Başarının anahtarı duygusal zekâmızda yatmaktadır...Duygularımızın geliştirilip eğitilmesi başarının itici gücünü oluşturmaktadır… Maalesef anne ve babalar ve okullar bunun yeterince farkında değiller! Okullarımız, öncelikle akademik zekâ eğitimi (sayısal ve sözel dersler) ile ilgilenmektedirler. Bunu da yarım yamalak yaptıkları veya yeterince yapıp yapamadıkları ayrı bir tartışma konusu olarak durmaktadır. Okullar öğrenci başarılarını, öğrencinin sayısal veya sözel derslerde ve sınavlarda başarılı olmalarına göre değerlendirilmektedirler. Sınavlarda başarılı olan çocuklar ülkenin en iyi okullara gönderilmektedirler. Ancak okullar sadece akademik başarıyla yetinmemelidirler. Akademik ders başarısı ve sınav başarısı, hayatta da başarılı olma anlamına gelmemektedir. Arkadaşımın çocuğu Boğaziçi Üniversitesinin Elektrik ve Elektronik bölümünü burslu kazanmış ve okulu da derece ile bitirmişti. Uluslararası bir firmada özel teklifle çalışmaya başladı, ancak üç beş ay gibi kısa bir süre sonra işine son verdiler. İşine son verme gerekçesini, babasına gönderdikleri mektupta, “Çocuğunuz bireysel çalışmada başarılı ancak grupla çalışma becerisi gösteremediği için işine son verdik, özür dileriz” demişlerdi. Çoçuk da babası da çok etkilenmişlerdi. Çocuk daha sonra orta düzeyde bir firmada çalışmaya başladı. Grupla çalışma becerisi, uyum, sabır ve empati anlayışının gelişmesiyle ilgilidir. Bir öğrenci, eğitim yıllarında grupla çalışma ortamlarında aktif rol almamış veya sosyal ve kültürel çalışmalarda yeterince yer almamış, sadece ders başarısı ve sınava odaklanarak ders çalışmış bir bireyin, elbette eğitsel nitelikli duygu kökenli bu tür yetenekleri gelişmeyecektir. Yine tanıdığım ünüversite mezunu bir genç, iş başvurusu görüşmelerinde kendisine ilk sordukları, “içeriye girmeden salonda oturuyordun, salonda dikkati neler çekti” sorusuydu. Sınavda neler soracaklar heyecanıyla etrafa bakamamıştı. Bu soruya cevap veremediği için de elendiğini söyledi. Sınav heyeti bu soruyla öğrencinin heyecan kontrolünü, dikkatini, çevreyi izleme ve gözlem yeteneğini anlamaya çalışıyorlardı. Bir okul, eğitim sürecinde öğrencilerin inceleme ve gözlem yapma becerisini geliştirme çalışmalarına yeterince yer vermemişse, elbette öğrenciler bu beceriyi gösteremeyeceklerdir. Bir sosyal deney: Küçük çocuklar üzerinde yapılan çok önemli bir deney vardır ki, başarının anahtarının nerelerde yattığının, ne kadar önemli olduğunu gösterir. Küçük yaştaki çocuklara birer çikolata verilir ve “bu çikolataları yemez bir saat beklerseniz, size bir saat sonra ikişer çikolata daha verilecektir” denir. Çocukların büyük kısmı hazır lezzeti tercih ederek çikolatalarını yerler, bir kısım çocuklar ise iradelerini kontrol ederek çikolatayı yemeyip beklerler. Bu çocuklar hayat boyu takip edilmişler ve çikolatasını yemeyip, bir saat sonra ikinci çikolatayı almak için bekleyen çocukların, hayatta çok daha başarılı oldukları görülmüştür. Yani irade kontrolü ve sabır gösterme, başarıda çok önemli değerlerdir. Peki insan bu özellikleri nasıl geliştirebilir? İşte burada da karşımıza bazı eğitsel etkinlikler çıkmaktadır. Spor etkinliklerine katılan çocuklarda, kurallara uyma, irade kontrolü ve sabır gelişmektedir. Oruç, namaz, günahlardan kaçınma vb. dini uygulamalar da irade kontrolü ve sabır yeteneğini geliştirir… İradesini kontrolü, sabır, kurallara uyma, saygı vb. özellikleri kazanamayan bir çocuk, aslında iyi bir insan da olamaz. Toplum içinde yaşadığımız için kurallara uymamız, kendimizi kontrol etmemiz ve gerektiğinde sabırla beklememiz gerekir. Bizi hayvanlardan ayıran en ayrıcalıklı tarafımız da bu tür özelliklerimizde yatmaktadır. Ben okul denetimlerinde hep bu tür konuları vurgulardım. Spor dersleri ve etkinliklerinin adam olma dersleri olduğunu vurgulardım, öğretmenler hayretle karşılardı. Siz gidin bir okula, çocuklar oynarken uzaktan izleyin, hangi çocukların daha yetenekli ve başarılı olacağını oyundaki tutumlarıyla anlarsınız. Kurallara uymayan laubali çocuklar belli olur veya arkadışına saygı duyan, kuralları takip eden, düzgün oynayan çocuklar hemen farkedilirler… Yukarıda verdiğim örneklerde vurgulanan grupla çalışma yeteneği, inceleme ve gözlem becerisi, dikkat, sabır, hoşgörü, irade kontrolü, gibi duygusal özellikler elbette çoğaltılabilir. Tüm bu tür özellikler eğitimde “Duygusal Zekâ” kavramı adı altında açıklanmaktadır. Yani matematiksel, sözel, sportif, sanatsal zekâmız gibi duygusal zekâmız da vardır. Evet başarının Anahtarı Duygusal Zekadadır!.. Çağımız eğitim anlayışında, özellikle gelişmiş ülkelerde çocuğun başarısının anahtarı Duygusal zekânın geliştirilmesinde aranmaktadır. Bu kavramı eğitime kazandıran da Goleman'dır. Ancak, içerik olarak Mevlana, vb. düşünürler de bu konuya değinmişlerdir. Goleman'ın “Emation Quentinten” E.Q. (duygusal zekâsı) anlayışı: Goleman, Duygusal Zekâyı “Kendinin ve karşısındakinin duygularını doğru olarak algılamak, uygun şekilde duygularını kontrol edebilmek, yaşadığı duruma uygun doğru duygu ve davranışları gösterebilme, dürüstçe ifade edebilme, duygularla donatılmış bir ilişkiye girebilme” olarak tanımlamaktadır. Duygusal Zekâ İnsanlarla İlişkiye girip anlaşabilme olarak da tanımlanır. Ayrıca başarılı bir hayat ve etkili öğrenmek için de duygusal sağlığımızın yerinde olması gerekir. Duygusal Zekâ Eğitiminde; -Duyguların farkında olmak, -Empatik yaklaşım, -İletişim kurma becerisi, -Kendini kontrol etme, -Grupla çalışabilme, -Yanlışını görüp kabul etme, -Kendine ve olaylara nesnel bakabilme, -Sorumluluk taşıma, -Sevgiyi ve saygıyı bilme, -Sorun çözme becerisi, -Yanlışını birdaha yapmama, -Özür dileyebilme, gibi temel alışkanlık ve becerileri kazandırılmaktadır. Değerli anne-babalar ve eğitimciler siz siz olun sadece çocukların ders başarılarıyla yetinmeyin! Çocuklarınızın, hayatta ve okulda başarısının sırrını oluşturan duygusal zekâlarının gelişimini sağlayan sosyal, kültürel ve sportif etkinliklere çekinmeden yönlendirin… Başarılı, çalışkan ve mutlu çocuklar yetiştirme dileğimi ve sevgilerimi sunarım.
YORUM YAZIN
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 14 Aralık 2024 Suriye nereye gidiyor?06 Kasım 2024 İlahiyatçıları/din adamlarını dinlerken ölçüleriniz olmalı07 Ekim 2024 Kur'an'ın, Tevrat, İncil ve Avesta'dan farkı02 Eylül 2024 Üç kutsal din Sümer efsanelerinden mi alındı?
|