İstanbul'da yabancı medya kuruluşları temsilcileriyle bir araya gelen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.
Suriye'deki sürece ilişkin açıklama yapan Yılmaz; “Suriye'deki düğüm, ancak siyasi çözümle çözülebilir. Biz meselenin bütün taraflarıyla, Rusya, İran, Fransa, Almanya ve ABD ile görüşüyoruz. Ve tarafları, siyasi çözüm yolunda ilerleme hususunda yönlendirmeye çalışıyoruz. Zira biz kesin bir şekilde Suriye'nin siyasi birliği ve toprak bütünlüğünün ‘olmazsa olmaz' olduğuna inanıyoruz. Suriye'nin bütünlüğü bazı ülkelerin umurunda olmayabilir. Ancak bu ülkelerin aksine, Türkiye, Suriye'nin bütünlüğü konusunda son derece hassas ve ısrarcı. Bunun olması için de, yabancı güçlerin varlığına ihtiyaç duyulmayan yeni bir atmosfer oluşturulması şart. Bu ortam ise ancak Suriye halkının farklı kesimlerinin haklarının garanti altına alınmasıyla olur. Sonuçta Suriye'de şu ana kadar yüzbinlerce kişi öldü, milyonlarca kişi ise evlerini terk etti. Bu sebeple, kurumların yeni biçimlenmesi ve yeni bir siyasi atmosferin oluşması için tarafların Suriye'de pozitif rol oynamaları önemli” şeklinde konuştu.
‘TÜRKİYE'NİN OPERASYONLARI SAYESİNDE ŞİMDİYE DEK 300 BİN SURİYELİ EVLERİNE DÖNDÜ'
Yılmaz, Ankara'nın Şam'la doğrudan temas halinde olmadığına da değinerek "Sonuçta bu gayrimeşru rejim, yüzbinlerce kişinin ölümüne yol açtı. Bu yüzden rejimle görüşme halinde değiliz. Ancak ülkede siyasi çözümün tam anlamıyla hayata geçmesi ve anayasal sürece girilmesi önemli" dedi. Suriye'nin Türkiye için bir güvenlik meselesi olduğunun altını çizen Yılmaz "İdlib mutabakatı ve Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile birlikte Suriye'de gerçekleştirdiğimiz operasyonlar son derece önemliydi. Bu operasyonlar sayesinde, şimdiye kadar yaklaşık 300 bine yakın Suriyeli Türkiye'den evlerine döndü. Türkiye, başından beri Suriye halkının güvenliğine öncelik verdi. ABD Başkanı Barack Obama döneminde de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'de güvenli bölge oluşturulması önerisinde bulunmuş ancak Erdoğan'ın bu önerisi kabul edilmemişti. Ancak gelinen noktada, aynı öneri onlardan geliyor. Ayrıca, bir zamanlar Türkiye'nin çeşitli şehirlerinde terör saldırıları düzenleniyordu. Şimdi ise DEAŞ (IŞİD) Suriye'de alt edildi ve biz Türkiye'ye yönelik saldırıların olmaması için terörle mücadele ediyor ve bunun olumlu sonuçlarını da alıyoruz. Türkiye'yi hedef alan bu örgütlerden biri de PKK idi. Ancak PKK, bu mücadelemiz sonucu Türkiye içinde tecrit edilmiş duruma geldi, Türkiye dışında ise ağır baskı altında. Bir diğer örnek ise 2016'da ülkemizde darbe yapmaya çalışıyordu. Bugün bu örgütle mesafede de önemli yol katettik. Biz mücadele ederken ‘Türkiye, Kürtlere saldırıyor' savı son derece temelsizdir. DEAŞ, nasıl Müslümanları temsil etmiyorsa, PKK da Kürtleri temsil etmiyor " ifadelerini kullandı.
‘VENEZÜELLA'NIN ALTINI VE PETROLÜ O HALKA AİTTİR, BİR BAŞKASINA DEĞİL'
Türkiye'nin Venezüella'ya dönük tutumuna ilişkin bir soruyu yanıtlayan Yılmaz "Türkiye'nin Venezüella konusundaki tutumu net. Biz, Venezüella'nın doğal zenginliklerinden Venezüella halkının yararlanmasından yanayız. Dünyanın her bölgesinde çeşitli ülkeler büyük zorluklardan geçiyor. Ancak ne zaman bir ülkenin petrolü veya altını varsa, dünyanın dikkati zorluk yaşayan o ülkede toplanıyor. Ancak bize göre bu doğal zenginliklerin tek sahibi var, o da Venezüella halkının ta kendisidir, kesinlikle bir başkası değil. Asıl sorgulanması gereken, diğer ülkelerin tutumu" dedi.
Yılmaz, ABD'nin İran'a yönelik yaptırımları konusunda Türkiye'nin tavrının sorulması üzerine ise "ABD ve İran aralarındaki sorunu, yaptırımlarla değil diplomatik yolla çözmeli. Ancak Türkiye'nin durumu farklı. İran, Türkiye'nin hem komşusu hem de ülkemizle İran arasında son derece önemli ticaret ve turizm ilişkisi var. İran'dan aldığımız petrol önemli ölçüde azalsa da, İran'dan halen doğalgaz alıyoruz" diye yanıtladı.
‘RUSYA VE ABD ARASINDAKİ ANLAŞMAZLIĞIN SON BULMASINI UMUYORUZ'
ABD'nin Soğuk Savaş döneminden bu yana nükleer silahların denetiminin temelini oluşturan Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması'ndan (INF), Rus 9M729 füzesinin anlaşmayı ihlal ettiğini öne sürerek çekilmesine karşılık Rusya'nın da anlaşmayı askıya aldığının hatırlatılması üzerine Yılmaz "Türkiye, nükleersiz barıştan yana. Türkiye, Rusya ve ABD'nin en yakın zamanda yeniden anlaşamaya varmasını umuyor" değerlendirmesinde bulundu.
‘TÜRKİYE'NİN ASIL ÖNCELİĞİ EKONOMİ'
Türkiye'nin önceliğinin enflasyonla mücadele olduğuna işaret eden Yılmaz "2-3 yıl önce, sorsaydınız, ülkenin öncelikli sorunu ‘güvenlik' derdim ama şimdi ekonomi öncelikli odağımız. Son 16 yılın ortalama büyüme hızı 5.7'dir. Ülke ekonomisini 4 kat büyüttük. İhracatımız 36 milyardan geçen yıl itibariyle 170 lira milyar dolarlara gelmiş. İhracatımızı daha da artıracağız. Bunu yaparken de ithalatı arttırmaya gayret göstereceğiz. Enflasyon geçen yıl yüzde 20.3'tü. Fakat AK Parti'nin geride bıraktığı 16 yıla bakmak lazım. 16 yıl boyunca AK Parti dönemindeki ortalama yüzde 9.5. Bizden önce bu tablo son derece olumsuzdu, bu rakam yüzde 70'in üzerindeydi" dedi.
Ülkenin turizm konusunda da olumlu gelişmelere sahne olduğuna işaret eden Yılmaz "Geçtiğimiz yıl yaklaşık 40 milyon turist geldi. Üstelik turist sayısında bir önceki yıla göre de yüzde 20'lik bir artış sağlandı. Bunun ekonomik anlamda olumlu etkisi önemli. Turizmde bu güzel rakamlar ayrıca Türkiye'nin güvenlik imajı konusunda yabancı misafirlerin kafasında soru işareti olmadığını gösteriyor" diye konuştu.