Dünya nüfusunun üçte birinin verem mikrobuyla efekte olduğunu anımsatan Söyiler, “2013 yılında 9 milyon yeni vaka ve 1,5 milyon veremden ölüm olduğu saptanmıştır. Türkiye de her yıl yeni tespit edilen hasta sayısı ortalama yüzde 6-7 oranında azalmaktadır. 2013 yılında verem savaş dispanserlerine kayıtlı toplam tüberküloz vaka sayısı 13 Bin 409'dur” dedi.
“Verem basilinin kaynağı, tedavi görmemiş veya düzenli tedavi görmeyen aktif akciğer ve gırtlak (larinks) veremi olan hastalardır” diyen Söyiler, şu ifadeleri kullandı: “Basil hasta insanların öksürme ve hapşırma ile ortama yaydığı mikrobun solunum yolu ile alınması sonucu bulaşır. Tedavi edilmeyen her hasta 10-15 kişiye hastalığı bulaştırır. Hatalığın belirtileri: öksürük, balgam, öksürükle kan tükürme, nefes darlığı, halsizlik ve kilo kaybıdır. Ve hangi organ tutulumu yapmışsa o organa ait belirtiler vardır. Verem hastalığının kesin tanısı, balgamda verem mikrobunun gösterilmesi ile konulur. Hastanın şikâyetleri ve röntgen bulguları, hastalıktan şüphelenmeyi sağlar.”
ERKAN TANI İÇİN MUAYENE ÇAĞRISI
Erken tanı için şikâyetleri olan hastaları Bingöl Verem Savaş Dispanserine beklediklerini kaydeden Söyiler, şunları kaydetti: “Toplum Sağlığı Verem Savaş Dispanserlerinde veremin teşhis ve tedavisi ücretsizdir. Veremin tedavisi standarttır: iki ay 4 farklı ilaçla ve dört ay 2 ayrı ilaçla olmak üzere 6 aylık tedavi uygulanır. Tedavi de kullanılan tüm ilaçlar dispanserden ücretsiz verilir. İlaçların düzenli içilmesi çok önem taşır. Hastanın ilaçlarını içtiğinden emin olmak için her doz ilacı bir sağlık personelinin gözetiminde içirtmek en uygun yoldur. Buna doğrudan gözetimli tedavi (DGT) denilir. Tedaviyi sonlandırana dek özenle sürdürmek gerekir. Verem hastalığındaki sayıları daha da azaltmak için tüm toplumumuzu bu konuda duyarlı olmaya davet ediyor, erken tanı için şikâyetleri olan hastaları Bingöl Verem Savaş Dispanserine bekliyoruz.”