KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
10 Ocak 2025 Cuma
°C

Erdoğan, israil yanlısı medya için ağır konuştu

Partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin önemli açıklamalar yapan Başbakan Erdoğan, artış gösteren terör olayları ile ilgili sert konuştu. Zamanlamaya dikkat çeken Erdoğan, İsrail'i destekleyen medyayı topa tuttu.

Erdoğan, israil yanlısı medya için ağır konuştu
15 HAZİRAN 2010 SALI 17:07
0
1313
0
AA aa

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuştu.

Partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin önemli açıklamalar yapan Başbakan Erdoğan, artış gösteren terör olayları ile ilgili sert konuştu. Zamanlamaya dikkat çeken Erdoğan, İsrail'i destekleyen medyayı topa tuttu.

''TERÖRE GÖZYUMAN, SESSİZ KALAN, TERÖRDEN NEMALANAN TERÖRDEN SİYASİ FAYDA SAĞLAMAYA ÇALIŞANLAR EN AZ TERÖRİSTLER KADAR TERÖRÜN BU KANLI YÜZÜNÜ ORTAKTIRLAR, BU CİNAYETLERE ORTAKTIRLAR. ONLARA DESTEK VERENLER DE ORTAKTIRLAR''

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terör yöntemiyle bir yere ulaşılamayacağını ifade ederek, ''Teröre gözyuman, sessiz kalan, terörden nemalanan terörden siyasi fayda sağlamaya çalışanlar en az teröristler kadar terörün bu kanlı yüzünü ortaktırlar, bu cinayetlere ortaktırlar. Şunu da söylüyorum onlara destek verenler de ortaktırlar'' dedi.

Erdoğan, yaptığı konuşmada terör konusuna değinerek, şunları kaydetti: 

''Terör eylemleriyle cana kastetmek, insanları katletmek hiçbir gerekçeyle meşrulaştırılamayacak derecede büyük bir vahşettir, vicdansızlıktır, insanlıktan nasibini alamamaktır. Oradan nemalanarak siyaset yapmak hiçbir zaman barışı getirmeyecektir. 'Barış barış' demekle barış gelmiyor.

Terör örgütüyle direkt veya endirekt irtibatı olanlar bu ülkeye barış getiremezler. Milleti aldatmak mümkün değil, millet nerede, neyin nasıl yürütüldüğünü gayet iyi biliyor. Zannediliyor ki 'barış diyoruz, şu anda siyasetin de içindeyiz, millet bizi anlamıyor...' Millet sizi çok iyi anlıyor. Millet kimin ne olduğunu gayet iyi biliyor ama terör yöntemiyle eğer bir yere ulaşacağınızı zannediyorsanız hiçbir yere ulaşmanız mümkün değil.

Eğer demokratik bir mücadele verecekseniz, bunu demokrasinin kuralları içinde verin... Ama yok demokratik mücadele değil de insanları farklı yöntemlerle, bölücü terör örgütünün verdiği desteklerle bir yerlere gelmek istiyorsanız... Bu ülkede buna fırsat verilmeyecektir. Bu millet buna fırsat vermeyecektir.

Teröre gözyuman, sessiz kalan, terörden nemalanan terörden siyasi fayda sağlamaya çalışanlar en az teröristler kadar terörün bu kanlı yüzünü ortaktırlar; bu cinayetlere ortaktırlar. Şunu da söylüyorum onlara destek verenler de ortaktırlar.''

Erdoğan, terörün yatırımların önünde de engel olduğunu belirterek, yatırımcının huzur olan yere gideceğini kaydetti.

''TÜRK İNSANI İŞ ÜRETENLE LAF ÜRETENİ BÜYÜK BİR  BASİRETLE TEFRİK EDİYOR''

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türk insanının iş üretenle laf üreteni büyük bir basiretle tefrik ettiğini belirterek, ''Susucağız, eserlerimiz konuşacak'' dedi.

Erdoğan, hafta sonunda Trabzon ve Rize'ye yaptığı seyahati anlattı. Açılışı yapılan tesisler ile ilgili bilgi veren Erdoğan, ''Katılımlarda coşku ve heyecan vardı. Açılış törenlerinde sıcağa ve neme rağmen vatandaşlarımızın heyecanla tören alanını doldurduklarını ve son ana kadar heyecanı hiç düşürmediklerini müşahede ettik'' diye konuştu.

AK Parti hükümetinin, beledilerinin ortaya koyduğu hizmet ve yatırımların halk tarafından ne kadar büyük bir ilgi ve alaka ile izlendiğini, memnuniyetle karşılandığını bir kez daha gördüklerini belirten Erdoğan, şunları söyledi:

''Türk insanı kendisine hizmet edeni şükran duygularıyla karşıladığı gibi iş üretenle laf üreteni büyük bir basiretle tefrik ediyor. Biz 7,5 yıldır hizmet üretirken, Türkiye'yi büyütmeye çalışırken, Türk insanına aydınlık bir gelecek hazırlamaya gayret ederken birileri de boş durmadı. Engel olmaya, kriz çıkarmaya, bizi yolumuzdan saptırmaya çalıştılar. Çetelerle üzerimize geldiler, medyayla, karanlık yapılanmalarla üzerimize geldiler; terör örgütleriyle, illegal yapılanmalarla üzerimize geldiler. Zaman oldu hukuku zorladılar, hukuk çiğnediler; zaman oldu iftiralarla, ithamlarla, tahriklerle bizi baskı altına almaya çalıştılar. 'AK Parti iktidarı kaybetsin, zarar görsün de ülkeye ne olursa olsun' dediler. Hükümete zarar vermek için ülkenin menfaatlerine zarar vermekten çekinmediler. İstikrarı, huzuru, güvenliği, büyümeyi bir çırpıda feda ettiler... Ama biz yılmadık, usanmadık, alttan almadık, taviz vermedik, eyvallah etmedik, vazgeçmedik, dik durduk, cesur durduk, kararlı durduk, daha çok çalıştık, daha büyük bir inançla yola devam ettik.''

''İŞ ÜRETMEYE DEVAM EDECEĞİZ''

Tüm bunları aşabilmeleri, başarılı bir şekilde mücadele etmelerinin milletle kurdukları gönül bağı sayesinde gerçekleştiğini belirten Erdoğan, halkın her yerde kendilerini çok samimi bir şekilde selamladığını, gittikleri her yerde çocukların gözlerinde umut ışığı, ninelerin, dedelerin Türkiye'nin geleceği için dua ettiklerini gördüklerini kaydetti.

Erdoğan, şöyle konuştu:

''Milletin bu ölçüde sevgisine mazhar olmak elbette çok değerlidir, çok anlamlıdır. Ancak, bu sevgiyi aynı ölçüde devam ettirmek, bizi bağrına basan milletimize hayal kırıklığı yaşatmamak bizin için aynı derecede çok çok büyük sorumluluktur. Bu sorumluluk duygusuyla yolumuza devam ediyoruz. Milletimizin hayır duaları yolumuzu aydınlatıyor, azmimizi artırıyor. Siyasetin ağdalı diline başvurmadan, popülizme tenezzül etmeden, bazılarının yaptığı gibi yalana iftiraya, karalamaya asla prim vermeden milletimiz ile gönül bağımızı muhafaza etmeye, milletimiz için iş üretmeye devam edeceğiz.

Büyüklerimizden aldığımız önemli bir ders var: 'Laftan anlamayanlara, lafın ağırlığını taşıyamayanlara, sözün muhatabı olamayanlara en güzel cevap sükut etmektir.' Muhatap olmak bile bir seviye ister, bir ağırlık ister. Koltuklar insanları değerli ve önemli yapmaz. İnsanlar, donanımlarıyla, vizyonlarıyla, kıymetleriyle koltuklara değer katarlar. Asıl olan, önemli olan budur. Hak etmeyene laf söylemek bile bazen israf olur. Eğer polemiklere girseydik bu hizmetleri gerçekleştiremezdik. Eğer atılan her iftiraya, her ithama cevap yetiştirseydik; Ankara'ya kendimizi hapsedip diğer 80 vilayete sırtımızı dönseydik, ülkeyi bugünlere, bu seviyelere ulaştıramazdık. 

Susucağız ama eserlerimiz konuşacak. Trabzon'da iki gün içinde açtığımız 50'e yakın eserimiz konuşacak, Türkiye genelinde inşa ettiğimiz yollar konuşacak, eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyetteki hizmetlerimiz, eserlerimiz, reformlarımız konuşacak. Bize yapılan her türlü iftiraya da, ithama da eserlerimizle cevap vereceğiz. Sadece eserlerimizle değil vizyonumuzla, hedeflerimizle, gelecek tasavvurumuzla konuşacağız.''

-''TERÖRE GÖZ YUMAN, SESSİZ KALAN, TERÖRDEN NEMALANAN, SİYASİ FAYDA SAĞLAMAYA ÇALIŞANLAR, EN AZ TERÖRİSTLER KADAR, TERÖRÜN BU KANLI YÜZÜNE VE BU CİNAYETLERE ORTAKTIRLAR; ONLARA DESTEK VERENLER DE ORTAKTIRLAR''

Erdoğan, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki bazı belediyelerin TOKİ'ye, ''Burada niçin yatırım yapıyorsunuz, biz size destek veremeyiz' dediklerini belirterek, ''Hem bu çatının altında olacaksın hem de benim vatandaşımı ev sahibi yapmak için yatırım yapan kuruma; imarda, planda 'biz size destek vermeyiz' diyeceksin. Böyle bir mantık, anlayış olur mu?'' dedi.

Erdoğan, son dönemde artan terör saldırılarına değindi.

Tunceli'de sivil araca yapılan saldırı sonucu 13 askerin ve bir çocuğun yaralandığını, Osmaniye'de lojmana yapılan alçakça saldırıda Üsteğmen Cumhur Akdağ'ın eşi Pınar Akdağ'ın hayatını kaybettiğini belirten Erdoğan, ''Şehitlerimize Allah'tan rahmet, yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyorum'' dedi.

Başbakan Erdoğan, terör eylemleri ile cana kastetmek ve insanları katletmenin, hiçbir gerekçeyle meşrulaştırılamayacak kadar ''büyük bir vahşet, vicdansızlık, insanlıktan nasibini alamamak'' olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:

''Oradan nemalanarak siyaset yapmak, hiçbir zaman barışı getirmeyecektir. 'Barış, barış' demekle barış gelmiyor. Terör örgütüyle direkt veya indirekt irtibatı olanlar, bu ülkeye barış getiremezler. Milleti aldatmak mümkün değil. Millet nerede, neyin nasıl yürütüldüğünü gayet iyi biliyor. Zannediliyor ki millet bizi anlamıyor. Millet sizi çok iyi anlıyor, millet kimin ne olduğunu gayet iyi biliyor. Ama terör yöntemiyle bir yere ulaşacağınızı zannediyorsanız, hiçbir yere ulaşmanız mümkün değil. Eğer demokratik bir mücadele verecekseniz, bunu demokrasinin kuralları içerisinde veriniz. Ama yok demokratik mücadele değil de bölücü terör örgütünün verdiği desteklerle bir yere gelmek istiyorsanız, bu ülkede buna fırsat verilmeyecektir, bu millet buna fırsat vermeyecektir. Teröre gözyuman sessiz kalan, terörden nemalanan, siyasi fayda sağlamaya çalışanlar en az teröristler kadar, terörün bu kanlı yüzüne ve bu cinayetlere ortaktırlar. Onlara destek verenler de ortaktırlar. Terör örgütü yıllarca kan döktü, huzur bozdu. Gelişmenin, demokrasinin ve yatırımın önünde en büyük engel oldu.

Eğer bugün bu ülkede dışarıdan veya içeriden, yatırım yapmak isteyip de yatırım yapamayan girişimciler varsa, eğer güneydoğuda, doğuda yatırım yapamıyorlarsa, bunun tek sebebi vardır. Terör örgütü ve onun yandaşları, olay budur. Çünkü girişimci yatırımcı huzur dolu bir bölge ister. Onların kalkıp da intihar edecek halleri yok. Eğer bir yere yatırım yapacaksa o yerin huzur içinde olmasını ister, huzur yoksa oraya yatırım yapmaz. Bunun bedelini geçmişte çok ağır ödediler. Her şeyleri çalındı, tehdit edildi, paraları alındı, bunlar yaşandı bu ülkede. 'Terör var' diye yatırım yapılmadı.''

-''TERÖR ÖRGÜTÜ HALKI İSTİSMAR EDİYOR''-

Başbakan Erdoğan, terör örgütünün, ''Yatırım ve hizmet yok'' diye halkı istismar etmeye çalıştığını belirterek, ''Şu anda güneydoğuda öyle belediyeler var ki TOKİ'ye, 'burada niçin yatırım yapıyorsunuz, biz size destek veremeyiz' diyorlar. Bunu da bugün burada açıklıyorum. 'Burada yatırım yapmayın' diyorlar. Böyle bir mantık, anlayış olur mu? Hem bu çatının altında olacaksın, bu çatının yerel yönetimde siyaset yapanı olacaksın, hem de benim garip gureba, fakir fukara vatandaşımı ev sahibi yapmak için yatırım yapan kuruma; imarda, planda, şunda, bunda 'biz size destek vermeyiz' diyeceksin. Ama bütün bunlara rağmen biz bu yatırımları devam ettiriyoruz, devam ettireceğiz'' diye konuştu.

Terörle tarihin en etkin mücadelesini yürüttüklerini, terör olgusunu tüm boyutlarıyla ele aldıklarını belirten Erdoğan, teröre rağmen demokrasi, hak ve hukuk, yatırım ve hizmet dediklerini kaydetti. Başbakan Erdoğan, terör örgütünün halkların gelişmesinden rahatsız olduğunu ve bunu da Anayasa değişikliğinde gördüklerini bildirdi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, devletle millet arasındaki duvarların yıkılmasından, ülkenin en ücra köşesine kadar devletin şefkat ve merhamet elinin ulaşmasından rahatsız olduklarını ifade ederek, son saldırıların terör örgütünün gerçek niyetini, arzusunu, emellerini gözler önüne serdiğini kaydetti.

Milletin geçmişle bugünü kıyasladığını, gelişmeleri gördüğünü, Hükümetin iyi niyetini, attığı adımları yaptığı çalışmaları takdir ettiğini belirten Erdoğan, terör örgütünün kanlı eylemlerinin hangi amaca hizmet ettiğini bugün daha iyi gördüğünü belirtti. Başbakan Erdoğan, ''Terör örgütünün, demokratik gelişmelerin önünü kesmek için nasıl çaba gösterdiğini, hangi kirli oyunların figüranı haline geldiğini daha iyi anlıyor'' dedi.

''KÜRT KÖKENLİ VATANDAŞLARIMIN ZAMANLAMAYA DİKKAT ETMESİNİ RİCA EDİYORUM. NEDEN ŞİMDİ? SORUSUNU HERKES KENDİSİNE LÜTFEN SORSUN VE CEVABINI ARASIN''

Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Tüm vatandaşlarımın zamanlamaya dikkat etmesini özellikle rica ediyorum. Doğu ve Güneydoğu illerimizdeki vatandaşlarımın, Kürt kökenli vatandaşlarımın zamanlamaya dikkat etmesini bilhassa rica ediyorum. 'Neden şimdi' sorusunu şimdi herkes kendisine lütfen sorsun ve cevabını arasın. Bu ilk kez yaşanmıyor. Son 30 yıla bakınız. Ne zaman Türkiye'de huzur umudu doğduysa, kardeşlik iklimi pekiştiyse, Türkiye ekonomisi atılımı geçtiyse, hükümet hak ve özgürlükler alanını geliştirmeye çalıştıysa, bu saldırılar da o zamanlarda yoğunluk kazandı.

Attığımız bütün adımlarda, milli birlik ve kardeşlik projesi ile başlattığımız süreç, iktidar olduğumuz andan itibaren attığımız adımlar, hak ve özgürlükler alanında, yatırımlar alanında... Nereye bakarsanız bakın, attığımız adımlar... Hep şunlar söyleniyordu. 'Sadece olağanüstü hal kalksın' diyenler vardı. Bu iktidar bunu kaldırdı. TRT Şeş'le bölgede yayın başlattı. İstedikleri ana dilde kurslar açmak... 'Açın' dendi mi? Dendi... Ana dilini öğren, rahatlıkla. Cezaevlerinde, benim vatandaşım ana dilini konuşamıyordu, bunun da önü açıldı. Kendi ana diliyle annesiyle, evladıyla rahatlıkla görüşme imkanını buldu. Devlet hiçbir dönemde görülmeyen yatırımları yaptı. Eğitimden sağlık hizmetlerine, adaletten emniyete varıncaya kadar, dağ köylerine varıncaya kadar... KÖYDES projeleriyle bu dönemde bu adımlar atıldı mı, yapıldı mı? Yapıldı ve hala devam ediyor. Bütün bunlara rağmen, 'devlet bölgeye elini uzatmadı' demek, insafsızlık değil de nedir? Şu anda dış politikada Türkiye tarihin en güçlü, itibarlı dönemini yaşıyor. Bu kıskanılıyor. Ne olursa olsun, biz içeride ve dışarıda, bu verdiğimiz mücadelede hizmete aynı kararlılıkla devam edeceğiz.''

''SİLAH TÜCCARLARI, SAVAŞ BARONLARI ÇÖZÜME KARŞI DİRENİYOR''

Erdoğan, Doğu ve Güneydoğu'nun yıllarca ihmal edilmesinin nedeninin, yanlış politikalar kadar, terör örgütünün bizzat kendisi olduğunu belirterek, ''Artık bölge halkının rahatsızlığını ve tepkisini daha gür sedayla ortaya koymasını bekliyorum'' dedi.

Erdoğan, Türkiye'nin şu anda demokratikleşme adına çok önemli bir adım attığını, demokratik bir anayasaya kavuşmanın arifesinde bulunduğunu söyledi. Türkiye'nin, ''Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'' ile teröre, istismara, ayrımcılığa en güçlü şekilde çözümler ürettiğini anlatan Erdoğan, şunları söyledi:

''Birliğimizi daha kuvvetli hale getiriyoruz. İşte tam böyle bir anda, tam böyle bir zamanda terör örgütü çıkıyor, kardeşlerin arasına nifak sokmak için Türkiye'nin atılımlarını engellemek için devreye giriyor. Her zaman söyledim, bugün bir kaz daha söylüyorum: Terör örgütü, benim Kürt kardeşlerimin, Kürt vatandaşlarımın asla sözcüsü değildir, olmamıştır ve bundan sonrada olmayacaktır, olamayacaktır. Terör örgütü bugün açık bir şekilde çözümsüzlüğün, statükonun, kirli oyunların parçasıdır. Açık bir şekilde demokrasinin ve milletin karşısındadır. Elinde silah olan, kan döken, cinayet işleyen bir insanın, insanlığa söyleyeceği hiçbir şey yoktur, olamaz. Benim aziz milletim bu gözü dönmüşlüğe, bu vahşiliğe, bu vicdansızlığa bugüne kadar prim vermemiştir, inanıyorum ki bundan sonra da vermeyecektir.

Şunu da açık açık söylüyorum; Doğu ve Güneydoğu'nun yıllarca ihmal edilmesinin nedeni yanlış politikalar olduğu kadar, terör örgütünün bizzat kendisidir. Orada yatırımları engellediler, eğitimi, sağlık hizmetlerini engellediler. Oraya her türlü hizmetin gitmesini engellediler. O bölgeyi hizmetler, yatırımlardan mahrum bırakmak için ellerinden geleni yaptılar. Bölge halkını istismar ettiler. Bugün biz bütün bu engellemelere rağmen bölgeye yatırım götürüyoruz, bundan sonra da götürmeye devam edeceğiz. Bundan rahatsız oluyorlar. İstismar zeminlerini kaybediyorlar ve eylemlerini yoğunlaştırıyorlar. Bu işi çözecek güçlü bir irade, güçlü bir iktidar olduğunu da görüyorlar. Güya bizi yolumuzdan alıkoymak için kanlı eylemlerine hız veriyorlar. 

Tekrar ediyorum, Doğu ve Güneydoğu'daki on yıllardır katmerlenmiş yoksulluk, önceki hizmetlerin, yanlış politikaların bir eseri olduğu kadar, terör örgütünün de bir eseridir.''

-BÖLGE HALKINA ÇAĞRI-

Bu bölgelerdeki sosyal, siyasal ve ekonomik sorunların, yanlış politikalardan daha ziyade terör örgütünün doğurduğu, büyüttüğü, yaşattığı sorunlar olduğunu ifade eden Erdoğan, terör örgütünün asıl hedefinin taşeronluk ve tetikçilik olduğunun bölge vatandaşları tarafından da görülmesini istedi. Erdoğan, ''Artık bölge halkının rahatsızlığını ve tepkisini daha gür sedayla ortaya koymasını bekliyorum'' dedi.

Dış politika, ekonomi, demokratikleşme adımlarında, ''Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi''nde sorunun çözümü için güçlü bir iradeyi ortaya koyduklarını belirten Erdoğan, ''Çözümden kimlerin rahatsız olduğuna aziz milletim baksın, değerlendirmesini ona göre yapsın'' diye konuştu.

İstismar zeminini kaybeden terör örgütünün, çözüme karşı direndiğini anlatan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

''Silah tüccarları, savaş baronları çözüme karşı direniyor. Türkiye'nin istikrarsızlığından, huzursuzluğundan çıkar sağlamaya alışmış eli kanlı çevreler, çözüme karşı direniyor. Şunu da özellikle söylüyorum: Şehitleri istismar edenler, şehit cenazeleri üzerinden siyasi rant peşinde koşanlar çözüme karşı direniyor. Türkiye'nin bölgede etkinliğinin artmasından daha önemli roller üstlenmesinden rahatsız olanlar terör örgütünün saldırılarından umut arıyor.

Türkiye'nin acziyet içine gireceğini düşünerek ellerini ovuşturuyor ve bunlar, beyhude beklentiler olduğunu hala anlamıyorlar. Türkiye her türlü sorunun üstesinden gelebilir. Her türlü engeli aşabilecek büyüklükte bir ülkedir. Tabii ki bunun bir bedeli var... Ama inancımız, azmimiz, kararlığımızdan bir şey kaybetmedik. Türkiye bu sefer bu kirli oyunu, bu kısır döngüyü bozacak ve bozuyor.

''ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNE KİMLER KARŞI ÇIKTI? KİMLER KARŞI ÇIKIYOR BUNU GÖRSÜNLER. BU ÇOK ÖNEMLİ. ANAMUHALEFET PARTİSİ CHP, ONUN YANINDA MHP, ONUN YANINDA BDP, ONUN YANINDA BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜ, ONUN YANINDA İMRALI. KARŞIDA AK PARTİ''

Türkiye artık çetelerin değil, terör örgütlerinin değil, milletten kopuk siyasetin, statükonun, vesayetçi anlayışın değil, milletin rotasındadır. Milletimden yaşananlara karşı uyanık olmasını rica ediyorum. Milli Birlik ve Kardeşlik Projesine kimler karşı çıkıyor bunu görsünler.

Anayasa değişikliğine kimler karşı çıktı? Kimler karşı çıkıyor bunu görsünler. Bu çok önemli: Anamuhalefet partisi CHP, Onun yanında MHP, onun yanında BDP, onun yanında bölücü terör örgütü, onun yanında İmralı... Karşıda AK Parti. Bunu müzakerelerde yaşadık gördük. Hepsi belgeli... Artık hepsi tescil edilmiş vaziyette. Gelen talimetler her şey ortada.

Daha da ileri gittiler. Anamuhalefet partisinin lideri talimat veriyor, 'Sakın oy kullanmayın...' Ve oy kullanmadılar. Kendi milletvekillerine bile güvenmiyorlar. Aynı şeyi BDP'de gördük. Onlar da oy kullanamadı. 20 kişilik bir grup... Düşünebiliyor musunuz, kendine güvenemiyor ve oy kullanamadı. Niye? Olur ya bir yanlışlık olur. Bütün bunlar gözlerimizin önünde, dünyanın önünde televizyon ekranlarında izlendi. Hepsi birlik halinde hem Anayasa değişikliğine hem Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'ne karşı çıkıyorlar.''

Erdoğan, bu ittifakın ne anlama geldiğini, bu örtüşmenin ne anlama geldiğini bütün vatandaşların en iyi şekilde değerlendireceğini ve kararını da ona göre vereceğini söyledi.

-''BİZİM EKSENİMİZ BARIŞ, DAYANIŞMA HUKUK EKSENİDİR. BİZİM BU EKSENLERİMİZ TARİH BOYUNCA DEĞİŞMEDİ, BUNDAN SONRA DA DEĞİŞMEYECEK''

Erdoğan, Türkiye'nin, Orta Doğu ile ilişkilerinin, partisinin iktidarıyla başlamadığını belirterek, bu durumun yeni ve farklı olmadığını bildirdi.

Erdoğan, Türkiye'nin birçok alandaki birikiminin ve derinliğinin, dünya barışı ve Orta Doğu bölgesinin, huzur ve istikrarı için mutlaka değerlendirilmesi gereken bir kazanım olduğunu belirtti ve ''Bu büyük bir şanstır'' dedi.

Türkiye'nin misyonunu en iyi idrak edebilecek ülkelerden birinin Amerika olduğunu vurgulayan Erdoğan, ''Şüphesiz ki kadim dostumuz ve Sayın Obama'nın ifadesiyle, model ortaklığı kurduğumuz Amerika Birleşik Devletleri'dir. ABD, sadece kağıt üzerinde kalan model ortağı, eski ifadesiyle stratejik müttefikimiz değildir'' dedi. Erdoğan, bu müttefikliğin onlarca yıldır dünyada yansımaları bulunduğunu söyledi.

Erdoğan, şöyle konuştu:

''ABD ile çok boyutlu bir işbirliği ve var. Bugün hala bu dostluğun ve işbirliğinin örneklerini birçok bölgede görüyoruz. Bugün birçok bölgedeki AbD hedefi ve vizyonuyla, Türkiye vizyonu örtüşmektedir.

Zaman zaman ortaya çıkan farklılıklar ve kullanılan yöntemler, öncelik sıralamasından kaynaklanan bir farklılıktır. Başkan Obama'nın liderliğinde ABD yönetimi, Türkiye'nin sergilediği dış politika duruşunun, bu işbirliğini azaltacak değil daha da etkin hale getirecek bir mahiyet taşıdığını çok iyi anlamalıdır, değerlendirmelidir. Türkiye'nin, Orta Doğu ile ilişkileri AK Parti iktidarıyla başlamadığı gibi, yeni ve farklı durum da değildir. Cumhuriyet öncesinde ve sonrasında Türkiye her zaman Orta Doğu ile ilgili olmuş, ilişkili olmuştur. Nitekim, bugün Orta Doğu'da kilit atan batılı ülkeler nazara alındığında  Türkiye'nin bölgeye yönelik tarihi bağları onlarla kıyaslanamayacak derecededir.''

-''ARAP, ARAP, ARAP' DEDİLER''-

Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin, Orta Doğu ülkeleriyle ne zaman bir yakınlaşma içine girse, hemen olumsuz bir propagandaya başlanıldığını belirterek, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

''Bakınız, burada bir kez daha rakamlarla önemli bir gerçeği sizlerle paylaşmak istiyorum; bizim Arap ülkeleriyle, Arap dünyasıyla, Orta Doğu ile ilişkilerimiz ne zaman yakınlaşsa, başta o manşetler olmak üzere belli bir propaganda kampanyası başlatılıyor. Bunu defalarca gördük, yaşadık. Bu ülkelere gelen Arap turistlere karşı basın yoluyla ırkçılık yapıldığı zamanlar oldu. Af edersiniz, bu ülkede köpeğine veya köpeklerine 'Arap' ismi takanlar oldu. Çağırırken 'Arap, Arap, Arap' diye çağıranlar oldu. Bunları hep yaşadık gördük. Bu akımları gördük, en küçüğündün en büyüğüne karşı Arap sermayesine ayrımcılık yapıldı. 'Yeşil sermaye Türkiye'ye geliyor' dediler.

Ne zaman bir yatırım sözkonusu olsa, Birinci Dünya Savaşı olayları sırasında yaşanan lokal olaylar çarpıtılarak gündeme taşındı. 'Araplar bizi arkadan vurdu...'. Hemen bu söylem devreye girdi. Dikkat edin, o dönemde bizi arkamızdan vuran hiçbir ülke bu şekilde manşete taşınmadı, taşınmaz. Ama sözkonusu Araplar olunca...''

-''BATILI ÜLKELERİN, İHRACATI NE KADAR?''-

ABD'nin, Orta Doğu ülkelerinde 18 yılda yaptığı doğrudan yatırım miktarının 30 milyar dolar olduğunu, Türkiye'nin bize bu rakamın ancak 50'de biri, 643 milyon dolar  olduğuna dikkati çeken Erdoğan, diğer ülkelerin yatırım ve ihracat verileri konusunda da şu bilgileri verdi:

''Orta Doğu ülkelerinin Avrupa Birliği (AB) ülkelerindeki yatırım miktarı son 8 yılda 15 milyar dolardır. Bizdeki yatırımları bunun yarısından az, yani 6,8 milyar dolar olabilmiştir. Bu rakam da, dikkat ediniz; bizim yoğun çabalarımız sonucunda ulaşılan rakam. İhracata bakıyoruz; 2009 yılında ABD'nin, Arap ülkelerine ihracatı 44 milyar dolar. Fransa'nın 35 milyar dolar, Almanya'nın 34 milyar dolar, Türkiye'nin ihracatı ise ancak 21 milyar dolar. Dünyanın her ülkesi gidip oralarda yatırım yapıyor, onlar da dünyanın her ülkesine gidip yatırım yapıyor. Dünyadaki her ülke oralara ihracat yapıyor ama Türkiye'ye gelince 'Arap sermayesi, yeşil sermaye, İslamcı sermaye, dinci sermaye...' Ne kadar küçültücü, ırkçı, ayrımcı söz ve deyim varsa, o kirli hafızalardan manşetlere anında yansıyor. Biz, bu kara propagandaya boyun eğmeyeceğiz. Ne uluslararası basının ne de Türkiye'nin basının... Türkiye'deki taşeronların bayat kampanyaları karşısında doğruyu söylemekten kaçınmayacağız. Onların bir hesabı var. Biliniz ki bu milletin de bir hesabı var ve bu hesap bugüne kadar yanılmadı bundan sonra yanılmayacak.

Bizim eksenimiz barış eksenidir. Bizim eksenimiz dayanışma eksenidir. Bizim eksenimiz, hukuk eksenidir. Bizim bu eksenlerimiz tarih boyunca değişmedi, bundan sonrada değişmeyecek.''

-''TAHRAN ANLAŞMASI BİZ İMZALADIK, BREZİLYA İMZALADI DİYE EKSEN KAYDI. SEVSİNLER SİZİ. EKSEN MEKSEN KAYMADI. SİZİN EKSENİNİZ KAYIYOR, SİZİN... BİZ TAM EKSENDEYİZ YOLUMUZA DEVAM EDİYORUZ''

Erdoğan, İsrail'in, Türkiye'yi başka ülkelerle aynı kefeye koymak gibi son derece büyük bir yanlış yaptığını belirterek, ''Bu yanlışın faturasını ödüyor ve ödeyecek'' dedi.

Erdoğan, geçen haftanın dış politika açısından oldukça yoğun geçtiğini anlattı. Asya İşbirliği ve Kalkınma Zirvesinde ortak bildiri yayınlandığını hatırlatan Erdoğan, Endonezya'daki toplantıya Türkiye'yi temsilen katılan AK Parti Malatya Milletvekili Mehmet Şahin'in girişimiyle çok önemli bir adım atıldığını, oybirliğiyle bir bildiri yayınlandığını söyledi. Erdoğan, bu bildiriyle İsrail hakkında ilk kez uluslararası bir metinde, İsrail'in işlediği suçun bir ''devlet terörü'' olduğunun kayda geçtiğini bildirdi.

Konuşmasında işsizlik rakamlarına da değinen Erdoğan, issizliğin geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2,1 oranda azaldığını açıkladı. AB ülkelerinin ve Emsal ülkelerin çoğunda işsizlik sayısı artarken, Türkiye'de işsizliğin düşmesinin önemine işaret eden Erdoğan, bu oranların Mayıs, Haziran ayları itibarıyla daha da aşağılara düşeceğini söyledi.

''Şimdi bakalım muhalefet ne konuşacak, o saldıranlar bakalım ne diyecek'' diyen Erdoğan, mevsimlik işçilik ve hizmet sektörünün istihdama sağladığı katkıyı anlattı.

 Başbakan Erdoğan, referandum ve seçime rağmen Türk ekonomisinin büyümesini sürdürdüğünü bildirerek, akredite kuruluşların da Türkiye'nin notunu artırdığına dikkati çekti.

''İSRAİL, TÜRKİYE'Yİ BAŞKA ÜLKELERLE AYNI KEFEYE KOYMAK GİBİ SON DERECE BÜYÜK BİR YANLIŞ YAPTI. BU YANLIŞIN FATURASINI ÖDÜYOR VE ÖDEYECEK''

İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırmasını uluslararası kurum ve kuruluşlar nezdinde sonuna kadar takip edeceklerini bildiren Erdoğan, şunları söyledi:

''İsrail 31 Mayıs'ta Gazze'ye yardım malzemesi ve yardım gönüllülerini taşıyan gemilere korsanca bir saldırıda bulundu. İsrail, bugüne kadar bölgede uyguladığı devlet terörünün, hukuksuzluğun, korsanlığın bir kez daha hoşgörüyle karşılanacağını, unutulacağını, üzerinin kapatılacağını bekliyordu. İsrail, Türkiye'yi başka ülkelerle aynı kefeye koymak gibi son derece büyük bir yanlış yaptı. Bu yanlışın faturasını ödüyor ve ödeyecek. Tabii her zaman yaptıkları gibi kendilerinin desteklediği ya da kendilerini destekleyen basın kuruluşlarını harekete geçirdiler. Türkiye'de de bunun destekçileri var, onu da söyleyeyim. Onlara da sesleniyorum: Benim bu sözüm sadece yurt dışına değil, Türkiye'deki destekçileri de bunun içinde.

''TÜRKİYE'YE KARŞI ULUSLARARASI BASINDA İSRAİL DESTEKLİ BASINDA YÜRÜTÜLEN BU KARA PROPAGANDAYA KARŞI ASLA VE ASLA SAVUNMA KONUMUNDA OLMAYACAĞIZ''

Bir yandan onların korsanlıklarını örtmeyi, bir yandan da kendilerince Türkiye'yi köşeye sıkıştırmayı hedeflediler. Çünkü, Türkiye'deki hastalıkları nereden geliyor içeridekilerin, AK Parti iktidarından geliyor.

İçerideki medya grupları, 'hah şimdi yakaladık' diyorlar. Neyi yakaladın? 'Hah şimdi AK Parti iktidarını çökertme zamanı' diyorlar. Bunlar zavallı be. Siz ne kadar böyle düşünürseniz düşünün, benim milletim sizin gibi düşünmüyor. Milletimin nabzı farklı atıyor.

Uluslararası basında adeta düğmeye basılmış gibi Türkiye aleyhtarı haber ve yorumlar çıkmaya, Türkiye'nin dış politikasına ilişkin kara bir propaganda yürütülmeye başlandı. Bizdekilerle de paslaşarak. Çok insaf dışı... Ağır ifadeler kullanacağım, yakışmıyor bize. Onun için kullanmıyorum.''

-'KİMİN AVUKATISIN''-

''İsrail bu yönetimden, Türkiye de AK Parti iktidarından kurtulmadıkça, Türkiye-İsrail ilişkileri düzelmez...'' şeklindeki değerlendirmeleri hatırlatan Başbakan Erdoğan, ''Şu tespite bak. Şu lafa bak. Şu yaklaşıma bak. Sen kimin avukatısın? Önce bunu söyle'' diye konuştu.

Türkiye'nin AK Parti iktidarıyla şu ana kadar nereye geldiği sorusunu yönelten Erdoğan, ''Zerre kadar yüreğiniz varsa, onurunuz varsa, çıkarsınız rakamlarla, matematik olarak bu ülke nereden nereye geldi bunu konuşursunuz. Hak ve özgürlüklerde nereye geldi bunu konuşursunuz. Demokratik standartlarda neredeydik nereye geldik bunu konuşursunuz'' ifadelerini kullandı.

-MEKTUPLAR-

AB'nin genişlemeden sorumlu komiserinin yaptığı tespitlerle, yapılan değerlendirmelerin karşılaştırılmasını isteyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Ne kadar geriden geliyorlar çok açık çok net ortada. Aynı günlerde BM Güvenlik Konseyi İran'a yaptırım uygulama kararı aldı. Türkiye, diplomatik çabaları savunan, meselenin diplomasiyle çözümünden yana bir ülke olarak, Brezilya ile birlikte bu karara 'hayır' oyu verdi. Attığı imzanın arkasında onurlu bir duruş sergiledi.

Biz, bu duruşu sergilerken bunu salt kendi başımıza bu adımı atmadık. Sayın Obama'nın, bana ve Sayın Lula'ya (Brezilye Devlet Başkanı) yazdığı mektuplar var. Biz, bu mektupların içeriğine de dayalı olarak Tahran Anlaşmasını imzaladık. Buradan ifade ediyorum, teferruatına girmiyorum; Sayın Obama'ya bunu telefon görüşmesinde de söyledim. Bakın dedim; bana ve ve Sayın Lula'ya gönderdiğiniz mektuba ters Tahran Anlaşmasında bir şey var mı? Nitekim görüşmemizde siz bizi takdir ettiniz. Ama İran'a inanmadığınızı söylediniz. Biz ne dedik? Eğer İran bu anlaşmanın gereğine uymazsa, biz de İran'ı yalnızlığa iteriz. Onun için bu yazılı Tahran Anlaşması bizim için önemli. Sizler de burada lütfen destek olun ve bunu diplomasi yoluyla çözelim. Çünkü, bu bölge artık savaşlardan yorgun düştü. Irak'ta olanları gördünüz. Afganistan'da olanları görüyorsunuz.

Orta Doğu yıllar yılı neler çekti görüyorsunuz. Gelin bunu diplomasiyle çözelim. Bakın Irak'ta da bunu söyledik, olmadı. Ne oldu? Yüz binlerce insan öldü. Yüz binlerce orada dul, yetim, öksüz var. Ne olacak bunların hali? Bunların sorumlusu kim? Medeniyet çöktü Irak'ta. Kazandık mı? Kaybettiniz mi? Bir Saddam yok edilsin diye değer miydi? Ama ne yazık ki bu mantığa göre değdi. Farklı yollardan yapılamaz mıydı? o zaman nerede demokrasi? ''

-DEMOKRASİ-

''Bir yandan demokrasi diyeceksiniz, demokrasi de standartlar diyeceksiniz ama ondan sonra anti demokratik ne gerekiyorsa onu yapacaksınız. Ben, bunu demokrasi anlayışıma sığdıramıyorum' diyen Erdoğan, eğer halkın iradesine saygı duyulacaksa, dünyanın neresinde olursa olsun halkın iradesine saygı duyulmasını istedi.

Bu iradeye herkesin, kim olursa olsun saygı duyması gerektiğini belirten Erdoğan, halkın iradesi doğrultusunda adım atılmasının önemine işaret etti.

Demokrasi kitabının bunu yazdığını anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Uygulamaları da böyle ama yeri geldiği zaman otoriter, totaliter rejimlerle yan yana olacaksınız, yeri geldiği zaman demokrasi diyeceksiniz. Yok böyle bir şey. Olmaz böyle bir şey. Bu işi aslına uygun olarak yapacaksın.

Artık dünya halkları uyanıyor. Kusura bakmayın artık bunları kimse yutmuyor. Türkiye'nin bu onurlu duruşunun, yine bu uluslararası basın tarafından Türkiye'nin ekseni ile ilgili kara propagandaya alet edildiğini görüyorsunuz. Tahran Anlaşması biz imzaladık, Brezilya imzaladı diye eksen kaydı. Sevsinler sizi... Eksen meksen kaymadı. Sizin ekseniniz kayıyor, sizin. Biz tam eksendeyiz yolumuza devam ediyoruz. Dere yatağında akıyor, su yatağını buldu. Ve bu kararlılıkla yolumuza devam ediyoruz.

İstanbul'da düzenlenen 5. Türk-Arap Ekonomik Forumu, yine bu kara propagandanın malzemesi olarak kullanıldı. Şu hususun altını çizerek ifade etmek istiyorum: Türkiye'ye karşı uluslararası basında İsrail destekli basında yürütülen bu kara propagandaya karşı asla ve asla savunma konumunda olmayacağız. Savunma konumunda olan biz değiliz.

Kendisini savunması gereken İsral'dir, İsrail'in hukuksuzluklarına göz yuman devletlerdir, onlar kendilerini savunsunlar. Biz doğruyu yaptık, yapıyoruz ve haklı söylediğimiz için de kimseye hesap vermek, kimseyi ikna etmek zorunda değiliz.

İsrail destekli uluslararası basının Türkiye aleyhine başlattığı ve halen sürdürdüğü kara propaganda, üzülerek ifade ediyorum, Türkiye içindeki malum basın kuruluşları tarafından açıkça destekleniyor. Bu destek ne yazık ki şu anda sürüyor. Biz gazetelerde atılan o manşetlerin ne manaya geldiğini çok iyi biliyoruz. O manşetlerin altında yatan manayı, altında yatan niyeti çok iyi biliyoruz.''

-''MALUM MEDYA''-

''Bu malum medyanın'' Filistin sorununda, Gazze operasyonunda, Lübnan'a yönelik saldırıda nerede durduğunu, kimi desteklediğini gördüklerini anlatan Erdoğan, bu medyanın gerçekleri nasıl örttüğünü gördüklerini ve yaşadıklarını söyledi. Erdoğan, şöyle devam etti:

''Şöyle gitmiş, böyle gitmiş. 19 yaşındaki Amerika vatandaşı olan ama Türk orijinli olan Furkan Doğan'ı alnında 5 tane mermiyle katleden zihniyetin bu dünyada tanımlanması nasıl mümkün? Bunu ne diye tanımlayacaksınız? Bunu ancak vahşice bir terör örgütü mensubu yapar ve bunu alçakça yapar. Tüm bunların raporları tek tek çıkacak. Bu raporlar, bakalım uluslararası hukukta nereye oturacak bunu göreceğiz.

Ben hastanedeki 19 yaralıyı ziyaret ettim. 5 yaralıyı daha sonra İsrail'den getirttik. Ve 5'i yoğun bakımdaydı, 4'ü çıktı bir kardeşimiz şu anda hala yoğun bakımda şuuru kapalı yatıyor. Ona karşı yapılan uygulamayı da biliyoruz. Doktor arkadaşlardan bilgi aldım. Bunun insanlıkla uzaktan yakından alakası yok. Sana karşı savaş açan birisine mi yaptın bunu? Uluslararası sularda, denizden, havadan yaptığınız bu indirme-bindirme harekatını dünyaya neyle izah edeceksiniz? Bunun izahı var mı? Götürülen ne? İnsani yardım. Nereye? Gazze'ye. 'Bana getir ben götüreyim' diyorsun. Sana getirince oluyor da bırak kendileri götürsün buna niye tahammül etmiyorsun? Üzerinde silah var mı? Yok. Gemide var mı? Yok. Utanmadan, sıkılmadan oradaki et, ekmek bıçaklarını, sopaları koyup, onları dünyaya göstermeye çalışıyorsun. Sizin silahlarınızı hücumbotlarınızı kim dünyaya gösterecek? Elinizdeki ciddi manadaki artık o silahlar kanas mıydı şu muydu bu muydu henüz araştırmış değilim onların teknik kadrolar tarafından tespiti yapılıyor.

Bütün bunlar neyle izah edilecek? Bütün bu olaylar karşısında içerideki medyamızdan farklı bir tavır beklerdik. Söz konunu olan Türkiye ve Türkiye'nin çıkarları. Türkiye'nin onuru. Bugün söz konusu olan uluslararası sularda öldürülen 9 Türk vatandaşı ve 24 yaralı. Böyle bir durumda Türkiye içindeki malum medyadan o atılan manşetlerden, o yazılan yazılardan farklı bir tavır beklerdik. Ama ne yazık ki bu tavrı göremedik.

AB'nin en etkili isimleri Türk dış politikasında bir eksen kayması olmadığını, sorgulanması gereken bir eksen varsa, bunun AB'nin ekseni olduğunu ifade ediyorlar. Çok önemli. Dünya basınında bu gelişmelerle ilgili son derece tarafsız yayın yapanlar da var. Batının Türkiye'ye yönelik çifte standart tavrı konuşuluyor. Türkiye'nin eksen kaymasının olmayacağı, olamayacağı yazılıyor. Uzaklardan dahi Türkiye'nin ne yapmak istediği çok net olarak görülürken bizim miyoplarımız olup biteni göremiyor. Ya da görmek istemiyor. Çok açık söylüyorum; Türkiye'nin ekseni kaymıyor tersine Türkiye'nin ekseni genişliyor.'

-NATO ÜYESİYİM''-

Bugüne kadar ihmal edilen Türk dış politikasının gerçek potansiyeline kavuştuğunu anlatan Erdoğan, 'Türkiye, başkalarınınkini değil, kendi çıkarlarını, kendi onurunu merkeze alan bir yaklaşımla hareket ediyor'' dedi. AK Parti iktidarına kadar tek ayak üzerinde duran Türkiye'nin dış politikasının bugün iki ayak üstünde olduğunu anlatan Erdoğan, yere sağlam bastığını, onuruyla, şerefiyle, kendi imkanlarıyla dimdik ayakta durduğunu söyledi.

''Bazıları soruyor Türkiye'nin Gazze'de ne işi var?'' diyen Erdoğan, ''diğerlerinin burada ne işi var? Irak'ta, Afganistan'da ne işleri var? Sorsanıza'' dedi.

Türkiye'nin bölgede tarihi bağları olduğunu belirten Erdoğan, ''Hele hele Orta Doğu dediğin zaman tarihten gelen çok ciddi bağlarımız var. Ha dersen ki 'onlar BM'nin daimi üyeleri' ben de geçici üyesiyim. NATO dersen, ben de NATO üyesiyim. Hepsini geç, artık kendi ülke sınırları içinde yaşayan ülkeler dönemi geçti artık dünya büyük bir köy'' görüşünü ifade etti.

-''KASABA DEVLETİ DEĞİL''-

Türkiye'nin uluslararası kuruluşlardaki yeri ve önemine değinen Erdoğan, ''Türkiye, sıradan bir ülke değil. Kendimizi iyi görmemiz lazım. Hele bazı köşe yazarlarının saptırmalarına asla gelmeyelim. Evet, Türkiye bir kasaba devleti değil. Gündemi belirlenen bir ülke değil, gündem belirleyen bir ülkedir'' diye konuştu.

İyi veya kötü niyetli olarak bu kara kampanyalara alet olanların, Türkiye'nin milli menfaatlerine, saygınlığına uygun bir tutum takınmadıklarını belirten Erdoğan, 'Türkiye'nin ne Doğu'dan ne Batı'dan ne Kuzey ne de Güneyden kopması mümkün değildir, doğru da değildir'' dedi.

Haber 7 - AA - CİHAN

YORUM YAZIN
Profiliniz ziyaretci statüsünde görünüyor. Yorumlarınız aşağıdaki isimle yayınlanacaktır
Değiştir
Dilerseniz web sitemize üye olarak daha özgün bir profil oluşturabilir ve yorumlarınızı hesabınızdan takip edebilirsiniz
Kodu Girin
Yapacağınız yorumların şiddet ve hakaret içermemesine lütfen dikkat edin. Aksi taktirde yorumlarınız onaylanmayacaktır. Gönder
09.01.2025
12:48
Meslek yüksekokulları sil baştan değişiyor! Yeni model geliyor
Meslek yüksekokulları sil baştan değişiyor! Yeni model geliyor
Yeni Meslek Yüksekokulu (MYO) modelleri geliyor, geleneksel MYO'lar tarih oluyor. YÖK Başkanı Erol Özvar, Meslek yüksekokullarının sil baştan değişeceğini duyurdu. Yeni mevzuatın yolda olduğunu belirten YÖK Başkanı, standartları karşılamayan okullardan desteklerin de geri çekileceğini söyledi. Rektörlere de çağrıda bulunan Özvar 'MYO'lara daha çok önem verin. Ayda en az birkaç sefer kendi MYO'larınıza gidin.' ifadelerini kullandı.
09.01.2025
12:41
Aile hekimleri, mesai saatleri dışında ücret karşılığında hasta bakabilecek
Aile hekimleri, mesai saatleri dışında ücret karşılığında hasta bakabilecek
Aile hekimliğinde ücretli dönem başlıyor. Buna göre, aile hekimlerine yönelik değişiklikler içeren kanun ile aile hekimleri, mesai saatleri dışında vatandaşlara ücret karşılığında hizmet verebileceği gibi ayrıca aile hekimleri tarafından halihazırda ücretsiz sunulan birçok rapor da ücretli olacak.
08.01.2025
18:39
Adaklı Devlet Hastanesi`nde yataklı tedavi hizmeti başladı
Adaklı Devlet Hastanesi'nde yataklı tedavi hizmeti başladı
Bingöl İl Sağlık Müdürü Tatlı: 'Daha önce Bingöl merkez ve çevre şehirlere gitmek zorunda kalan hastalar, artık kendi ilçelerinde tedavi olabilecekler.'
08.01.2025
15:07
Naci Görür uyardı:
Naci Görür uyardı: 'Doğu Anadolu Sıkışıyor'
Erzurum'da sabaha karşı 4,5 büyüklüğünde deprem oldu. Çevre illerden de hissedilen deprem paniğe yol açarken, yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür bölgede sıkışma olduğunu belirtip uyarıda bulundu.
08.01.2025
14:18
Bingöl`de haklarında arama kararı bulunan 2 kişi yakalandı
Bingöl'de haklarında arama kararı bulunan 2 kişi yakalandı
Bingöl'de jandarma ekiplerince düzenlenen operasyonlarda haklarında arama kaydı bulunan 2 kişi yakalanırken, bir miktar uyuşturucu madde ele geçirildi.
07.01.2025
15:25
Cinayetten cezası vardı! Yakalandı!
Cinayetten cezası vardı! Yakalandı!
Bingöl'de kasten öldürme suçundan 7 yıl 6 ay kesinleşmiş hapis cezası ve aranması ve ayrıca çeşitli suçlardan toplamda 18 farklı suç kaydı bulunan bir şahıs yakalandı.
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın