Duygularımızın şarjı bitiyor!Genellikle “Testim pozitif çıktı dua bekliyorum” ya da “İnna Lillahi ve İnna İleyhi Raciun” diye başlayıp taziyelerin bildirimleriyle devam eden sosyal medya paylaşımları, şu günlerde yerini elektrik ve doğalgaz faturalarına dayalı isyan cümlelerine bıraktı. Hayat pahalılığı, market fiyatlarındaki fahişlik ve ardı ardına gelen zamlarla bunalan toplum, elektrik ve doğalgaz faturalarındaki kabarıklıkla iyiden iyiye çıldırmış vaziyette. Haksız da değiller! “Birileri neden görmüyor?” diyenlerin çağrısı ise oldukça komik! Elektrik dağıtım işini özelleştirip bu firmaları devletleştiren kim? Yap-İşlet modeli adı altında bu firmaları karunlaştıran, memleketin kaynaklarını bunlara ipotek ettiren Amerika mı? Sadece televizyon, buzdolabı, fırın, çaycı ve ütü çalışsa 150 KW aşılacakken, bu sınırlamayı belirleyip ‘üzerine çıkıldığında ikiyle hatta üçle çarpacağım' diyen Rusya mı? Rusya'nın doğalgaz restine karşılık “gerekirse tezek yakarız” çıkışında bulunanları da unuttuk değil..! Bu güruhun yüksek gelen faturalar karşısında da “tezek yakarak” çözüm üretip üretmeyeceğini açıkçası heyecanla bekliyoruz! Elektrik faturalarındaki şalter attıran bu kabarıklığa ise sanırım tek çözüm ‘kullanmamak' olacak ki, öyle bir seçeneğimiz de mümkün gözükmüyor. Bu yüzden de yüksek faturaları ödemeye devam edeceğiz! Üstelik devletin sübvansiyon etmesine rağmen. Sanki devlet parayı sudan çıkarıyor da..! Siyaset kurumlarına toz kondurmamak adına vakti zamanında “gaz lambası yakarız” diye atarlananları da şöyle bir sahneye alalım diyorum artık! Tüm bunlar bir yana, yaşanan ekonomik darboğaz ile akşamı zor eden vatandaş, televizyon da açamaz oldu. Hemen her kanalda her gün aynı isimlerle şalter attıran yorumları dinlemek de çilenin çekilmez boyutlarını katmerleştiriyor maalesef. Hayat pahalılığını ve şişmekten patlayacak hale gelen faturaların, tuzu kuru ve tek mahareti yukarı selam çakarak yarının nemasını kapma gayretinde olanların mide bulandıran yorumlarla sürekli bir “dış güçler” algısına bağlama modası da milleti bezdirdi… Sürekli bir acitasyon yaratma ve bundan nemalanma halleri var. Hükümeti eleştirmenin ‘dinden çıkmakla' eşdeğer gözüktüğü, hata yapan lidere ‘yanlış yapıyorsun' demenin vatan hainliği ile örtbas edilmeye çalışıldığı, din ve diyanet işlerinin sürekli siyasetin merkezinde tutularak dini duygular üzerinden siyaset devşirildiği ciddi rahatsızlık veren bir dönemi iliklerimize kadar hissediyoruz. Z kuşağını anlamak, “Bu gençler ne diyor? Neden şikâyet ediyor? Sorunları nasıl çözülür?” demek yerine “çıkar cep telefonunu” diyerek ekonomik sıkıntıları cep telefonu markaları üzerinden yok sayma cehaletinde ısrar eden ileri yaş gurupları ve dahası… Dün gaz yağı alamadığını anlatan neslin, yurt parasını ödeyemediği için okulu bırakan ya da okurken çalışıp hem kendine hem de ailesine bakmak zorunda kalan, ders kitabını alamayan veya ailesinin yoksulluğu nedeniyle babasından harçlık isteyemeyen yeni nesile “Siz ne gördünüz ki? Aç kalırız ama vatan satmayız” diye çıkışıyor! İşin ilginç yanı ise şatafatın en uç zirvesini yaşayanların açlıktan nefesi kokanlar tarafından bu denli savunulması! “İtibardan tasarruf olmaz” diyerek her türlü müsrifliği kendine hak gören yönetim anlayışının ve bundan nemalanmak adına her türlü onursuzluğu görev sayanların varlığıyla “vatan sevgisi” nasıl bağdaştırıyor anlayamıyorum! İktidar devlet değildir! İktidar savunuculuğu ‘vatanperverlik' hiç değildir! Elbette iktidarın yaptığı iyi işleri de yok saymıyor kimse! Ama bu da bir sınav. Dört yanlış bir doğruyu götürüyor diyeceksek, demek ki gelinen noktada doğrular azalmış, yanlışlar çoğalmıştır. Şu memlekette üç şeye dokunmayacaksın! Toplumun dinine, diline ve cebine... İktidar cenahı, muhalefeti “milletin dinine dokunmakla” vuruyor! Çünkü geçmişin sancılarını ileri yaş gurupları henüz sindirebilmiş değil. Ki, bunun en güçlü kanıtı; muhafazakâr bir büyüğümün “Her ne olursa olsun geçmişin acısını yaşamamak adına Erdoğan'a oy vereceğim. Çünkü geçmişte camiye gittiğim için fişlendiğim günleri, cami kapılarında durup gelen gideni kayda aldıkları, Kur'an okuduğumuz için baskınlara maruz kaldığımız günleri unutmadık. CHP gelirse bunlar yine başımıza gelecek. Onlar muhafazakârlara tahammül edemiyorlar! Bugün helalleşelim deseler de bunda samimi değiller” sözüdür. Sezen Aksu'nun tasvip edilmesi mümkün olmayan şarkı sözlerinin yıllar sonra gündeme getirilmesini de, bu duygu üzerinden yapılmış bir hamle olarak değerlendirmek yanlış olmayacaktır! Peki, buna karşılık muhalefet cenahınca ne yapılıyor? Müslümanların kutsallarına sövenin sırf iktidara karşı diye ‘fikir özgürlüğü' kisvesi altında savunulması, iktidara oy verenlerin sürekli ‘ makarnacı' diye yaftalanması, aşağılanması ve muhafazakârların sürekli ‘din istismarcısı' olarak nitelendirilmesiyle neyi kazanacağını sanıyor? Millet elektrik ve doğalgaz faturasını ödeyemiyor, hayat pahalılığı ile baş edemiyor, kredilerin altında eziliyor, esnaf da çiftçi de, fabrikatör de tükenme aşamasına gelmiş. Bunlar ilgili sadece eleştirel bir dil kullanarak bu toplumu ikna edeceklerini mi sanıyorlar? Sıkıntıları dile getirmek kadar, bu zorlukları aşacak yol haritasını da açıklamak gerekmiyor mu? Muhalefet olmak kolay! Her konuya söylenecek bir laf bulmayı cahil de becerir. Maharet odur ki, çözüm yolunu da açıklayıp toplumu ikna edebilesin! Velhasılıkelam; iktidar, muhalefeti toplumun ‘dini hassasiyeti' üzerinden vuruyor, muhalefet ise vatandaşın cebindeki yangınla iktidara yürümeye çalışıyor! Bize kalan da hayat pahalılığı ve ödenmesi güç yüksek faturalar. Ayrıca haddimizi bilelim(!) Vatandaş olarak ne hakla siyasileri eleştiriyoruz ki (!) Bizler bir birimizi yemezsek, eleştirmezsek, hakaret etmezsek onlar nasıl var olacaklar ki? Bizim görevimiz; Siyaset kurumlarını ve siyasi liderleri savunmak, onlar için bir birimizi hırpalamak (!) Ayrıca arta kalan zamanlarda çalışıp yüksek faturaları ödemek! Unutmayalım ki, bize düşen bu memleketin cefasını çekmek, onlara düşen de sefasını sürmek! Yalnız şunu hatırlatmalıyım ki; faturaları düşük tutmak için kullanımdan kaçınan vatandaşın iyi niyet duyguları tükeniyor, tahammül şarjı bitiyor! Sonrası mı? Reklamlardan sonra..! Neyse, ben faturamı ödemeye gidiyorum. Siz gelmeyecek misiniz?
YORUM YAZIN
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 08 Kasım 2024 Algılar ve olgular!14 Eylül 2024 Bingöl'e uzay üssü ve gözlemevi yapılsın!04 Eylül 2024 Bingöl için 'ben varım' diyecek babayiğitler aranıyor!01 Ağustos 2024 İhmal edilen neslin şehri yıkımı nasıl durdurulacak?
|