Üç kutsal din Sümer efsanelerinden mi alındı?Günümüzde Sümerler konusu bir moda oldu! Özellikle Sümer Yazıtlarının keşfi ve Çivi Yazısıyla yazılmış o tabletlerin çevirisiyle ortaya çıkan bilgiler; inanmayan veya Dinleri nasıl vururum derdinde olan bir kısım sözde bilim adamlarına da malzeme oldu... Sümerler, M.Ö.4000-2000 yılları arasında, Mezopotamya'da yaşamış, kendisinden sonra gelen birçok medeniyetlerin de temelini oluşturan, en eski uygarlıklardan biridir. Merkezi bir imparatorluk yerine yaklaşık 35 şehir devletlerinden oluşan bir örgütlenme yapısına sahipti. Yazının icadı, tıp, astronomi, matematik gibi alanlarda ilerlemiş. Örneğin, Güneş saati, bir ayı 30 gün, bir yıl 12 ay ve 360 gün olarak belirlenen takvimi icat etmişler. İlk yazılı kanunları hazırlamışlar. Ziggurat adı verilen yüksek katlı tapınaklar inşa etmişler. Gılgamış Destanı, Tufan Destanı, Yaratılış Destanı en önemli yazılı eserleridir. Sümer yazıtları, 1855 yılında bulundu ve 19. asrın sonlarına doğru da çivi yazıların deşifre edilmesiyle birlikte, çoğu kırılmış ve okunmaz olmuş yazıtların az bir kısmının tercümeleri yapıldı. Sümer Yazıtlarını çözen ve ilk tercümesini yapan yabancı arkeolog George Smit'dir. Ancak, Türkiye'de ilk dile getirenlerden biri meşhur Sümrelog Muazzez İlmiye Çığ'dır. “Kur'an, İncil ve Tevrat'ın Sümer'deki Kökeni” adlı kitabında, özellikle Tevrat'ın Sümer yazıtlarındaki efsanelerden alındığını, Yahudilerin Sümerler'in bu çok Tanrılı putperest inançlarını tek Tanrı fikrine dönüştürdüklerini, İncil ve Kur'an'ın da bu inançları Yahudilerden alarak bu efsaneleri sürdürdüklerini iddia etmektedir. Yani bu üç kutsal kitap, Allah tarafında gönderilen Peygamberlere ve İlahi Vahye dayanmıyor, efsanelerden oluşmuştur demek istiyor… Bu kitabı detaylı bir şekilde okudum. Bilmeyen biri, tüm dini konuların Sümer efsanelerinden olduğu gibi kopyalandığını sanacak. Öncelikle Kitap çelişkilerle ve gerçeğe aykırı bir kısım bilgi ve yorumlarla dolu. Bunları detaylı ele almak bu makalenin sınırlarını aşar. Muazzez hanım kitabında ağırlıklı olarak Tevrat ile ilişkilendirme yapmaktadır. Kur'an ile çok az ilişkilendirme yapabilmektedir, birçok yerde de Kur'an'ın farklılığına hayret etmektedir. Ama yine de toptancı yaklaşıp Tevrat üzerinden Kur'an da Tevrat ile benzerdir diyebilmektedir. Kitabında dile getirdiği üç din ile benzer konular özetle; Nuh Tufanı, Adem'in topraktan yaratılması, Âdem ve Havva'nın cennetten çıkarılması, Zina eden kadının Recm yoluyla taşlanma cezasına çarpıtılması, Bekaret konusu, Tapınakta İbadet Ritüelleri, Tapınağa gidenlerin, dua edenlerin, kurban kestirenlerin vücutça temiz olmaları, vb. Yazar, ayrıca üç dinle ortak konuları şöyle özetliyor: Tanrının yaratıcı ve yok edici gücü, yargılaması, tanrı korkusu, kurbanlar, ilahiler, dualar ve tütsülerle tanrıyı memnun etmek, iyi ahlaklı, dürüst ve adil olmak, büyüklere ve küçüklere saygı göstermek, sosyal adalet ve temizlik. Yani böyle benzerlikler nedeniyle, dinlerin Sümerlerden alındığı iddiasında bulunmak çok ilginç! Ya akıl alacak gibi değil! Sorun olaylara bakış açısı ve okuma problemidir. Siz olaylara hep inançsız gözle bakmak isterseniz, tabi ki o taraftan okursunuz… İnanmayanların izlediği tutum böyledir, inkarlarına delil getirmekte zorlanınca, yaptıkları şey, kutsal değerleri ve inançları nasıl vurabilirizdir! İslâm Hz. Muhammed'le başlamadı ki… Âdemle de vardı… Âdem ve sonra oğulları, sırayla gelen peygamberler Allah adıyla toplumla konuştular, yaşadıklarını paylaştılar. Devam eden inançlar elbette ki, birbirine benzeyecek. Çünkü aynı lambadan çıkan ışıklardır… Benzerlik olmasaydı asıl o zaman problem var demektir. Olaylar, anlatılar, mesajlar, tabii ki birbirine benziyor… Çünkü kaynak aynı.. Aynı kökenden gelmesine neden şaşıracakmışım? Elbette ki saf inanç baştan beri aynıydı. Ayrıca Hanifdi İbrâhim. O putlara tapmadı, aksine Sümerler putlara taptığı için dışlandı. Hz. İsa kendi resmini ya da haçı mı kutsallaştırdı yaşarken? Hepsi ondan sonra pagan putperest inananlar tarafından kiliselere koyuldu… Ayrıca bu benzerlikler insanoğlunun ortak hafızasını gösteriyor. Demek ki olaylar geçmiş Milletler tarafından da bilinmektedir. Demek tüm dinlerde ortak ve benzer noktalar vardır. Bu da Peygamberlerin benzer şeyler söylediğini gösterir. Kuran'ı Kerim'e bakıyorsun diğer kutsal kitaplardaki ve Sümer yazıtlarındaki kısalara benzerlikler var, ama Kur'an'daki içeriğin edebiliği ve zenginliği insanı hayrete düşürüyor. Örnek Yusuf süresini alın Tevrat'ta Yusuf suresini okuyun, bir de Kur'an'dan okuyun, aradaki farkını görürsünüz. Sümer yazıtlarıyla zaten karşılaştırılmayacak düzeyde bir zenginlik var Kur'an'da. M.Arkaon'un, Kur'an Mucizesiyle ilgili bir tespiti var: Kasas suresinde Firavun ve Musa'nın karşılıklı konuşmalarında, Musa, alemleri, yeri ve göğü yaratan Allah'a inanmaya çağırır. Firavun da yanındaki Haman'a (usta başı): Ey Haman bana bir kule yap çıkıp bakayım gerçekten Musa'nın Rabbi orada mı? Der. Haman kavramı ilk defa Kur'an'da geçer, son yüzyılda Mısır Hiyeroglif yazıları çözüldüğünde, tabletlerde geçtiği ve Haman'ın Firavunun Usta başı olduğu, (yani İmar Bakanı) anlaşıldı. Haman adı hiçbir kutsal metinde geçmez. İlk defa Kur'an'da geçen bu bilgiye, mektep medrese görmeyen ümmi bir peygamber nasıl ulaştı? Siz düşünün artık… Yeni buluşlar Muazzez İlmiye Çığ'ın Teorisini bitirdi: Zamanla eldeki arkeolojik kazılar sonucunda elde edilen bilgi ve belgeler Muazzez hanımın iddialarının geçersiz olduğunu gösteriyor. Bu tezi çürüten EBLA metinleri: Sümer tabletlerinden bin yıl önce yine aynı bölgede Suriye'de çıkmış EBLA tabletleri var. 1974 yılında Suriye'nin antik kenti olan Ebla'da (Sümer bölgesi) bulunan kalıntılara niye bakmıyorlar? Niye sadece Sümerlere takılıyorlar? çünkü Ebla yazıtları Sümerler'den çok çok daha öncedir. Çünkü 3.500 yıllık Gılgamış'tan 1000 yıl önce yazılmış aynı bölgede yani Sümer bölgesi. İtalyan arkeolog Paolo Matthiae, bu tabletlerde; Mele-i Ala'da Mikail Melek, İbrahim (Abraham) , İsmail peygamber, Nuh, Hud peygamber, Lut kavminin helak olduğu Sodom ve Gomore anlatılıyor. Kenan illeri anlatılıyor. Harran'dan bahsediliyor. İrem şehri var. Yemen ile Umman arasında harap olmuş eski bir medeniyettir. İrem şehri Kur'an'da geçen ad kavminin yaşadığı yerdir. Demek aynı toplumun bir önceki ataları Tek tanrı inancına ve dine dayalı bazı hakikatleri anlattığı görülüyor mu tabletlerde… İbn-i Haldun'a göre ad kavmi iki zalim kardeş tarafından yönetiliyor, İslami kaynaklara göre şehit ve şeddat adında Hud peygamber'in geldiği kavimdir, Hz ibrahim'den önce de yaşamış ve helak olmuş bir kavimdir. Boyları uzun, çok güçlü insanlardan oluşan bir toplum, zaten bu güç onları helake götürmüş. Bu EBLA metinleri; Tek tanrılı dinlerin 3500 yıllık Ninova'da bulunan Sümer yazıtlarındaki bilgilerden elde edildiği iddiasını çürütüyor Demek ki Sümer yazıtları içine geçen bazı anlatımlar bu EBLA tabletlerinden tek tanrılı dinlerden alınmıştır. Bugün, bu tabletler Suriye'de Halep, Şam ve İdlib müzelerinde tutulmaktadır. Günümüzde birçok yerde yapılan arkeolojik ve jeolojik araştırmalarda bundan 12.000 yıl önce büyük bir Tufan yaşandığını gösteriyor. Böyle global düzeyde olan bir hadise, elbette Sümerler'de de ele alınmıştır. Hatta Göbeklitepe'nin de bu Nuh tufanından sonra yeryüzünde kalanların inşa ettiği söyleniyor. Aslında, Nuh tufanının Sümerler'de geçmemesi tuhaf olurdu, bu sadece Sümerler'de değil, mesela Etiyopya tarihine bakınız orada da Naha diye biri çıkıyor, Tufan'da gemi yapıyor ve ailesi ile birlikte bu gemiye biniyor. Naha ütopya dilinde çok uzun yaşayan kişi demektir. Meksika'daki Aztek kalıntılarında da bu bilgi var ve büyük tufandan bahsediliyor ve sahillerine gemilerle gelen insanlardan bahsediyor. Hatta Avustralya'da Aborjinler var ve bunların 40.000 yıllık tarihi var: “bir zamanlar her tarafı sular kaplamıştı, su üstünde yüzen bir ev içindeki bir adamın ailesi ile seyahat ettiğini gördük” diyor insanlar. Aborjinler'in 17.500 yıllık mağaraları var ve o mağaralarda yapılan resimler var. Sanki tüm medeniyet 5000 yıllık Sümerlere dayanıyor gibi. 12.500 yıla dayanan Göbeklitepe birçok arkeolojik teorileri alt üst etti. Düşünün o günkü insanlar yıldızları gözlemlemiş! Evrimciler ne diyordu, işte insan 10 ile 40 bin yıl arasında bugünkü dini duyguları düşünmeye başladı. Dünyanın neresine giderseniz gidin Tanrı/Allah fikri var, bir yaratıcı fikri var, bir ilahi güce insanlar inanmışlar. Ya olmayan bir şeyi insan icat edemez ve uyduramaz. Sümerlerin biraz gerisine 500 yıl daha gittiğimizde, Sümer kenti olan Uruka, yani Gılgamış'ın yaşadığı yerlerdeki topluma Hz. İbrahim gönderiliyor. İbrahim Peygamber Gılgamış'tan yaklaşık 500 yıl önce gelmiş ve bu topluma bir peygamber olarak, insanın yaratılmasını, Nuh tufanını, ortak değerleri anlatmış. Maalesef onlar mitolojik anlatımlarla ve putperest olarak bu hakikatleri gölgelemişler. Demek kutsal kitaplarda anlatılanlar Sümerlerden değil tam tersine peygamberlerden Sümerler'e geçmiş. Mesela Hz. İdris 14.000 yıl önce yaşadığı söyleniyor ve bir Sümer peygamberidir. Sümerlerin yaşadığı o bölgelerde gelen bir peygamberdir ve ilk yazıyı bulan kişi olduğu dini kaynaklarda ele alınmıştır. Demek ki, Kutsal kitaplar ve dini hakikatler Sümerlerden değil; Sümerlere, onlardan önce bu konuları anlatan peygamberlerden geçmiştir. Sevgi ve saygılarımla…
YORUM YAZIN
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 06 Kasım 2024 İlahiyatçıları/din adamlarını dinlerken ölçüleriniz olmalı07 Ekim 2024 Kur'an'ın, Tevrat, İncil ve Avesta'dan farkı11 Ağustos 2024 Düşünme Örgümüz ve Ülfet Tuzağı: ATEİZM VE AGNOSTİSİZM25 Haziran 2024 Bilimsel Bilgiye Müslümanca ve Ateistçe Bakış!
|