'Tek tipleştirmek Kudüs'ün ruhuna aykırı'AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz: 'Kudüs'ü sadece bir kesimin kontrolüne vermeyi öngörüyorlar. Bu her şeyden önce Kudüs'ün ruhuna ve temel karakterine aykırı.'AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, gündemdeki konulara ilişkin Diriliş Postası'nda gazeteci Seda Şimşek'e açıklamalarda bulundu. İşte o açıklamaların bir bölümü: -ABD Başkanı Trump'ın açıkladığı sözde barış planını nasıl değerlendiriyorsunuz? "Hepimiz televizyonlardan izledik, bir tarafın olmadığı, tek taraflı bir açıklama her şeyden önce. Bir barış planından söz ediliyor ama muhatabı orada değil. Filistinlilerin olmadığı, Filistin halkının kabul etmediği bir anlaşmanın yüz yılın anlaşması olması, bir anlaşma olarak görülmesi mümkün değil, olsa olsa tek taraflı bir dayatma. İçeriğine bakıldığında da, yıllardır mazlum, işgal altında olan Filistin halkının haklarını gaspetmeye, işgali meşrulaştırmaya ve genişletmeye dönük bir yaklaşım. En kritik unsurlardan birisi Kudüs'ün konumu. Kudüs üç semavi din için kutsaldır. Müslümanların ilk kıblesi, Hristiyanlar ve Yahudiler için de kutsal. Geçmişte Osmanlı döneminde, yüz yıllarca bu çeşitlilik öldürülmedi. Bu çeşitlilikleriyle Kudüs bugünlere geldi. Şimdi Kudüs'ü tek tipleştirmek isteyen tekelci bir anlayış ortaya konuluyor. Kudüs'ü sadece bir kesimin kontrolüne vermeyi öngörüyorlar. Bu her şeyden önce Kudüs'ün ruhuna ve temel karakterine aykırı. Kudüs insanlığın vicdanıdır, farklılıkların bir arada yaşadığı kutsal bir şehirdir. Kudüs'ü tek tipleştirmek, homojen bir yapıya, tek bir anlayışın kontrolüne bırakmak kabul edilemez. ‘Kudüs kırmızı çizgimizdir' diyoruz, sadece Müslümanların değil, insanlığın kırmızı çizgisidir. Hangi dinden, meşrepten, ideolojiden olursa olsun herkesin birleşmesi lazım. Türkiye olarak mazlum Filistin halkının yanında olmaya devam edeceğiz, güçlü olduğu için dayatanlara karşı haklı olanları savunacağız. Mecliste grubu bulunan bütün partiler ortak bir tavır geliştirdi, Meclisimiz ortaya koyduğu tavırla Filistin ve Kudüs meselesinin Türkiye için milli bir mesele olduğunu bütün dünyaya göstermiş oldu. Cumhurbaşkanımız bu konuda yoğun bir görüşme trafiği içinde, Türkiye uluslararası hukuk çerçevesinde bütün imkânları sonuna kadar kullanarak bütün uluslararası mekanizmaları harekete geçirecek." İDLİB'DE İNSANLIK TRAJEDİSİ YAŞANIYOR İdlib'den Türkiye sınırına yönelik bir göç dalgası mı geliyor sorusuna cevap veren Yılmaz “İdlib'de Rusya ve İran destekli rejim, “terörle mücadele” adı altında sivil halka yönelik insanlık dışı bir saldırganlık içinde. Çoluk çocuk, pazar yerleri bombalanıyorsa, hastaneler, okullar tahrip ediliyorsa bu terörle mücadele değil, doğrudan sivil halka dönük saldırıdır. İnsanlık trajedisi yaşanıyor, İdlib'den yüz binlerce insan hareket halinde sınırımıza doğru geliyor. Diğer ülkeleri bu kış koşullarında insani yardım için dayanışmaya çağırıyoruz. Astana sürecinin oluşturduğu mekanizmaların çalışması ve siyasi çözüm için başta Rusya ve İran olmak üzere, diğer ülkelerin bunun için rejime daha fazla baskı yapması gerekiyor. Türkiye olarak üzerimize düşeni fazlasıyla yapmaya devam edeceğiz” dedi. HAFTER'E DESTEK AVRUPA DEĞERLERİNİ TAHRİP EDİYOR -Libya'da Berlin Konferansı'nın ardından yeni bir sürecin başladığı söylenebilir mi? "Libya'da paralı askerleri ile askeri çözüm dayatmaya çalışan Hafter bir düzen kuracağını, hâkimiyet sağlayacağını zannediyor. Arkasında bazı güç odakları var, hiçbir meşruiyeti yok. Ateşkesten yana olan, siyasi çözümü savunan meşru, Birleşmiş Milletlerin (BM) kabul ettiği Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin desteklenmesi gerekir. BM'nin tanıdığı hükümeti silah zoruyla yıkmaya çalışan gruba mesela AB içinden bazı ülkeler tarafından verilen destek AB değerlerine aykırı. Avrupa demokrasinin, hakların özgürlüklerin coğrafyası olarak kendisini tanımlarken, böyle bir yaklaşım Avrupa'nın kendi imajına, değerlerine büyük darbe vuruyor." AVRUPA İÇİN UTANÇ VERİCİ Yunan milletvekilinin Avrupa Parlamentosu'nda Türk bayrağına yönelik saldırısını da değerlendiren Yılmaz “Avrupa için utanç verici. Avrupa Parlamentosu gibi bir ortamda bu ırkçı hareketlerin yaşanması Avrupa'nın geleceği adına endişe verici. Avrupa'da kapsayıcı değerleri savunan siyasetçilerin tepki göstermesi gerekir. Yunan siyasetçiler de bu şahsın Yunanistan'ı temsil etmediğini ortaya koymalılar. Türkiye ve Yunan halkları arasında duygusal kırılmalar oluşturmaya çalışanların Yunanistan'a da hiçbir faydası olmaz” ifadelerini kullandı. İNGİLTERE İLE YENİ İKİLİ ANLAŞMALAR -İngiltere Brexit ile AB'den ayrıldı, bu AB'nin dağılma sürecinin bir başlangıcı mı? - "Uzun süredir bir kilitlenme hali vardı, çözülmüş oldu, İngiliz halkının referandumda verdiği karara uyuldu. İngiltere'nin AB'den ayrılması, Avrupa yapılarından tamamen kopacağı anlamına gelmiyor. Anlaşmalı bir ayrılık, geçiş sürecinde AB ile İngiltere arasında birçok konuda anlaşmalar yapılacak, biz de İngiltere ile yeni ikili anlaşmalar yapacağız. Yeni ayrılıkları tetikler mi zamanla göreceğiz. Avrupa, aşırılık, ırkçılık, yabancı düşmanlığını besleyen siyasi hareketlerle baş edemezse kendi içinde de çok ciddi kırılmalar yaşayabilir. Merkez partiler aşırı partileri taklit ettikçe zayıflıyor, aşırılar kazanıyor. AB'nin Türkiye ile pozitif bir gündem oluşturması, Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecinin canlandırılması bu aşırılıklara verilmiş en güçlü cevap olacaktır.” YORUM YAZIN
|
|