Milliyet gazatesi yazarı Mehmet Demirkol'un yazısı...
Böyle mi üflenir İsmet!
Geçen 3 günün sonunda şu noktadayız
1-Böyle mi üflenir İsmet!
2-Gökhan niye koşmaya devam ediyorsun. İtiraz etsene!
Yani artık hakemin düdük öttürüşü bile eleştiri konusu oldu. Ve oyuncunun her ne şartta olursa olsun oyuna devam etme çabası da! Gökhan koşmamalı yani. Yatmalı kıvranmalı. Ahlamalı, vahlamalı. Ancak o zaman faul, faul olur! Böyle yaparsa kesin milli olur Gökhan! Bunu da öğrenmiş oldu!
Geldiğimiz nokta bu...
Peki bir hikayeyi baştan alalım. Salim kafayla.
Fenerbahçe Yönetimi'nin maçın hakeminin açıklanmasının ardından yaptığı ne peki?
Şöyle düşünelim. PSV maçında garip bir kararla Deivid'i oyundan atan İngiliz Howard Webb, CSKA maçına verilse yine benzer bir açıklama yapılacak mı? Hayır! Peki neden?
Ya da Beşiktaş aleyhine Marsilya maçındaki kadar kötü bir yönetim ya da Porto maçında olduğu gibi en acayip tribüne yollamalardan birinin meydana geldiğini, bunun da üzerine çıkıldığını farz edin. Gerçekten bir gol iptal edildiğini misal. Üstüne yanlış bir kırmızı kart verildiğini de. Ve son dakikada ofsaytta, formasını önceden çıkarmış, tekmelikleri olmayan, yedi metre ofsaytta bir oyuncunun bir taraftan kaleciye yumruk atarken, diğer eliyle gol attığını düşünün! Hakemin de bunu verdiğini. Peki Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi'nden hakemin istifa etmemesi halinde çekileceğini açıklayabilir mi? Hayır! Peki neden?
Avrupa'da neden yapmıyorlar?
Fenerbahçe neden itiraz ediyor en başından? Arzuman'ın kupa finalindeki hatalı kararlarından dolayı!
Sanki lehlerine hiç hakem hatası yapılmamış! Bakınız 2 yıl önceye. Galatasaray ortalığı yıkıyordu: Anelka, Nobre, temiz bir lig vs (sonra Galatasaray şampiyon oldu).
Fenerbahçe de geçen sene ligden çekilmekle tehdit etti federasyonu (onlar da şampiyon oldu).
Şimdi Beşiktaş tehdit ediyor (parantezin içi şimdilik boş) Böyle devam ederlerse onlar da olurlar.
Peki soruyu yeniden soralım. Howard Webb'e neden bildiri yayınlamaz Fenerbahçe? Ya da Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi'nden neden çekilme tehdidinde bulunamaz. Veya Galatasaray 'Temiz bir UEFA Kupası' pankartıyla sahaya çıkamaz?
Cezadan korktukları için mi?
Orada iyi niyetli hatalar yapıldığına olan inançlarından mı? Hayır ve hayır.
Çünkü bunu yaparak orayı manipüle edemezler. Yani bu politik oyunlar, hakemlere atılacak dayaklar o mecrada onlara kazanç sağlamaz. Mesele budur.
'Ben şampiyonluğun sahada kazanıldığını düşünürdüm. Meğer masa başında kazanılıyormuş' özdeyişi de bunu anlatır işte.
Sinan Engin'in basın açıklamasında söylemediği, ama sıcağı sıcağına Lig TV mikrofonlarına söylediklerine bakın anlarsınız: 'Benim çok hakem arkadaşım var. Nasıl ince ince bir takımın doğranacağını iyi bilirim' açıklamasından daha net ne duydunuz bugüne kadar?
Bu ülkede başarı her şeyden önce hakemleri pelteye çevirip onları istediğiniz gibi kullanabilmekten geçiyor.
Oyun budur. Futbol her şeyden önce budur! Yapılan ve oynanan da budur!
İşte bu oyunda geldiğimiz nokta.
Böyle mi üflenir İsmet?
Hayırlarla!
Bir özür
Yer darlığı, gündem vs. Avrupa maçlarına yer kalmadı. Fenerbahçe için bir şey söylemeye gerek yok. Orada başka oynuyorlar. Ama Beşiktaş için kısa bir şey söyleyelim. Liverpool'u yıkmanın yolu orta sahalarını pas geçmektir. Orada top yapmadan uzun topla oyunu arkaya indirmek lazım. Bunun altından sezon başından bu yana kalkamıyorlar. Onlarla orta sahada kapışmak bir yarar sağlamaz. Kaptıkları anda hızla kalenize iniyorlar. Onların ceza sahası yakınında işinizi görmelisiniz. Ve onları yerleşik oyuna zorlamalısınız. Bu olursa tempo düşer ve iş lehinize döner.
Kendime gülüyorum
Terim ayrılmak isterse yerine Kalli gelsin demiştim. Sizden önce ben kendime gülüyorum. Anlamanın mümkün olmadığı oyuncu tercihleri, akıl almaz bir fizik düşüş.
Hasan Şaş'dan değil bahsim. Orada Kalli başka bir şey yapmaya çalışıyor. Ama Bouzid, ama Arda ve Lincoln'ün ne yaptıkları anlaşılmaz oyun. Gece bir daha seyrettim maçı. Anlamak olasılık dışı.
Ancak ısrarlıyım. Kim nerede oynarsa oynasın Galatasaray bu kadar silik kalamaz. Her ikili mücadelede düşen ve yerde kalan, her çıkışında savunmasını 70 metre geride unutan, her dönüşünde hücum hattı 70 metre geride kalan bir takım oldu Galatasaray. Bu takımın fizik kapasitesi düşüyor. Bu kadar çok darbeye bağlı olmayan sakatlık meydana geliyorsa ayrıca, bu takımın fiziğinde bir sorun var demektir. Sorunun temeli bu. Peki 2 maçtır 90'da nasıl gol atıyor zayıf fizik? Onu rakiplerine soracaksınız. Bu kadar düşmüş bir takıma bu kadar kapanıp bu kadar çok faul yaparsanız onu cezalandırırlar.
Gelelim Hasan Şaş konusuna. Sizce gerçekten ondan bir sağbek yaratmaya çalışıyor olabilir mi? Bu kadar da olur mu?
İyi düşünmeye çalışıyorum. Aksi taktirde hemen görevden alınması gerekir çünkü. Osieck Fenerbahçe'nin başına geldiğinde ilk iş Oğuz'u stopere çekmişti. Tabii ki çuvalladı. Bugün Alex'i stopere çekmekten bir farkı yoktu bunun. 2 ay sonra çok farklı oyunu başka türlü anlayan, savunma özelliklerine sahip, daha basit ama daha sağlam oynayan bir Oğuz çıktı ortaya. Kalli olsa olsa böyle bir kurstan geçiriyor olmalı Şaş'ı. Yok eğer gerçekten bir sağ bek yaratmaya çalışıyorsa o zaman gerçekten dünyanın sonu geldi demektir.
Taraftarın isyanı Beşiktaş'ın Başkanı
Belki tarihin en şanssız derbi finaliydi. Benim gözümde ülkenin uzun yıllardır en iyi ve formda maç spikeri Ercan Taner'i bile ofsayta düşüren bir olayla kapandı maç. Gol, faul, düdük... Duyanlar, duyamayanlar!
Bu konuyla ilgili yapılacak her yorum 'bence'yle başlamalı. Çünkü böyle bir karara kesin faul ya da değil denemez. Ama evet bence de faul değil! Peki bu önemli mi? Değil!
5 dakika uzattığı maçın bitmesine 20 saniye kala bir faul çaldı Arzuman. Çoğumuza göre hatalı. Kimsenin üstünde durmayacağı bir orta saha faulü derbi tarihinin en unutulmaz olaylarından biri oldu. Taraftar bundan çok şey çıkarır. Biz de tribünde taraftar olduk! Hayatı buradan anlamaya çalışır. Tüm yargılarını oradan kaynaklandırır. Bir faul dünya olur, tüm dünya bir düdük sesi. Taraftarın böyle davranma, böyle yaşama hakkı vardır. Peki Başkan taraftar mıdır? Öyleyse onu başkan yapan nedir? Neden kapalı sağ üstteki Nusret değil de Yıldırım Demirören Başkan?
Beşiktaş Başkanı takımını ligden çekemez. Taraftarın %99'u da destek verse, yüzde 1'in hakkı vardır. 104 yıllık tarihte her adı geçen kahramanın hakkı vardır. Buna kimsenin hakkı yoktur.
Öte yandan, Beşiktaş büyükler arasında tek tam teşekkül şirkettir. Sadece kârını değil, bonservislerine kadar her şeyi kapsayan şirketi halka açmıştır. Ve başkan aslında bunun başındadır. SPK denetiminde halka açık bir şirketin bunu yapması mümkün değildir.
Bu yüzden gelin yol yakınken vazgeçin bu işten.
Taraftar isyan eder, haklıdır. Ama başkan taraftar değildir, akil adamdır.
Milliyet