Medeniyetin mavi gözlü ölüsü!Rusya'nın Ukrayna'yı işgal girişimi, dünyayı ve hepimizi korkuttu. Gelişmeler çok vahim. Ruslar, dünyanın gözü önünde, hiç de umursamadan, bağımsız bir ülke olan Ukrayna'yı bombalayarak, yakıp yıkarak ve kan akıtarak adım adım ilerliyorlar. Üstelik Ukrayna'da bulunan Avrupa'nın en büyük nükleer santralini vurmaya başladılar. Sovyet Rusya'sı, insanlık tarihinde en çok Müslüman kanı akıtan ülkedir. Sadece Stalin 70 milyon Müslüman öldürmüştür. Beyaz ayı hareket geçti. Şimdi sırada mavi gözlü ve sarışın olan Ukraynalılar var. Batının yüksek sesle gösterdiği tepkinin dışında, kan ve gözyaşını önleyecek ciddi bir girişim yapılmadığı da görülüyor. Çünkü karşılarında güçlü, nükleer silah tehdidi yapan ve belki de perde arkasında anlaştıkları bir ülke var. İnsanlık tarihine bakıldığında; tüm savaşların ve işgallerin arkasında, gücün emperyalist emelleri ve liderlerin iktidar hırslarının yattığını görüyoruz. Yani güçlüler daha güçsüz olanların canlarına ve mallarına kastediyorlar. Olan kadın, çocuk ve yaşlılara oluyor. Ukrayna'da yaşanan dramı, yetim kalan çocukları ve ağlayan annelerin fotoğrafını Putin'e, ABD ve Batılı liderlere göstermenin bir anlamının olmadığı çok açık. Çünkü vicdanlar ölmüş… Peygamberimizin, iki parmağını yan yana getirerek “ahiretle benimle yetim böyleyiz” sözünü, burada hepimiz yeniden hatırlamalıyız. Bir yığın lider ve bir yığın boş laflar! Başka bir şey yok. Yetimin gözyaşının aktığı toplumlar ve yetim gözyaşı akıtanlara seyirci kalanlar iflah olmazlar. Ölenler siyah uzun sakallı esmer adamlar değil; ‘garip' giysileri olan kadınlar, kir pas içindeki çocuklar da değil, bunlar sarışın ve mavi gözlü Ukraynalılar olunca tüm dünya, tüm batılılar ayakta, yüksek sesle insanlık öldü demeye başladılar. Aynı batı; Yahudilerin Filistin'de, Çin rejiminin Uygurlara karşı giriştikleri katliamlara ve Bosna'da akan kana, Suriye'de yaşanan drama seyirci kaldığı gibi yüksek bir ses de çıkarmamıştı. Maalesef Batı ikiyüzlü, kendi çıkarı olunca insan hakları havarisi kesiliyor. Aziz Sancar hocanın dediği gibi, “Ukrayna'da insanlık ölüyor” deniyor. Doğru ama eksik! Çünkü o insanlık; Afrika'da aç bırakılmış, Bosna'da tecavüze uğramış, Doğu Türkistan'da unutulmuş, Filistin'de terk edilmiş, Çeçenistan'da görmezden gelinmiş, Hocalı'da duyulmamış, Irak'ta aldatılmış, Myanmar'da yakılmıştır.” Rus diktatörler, ABD ve Batılı liderler, el altından anlaşarak dünyayı bölüşmüşler. Bunlar, ülkeleri işgal ederek, karıştırmak istedikleri ülkelerde terör örgütleri kurarak ve silahlandırarak, petrol, doğalgaz ve enerji bölgelerini destabilize ederek, kendi kurmuş oldukları terör örgütlerine karşı ‘sözde' savaşan, milyonlarca sivil insanın ölümüne ve mülteci konumuna düşmesine sebep olanlardır. Yeryüzündeki gözyaşının nedeni bu ve bunlar… Ukrayna, Bosna, Suriye, Irak, Filistin, Uygur, Myanmar, say sayabildiğin kadar gözyaşı dinmiyor. TÜRKİYE'NİN İŞİ ZOR Türkiye'nin milli çıkarları belki tarafsız olmasını gerektiriyor ancak sahip olduğu tarihsel ve İslami değerler ve inancımız da mazlumun yanında olmamızı öğütlüyor… Türkiye'nin Ukrayna ile dostluk düzeyinde ilişkileri var, İHA-SİHA satışının yanı sıra savunma sanayiinde etkin alışverişleri var. Rusya ile de ticaret ve turizm ilişkileri var, ayrıca bölgede stratejik ilişkiler söz konusu. Ancak, Rusların Kırım'ı ilhakı ve Ukrayna işgali her açıdan bölge için ve Türkiye için tehlikeli bir gelişmedir. İşgal gerçekleşirse Rusya'nın bölgede ağırlığı ve haliyle Müslüman ülkeler üzerindeki baskısı artacak, Türkiye'yle masaya eli daha bir güçlü olan ülke olarak oturacaktır. ABD ve batı Ukrayna'yı kendi yanına çekerek çıkarları için kullanıyor ve Rusları tahrik ediyor. Rusya ile eski bir Sovyetler Birliği ülkesi olan Ukrayna'nın arası Kiev yönetiminin Avrupa Birliğiyle yakınlaşması üzerine açıldı. Halk, Rus ve Batı yanlısı olarak bölünmüş durumda. Yani bir çıkarlar savaşı bu! Ama olan da kadın, çocuk ve yaşlılara oluyor. Medeniyet farkı: Batı ve batılı kafanın (Ruslar ve Batı kafalı tüm diğer ülkeler) dayandığı medeniyet anlayışı böyledir. Batı medeniyetinin dayanağı güçtür, güçlü her zaman haklıdır. Hedeflerinde menfaat vardır. Tüm boğuşmalar çıkar üzerine kurulmuştur. İnsana, nefsinin her arzusunu tatmin etme hedefi veren ahlak yoksunu bir anlayıştır batı medeniyeti… Bizim medeniyetimizde; kuvvet yerine hak esastır. Yani kuvvetli olanın değil haklı olanın üstün olması gerekir. Kişiler, kurumlar, devletler güçlerine değil hukukun üstünlüğüne dayanmalıdır. Menfaat yerine fazilet esastır. Yani, “insanların en hayırlısı insanlara en çok faydalı olandır” esasını içselleştiren bir anlayış toplumlarda ve bireylerde esas olmalıdır. Necip Fazıl'ın, Sakarya şiirinde dediği gibi; “Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir; Oluklar çift; birinden nur akar, birinden kir.” Batının moral değerleri aşınmış, aydınlanmanın hala yüceltmekten başka çare bulamadığı birey ve toplum projesi çökmüştür. Batı'nın beşeriyete armağan ettiği üç büyük ideolojik sistemden ikisi olan' faşizm ve komünizm' tarihin en acımasız rejimleri olarak anlıyor. Liberal ideolojisi ise “ahmak ıslatan yağmur” gibi bünyeyi içten içe çürütüyor ve uygulanmakta olan politikalar dünyayı Roma'da gladyatörlerin vahşi arenasına çeviriyor. Dünya materyalist bir bolluk içinde ama elleri kanlı… İslam Medeniyetini ruhundan bir demet nefes sunan doğulu gönül adamı Şirazlı Sadi : “Ben-i Âdem azay-ı yek digerant ki der a-fer-i neş zi yek gevharant” der. Yani, “Âdemoğlu (insanoğlu) bir bedenin azaları gibidir. Bir aza rahatsız olduğunda diğer bütün azalar rahatsız olur” diyerek insanları yardımlaşmaya ve birlikte hareket etmeye davet ediyor. Sanıldığı gibi canlılar âleminde çatışma değil teavün (yardımlaşma) esastır. Bitkiler hayvanlara, hayvanlar da insanların yaşamına yardım ederek kozmik dengeyi sürdürmektedirler. Canlılar âlemindeki birbirini tamamlayıcı nitelikteki değişimler (gece-gündüz, mevsimler, dünya-gezegen-güneş ilişkisi ve galaksiler bağlantısı vb.) çatışmanın değil bütünleşmenin ve yardımlaşmanın görüntüleridir. Öyleyse biz de çatışarak değil yardımlaşarak düzen ve barışı sağlamalıyız. Peygamberimiz bütün savaşlarda, sahabelerini uyararak, “korumasız sivillere, yaşlı ve çocuklara, ağaçlara ve hayvanlara karışmayın, eline silah alıp sizin karşınıza geçenlerle savaşın” diyerek, çağlar üstü bir savaş hukukunu, bir medeniyet anlayışını ortaya koyarak birçok konuda olduğu gibi savaş konusunda da uymamız gereken temel insani değerlerimizi ortaya koyarak yol göstermiştir. Böyle bir insanlık ve uygarlık geçmişine sahip insanlar olduğumuzu unutmamamız gerekiyor.
BATININ ÖRNEK ASKERLERİ! 11 Haziran 2008 de ABD'li askerlerin pişmanlık itirafı izleyicileri şoke etti. Dört askerle basın önünde görüntü ve fotoğraflarla günah çıkardılar. Eğlence için adam ördüklerini, intikam için camileri yıktıklarını, aile reislerini elleriyle boğduklarını, her ölü Iraklı için komutanın ödül verdiğini büyük bir pişmanlıkla dile getiriyorlardı. Irak'ta cezaevlerinde ahlaksız görüntüler halen hafızalarımızda. Şimdi de batı kafalı Sovyetler, Ukrayna'da cinayetler işliyor. Görüntüler içler acısı… Bu ve benzeri olaylar batı medeniyetinin insanlık dışı ve çıkarı esas alan temellere dayandığını göstermektedir. Batıyı yeterince anlayamayan ve batı hayranlığı uğruna temel insani ve manevi değerlerimizi yok sayanların bir daha yeniden düşünmeleri gerekmektedir. Bu anlamsız öykünmeden kurtulmalı, kendi medeniyet değerlerimizi dünya gerçeklerine ve Anadolu coğrafyasına uygun yeniden inşa etme bahtiyarlığına erişebilmeliyiz. Savaşın bir an önce durması dileğimle…
YORUM YAZIN
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 14 Aralık 2024 Suriye nereye gidiyor?06 Kasım 2024 İlahiyatçıları/din adamlarını dinlerken ölçüleriniz olmalı07 Ekim 2024 Kur'an'ın, Tevrat, İncil ve Avesta'dan farkı02 Eylül 2024 Üç kutsal din Sümer efsanelerinden mi alındı?
|