Ihd, insan hakları sorunların dikkat çektiİnce: İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin kabul edilişinin 65.yıldönümü. Maalesef bugünü dünyanın pek çok yerinde acıyla yaşıyoruz. İnsanın, insan olmasından doğan haklarına kavuşmak için verdikleri mücadeleye karşı zorba tutumlarından vazgeçmeyen otoriter güçler, bu zorbalıklarında direnmektedirler dedi.![]() İnsan Hakları Derneği Bingöl Şubesi, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin kabul edilişinin 65. yıldönümü nedeniyle basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasına Nelson Mandela'nın sözüyle başlayan İHD Başkanı Mehmetcan İnce: “Hiç kimse ten renginden, geçmişinden ya da dininden dolayı bir diğerinden nefret ederek dünyaya gelmez! İnsanlar nefret etmeyi öğrenirler ve eğer nefreti öğrenebiliyorlarsa o zaman onlara sevmeyi de öğretebiliriz'. Bugün, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin kabul edilişinin 65.yıldönümü. Maalesef bugünü dünyanın pek çok yerinde acıyla yaşıyoruz. İnsanın, insan olmasından doğan haklarına kavuşmak için verdikleri mücadeleye karşı zorba tutumlarından vazgeçmeyen otoriter güçler, bu zorbalıklarında direnmektedirler. Bu yılın ortasında Mısır'daki militarist güçlerin askeri darbesi ve bu darbeyi protesto eden sivil halktan yüzlercesinin katledilmesi; Suriye'de devam eden iç savaşın sonucunda binlerce masum insanın katledilmesi ve bu kaosun hala devam ediyor olması dünyanın insan hakları karnesini belirtmek için yeterli örneklerdir” dedi. “Yeşeren umutlarımız bir türlü fidana dönüşmüyor” İnce: “Ülkemizde ise Kürt sorununun demokratik zeminde çözümü için PKK lideri Sayın Abdullah Öcalan ve AKP Hükümeti aktörlüğünde başlatılan çözüm süreci statükoda direnen kesimler dışında halkın büyük kesiminde büyük bir umut doğurmakla birlikte, bu sürecin arzulanan bir aşamaya gelmemiş olması biz insan hakları savunucularında olduğu gibi Kürtlerin büyük kesiminde de kaygılara yol açmaktadır. PKK'nin tek taraflı ateşkesine ek olarak Sayın Öcalan'ın Newroz mesajıyla birlikte silahlı güçlerin ülke sınırları dışına çekilmesinin yarattığı olumlu barış fırsatı, hükümetçe tam olarak değerlendirildiği kanısında değiliz. Zira bu kapsamda başlatılan görüşmeler, müzakereye dönüştürülememiştir. Çözüm sürecinin kilit noktasında bulunan Sayın Öcalan üzerindeki ağır tecrit koşullarının devam ediyor olması, avukatlarıyla görüştürülmemesi, bizzat sayın başbakanın seçerek görevlendirdiği akil insanlar heyeti raporlarından yeterince istifade edilmemesi, yazımına başlanan sivil anayasanın rafa kaldırılması, insan hakları savunucuları ve Kürt siyasetçilerinin yaklaşık beş yıldır tutukluluk durumlarının devam ediyor olması, karakol yapımının son gaz devam etmesi, polisin yetkilerini artırmaya dönük çalışmalar kaygılarımızı daha da artırmaktadır. Ancak bu kaygılarla birlikte umudumuzu da diri tutmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı. “Roboski aydınlatılmamışken, yeni Roboskiler yaşatılmaktadır” ‘Halkların kardeşliğine, utanç duvarlarıyla engel olunmak istenilmektedir' diyen İnce: “Bizler insan hakları savunucuları olarak bütün halkların olduğu gibi Kürtlerin de kendi kaderlerini tayin hakkına sahip olmaları gerektiğini savunuyoruz. Bu amaçla Rojava'da Kürtlerin statü oluşumuna Türkiye'nin tavrını olumlu bulmuyoruz. Normal sınırların kaldırıldığı günümüz dünyasında, halkları utanç duvarlarıyla birbirlerinden ayırma teşebbüsü beyhudedir. Yaklaşık iki yıl önce Roboski'de yaşanan trajedinin failleri ortaya çıkarılmadığı gibi, Roboski dosyası askeri yargıya havale edilmiştir. Devlet Kürdistan'da yeni Roboskiler yaşatmıştır. Bunun en son örneği Gever'deki katliamdır. Bu katliamları bir kez daha lanetliyoruz” diye konuştu. “Cezaevleri kan ağlıyor!” Cezaevlerinde bulunan hastalara dikkat çeken İnce: “Periyodik aralıklarla yayınladığımız her ihlal raporumuzda cezaevlerinin kanayan yara olmaya devam ettiğinin altını çizdik. Cezaevlerindeki beşyüzü aşkın ileri derecede hasta mahpuslardan 163'ünün durumu, her an ölümü gerçekleşebileceği seviyededir. Gerçekleşecek her ölümden başta Adli Tıp Kurumu olmak üzere, hükümet özellikle de Sayın Adalet Bakanı ve Sayın Cumhurbaşkanı sorumludur. Bu konuda ilgilileri bir kez daha uyarıyor ve onları duyarlı olmaya çağırıyoruz. Cezaevlerindeki olumsuzluk sadece hasta mahpuslarla ilgili değildir. Bingöl M Tipi Kapalı Cezaevi'ndeki firar olayından sonra, burada bulunan siyasi mahpusların çeşitli illere sürgün edilmesi yetmiyormuş gibi, ilgili bakanlık bu firar olayını bir mazerete dönüştürerek cezaevlerini siyasi mahpuslar için bir zindana dönüştürmüştür. Firar olayına karışmadıkları halde onlarca mahpusa disiplin cezaları verilmiş, haklarında soruşturma başlatılmıştır. Ayrıca bir diğer fatura da Kürt olan infaz koruma memurlarına kesilmiştir” dedi. “Bingöl, adeta tecavüz vakalarıyla anılan bir il olmuştur” Bingöl'de yaşanan tecavüz vakalarına dikkat çeken İnce: “Asker kökenli 8 kamu görevlisinin karıştığı iddia edilen E.A tecavüz davasındaki yoğun kamuoyu baskısına rağmen Bingöl Ağır Ceza Mahkemesi'nin tutuklu sanığı da serbest bırakması, bizlerde tecavüz kültürünün meşrulaştırılacağı kanısını kuvvetlendirmiştir. Ayrıca bu olay dışında ilimizde başka tecavüz vakaları da ardı sıra yaşanmıştır. Yaşanan haksızlıklara karşı yükselen sesler, açılan soruşturmalarla kıstırılmak istenmiştir. Yaşanan hak ihlallerine tepkisiz kalmayarak basın açıklamalarına katılan onlarca kişi hakkında, Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığınca toplantı, gösteri ve yürüyüşleri kanununa muhalefetten soruşturmalar açılmıştır. Haklarında soruşturma açılanların hemen hemen hepsi insan hakları avunucusu, öğrenci, KESK ve BDP üyesi kişilerdir. Kanaatimizce, polis fezlekelerine dayandırılarak savcılarca açılan bu soruşturmalar ile toplumun dinamiklerine gözdağı verilmek istenmektedir. Sevinçle karşılamamız gereken Evrensel İnsan Hakları Günü'nü, bir bütün olarak dünyanın ve ülkemizin bu tablosu gözler önünde dururken buruk karşılıyoruz” şeklinde konuştu. Açıklamaya destek veren kuruluşlar şöyle: KESK Bingöl Bileşenleri, BDP Bingöl İl Teşkilatı, DTK, DÖKH, MEYA-DER, HDP Bingöl İl Teşkilatı, Rençber Aziz Kültür Merkezi ve BÜÖ-DER. YORUM YAZIN ![]()
|
|