Herkes tepkisini dile getirmelidirDarbe; arkasında halk iradesinin olmadığı zorbalığa dayanan girişimlerdir. Darbeler, ülkede yaşayan bütün halklara zulüm, ölüm ve işkence dışında hiçbir şey getirmemiştir.DARBEYE KARŞI ÇIKMAK BİNGÖLLÜLERİN GENLERİNDE VAR! Bingöl Baro başkanı Av. Erdal Aydemir Bingöl halkının hiçbir zaman darbelere boyun eğmediğini dile getirerek Türkiye genelinde darbelerin hiçbir zaman kabul görmediğini vurguladı. Aydemir, “Gerek bu balyoz darbe planı ile ilgili gerekse bundan önceki seri bir şekilde Türkiye gündemine giren çeşitli kod isimlerle hazırlanmış olan darbe girişimlerinin kabul edilebilmesi mümkün değildir. Unutmamak gerekir ki, bundan önceki ülke tarihinde yapılan bütün darbe ve darbe planlarının ülke yararına bir sonuç vermediği aşikâr ortadadır. Dolayısı ile her darbenin akabinde ülke demokrasisinin gerilediği, hukukun üstünlüğüne ve uluslar arası alanda kabul edilmiş ilkelere zarar verildiğini bu vesile ile tüm kamuoyuna hatırlatmak gerekir” diye konuştu. BİNGÖL HALKI ZOR VE ZORBALIĞA KARŞI OLAN BİR HALKTIR Darbelerin halka karşı olduğunu ve halkın iradesinin hiçe sayıldığını belirten Aydemir, “Ayrıca darbeler arkasında halk iradesinin olmadığı, bir nevi zora dayanan girişimler olarak tanımlanabilir” dedi. Aydemir, “Hukuk ve demokrasi dışı hareketlerinde kabul edilebilmesi mümkün değildir. Darbenin ülkeye, demokrasiye, ülke insanına, ülkede yaşayan bütün halklara zulüm, ölüm ve işkence dışında hiçbir şey vermediği açıktır. Son darbe planları veya darbeyi planlayan kişi ve kurumlar şunu da görmeliler ki artık bu tür girişimler kendi kurumlarını da çok hızlı bir şekilde zedeleyip güvenilirliğini sarsmaktadır. Özellikle de hukukçuların hukuku baz alarak bu tür planlara kesinlikle tepkilerini dile getirmeleri gerekir. Her darbe hukukun katl edilmesidir. Bu kimden gelirse gelsin amacı ne olursa olsun önüne geçilmelidir. Darbe planları yapanların kendilerine hukuki dayanak olarak gösterdikleri yasal mevzuatların bir an önce değiştirilerek uygulamadan kaldırılması gerekir. Darbe planlarının yanında özellikle AKP hükümeti döneminde Kürtlerin legal ve meşru kuruluşlarının seslerinin kısılmaya çalışılmasının da bir darbe olduğu unutulmamalıdır. Zor kimden gelirse gelsin Bingöl halkı zor ve zorbalığa karşı olan bir halktır. Bu temelde de darbelere karşı duruşu hep vardır. 80 darbesinde ve 82 anayasa oylamasında da bunu görebiliriz. Ondan önceki tarihsel olaylara da bakıldığında Bingöl halkının duruşunun farklı olduğu görülecektir.” Şeklinde konuştu. DARBELER SEMİNER ADI ALTINDA HAZIRLANIYOR! Seminer adı altında darbe planlarının yapıldığını söyleyen İHD Bingöl Şube Başkanı Nihat Aksoy, bu şekilde darbe planlarının kesintisiz olarak devam ettiğini kaydetti. Aksoy, “1980 darbesinin üzerinde 17 yıl geçtikten sonra gerçekleştirilen 28 Şubat 1997 post modern darbesinin ardından ,bu sefer de “seminer” adı altında darbe planlarını hazırlayan darbe özlemcilerinin varlığına şahit oluyoruz.Bu durum da ülkemizde darbelerin ve girişimlerinin kesintisiz sürdüğüne işaret etmektedir.Son planların her ne kadar sadece bir partiye veya bir kesime dönük darbe planları olduğu kamuoyunda tartışılsa da ,son plan daha önceki planlarla birlikte ele alındığında darbecilere ve destekçilerine karşı olan bütün siyasi parti,duyarlı sivil kesime yönelik olduğu bir bütün olarak görülmelidir.Daha önceki planlarda başka partilere işaret edilmesi,işin muhatabının sadece AKP olmadığının göstergesidir.Mesela derneğimiz İHD, "yandaş olmayan karşıt gruplar "kategorisinde gösterilmiştir” diye konuştu. PLANLAR KÜRTLER ÜZERİNE UYGULANIYOR! Aksoy, “Bu durum, darbe ve özlemcilerine muhalif bütün kesimlere namlunun ucundan bakıldığını gösteriyorken; namlunun ucundan bakılan bu kesimlerin de "sadece kendine müslüman","sadece kendine solcu" bencilliğini bırakıp tek şemsiye altında birleşmelerini kaçınılmaz kılıyor” dedi. Aksoy, “Yaşadığımız modern dünyada ülkemizde hala darbe hazırlığı yapan zihniyetin, gücünü on yıllardır Kürt sorununun çözümsüzlüğünden aldıkları, bu sorunun çözümsüzlüğünün onların elini güçlendirdiği unutulmamalıdır. Bununla birlikte bütün planların Kürtler üzerinde uygulanmış olması gerçeği de asla akıllardan çıkarılmamalıdır” dedi. KÜRT SORUNU ÇIKAR MALZEMESİ YAPILMAMALI Günümüz iktidarı da maalesef geçmiş iktidarlardan farksız olarak Kürt sorununun çözümünü sağlam temele oturtmadığının altını çizen İHD Bingöl Şube Başkanı Aksoy, “Yeri geldiğinde operasyonlara tam gaz şeklinde askerle; zaman zaman seçilmiş Kürt siyasetçi ve insan hakları savunucularına yönelik gözaltı ve tutuklamalarla polis ve yargı güçleri ile; yeri geldiğin de de seçim barajının, herkesin "mutlu Türk" olmasının devamı gibi daha da çoğaltabileceğimiz örnek konularda ise yine hem asker hem de siyasi muhalefetle aynı zeminde buluşabilmektedir. Böylece Kürt sorununa çözüm, iktidarın ve muhalefetin siyasi çıkar malzemesi olmaktan öteye gitmemektedir” dedi. ANAYASAL TEDBİRLERİN ALINMASI LAZIM İnsan Hakları Derneği, kurulduğu 1986'dan beri evrensel ilkeler doğrultusunda insan hakları ve demokrasi mücadelesi veren bir kuruluş olduğu hatırlatan Aksoy, “Kurulduğu ilk günden itibaren, darbe yapanların, planlayanların işledikleri suçlar nedeniyle yargılanmalarını ve Türkiye'de bir daha askeri darbe yapılmaması ile ilgili gerekli anayasal tedbirlerin alınması gerektiğini her zaman söylemiştir” şeklinde konuştu. BALYOZLA SADECE TAŞ KIRILMIYOR Darbe planını halkın aleyhine olduğunu ve kalıntılarının çok zor geçtiğini söyleyen Bingöl Sosyal, Kültürel ve Ekonomik Kalkınma Derneği (BİN-DER) Başkanı Doğan Karasu, Darbe planlarına harcanan kaynaklar ülkenin kalkınmasına harcanması durumunda hak ve özgürlükler noktasında ülkenin daha farklı bir seviyede olabileceğini savundu. Karasu, “Cumhuriyet kurulduğundan bu yana darbeleri, muhtıraları konuşuyoruz. Bir darbe ve muhtıranın kalıntılarını temizlemeden yenisine maruz kalıyoruz. Tüm enerjimizi, zamanımızı ya darbe planları yapmak ya da bu planlardan kurtulmak için harcıyoruz. Ekonomik, sosyal ve kültürel dünyamızı darbeler darp ediyor. Toparlanamıyoruz, kalkınamıyoruz. Darbe planlarına harcadığımız kaynakları, enerjiyi, zamanı toplumsal kalkınmaya, refaha, iç barışa, demokrasiye, hak ve özgürlüklerin gelişmesine harcasaydık her birimizin yaşam parametreleri çok farklı bir seviyede olurdu” dedi. MİLLETİN BAŞINA BALYOZU VURACAKLARDI! Karasu, ‘Son darbe planı, bugün yenisi ortaya çıkmamış veya çıkmazsa, Balyozdu. Bu toplumun başına balyozu vuracaklarına bari çekici vursalar!!! Balyoz darbe planı hukuka intikal etmiştir. Basına yansıyış biçimiyle korkunç bir plandır. Her darbe korkunçtur, insani hiçbir yönü yoktur. Gerçi biz Bingöllüler ‘Balyoz'a alışkınız. Taş örme ev yapma geleneğimiz olduğu için ‘balyoz'a başvurmuşluğumuz epeyce fazladır. Tüm toplumsal katmanlar demokrasiye sahip çıkmalıdır. Balyozu demokrasi, hak ve özgürlükler ateşinde eritmeliyiz” dedi. BÜTÜN SUÇU HIRSIZA YÜKLEYEMEZSİNİZ “Demokrasilerde ev sahibi hükümettir. Tüm tedbirleri almakla mükelleftir. Ev sahibi tüm tedbirleri almalı buna rağmen hırsız eve girecekse varsın girsin” diyen Karasu, Tedbir almayan ev sahibi tüm suçu hırsıza yükleyemez” dedi. Karasu, “Gerçi şunu da belirtmek gerekiyor: Ev ile ilgili hiçbir tedbir alınmış olmasa da hırsızın eve girmesi bir hak değildir. Haksızlıktır. Neler yapılabilir? EMASYA protokolü derhal iptal edilmelidir. Bu protokol bu hükümet zamanında tekrar uzatılmıştır. TSK İç Hizmetler Kanunu Ve Yönetmeliği, TSK Personel Kanunu, Askeri Şura Kanunu, Jandarma Teşkilat Kanunu, Milli Güvenlik Kurulu Genel sekreterliği Hakkındaki Kanun vb. derhal değiştirilmelidir. Bu saydıklarımızın tamamı kanundur. Hemen değiştirilebilir. Sayın Başbakan Yüksek Askeri Şuranın başıdır. İsterse hiçbir kararı onaylamaz. Ama, kararlara şerh koyarak durumu idare etmeye çalışıyor. Yetmiyor. Milli Güvenlik Siyaset Belgesi durumlardan vazife çıkarmaya bayağı müsaittir. Tam ve kesintisiz bir demokrasi, herkesin kendisini güvende hissedebileceği bir gelecek için herkesin ve tüm kurumların hesap vereceği bir ülke modeli inşa etmek zorundayız. Bu ülkenin, bu ilin ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmaya ihtiyacı var” şeklinde konuştu. Bingolonline Haber Servisi YORUM YAZIN
|
|