Diyarbakır'da yaşayan Kürt siyasetçi Alaattin Parlak, Kobani eylemleri ile son bir kaç gündür yeniden başlayan PKK Şiddeti ve çözüm süreci üzerine değerlendirmelerde bulundu. HDP'nin “Sokağa çıkın” çağrısı ile başlayan Kobani eylemlerinden ve Hakkâri'de çarşıda gezmekte olan sivil giyimli üç askerin şehit edilmesi olaylarıyla toplumda tekrardan 1990'lı yıllara dönüleceği algısının oluştuğunu belirten Parlak, “Yine de bilinmeli ki, Kürt siyasetçilerin önemli bir kısmı ve Kürt halkı çözüm sürecine sahip çıkma iradesini koruyor. Kürt halkı, 1990'lara dönülmesini istemiyor, çözüm sürecini destekliyor. Bu iradeyi güçlendirmek gerekiyor. Pes etmeyeceğiz” dedi.
“HDP, PKK'NIN DİREKTİFLERİNİ UYGULADI”
Eylem Çağrısı yapan HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın Cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecinde takındığı söylemlerle çeliştiğini ifade eden Parlak, “HDP bir defa daha PKK'nın verdiği direktifleri uyguladı. Olaylar öncesinde HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın halkı sokağa çağırmasını salt onun kendi düşüncesi olarak görülemez. Demirtaş, Cumhurbaşkanlığı seçiminde demokrasi, insan hakları, söylemleriyle toplumun tüm kesimlerine kucak açarak HDP'nin Türkiyelileşmesi yolunda bir portre çizmişti; yaşanan olaylarla yakalamış olduğu algıyı kendi elleriyle yıktı” ifadelerini kullandı.
“HEDEF VE STRATEJİSİ BELLİ OLAN BİR EYLEMDİ”
Diyarbakır'a il dışından birçok deneyimli eylemcinin getirildiğini belirten Parlak, eylemleri özel ekiplerin koordine ettiğini belirtti. Eylemlerin hedef ve stratejisinin belli olduğunu belirten Parlak, “ Diyarbakır olaylarında dikkat çeken bazı hususlar var. Olaylarda kadınlar ilk defa ön plandaydı ve ilk defa eylemleri birçok bölgede kadınlar başlattı ve yönetti. Önceki eylemlerde olduğu gibi yine çocuklar kullanıldı; ancak yeni simalar ve yeni sloganlar dikkat çekiyordu. Diyarbakır'a dışarıdan yüzlerce yetişkin ve deneyimli olduğu her hallerinden belli olan eylemciler gelmişti. Eylemleri koordine eden özel ekipler dikkat çekiciydi. Örgüte bağlı bazı kişiler internet üzerinden eylemleri organize etti, hedef gösterdi, saldırı emri verdi. İlk defa "Hizbulkontra elemanlarını gördüğünüz yerde infaz edin" gibi açık çağrılar yapıldı. Sosyal medya aracılığıyla "Ellerindeki silahları örgüt elemanlarına vermeleri" noktasında sık sık duyuru yapıldı. "Silahlanın" ve "vurun" gibi emirlerle örgüt elemanlarına açık açık talimatlar verildi. Diyarbakır'da yapılan eylemlerin mekânları belli ve sınırlıdır. Bu defa eylem sahası Diyarbakır'ın neredeyse tüm sokak ve caddeleri oldu. Organizasyon, dehşete düşürür cinstendi, çünkü her yerde olay, yakma-yıkma, saldırı vardı. Aylar öncesinden hesaplanmış, organize edilmiş havası vardı. Bu kesinlikle bir Kobani eylemi değil hedefi ve stratejisi belli bir girişimdi.
“HDP, KİTLESİNE SAĞDUYU ÇAĞRISINI YİNELEMELİDİR”
HDP ve bileşenlerinin kendi kitlelerine sağduy çağrılarını sürekli yinelemesi gerektiğini belirten Parlak, “Gelinen noktada HDP'nin Kürt siyasi hareketinde ki konumunu daha somut hale getirmeli. PKK ile Hizbullah arasındaki 90'lı yıllardan kalma sorunların çözümüne zemin hazırlamalıdır. Kendisi dışındaki oluşumlara yaşam hakkı tanımalı ve saldırıların önüne geçilmeli. HDP ve bileşenleri, kitlelerine sağduyu çağrılarını yenilemeli. İç bünyelerinde olumsuzluklara karışan grupları ifşa etmeli, 'provokasyon' diyerek örtbas etmemeli. Diğer parti ve STK'larla diyalog kapısını aramalıdır. Devletin güvenlikçi politikaları eleştirilirken, örgütün bölgedeki şiddet, baskıcı ve çatışmaya yönelik eylemleri de eleştirilmelidir. HDP, kendi kozmik odalarına ve kozmik kodlarına dokunmalı. HDP, olaylardaki birincil aktörlüğünün kendisine verdiği algı ile halk ve devlet nezdinde var olan güvensizliğini pekiştirmiş ve bu nedenle bunu gidermesi zor gözüküyor. Ancak çözüm sürecinde yeni bir inisiyatif alarak çatışma ortamına en azından bundan sonra müsaade etmeme iradesini ispatlayabilir ve Hüda Par'dan ölümler nedeniyle özür dilerse yıkımı hafifletebilir” şeklinde konuştu.