10 Aralık 1948 tarihinde Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nin 60.kabul yıldönümü nedeniyle Genç Caddesi üzerinde bulunan dernek binası önünde yapılan basın açıklamasına dernek yönetimi, üyeleri ve Türkiye'nin yakından tanıdığı Çocuk-Der Genel Başkanı Nil Demirkazık'ta katıldı. Yönetim kurulu adına açıklamada bulunan İHD Bingöl Şube Başkanı Nihat Aksoy, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nin başlangıcında da ifade edildiği gibi, insan haklarının korunması ve geliştirilmesi için, ülkelerin sistemlerinin bildiride yer alan haklara ve özgürlüklere dayanması, hakların ve özgürlüklerin hukuk düzeni tarafından güvence altına alınması gerektiğine vurgu yaptı. Barışın, kalkınma ve gelişmenin ve insan onurunu korumanın yolunun bu güvenceden geçtiğini ifade eden Aksoy; “Bildirge'nin ilk maddesindeki “Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler, birbirlerine karşı kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar.” vurgusuna rağmen, özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğan insanlar, uygulanan asimilasyon politikalarıyla dili, kültürü yok edilip bu haklardan yoksun bırakılmakta. Henüz dünya halklarının tümü, maalesef, kendi geleceklerini kendilerinin belirlemesi konusunda hukuken ve fiilen eşit değiller. Durum böyle iken kardeşlik anlayışı da tesis edilememekte. Bildirge'de onur kırıcı, insanlık dışı diye nitelendirilen işkence olayları, keyfi tutuklamalar ve sürgünler dünyada ve özelde ülkemizde devam etmekte; insanların kültürel ve sanatsal etkinliklere katılmaları engellenmektedir” ifadelerini kullandı. Aksoıy konuşmasını şöyle sürdürdü : “Yıllardır can yakan önceleri “Terör Sorunu, Güneydoğu Sorunu” denilip, sonradan Kürt Sorunu olarak doğru kabul edilen mesele, doğru kabul edilmekle birlikte “tek millet, seveceksin ya da terk edeceksin” nutuklarının hâkim olduğu siyasal bir atmosferde ne yazık ki çözümsüz kalmaktadır. Et ve tırnak ayrılmazlığı gibi tabir edilen Türk ve Kürt kardeşliği, “uzadıkça” tırnak kesilerek kardeşliğin gönüllülük temeline dinamit yerleştirilmektedir. Ülkemizin en büyük ve öncelikli çözüme muhtaç olan Kürt Sorunu çözümsüz bırakıldıkça, bu durumdan nemalananlar Ergenekon çetelerini oluşturmuş ve bu gidişle Ergenekonvari yapılanmaları oluşturmaya devam da edecektir”
Kürt Sorunu çözümsüz bırakıldıkça, daha nice anaların gözyaşlarının sel olacağını belirten Aksoy; “Bu sorunun üzerine gidilmedikçe, inançlarını serbest yaşama imkânı bulamayan başörtülü kızlarımız Evrensel Bildirge'nin kendilerine tanıdığı haklardan mahrum kalacak, başörtüleri siyasal iktidarın ve muhalefetin istismar aracı olmaya devam edecektir.
Bir yandan işkence olayı devlet adına itiraf edilip özür dilenirken, diğer yandan kolluk kuvvetlerinin orantısız güç kullanmasıyla sokak ortasında vurulan vatandaşlarımızın sayıca artması karşısındaki yetersiz mevzuat ve idari tedbirler, başka ölümlerin de yaşanacağı konusunda bizleri kaygılandırmaktadır.
Ülkemizde bir seçim süreci yaşanmaktadır. Bu süreç, barışı arak plana atan bir karakterde değil, bizler tarafından barışı daha da koyu bir tonla, gür bir sesle haykıracağımız bir süreç olmalıdır.
Tüm bunlara rağmen, ilimiz için, bölgemiz, ülkemiz ve bütün dünya için acilen barış istiyoruz. Daha fazla özgürlük ve daha fazla demokrasi istiyoruz.
Bütün dünyaya barışın ve insan haklarının hâkim olması dileğiyle herkesin İnsan Hakları Günü'nü kutluyoruz” dedi.