Malumunuz, memleket seçim havasına girdi. Partilerin aday adayı müracaatları kimilerinde tamamlandı, kimilerinde devam ediyor, kimilerinde ise yakında başlayacak. Fakat ben, müracaatların yoğunluk gösterdiği iktidar partisi kanadına dair bir dizi değerlendirmelerde bulunmak istiyorum.

Şöyle ki, “tepede güçlü müsünüz?” sorusuyla sıkça karşılaşan aday adaylarının büyük bir kısmının “Allah'ın izniyle sıkıntı yok, işimiz tamamdır” demelerine sıkça şahit olunduğunu, dost sohbetlerinde de yoğunca işitir olduk. Bazılarının ise “Genel merkezde sıkıntı yok, ‘git, yerelden güçlü gel' dediler” söylemlerine de şahit olduğumuzu da ifade edeyim.

Tam da bu noktada, 2011 genel seçimlerinde yaşandığı belirtilen ve bir siyasi tarafından şahsıma anlatılan hikâye diyebileceğim bir olayı aktarıp, ardından birkaç cümleyle konuyu bağlamak istiyorum.

Olayın kahramanının ismini vermeden şöyle devam edersek;

2011 genel seçimlerinde Bingöl milletvekili aday adayı olan bir kişi, AK Parti'ye yaptığı aday adaylığı müracaatından bir süre sonra Bingöl'e döner ancak biraz geç kalmıştır. Aday adayları hummalı bir çalışma içerisindeyken onun bu gecikmesi, esnaf olan amcası tarafından biraz sitemle karşılanır; “Yeğenim, biraz geç kalmadın mı? Her gelen ‘yukarıda işimiz tamam, inşallah adayım, sıkıntı yok' diyor. Sen ne yaptın? Üstelik bu kadar geç kalmışsın!”

Bunun üzerine güçlü bir aday adayı profili çizmek, biraz da amcasının tepkisini dindirmek için “Olur mu amca! Ben de yukarıdan güçlü geldim. Sayın Abdullah Gül'ü bekliyordum. Yurt dışındaydı, o yüzden geciktim. Kendisiyle görüştüm, söz alıp öylece geldim. İnşallah sıkıntı olmayacak” der.

Fakat aradan günler geçer ve listeler açıklanır. Bunun üzerine amcası, yeğenine telefon açıp yine çıkışmak ister! “Yahu, hani kesin adaydın. Listede adın yok” deyince, amcasının tepkisini geçiştirmek için bu kez farklı bir yola başvurur; “Haklısın amca. Abdullah Gül söz vermişti ama listelerin hazırlandığı gün çok hastaymış. O yüzden gidememiş ve liste onun olmadığı anda belirlenmiş”

Yapacak bir şey olmayınca, amcası da “Hayırlısı olsun” demekle yetinir.
Ve böylece hikâye noktalanır.

Günlerdir aklıma geldikçe yüzümde tebessüm belirtisi oluşturan bu yaşanmış hikâye, umarım “İşim kesindir, sıkıntı yok” diyen aday adaylarına bir mesaj olur.

Bu söylem ve yaklaşımların, “güçlü aday adayı” profili ekseninde toplumsal algı yaratmak adına ortay konulduğu kanasındayım. Elbette birçok isim partinin baş isimleri veya onların yakınları ile bağlantı kurup güçlü bir hazırlık içerisine girmişlerdir. Lakin hiç kimsenin kesin aday olmadığına birçok kişi ben de inanıyorum. Öne çıkan isimler elbette ki vardır, olacaktır da. Ama siyasette son bir saatin bile ne kadar uzun bir süre olduğu gerçeğini de hatırlatmakta yarar görüyorum.

Bu itibarla, güçlü aday adayı görünümü çizmek yerine herkesin var olduğu gibi davranması ve şehre neler sunabileceğini ortaya koyma yolunu tercih etmesi gerektiğini ifade ediyor, tüm siyasi partilerin aday adaylarına başarılar diliyorum.

0