hadisler sıralanır, vebal alınmaması gerektiği ve toplumsal bir hadise olduğu için sorumluluk gerektirdiği aktarılır ama yine nafile..!

Faydaları ve koruyuculuğu uzun uzun anlatılır ama gözler okumuyor, kulaklar işitmiyor..

Peki bunca uzmana rağmen toplum olarak kimi dinliyoruz?

O kadın ve adamı…!

Aşı olmayanlara sorunca herkesin dilinde o kadın ya da o adam tarafından anlatılan bir vaka hikayesi vardır.

Ve ilginçtir ki, o kadın ve adamı da kimse tanımaz, bilmez.

Ne diyor o tanımadığımız kadın ya da adam?

- Bizim bir yakınımız aşı oldu, adam yataktan kalkamadı günlerce.

- Bir komşumuz da aşı olduktan sonra kalp krizi geçirdi öldü.

- Bizim bir tanıdığın akrabası Ankara'da üst düzey bürokrat, aşının, Avrupa'nın nüfus kontrolü için hayata geçirdiği bir oyun olduğunu söylüyor!

Tabi 70 yaşındaki dedenin “bunlar bizi kısırlaştırmak için aşı yapıyorlar” demesini de saymıyorum bile..!

Ve ilginçtir ki, buna inanan insanlar var. Aşıyla kısırlaştırma yapıldığına inanan ve bu yüzden de hem kendisi aşı olmayan, hem de çevresindeki insanların aşı olmasını engelleyen tipler var!

Evcil hayvanı bulunan ya da hayvanlarla ilgili birazcık bilgisi olanlar bilirler ki; bir hayvanı kısırlaştırmak isterseniz bunu ancak ameliyatla yapabilirsiniz!

Madem böyle bir teknoloji var, niye onca kedi köpeği kısırlaştırmak için aşı yapmak yerine ameliyat masalarında heder ediyorlar?

Ortada ciddi bir salgın var ve insanlar bir bir onca acının, sancının sonunda hayattan kopuyor ve bununla en etkili mücadele aşı iken inadımızdan vazgeçmiyor, aşımızı olmuyoruz!

İlime, bilime inanmayan tuhaf bir topluma dönüşmüşüz! Milyonlarca insan aşısını olmuş, hiç bir problem yok. Aksine, hastalığa yakalandığında hafif atlatıyor. Ama inat bir toplumuz ya..!

Hem, ne bilimi kardeşim..(!) O kadın ve o adam varken bilim insanları da kim oluyor? Bilim insanları ve hekimler onlardan daha mı iyi bilecekler? Lütfen yani..!

Değerli kardeşlerim;

Aşıdan korkuyoruz diye bahanelere sığınmayalım! Kimseye bir şey olduğu yok! Bunca insan aşısını yaptı ve hastalığı hafif atlattı. Niye inat ediyorsunuz? Niye insanların vebalini alıyorsunuz?

“İşim var, zamanım yok ya da edemiyorum” gibi bahanelere de sığınmanın manası yok! Her yerde çadırlar kurulmuş, sağlık kuruluşlarında her an aşı imkânı var.

Yeri geldiğinde medeniyetin zirvesinden konuşuyoruz da, aşı bilinci konusunda memleketin son sırasındayız!

Aşını olup hem sağlığını koru, hem de toplumsal sorumluluğunu yerine getirmiş ol.

Ve en önemlisi;

Valilik, Emniyet ve Sağlık Müdürlüğü de denetimlerden netice alamıyor ve “aşı ol” demekle toplumu ikna edemiyorlarsa, o kadın ve adamı bulup onlar aracılığıyla bu sorunu çözme yolunu denemeliler.