MADDE VE UYUŞTURUCU BAĞIMLILIĞI VE BİNGÖLUyuşturucu ve madde bağımlılığı toplumun kanayan yarası olmuştur. Her gün televizyonlarda ve gazetelerde bu tür haberler sıkça yer almaktadır. Düşündüren husus ise, uyuşturucu kullanma yaşının sürekli düşmesi ve toplumda kullanma oranının sürekli artmasıdır. Raporlarda, dünyada uyuşturucu kullanımı oranı yıllık yüzde 8 artıyor. Uyuşturucuya yıllık harcanan para 500 milyar dolardır. Bu miktar 165 ülkenin milli gelirinden daha fazladır. Dünyada uyuşturucu ve madde bağımlılığı nedeniyle yılda, 200 bin insan hayatını kaybediyor. Avrupa ülkelerinde kokain kullanımı son on yıl içinde 2 milyon kişiden 4,1 milyon kişiye çıkarak ikiye katlanmıştır. Amfetamin (sentetik uyuşturucu) benzeri uyarıcı maddelerin kullanım oranı dünya çapında 30-40 milyon kişiye ulaşmıştır. Günümüzde tüm Avrupalı yetişkinlerin neredeyse dörtte biri en az bir kez uyuşturucu kullandığı aktarılmaktadır. Ülkemizde son yıllarda uyuşturucu kullanımı özellikle genç nüfusta hızlı bir şekilde artmaktadır. Ülkemizde yılda ortalama 350 kişi uyuşturucudan ölmektedir. Yıllardır, ülkemizin narkotik ticaretinde bir “transit” ülke konumunda olduğu söylenmektedir. Ama unutulmamalıdır ki, madde, geçerken, geçtiği ülkede de “soluklanmakta”, geçtiği ülkelere de yüklüce bir miktar “bırakılmakta” ve bu uluslararası ticaretin yerli işbirlikçilerince, “geçişten” arta kalan maddeler, ülkemizde “iç piyasaya”, insanımıza sunulmaktadır. Sorun sadece bir ülkenin değil; dünyanın sorunudur! Dolayısıyla, sadece bir ülkenin uygulamaya sokacağı önlemlerle değil, ulusların işbirliği içerisinde çözebileceği bir sorundur. Türkiye uyuşturucu ve uyuşturucu bağımlılığı izleme merkezinin resmi raporlarında; uyuşturucu kullanımı yaşı düşmüştür ve kullanım oranları sürekli yükselmektedir. Hapishanelerimizdekilerin yüzde 18'i uyuşturucu suçundan hüküm giymiş. Madde bağımlılarının yüzde 80'i suç işliyor. Suç, giderek davranış haline dönüşüyor. Birçok suçun temelinde de uyuşturucu ve madde bağımlılığı yatmaktadır. Çocuk ve gençlerde madde bağımlılığı, genellikle 12-18 yaş aralığında alkol ya da diğer maddeleri denemek yaşla beraber artış göstermektedir.Uyuşturucu kullananların geneli 14-30 yaş arasıdır. Bu da nüfusumuzun yüzde 50'sini teşkil etmektedir. Türkiye'de 12-17 yaş aralığındaki çocukların risk altında olduğunu artık çok açık. Çoğunlukla genç olmak üzere uyuşturucu kullanımına bağlı ölümlerin ciddi oranda artması ve yüksek riskli kullanıcı sayısının yükselmiş olması bizleri endişelendirmektedir. Dünyayı saran 5 bağımlılık bizi de endişelendirmektedir. Raporlar Türkiye'de alkol, tütün, kumar, teknoloji ve madde bağımlılığı olarak sayılan 5 bağımlılık sayısı 10 milyonu bulmuş olabileceği söyleniyor. Gelinen noktada uyuşturucunun ülkemiz açısından ciddi boyutlarda sosyal problemler, sağlık yükü ve güvenlik sorunları doğurduğunu görüyoruz. Öyle ise nedir madde bağımlılığı, nedir uyuşturucu? İnsan hayatını olumsuz etkileyen ve içilen uyuşturucunun niteliğine göre bedeni esir alan ilk etapta keyif veren ve akabinde ölüme kadar sürükleyen kimyasal içeceklerdir. Doğal halde bulunan Haşhaş Kenevir bitkisinden elde edilen uyuşturucular, yanında sentetik olarak yapılanlar da var (ekstazi, vb.) Yaş pastada bile sentetik boyalar kullanılmaktadır. Keyif verici olarak kullanılan maddelerin hepsi başlangıçta tıbbi tedavi amaçlarla kullanılmıştır. Ne acıdır ki zamanla alışkanlık ve bağımlılık yapmıştır. Göz altı ve kol bölgelerinde morartılar gibi fiziksel belirtiler yanında; içe kapanma, yalınız kalma isteği, toplumdan kaçma, karamsarlık ve deprasyon eğilimi, kendilik değer düşüklüğü, anksiyete, uyku ve uyuşukluk hali, geç saatlere kadar uyanık durma, okul başarısında düşüklük gibi psikolojik belirtiler söz konusu olabilmektedir. Çocuk ergenlik yaşına geldiğinde bir arayışa yönelir, kimlik arayışıyla akran gruplarını da arar; gerek toplum, gerek anne baba ve gerekse çocuğun çevresi tarafından doğru kanalize edilmediği zaman sokakta kötü niyetli kişilerin tuzağına düşebilir. Bu nedenle öncelikle anne ve babalar,çocuklarına sahip çıkmalı, onları sevmeli, koruyucu önlemleri almalılar.
BİNGÖL'DE MADDE KULLANIMI VE BAĞIMLILIĞI Şiddetle Mücadele Vakfı tarafından 2015-2016 yıllarında yürütülen çalışmalarla hazırlanan ‘Bingöl İli Sosyal Analiz Çalışması'nda yer alan bilgilere göre; kentte yaşayan vatandaşların yüzde 92'si alkol kullanmıyor. Araştırmaya katılanların yüzde 88,8'i de uyuşturucu kullanımını hiç denemediklerini belirtirken, yüzde 5'i bir ara kullandığını, yüzde 3'ü ise bir kez denediğini ifade etmiştir.Çalışmada, “Araştırmaya katılan vatandaşların yarısı uyuşturucu kullanımının en önemli sebebinin gençlerin ve insanların sıkıntı içinde olmasına bağlamaktadır. Yüzde 6,2'si yörede şiddet kültürünün yaygın olmasının etken olduğunu düşünmektedir. Bingöl ilimizde de en önemli sebep işsizlik gösterilmişti (Bingöl Sosyal Risk Araştırması, 2016). Burada en çarpıcı olan şey vatandaşların dörtte biri uyuşturucuya erişimin kolay olduğunu düşünmesidir. “Bunu bilen insanların uyuşturucu kullanma riski de artar” ifadeleri yer aldı. Çalışmada yer alan grupların verdikleri cevaplar: Aile hekimlerinden oluşan gruba göre; “Bingöl'de madde bağımlılığı var mesela görev yaptığım “….mahallesi'nde yeşil reçete için çok fazla talep alıyoruz. Cezaevinde aile hekimi olarak çalışıyorum oraya gelenlerin onda sekizi madde bağımlısı. Bingöl'de maddelere ulaşım çok kolay. Çok kolay temin edebilirsiniz. Bingöl'de en çok esrar maddesi kullanılıyor, esrar çevredeki köylerde bile ekili oluyor, bazı köylüler geçimini esrardan sağlıyor, fikri hâkim. İslami duygunun eksikliği ve teknolojinin bu kadar gelişmesi bireyleri yalnızlaştırıyor ve maddeye yönlendiriyor. Diğerleri ise: “İlk olarak merakla başlıyor. Arkadaş ortamına ayak uydurmak için ortamlarda yaygınlaştırılıyor. Bağımlılığın artışının kişilerarası etkileşimden kaynaklandığını, kişi o maddeyle ne kadar çok karşılaşmışsa o kadar kullanım oranı artmıştır. Bingöl'de maddelere ulaşım çok kolay. Çok kolay temin edebilirsiniz. Bingöl'de en çok esrar maddesi kullanılıyor, esrar çevredeki köylerde bile ekili oluyor, bazı köylüler geçimini esrardan sağlıyor. Ailelerinde bilinçsiz olması da bunu yaygınlaştırıyor. Aile, okul ve toplumsal duyarlılık, bu üç unsurun üzerinden inşa edilmeyen bir olayın, sosyal problemin sosyal vakanın önüne geçemek çok zordur. Şeklinde görüşler hâkim. BİNGÖL'DE GÜZEL ÇALIŞMALAR DA OLDU ANCAK YETERLİ DEĞİLDİR… İki yıl önce, 26 Haziran Dünya Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü kapsamında, Valilik, Belediye, İl Sağlık ve İl Emniyet Müdürlükleri ile Yeşilay koordinesinde, Genç Caddesinde stant kuruldu. Burada vatandaşları bilgilendiren narkotik polisleri ve Yeşilay Cemiyeti, vatandaşlara broşürler dağıttı. Milli Eğitim Müdürlüğünce Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü'nde seminerler düzenlendi. Belediye ve Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından yapılan çalışma ile kent genelinde şimdiye kadar 133 metruk binanın yıkıldığı, "Emniyet Müdürlüğü ve özellikle Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü görevlileri tarafından okul önleri ve çevreleri, park-bahçeler ve çevrelerinde, ilimiz genelinde yaptıkları denetimler, vatandaşlarda farkındalık oluşturmak adına yaptıkları yetişkinlere yönelik seminerler ve açtıkları bağımlılıkla mücadele stant çalışmalarını takdirle karşılıyoruz. Ancak yeterli olmadığını hatırlatıyoruz. Sporcu kökenli, beyefendi bir belediye başkanımız var. Belediye başkanımız, Milli Eğitim ve Valilik ile işbirliği yaparak, Çocuk ve gençlerimizin kendilerini geliştirecekleri, güzel alışkanlıklar kazanacakları Gençlik Merkezleri ve kurslar açarak gençlerimize sahip çıkmalıdırlar. Ailelerin bilinçlenmesine yönelik seminer ve etkinlikler düzenleyerek görevlerinin hakkını vermelidirler. Bürokrasi ve sivil toplum kuruluşları ele ele vererekgençlerimizi bu illette düşmekten korumalıdırlar. Bu konuyu sürekli gündemde tutmalıdırlar. Çocuk ve gençlerde madde bağımlılığının en belirgin başlama sebebi ‘'merak'' tır. Madde kullanımı başlangıçta sorunlar nedeniyle ortaya çıkan iç sıkıntı ve kaygıyı azaltmak için kullanılır. Fakat çok kısa bir süre sonra kendi başına diğer tüm sorunların toplamından daha önemli olmaya başlar. Uyuşturucu kullanmak, daha çok ergenliğe giriş döneminde başlıyor. Ergenlik ve gençlik biyolojik, bilişsel ve sosyal alanlarda değişikliklerin olduğu bir dönemdir. Gece, özellikle müzik partileri için dışarı çıkan ve geç saatlere kadar eve dönmeyen çocuk ve gençler risk altındadır. Biz çocukken mahallede oynadığımızda ezan okudu mu eve gelirdik. Karanlık çöktüğünde evine gitmeyen arkadaşlarımız çoğu sonradan tütün, alkol, uyuşturucu tuzağına düştüler. Çocuk Ve Gençlerde Madde Bağımlılığını Önlemenin Yolları: Aileler, ergenlik ve gençlik yıllarının, özellikle arkadaş davranışlarından etkilenmeye çok açık hassas bir dönem olduğunun bilincinde olarak, gençlerin kişisel gelişimlerini ve bireysel yeteneklerini güçlendirmelerini teşvik ederek, akranlarından gelecek olumsuz baskılara karşı dirençlerini arttırmalıdırlar. Ailelerin çocuk ve gençlerde madde bağımlılığını engellemek için yapması gerekenler; Çocuklarına karşı tutarlı ve adaletli olmalıdırlar. Açık ve anlaşılır kuralları olmalıdır. Tatlı-sert bir disiplin anlayışı gerekiyor. Çocuk evde sıkılmamalıdır. Evler çocukların en güzel yaşam ve güven alanına dönüşmelidir. Düşüncelerini ve hislerini ifade etmesine fırsat verilmeli, yeri geldiğinde arkadaş ve sırdaş olunabilmelidir. Çocuğun arkadaşları ve ne yaptığı iyi bilinmelidir. Arkadaş çevresi yakından izlenmeli. Doğru ve iyi çocuklarla arkadaşlık kurmaları sağlanmalı ve desteklenmelidir. Okul yönetimi ve öğretmenleriyle çok iyi diyaloglar kurulmalıdır. İyi ve erdemli ailelerle dostluklar geliştirilmelidir. Sağlıklı bir inanç, maneviyat ve ahlak sahibi olmaları sağlanmalıdır.
Yunus Emre, “sevelim sevilelim bu dünya kimseye kalmaz” diyor. Ben de “bu dünya çocuklarımıza kalacak” diyorum. Geleceğimiz ve teminatımız olan çocuklarımıza sahip çıkarak, güzel günlere yönelme dileğiyle. Dostça ve gönlünüzce kalın.
Bünyamin BAYRAM Eğitim Yönetimi ve Denetimi Uzmanı YORUM YAZIN
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 14 Aralık 2024 Suriye nereye gidiyor?06 Kasım 2024 İlahiyatçıları/din adamlarını dinlerken ölçüleriniz olmalı07 Ekim 2024 Kur'an'ın, Tevrat, İncil ve Avesta'dan farkı02 Eylül 2024 Üç kutsal din Sümer efsanelerinden mi alındı?
|