Türk Ocakları Genel Merkezi bünyesinde faaliyet yürüten, tarih şuuru ve kültür bilincine dayalı milliyetçilik anlayışına ve aydın hassasiyetine sahip gönüllülerden oluşan Akademik Çalışma Grubunca, ülkemizdeki ve dünyadaki gelişmeler yakından takip edilmektedir. Bu meyanda, son günlerde “Can Yoldaşları” ismi altında, bazı siyasi cinayetlerin aydınlığa kavuşturulması amacıyla oluşturulan platform tarafından gündeme taşınan tartışmalara ilişkin görüşlerimizin kamuoyuyla paylaşılmasında fayda görülmüştür.
Türkiye 27 Mayıs ile başlayan bir darbeler ve dayatmalar sürecinden geçerek bugünlere gelmiş, bu süreçte yaşananlara dair pek çok husus karanlıkta kalmıştır. Bu açıdan, demokratikleşme yolunda atılan bazı adımlar olumlu gelişmelerdir. Diğer taraftan, devletin bekasını ve milletin bütünlüğünü tehdit eden çeşitli projelerin varlığı bir vakıa olarak önümüzde durmaktadır. Dışarıdan güdümlü etnik fitne içeride her geçen gün etkisini arttırarak gücümüzü kırmakta, milli hassasiyetten uzak bazı odaklar ideolojik amaçlarına ulaşmak, kozmopolit düşünce ekseninde bir toplum yapısı oluşturmak için yoğun çaba harcamaktadırlar. Bu cümleden olmak üzere, bazı medya organlarında ön plana çıkarılan bazı kişiler 80 öncesinde tamamlama fırsatı bulamadıkları ideolojik hesaplaşmaları günümüze taşımaya çalışmak gibi bir misyonu yüklenmiş görünüyorlar.
“Can yoldaşları” platformu söz konusu medya organlarında büyük bir destek bulmuş, ancak yapılan haber ve yorumlarda ülkede sadece bir kesimin acıları dillendirilerek toplumun geniş bir kısmının çektikleri görmezlikten gelinmiştir. 1980 öncesinde pek çok ülkücü-milliyetçi aydın, bürokrat ve siyasetçi faili meçhul cinayetlere kurban gitmiştir. Bu kişiler, hayatları boyunca bağımsız ve müreffeh bir Türkiye'de yaşamaktan başka bir hayali olmamış masum insanlardır. Ruhi Kılıçkıran, Dursun Önkuzu, Süleyman Özmen, Bingöl Belediye Başkanı Hikmet Tekin, Erdem Arabacı, Gazeteci-Yazar Erdoğan Hançerlioğlu, Milletvekili-yazar İlhan Darendelioğlu, Türk Ocaklı Yazar Kemal Fedai Çoşkuner, Ercüment Yahnici, Hadi Arın, Ayşe Çetinkaya, Gümrük ve Tekel eski Bakanı Gün Sazak üç binden fazla milliyetçi ülkücü şehidin sadece ilk akla gelenleridir.
Faili meçhul cinayet dendiğinde sadece sol kesime ait bazı isimleri akla getirenler, ülkücü-milliyetçi anlayışları sebebiyle canice katledilen isimleri kasten görmezlikten gelmekte, ideolojik ve tek yanlı davranmaktadırlar. Günümüzde medya organlarının büyük bir bölümüne nüfuz etme imkânına sahip olan Marksist kökenli odaklar, 1980 öncesi yaşanan elim hadiseleri tek yanlı olarak sunmaya çatışma ortamının ve darbenin tek mağduru olarak sol kesimdekilerini göstermeye gayret etmişler; acımasızca katledilen, işkence gören ve haksız şekilde darağacına yollanan ülkücülerin yok sayılmasında muvaffak olmuşlardır.
Ülkücü-milliyetçiler ise bugüne kadar, vakar içerisinde acılarını içine gömerek sessiz kalmayı yeğlemiş, yaşanan onca mağduriyetin çığırtkanlığını yapmak yerine, toplumda çatışma ortamı oluşmamasına, insanlarımızın sevgi ve huzur içinde yaşamalarına özen göstermişlerdir. Ancak, gelinen noktada yapılan haksız ve tek yanlı değerlendirme ve suçlamalara dikkat çekmeyi, bu tutumun yeni gerginlikler ve huzursuzluklar doğurmaya yol açacağını belirlemeyi gerekli görüyoruz.
Geçmişin tüm karanlık noktalarını aydınlatmak devletin ve aydınların millete olan borcudur. Ancak, toplum hayatında, üniversitelerde, basında ve siyasette var olmaya çalışan bu ülkenin bir avuç idealist ve vatansever insanların hayatlarına kimler tarafından ve neden kastedildiğinin sorgulanması ahlaki ve vicdani bir ihtiyaçtır. Bu yapılmadan ülkemiz aydınlığa çıkamayacaktır.
Bu itibarla, “Türk Ocakları Akademik Çalışma Grubu” olarak 1980 öncesinde şehit edilen ülkücü-milliyetçi insanların neden ve kimler tarafından katledildiğini, bu cinayetleri kimlerin azmettirdiğinin araştırılmasını, Türkiye'yi karanlık ideolojilere ve yönetimlere mahkûm etmek isteyenlerin ortaya çıkarılmasını yetkililerden talep ediyoruz. Bu cinayetlerin faillerinin ve azmettiricilerinin açığa çıkarılması bu menfur cinayetlere kurban gitmiş insanların ailelerini ve milletin derin vicdanını bir nebze olsun rahatlatacaktır.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Türk Ocakları
Akademik Çalışma Grubu