Bingöl'de 'engellilere sahip çıkın' çağrısı3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla açıklamada bulunan Altı Nokta Körler Derneği Bingöl Şube Başkanı Hidayet Becerekli, hem topluma hem de başta hükümet olmak üzere tüm siyasi partilere yönelik sitemlerini paylaşıp çağrıda bulundu: 'Haklı mücadelemize destek olun'Altı Nokta Körler Derneği Bingöl Şube Başkanı Hidayet Becerekli, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla açıklamada bulundu. “Biz engelliler, istatistiklerin 9 milyon dolayında gösterdiği büyük bir kitleyiz. Ailelerimizle birlikte sayımız 35 milyonu aşmaktadır” diyen Becerekli, şehirlerin inşasından sosyal yardımlara birçok konuda sitemlerini paylaştı. Engellilerin ‘zavallı kişiler' olarak görülmesinin toplumsal bir kabul oluşunun kabul edilemez olduğunu vurgulayan Becerekli, topyekûn bir sahiplenmenin ortaya çıkması için hem toplum hem de siyaset katmanlarının doğru yaklaşım ve desteği ortaya koyması çağrısında bulundu. Becerekli, engellilerin sitem, talep ve beklentilerini şöyle sıraladı; Engelli olmayı ya da engelli doğmayı kendimiz seçmedik. Bu durumu, ülkemizin olumsuz yaşam koşulları ve hükümetlerin ağır ihmali “armağan” etti bize. Anayasamızın 2. maddesi devletimizin “sosyal” niteliğini açıkça belirtmektedir. Sosyal devlet, toplumun en güçsüz kesimlerinden başlayarak yurttaşlarının sağlık, eğitim, istihdam, sosyal güvenlik gibi temel gereksinimlerini karşılayan devlet demektir. Devletin “sosyal” niteliğini yaşama geçirmek, hükümetlerin anayasal yükümlülüğüdür. Ne yazık ki hükümetler, bugüne dek bu yükümlülüklerini, yeterince yerine getirmemişlerdir. Ülkemizdeki engelli nüfusun yüzde 90'ından fazlası istihdam ve eğitim olanaklarından yoksundur. Toplam nüfusun yüzde 12,29' unu oluşturdukları halde ulusal gelirin sadece on binde 28'i engelliler için harcanmaktadır. Kentlerimiz, açık alanlarımız, konutlarımız ve toplu taşım araçlarımız, engelliler yok sayılarak planlanmıştır. Haklara, hizmetlere, mekânlara ve bilgiye erişebilmemizin önünde halen büyük engeller bulunmaktadır. ENGELLİLER ‘ZAVALLI KİŞİLER' OLARAK GÖRÜLMEKTEDİRToplumumuzda engellilere yönelik ayrımcı değer yargıları, tutum, davranış ve uygulamalar son derece yaygındır. Ücretsiz ya da indirimli tarifelere ve sosyal yardımlara dayanan sosyal hizmet sistemimiz, aciz, bakıma, himayeye ve yardıma muhtaç engelli imajının doğmasına ve pekişmesine yol açmıştır. Bu sayede engelliler halkın çoğunluğu tarafından hak öznesi olan eşit kişiler olarak değil, bakılması, korunması ve yardım edilmesi gereken “zavallı kişiler” olarak görülmektedir. Daha da kötüsü, geleneksel söylemlerin ve yanlış yapılandırılmış sosyal yardımların etkisi altında engelliler de kendilerini öyle görmeye başlamışlardır. Bu yüzden örgütlenmeye ve mücadeleye olan talep bir hayli zayıflamıştır. Çağdaş demokrasilerin en önemli özelliği olan karar alma süreçlerine katılım ve temsil hakkı yok sayılmaktadır. Engelli çocuklar ve kadınlar her türlü ihmal ve istismara, şiddete ve kötü muameleye karşı korunmasızdır. Engelli kadınlar, engelliliğe ek olarak kadın olmaları nedeniyle de haksız ve ayrımcı uygulamalara daha fazla maruz kalmaktadırlar. SAĞLIK KURULU RAPORLARI YÖNETMELİĞİ HAK KAYIPLARINA NEDEN OLUYORDerneğimizin de içinde bulunduğu engelli örgütlerinin yoğun mücadeleleri sayesinde elde edilen kimi kazanımlarımız da son yıllarda birer birer elimizden alınmakta, zaten son derece sınırlı olan ve sıkı koşullara bağlanmış bulunan engelli aylıkları ve evde bakım ücretleri kesilmektedir. Yürürlükteki Sağlık Kurulu Raporları Yönetmeliği nedeniyle önemli hak kayıpları yaşanmaktadır. Kaynaştırma eğitimi adı altında gerçekleştirilen uygulama, gerekli altyapı ve eğitim ortamları sağlanamadığı için engelli çocukların niteliksiz eğitim görmesine ve başarı oranlarının düşmesine neden olmaktadır. İşçi ya da kamu personeli olarak istihdam edilen engellilerin büyük çoğunluğu, işverenlerin önyargıları nedeniyle ya da verimli olacakları alanlarda iş verilmediği için üretim süreçlerinin dışında tutulmakta, kimi engelliler aydan aya gelip maaşını almaya zorlandıkları için topluma arzu ettikleri katkıyı sunamamaktadırlar. Bu durum, onların manevi olarak çökmelerine ve öz güvenlerini yitirmelerine yol açmaktadır. Bu olumsuz zincir, böylece uzatılabilir. Altınokta Körler Derneği olarak bu olumsuz gidişe sesimiz yettiğince “DUR!” diyoruz ve yetkilileri göreve çağırıyoruz. İktidarı ve muhalefetiyle tüm siyasal partilere sesleniyoruz!
Ayrılmaz bir parçası olduğumuz Türkiye toplumuna, hükümetimize ve siyasal partilere sesleniyoruz!
YORUM YAZIN
|
|