Ihd, hak ihlallerini açıkladıİnsan Hakları Derneği (İHD) Bingöl Şubesi, 2009 yılının hak ihlali raporunu Cumartesi günü saat 13.00'da düzenlenen basın açıklamasıyla açıkladı.Aksoy, 2009 yılında patlayıcı bir maddenin vücuduna isabet etmesi sonucu öldürülen Ceylan Önkol'u, katledilen İzzettin Yıldırım ve hak ihlaline maruz kalan siyasetçileri andıklarını, 2010 yılından umutlu oldukları dile getirdi. 2009 yılı yerel seçimlerin 30 yılık çatışma sürecinin barışçıl ve demokratik zeminde çözülme olanağı sunduğunu hatırlatan Nihat Aksoy, seçim sonrası ortaya konulan uygulamayla bu iyi havanın değiştiğini şu sözlerle sıraladı; “Farklılıklara tahammül edemeyen tekçi ve inkarcı egemen devlet zihniyeti kendisini bir kez daha gösterdi. Yerel seçimlerin ardından, DTP'ye ve yöneticilerine yönelik baskılar 14 Nisan operasyonuyla start aldı. 14 Nisan'da başlayan ve günümüze kadar süren siyasal alana yönelik operasyonlar sonucu sayısı binin üzerinde Kürt siyasetçi, belediye başkanı, Belediye ve İl Genel Meclis üyeleri, Kadın Meclisi ve Gençlik Meclisi üyeleri, insan hakları savunucuları, yasa ve hukuk dışı yöntemlerle tutuklanarak cezaevlerine konuldu. Bu operasyonlardan İHD yöneticileri de nasibini aldı. İHD Diyarbakır Şube YK üyeleri Roza Erdede, Aslan Özdemir, MYK üyesi Av. Filiz Kalaycı ve son olarak da Şube Başkanımız ve Genel Başkan Yardımcımız Av. Muharrem Erbey, yürütmüş oldukları hak savunuculuğu faaliyetlerinden dolayı tutuklandılar ve halen de tutuklu bulunmaktadırlar.” İHD'nin kuruluş yılından bu yana 22 yönetici ve üyesini faili meçhul saldırılarda yitirdiğine dikkat çeken Aksoy, genel başkanlarının, Merkez binasında suikast girişimine maruz kaldığını hatırlatarak, şu anda yapılan uygulamaları ise şu ifadelerle özetledi; “İHD Türkiye'nin en eski ve en saygın insan hakları örgütlerindendir. Hak savunucuları geçmişte olduğu gibi yine baskılarla karşı karşıyadırlar. Şube Başkanımız, 24 Aralık'ta gözaltına alındığı andan itibaren ciddi bir hukuksuzluğa maruz bırakılmış, savcılık ve hâkimlik tarafından adeta “neden hak savunuculuğu yapıyorsun?” şeklinde suçlanmış ve kendi yasal mevzuatımız ve tarafı olduğumuz insan hakları sözleşmeleri hiçe sayılarak tutuklanmış; böylelikle İHD'ye bir gözdağı verilmek istenmiştir” şeklinde konuşmasını sürdürdü” DTP'nin kapatılmasını sert bir dille eleştiren Aksoy, seçilmiş belediye başkanlarının “kelepçeleyip” zindanlara atmanın kabul edilmeyeceğini söyledi. İHD olarak, savaşın, her türlü şiddet araçlarının karşısında olduklarını yıllardan beri ifade ettiklerini söyleyen Aksoy, ölümlerden ret ve inkârda ısrar eden egemen zihniyetin sorumlu olduğunu belirterek, şunları söyledi; “PKK'nın 13 Nisanda açıkladığı eylemsizlik kararına rağmen, askeri operasyonlar hızından bir şey kaybetmeden sürmüş ve buna bağlı olarak 67 güvenlik görevlisi ve 68 PKK militanı, yaşamını yitirmiştir. Gerçekleşen bu ölümlerden, savaşta, şiddette, ret ve inkârda ısrar eden egemen zihniyetin sorumlu olduğunu bir kez daha duyurmaktayız. Farklılıklar zenginlik olarak kabul edilmelidir. Kürt sorununda demokratik yöntemler ve diyalog zemini esas alınmalıdır. Operasyonda ısrar etmek, ölümlerden medet ummaktan başka bir şey değildir.” 2009 yılı, yıllardır Doğu ve Güneydoğu'da kesintisiz bir şekilde uygulamalı sürdürülen darbe planlarının ortaya çıktığı bir yıl olduğunu ifade eden Aksoy, şunları kaydetti; “Sayın Başbakanı, bu darbe planlarından zamanında haberdar olduklarını söylerken darbelere darbecilere karşı yapması gerekenleri de unutmaktadır. Uygulamalı olarak Fırat'ın doğusunda yürütülen plandan hiç söz etmemektedir. Genel Kurmay Başkanı dini bir takım argümanlar kullanıp dini istismar ederek “Allah Allah sesleriyle saldıran bir ordu camilere bomba koymaz” derken, aynı ordunun başındaki yetkililerin 28 Şubat sürecinde kurduğu Batı Çalışma Grubuyla bu ülkenin vatandaşlarını fişlediğini, bölgede yaktıkları evlerle birlikte tahrip edilen ve boş bırakılan camileri görmezden gelmektedir. Otuz yıldır devam eden çatışmalarda yaşamını yitiren güvenlik güçlerinin mutedeyin ailelerini bir fügür olarak kullanmaktan başka bir şey yapmamaktadır. Ayrıca aynı zihniyet, bu ailelerin kızlarını da kıyafetlerinden dolayı üniversitelerden kapı dışarı eden uygulamaların destekleyicileridirler” Bingölonlie Haber Servisi YORUM YAZIN
|
|