Bingöl Sosyal, Kültürel ve Ekonomik Kalkınma Derneği (BİN-DER) Başkanı Doğan Karasu, yaptığı yazılı açıklamada Bingöl'de cinsel istismar suçundan dolayı ordudan atılan uzman çavuşlarla ilgili, Mısır'da gerçekleşen askeri darbelerle ilgili ve çözüm süreci ile ilgili değerlendirmede bulundu.
“Devlet, Bingöl'ü elinde tutmak istiyor, kaybetmek istemiyor”
8 Uzman Çavuşun ordudan atılmasını önemsediklerini söyleyen Karasu: “Ama bunun devletin anlayışını yansıttığını düşünmüyoruz. Aynı olayların çok daha kötüleri ve sistematik olanları Kürt coğrafyasının diğer kısımlarında yaşanıyor, kimse ordudan atılmıyor. Uludere'de katliam yapılıyor dosyaya gizlilik kararı konuluyor ve kimse açığa alınmıyor, görevinden el çektirilmiyor. 8 Uzman çavuşun atılmasının Bingöl özeliyle ilgili olduğunu düşünüyoruz. Devlet, Bingöl'ü elinde tutmak istiyor, kaybetmek istemiyor. Bingöl'de oluşan sesli ve sessiz duyarlılık, istihbaratın Bingöl'ü kaybedebiliriz referansı ordudan atılmayı sağlamıştır. Bir de Siirt Belediye Başkan Yardımcısı bağlantılı gerçekleşen ve ilgilinin tüm statülerini kaybederek cezaevi ile sonuçlanan serüven ile devlet, Barış ve Demokrasi Partisi ile ahlak yarışına girmek zorunda kalmıştır” dedi.
DARBEYE KINAMA
Mısır'da gerçekleşen askeri darbeyi kınayan Karasu: “Mısır halkını düşünen herkes kısa dönemde seçim kararının alınmasını, yönetimin şeffaf, açık bir yöntemle sivillere devredilmesini önermeli ve savunmalıdır. Darbe karşıtı Mısır halkını sokağa çağırmak, onları provoke etmek ahlaken, vicdanen yanlıştır, tuzu kuru olmaktır, hamaset yapmaktır, basitliğin popülizmidir. Mısır halkını meydanlara çıkarıp askeri diktanın kurşunlarına hedef yapanlar 28 Şubatta, 12 Eylülde o erdemi göstermediler, ‘sokağa çıkmayacağız, kendi askerimizle çatışmayacağız, başka yollarla iktidar olmanın yollarını kullanacağız' dediler. Bu ülkede asker her zaman şaibeli işler yaptı, yapıyor. Kendi ülkesinde meydana çıkamayan, hedef olmayı göze alamayanların Mısır halkını meydana çağırmalarını ahlaki zaaf, vicdani yetersizlik, türbin siyaseti yapmak olarak görüyoruz” diye konuştu.
ÇÖZÜM SÜRECİ
‘Hükümet koşulsuz bir biçimde adım atmalıdır' diyen Karasu: “Barış, kalıcı barışı savunmayla, tarafların birbirine güvenmeleri, samimi olmaları, barışta ısrar etmeleri ile mümkündür. Şiddete hepimizin karşı olması, şiddetin geri gelmemesi için herkesin üstüne düşeni yapması gerekiyor. Hükümet koşulsuz bir biçimde adım atmalıdır, seçim hesabı gibi basit bir hesabın içinde olmamalı, ülke bunu kaldıramaz. Kürtlerin bir halk olduğu gerçeğinden hareketle gasp edilmiş tüm haklarının şiddet olsun veya olmasın hemen verilmesi gerekiyor. Türkiye kendi Kürtleriyle barışmak, onlara haklarını vermek zorundadır. Yetmiyor diğer Kürtlerle iyi bir komşu olmayı düşünmeli, iyi bir komşu olmanın gereklerini sağa-sola çalmadan yerine getirmelidir” şeklinde konuştu.