Anadolu Köy Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu Başkanı Ziya Sözen, Diyarbakır'ın Lice İlçesi Yolaçtı Köyü'nde geçen yıl kurulan PKK mezarlığına Mahsum Korkmaz'ın heykelinin dikilmesine tepki gösterdi.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunacaklarını ifade eden Sözen: “Buradan hala bir nebze olsun devlet millet ve vatan sevgisini içinde barındıran devlet büyüklerimize sesleniyorum; Bu ihanet şebekelerine gereken cevabı derhal verin ve gerekeni derhal yapın. Devlet gerekeni yapmayacak ve terörist heykelini oradan kaldırmayacaksa devletin aciz kaldığı bu duruma biz millet olarak gerekeni yapacağız. Yarın bu konuda Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunacağız” dedi.
Yapılanların barış özgürlük, demokrasi ve insan hakları adına yapılıyor olmasının vahim olduğunu ifade eden Sözen: “Bu ülkede insanlar ölmesin diye baştan beri çözüm süreci denilen sonu belirsiz sürece destek verdik. Amacımız kimse şehit aileleri, korucular kan ve gözyaşından besleniyor demesin istedik. Bu ülke normalleşsin, gelişsin, kalkınsın istedik. Geldiğimiz noktada çözüm süreci PKK'nın güçlenme, toparlanma süreci olduğunu görüyoruz. Dünyanın hiçbir ülkesinde iki şehir arasındaki kara yolu 30 gün güvenlik gerekçesiyle bir örgütün kontrolünde kapalı kalmamıştır. Dünyanın hiçbir ülkesinde örgüt mensupları ve yandaşları herkesin gözü önünde halkından zorla haraç toplamamıştır. Dünyanın hiçbir ülkesinde ülkenin ordusuna ve polisine karşı alternatif olarak kurulan PKK'nın sözde şehir içindeki ordusu kimlik kontrolü yapıp vatandaşa saatlerce propaganda yapmamıştır. Dünyanın hiçbir ülkesi bu duruma demokrasi ve insan hakları deyip asla seyirci kalmaz” diye konuştu.
Açıklamasında IŞİD tarafından rehin tutulan Büyükelçilik görevlilerinin durumuna da değinen Sözen, şunları kaydetti: “İsrail bir askeri için binlerce masum ve sivil Filistin vatandaşını katlederken, büyük devlet, güçlü devlet olarak geçinen devletimiz aylardır 45 Büyükelçilik görevlimiz IŞİD'in elinde rehin olmasına rağmen teslimiyetçi bir politika izleyerek vatandaşlarımızın can güvenliğini IŞİD örgütünün vicdanına ve merhametine bırakmıştır. Eğer büyük devlet olma iddiasında isek öncelikle halkımızın can ve mal güvenliğini korumak zorundayız. Uğruna binlerce bedel verdiğimiz milli ve manevi değerlerimize sahip çıkmalıyız. Halkımızın ekonomik yaşam kalitesini yükseltmeliyiz. Bütün bunları yaptığımız zaman ülkeye huzur barış kardeşlik kendiliğinden gelmiş olur. Bu olaylar milli ve hassas meselelerdir. Bunların siyaset üstü siyaset dışında tutulup değerlendirilmesi gereken olaylardır. Unutmayalım ki geçmişine sahip çıkamayan devletler gelecekte yok olmaya tarihin tozlu raflarında kaybolup gitmeye mahkûmdurlar.”