Sosyal ve iletişim becerilerinin oluşmasını etkileyen bir genel gelişim bozukluğu rahatsızlığı olan Otizm ile ilgili toplumsal bilinç oluşturmak için broşür hazırlamak ve dağıtmak üzerine proje hazırlayan Gazi Üniversitesi Zihinsel Engelliler Sınıf Öğretmenliği öğrencileri, 2 Nisan dünya otizm ve farkındalık Günü münasebetiyle çalışmalarını Bingöl Online Gazetesi le paylaştılar.
“HEDEF KİTLEYİ BİLİNÇLENDİRME AMACINDAYIZ”
Projeyi, arkadaşları Davut Aslan, Ferhan Özdem ve Muhammet Fatih Çalışkan ile birlikte yürüttüklerini bildiren Ankara Gazi Üniversitesi Zihinsel Engelliler Sınıf Öğretmenliği 3. Sınıf Öğrencisi Bingöllü Cevdet Atılgan, projenin amacını şu sözlerle özetledi:
“Bu proje kapsamında amacımız otizm hakkında ulaşabildiğimiz her kitleye, otizm ile ilgili yanlış bilinenlerin aksine otizm ile ilgili doğru bilgileri ulaşabildiğimiz kitlelere anlatmaktır. Otizm hakkında yanlış bilinenlerin aksine en kısa ve en bilgileri hedef kitleye ulaştırmaktır. Bu proje kapsamında otizmle ilgili bir broşür hazırladık. Bu hazırladığımız broşürü Ankara'da yer alan Lokman Hekim Hastanelerinin yeni doğum ünitesi bölümünde ve çeşitli eczanelerde dağıtımını gerçekleştireceğiz.”
“OTİZM İLE MÜCADELE ÖNCELİKLE TANILANMASI İLE BAŞLAMALIDIR”
Proje destekçilerinden Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Zihin Engelliler Eğitimi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Necdet Karasu ise otizmin belirtileri ve ailelerin tedbir noktasında göstermesi gereken hassasiyete dikkat çekti.
Karasu: “Otizm, sosyal etkileşim ve iletişimdeki bozukluklar (sosyal-duygusal karşılık verme güçlüğü, sözel olmayan iletişim davranışlarını kullanma ve anlamadaki yetersizlikler, gelişim düzeyine uygun iletişim başlatma ve sürdürmedeki yetersizlikler), sınırlı ve tekrarlayıcı davranışlarla karakterize, erken dönemde ortaya çıkan semptomlarıyla bireyin günlük yaşam işlevlerini yerine getirmede sınırlılıklara neden olan yaygın gelişimsel bir bozukluktur (DSM V, 2013). Çocukların kendileri ile ilgilenen kişilerle aileleri bile iletişime geçmemeleri, konuşma davranışı göstermemeleri, etraflarında olup bitenlere dönük ilgilerinin çok az olması ya da hiç olmaması, göz kontağı gibi temel iletişim davranışlarına sahip olmamaları, takıntılı ve tekrarlı davranışlar göstermeleri, kendini uyarma davranışı da denilebilen davranış tiplerinden örnekler sergilemeleri bu çocuklarda sık görülen davranışlardandır. Otizmli çocukların tanılama ölçütleri arasında yer alan sosyal ve hayali oyundaki yetersizlikleri, bu çocukları diğer gelişimsel gecikmesi olan çocuklardan ayıran önemli bir belirti olarak karşımıza çıkmaktadır. Bugüne kadar hangi nedenden dolayı ortaya çıktığı tespit edilemeyen otizm hakkında nörogelişimsel bozukluk, genetik sorunlar, ağır metallerin etkisi gibi nedenler yoğun biçimde tartışılmaktadır. Fakat hiçbirisi gerçek neden olarak belirlenememiştir. Otizmin nüfus içerisinde görülme sıklığı da artıyor gibi görünmektedir. Fakat bu artış mıdır yoksa artık daha fazla tanınmaya başlanan otizm hakkında daha net ve iyi biçimde tanı konulabilmesi midir, tam olarak anlaşılmamaktadır. Otizm ile mücadele öncelikle tanılanması ile başlamalıdır. Mümkün olduğunca erken tanılanması otizmli bireylerin gelişmesinde bilinen tek etkili yol olan eğitime de erken başlanması anlamına gelmektedir. Erken başlanan eğitim birçok faydalar getirebilmektedir. Üç yaş öncesinde tanı konulması her ne kadar güç olsa da gelişmekte olan yöntemlerle otizmin tanılanması çok daha erken zamanlarda olabilmekte ve eğitim bir yaş altında bile başlayabilmektedir. O nedenle ailelerin ve toplumdaki diğer insanların otizm hakkında bilgilerinin artması, otizm ve otizmli bireyler ve aileleri için yapılabilecekler konusunda daha sağlam bir irade göstermeleri, bilhassa eğitim imkânları bakımından zorluk yaşamakta olan çocuklar için eğitim imkân ve fırsatlarının arttırılması için destek olmaları gerekmektedir” dedi.