Baklava da olabilmeli, oklava da!Bir atasözü der ki; “Darı unundan baklava, incir ağacından oklava olmaz.” Mealen, “Kötü malzeme ile iyi işler meydana getirilemez. Yetersiz, beceriksiz kişiden de iyi işler beklenemez” diye özetlenir. Bu söz, hemen hepimizde birçok çağrışımı tetikliyordur. Hele ki; şehri bu söz üzerine yorumlamaya kalkarsanız, inanıyorum ki, hemen herkesin buluştuğu ortak noktalar ya aynı olacak, ya da büyük oranda benzerlik gösterecek. Çünkü “Görünen köy, kılavuz istemez” (Atasözü) Malumunuz, bir dört yılı daha geride bırakıyoruz. Zaman su gibi akıp gidiyor! “Daha dün gibi…” diyerek yad ediyoruz geçmiş günleri. Ama zaman daralıyor, yeni bir sürecin kapılarını aralıyoruz. Hemen her yerde ‘kim olacak?' sorusuna yanıt aranıyor olması, seçimin yaklaştığının en açık göstergesidir. Herkesin istediği isimler var ama genellikle ‘istenmeyen' isimler hep aynı! Bu da şaşılacak bir durum değil tabi ki! Ne hikmetse, muhalefet kanadına dair böyle bir yaygara söz konusu değil. Çünkü muhalefet kanadında sular duru ve nettir. Değişim sinyali dahi çok zayıf görünüyor. Haliyle tüm değerlendirmeler, görüş paylaşımları, değişim arzusu ve siyasi hareketlilik iktidar kanadında yoğunlaşıyor. Çünkü değişeme olan inanç oldukça yüksek! Fikir üretemeyen, başkalarının düşüncelerini kendisine aitmiş gibi aktaran ve önündeki kâğıdın yere düşmesi halinde ne söyleyeceğini unutacakların varlık sebebini oluşturan halkın, yeni arayışlar içerisinde olması tabi ki kaçınılmazdır. İktidar kanadında siyasete soyunan kime sorarsanız, aldığınız yanıt “yerim garantidir” şeklinde, ya da bunu ima eder derecede oluyor. Fakat şu sıralar birilerinin, verilmiş bir ödevi yerine getirircesine “yerim garantidir, kimse boşuna aday adayı olmasın” dediğini ve bunu da geçmişe dair yaklaşımlarıyla güçlendirmeye çalıştığını sıkça duyar oldum. Üstelik bir numara olanların ağzından bile böyle bir söz çıkmazken! Hem nasıl bir siyasettir ki, aylar öncesinden birileri yerinin garanti olduğunu açıklayabiliyor? Hele ki, iktidar partisinden! Bu işler bu kadar kolay mı? Başkalarının siyaset yapma eğilimi daha aylar öncesinden nasıl köreltilebiliyor? Ve bu, iktidar partisinin genel merkezi ya da seçilmiş üst düzey isimleri tarafından dile getirilip, ‘hadi git sen de memleketinde bunu söyle' denilebiliyor? Madem öyle, şu sorulara da yanıt verilebilmeli! İktidar partisi, bir şehirde milletvekili belirlerken gerçek kıstaslar nelerdir? Yoksa bunların hiç birinin bir önemi olmaksızın, tepe isimlerden birinin baskı ve isteği doğrultusunda mı belirleniyor? Şayet böyleyse, halkı ve teşkilatları hiçe sayan o çok muhterem(!) tepe isimlerin şehrin kaderine attığı çelmenin hesabını kim verecek? Geçmişten ders almayan o çok muhterem(!) tepe isimlerin, partiye verdiği kayıpların hesabını kendileri verebilecek mi? Yoksa “amann Bingöl'de bir tane kaybetsek ne olur ki?” mi denilecek kadar mı rahatlar? Sesimi duyarlar mı bilmem ama ben yine de listelerin belirlenmesinde etkisi olacağını düşündüğüm Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Anayasayı değiştirecek çoğunluğu sağlayabilecek güçlü bir listeyle seçime girme kararlılığı göstermesi beklenen Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu'na seslenmek istiyorum! Bu şehir; halkın sorunlarına merhem olma gayreti içerisinde bulunan, kentin kalkınması, işsizliğin azaltılması, genel hizmetlerin yanı sıra özel hizmetlerin şehre akışının sağlanması yolunda gayret sarf edenlere yetki vermek istiyor. Bu şehir; kendini ifade edebilen, meramını aktarabilen, liyakatli, adil, kendi yakın çevresine menfaat sağlama çabasından uzak, yoksulunun, hastasının ve dertlisinin sıkıntısına ortak olabilen, toplumsal uzlaşıya katkı sunabilen, sadece bir bölgenin değil, her bölgenin vekili olabilecek isimleri Meclis'te görmek istiyor. Bu şehir; halkını seçimden seçime hatırlayan değil her gün halkın içinde bulunan, duruşu ve memlekete dair samimiyetiyle giydiği siyasi gömleği doldurabilen, Bingöl'ü bilmeyenlerin öneriyle belirlenen değil, halkın sevgisine mazhar olup olmamasıyla belirlenmiş kimseleri vekil olarak istiyor. Kısacası bu şehir; oy verildikten sonra ‘pişman değilim' denilecek kimseleri istiyor. Öyle birileri olmalı ki; vekillik maaşıyla kendisini emeklilik garantisine alma düşüncesinde olmayan, görev süresince kendisine ve yakınındaki, hatta özelindeki kişilere menfaat temin etme peşinden koşmayan, bürokrasiyi köye çevirmeyen, konuşması ve duruşuyla yüreklere dokunabilen, yaptıklarıyla bedduayı değil duayı alabilecek birileri olmalı. Kısacası, öyle birilerini tercih edip halkın önüne koymalısınız ki, baklava da olabilmeli, oklava da!
YORUM YAZIN
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 08 Kasım 2024 Algılar ve olgular!14 Eylül 2024 Bingöl'e uzay üssü ve gözlemevi yapılsın!04 Eylül 2024 Bingöl için 'ben varım' diyecek babayiğitler aranıyor!01 Ağustos 2024 İhmal edilen neslin şehri yıkımı nasıl durdurulacak?
|