Aslen Diyarbakırlı olan ve 14 yaşında Bingöl'e gelin olarak gelen 65 yaşındaki Gülizar Yakut, 1971 yılında yaşanan deprem sonrası eşiyle Almanya'ya gitti. Almanya'da 40 yıl kalan, 4 çocuğu ve 7 torunu bulunan Yakut, vatan hasretine dayanamayarak 7 yıl önce Türkiye'ye geri dönüp Bingöl'e yerleşti. Dönemin şartlarında okuma yazma öğrenemeyen yaşlı kadın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan'ın ülke genelinde başlattığı ‘Okuma-Yazma Seferberliği'ni televizyonda görmesinin ardından hayalini gerçekleştirmek için adım attı. Halk Eğitim Merkezine başvuran Gülizar Yakut için bir öğretmen görevlendirildi. Öğretmen, 2 ay boyunca haftanın 3 günü eve gelerek Yakut'a okuma yazmayı öğreterek, hayalini gerçekleştirmesini sağladı.
"Vatan hasreti ağır basınca memleketimize döndük"
14 yaşında Diyarbakır'dan Bingöl'e gelin olarak geldiğini anlatan Gülizar Yakut, "7 yıl Bingöl'de yaşadıktan sonra 1971 depreminden sonra Almanya'ya gittik. Yaklaşık 40 yılımızı da Almanya'da geçirdik. Vatan hasreti ağır basınca da memleketimize döndük. Televizyonlarda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan Okuma-Yazma Seferberliği'ni ilan ettikten sonra geçmişte yaşadığım heves tekrar canlandı ve okuma yazma öğrenme kararı aldım” dedi.
Okuma yazma için Halk Eğitimi Merkezine başvurduğunu dile getiren Yakut, "Raporlu olduğumu da söyledim ve öğretmeni ders vermesi için benim evime gönderdiler. Çok şükür okuma yazmayı kendime göre öğrendim. Hastane, doktor, market olsun az çok kendimi kurtarabiliyorum. Okumanın yaşı yok, her gence her yaşlıya tavsiyem bırakmasınlar, devam etsinler, okusunlar. Amacım okuma yazmayı bitirdikten sonra ehliyet almaktır. Bu hasreti de içimden çıkarırım Allah'ın izniyle” ifadelerini kullandı.
“Öğretmenle anne kız gibi oldular"
Gülizar Yakut'a 2 aydır evde eğitim verdiğini belirten öğretmen Zeynep Berdibek ise, “Halk Eğitimi Merkezinden beni arayıp 65 yaşında bir teyzemizin olduğunu ve okuma yazma öğrenmek istediğini ilettiler. Bu benim çok hoşuma gitti, çünkü okumanın yaşı yok. Geç kalınmış bir durum değil bu. Teyzemiz rahatsızlığından dolayı kendisi gelemiyor, o yüzden haftanın 3 günü teyzemize okuma yazma öğretiyorum. Biz burada öğretmenden çok anne kız gibi olduk. Oturuyoruz ders aralarında sohbetimizi yapıyoruz, çayımızı içiyoruz. Teyzemizin bundan sonraki hedefi okumayı öğrendikten sonra ehliyet almak. O da okuma yazma gibi içinde büyük bir heves kalmış. Öğrenmenin yaşı yok, kimse ben yapamam, edemem gibi bir mantığa kapılmasın. Herkes bunu yapabilir, yeter ki istesinler” diye konuştu.