Hatice mi, netice mi?“Bitmeyen bir seçim yapmışlar” esprisiyle başlanan günün sonlarına doğru basına yansıyan bir haberde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın “Suçu millete atmak acizlik ve gaflet örneğidir. Oy vermediği için milleti suçlamak ahmaklık olur. Gelinen bu noktayı ve aldığımız sonucu hem gözümüzle göreceğiz, hem kulağımızla duyacağız. Milletin sandıkta bize ne mesaj verdi? Bunu çok iyi analiz etmemiz lazım. Önümüzdeki süreçte atacağımız adımları da bu analizler belirleyecek. Bu değerlendirmeleri üstünkörü değil, derine inerek yapacağız. 26 Nisan'da yapacağımız istişare toplantısında enine boyuna konuşacağız. Millet bize ne diyor? Bakacağız. Özeleştirilerimizi, eleştirilerimizi yapacağız. Bunu yaparken, suçu millette değil, kendimizde arayacağız. Önce kendimize bakacağız. Herkes de önce kendisini değerlendirmeye tabi tutsun” sözlerini okuduk. Belli ki, Sayın Erdoğan halkın bir mesaj verdiğinin farkında. Ama verilen mesajların içeriği hayat bulur mu? Mevcut yaklaşımla pek de sanmıyorum. Seçim süreci boyunca bulunduğum Ankara'da gün sonu kahvesini yudumlarken kafeteryaya giriş yapan Cumhur ittifakı AK Parti Çankaya Belediye Başkan Adayı Amber Türkmen hanımefendi ile ayaküstü bir sohbetimiz olmuştu. Sohbet esnasında aktarılan önemli bir konu hakkındaki “Bunu bizzat Cumhurbaşkanımıza ileteceğim. Aracı filan da olmayacak. Çünkü etrafındakiler doğru bilgiyi aktarmıyorlar” sözleri, Sayın Erdoğan'ın doğru bilgilendirilmediği gerçeğinin ifadesiydi. AK Parti'nin yanlışları diye bir başlık açılsa, herkesin üç aşağı beş yukarı yazacakları aynı olacak. İç ve dış piyasaya güven vermeyen Berat Albayrak'ın ekonominin başından alınması gerektiğinden tutun da, yeni bakanlar kurulunun halktan kopukluğuna, hantal diye lağvedilen teşkilatların daha beter hale getirilmesinden yerel ve geneldeki haksızlıklara, usulsüzlüklere, ülkedeki neredeyse yüzde 90'lık basın gücüne rağmen kendini anlatamamaktan sosyal medyada nara atan üç beş sözde savunucunun pohpohlamasın oluşturduğu iğretiye kadar birçok sebep sıralanır gider… Bunca soruna rağmen Sayın Erdoğan'ı uyaracak bir babayiğit yok muydu? Yoksa vardı da Sayın Erdoğan ‘nasıl olsa ne dersem millet evet diyor' düşüncesiyle umursamıyor muydu? Çankaya başkan adayı Amber Türkmen hanımefendinin sözlerine bakılırsa, Sayın Erdoğan gerçekten de etrafına örülen yağ tabasının yanlış bilgilendirmelerinden dolayı gerçeği göremiyor. Bundan sonra ne olur? Orası da AK Parti'nin kendi iç meselesidir. Sayın Erdoğan “Suçu millete atmak acizlik ve gaflet örneğidir” dese de, yine de oyların düştüğü ya da belediyelerin kaybedildiği bölgelerde bir suçlama silsilesi olacaktır. Kimse suçu kendinde görmeyecek, herkes bir alt kademenin suçluluğunu öne sürecek, en nihayetinde suç yine millete kalacak. Siyasetin odağındaki bir arkadaşıma yönelttiğim “X yerleşim biriminde çok az bir farkla kazanıldı” dediğimde “İstersen 1 oy fark olsun. Sonuç önemli” yanıtını vermişti. Bu sözlerin, Cumhur İttifakı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Sayın Binali Yıldırım'ın “3 Bin oyla kazandık” dedikten sonra sevinç kutlamalarının başlamasıyla yan yan koyunca bir birini destekler nitelikte olduğunu söyleyebiliriz. Nihayetinde bir oy dahi fark olsa bile “kazanmak” yetiyor. Doğrudur. Lakin, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın Millet İttifakı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Sayın Ekrem İmamoğlu'na yanıt niteliğindeki “Kimse 14 bin oyla seçimi kazandım demesin” sözüyle yan yan koyunca, pek de uyuştuğunu söyleyemeyiz. “Kazanmak” odaklı yaklaşım, ortaya çıkan sorunların, yaşanan kayıpların konuşulmasının önlenmesi için iyi bir taktik. Diğer tabiriyle Hatice'ye değil, neticeye bakmak… Peki, AK Parti Hacite'ye mi? Yoksa neticeye mi bakarak yol haritasını çizecek? Bu soruların yanıtı önümüzdeki günlerde netleşecek. Halkın verdiği mesajın alınıp alınmadığı da böylece daha net görülecek. SONUÇ OLARAK; AK Parti, ya yerelde ve geneldeki tüm kusur, hata ve yanlışlarını ya görecek ve düzeltme yoluna gidecek ya da olası bir erken genel seçimde daha ağır bir kayıpla erimeye devam edecek.
YORUM YAZIN
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 08 Kasım 2024 Algılar ve olgular!14 Eylül 2024 Bingöl'e uzay üssü ve gözlemevi yapılsın!04 Eylül 2024 Bingöl için 'ben varım' diyecek babayiğitler aranıyor!01 Ağustos 2024 İhmal edilen neslin şehri yıkımı nasıl durdurulacak?
|