Kobani olaylarını bahane ederek sokakları cehenneme çeviren göstericiler, Diyarbakır'da aralarında Bingöllü Yasin Börü'nün de bulunduğu 4 genci işkence ederek öldürdü. Vahşetin tanığı Yusuf Er'in anlattıkları Türkiye gündemi oldu. Er, Börü'nün “Önce silahla vurdular... Sonra boğazını kesmeye çalıştılar... Dakikalarca bıçaklayıp 3. kattan attılar... Yerde üzerinden araba ile geçtiler... En sonunda başını taşla ezerek öldürdüler” şeklinde katledildiğini kaydetmişti.
“GEÇEN YIL TİMSAH GÖZYAŞLARI DÖKTÜLER”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, II. Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumu'nda konuştu. Türkiye'nin bazı illerinde yaşanan Kobani eylemleriyle ilgili değerlendirmede bulunan Erdoğan "Geçen yıl Gezi olayları sırasında hayatını kaybeden bir çocuğun ölü bedeni üzerinden her türlü aşağılık saldırıya maruz kaldık. Taaa okyanus ötesinden ölen çocuğun mezhebine de vurgu yaparak timsah gözyaşlarıyla taziyeler yayınladılar. Ancak bu gösteriler sırasında silahla öldürülen Burak kimsenin dikkatini çekmedi. İstanbul'da talihsiz ölen çocuk sahte ifadelerle 'ekmek almaya gidiyor', halbuki hiç alakası yok, maşa olmuştu. Böyle ifadeler tasarladılar. O reklamcılar nerede" dedi.
Konuşmasında, “Berkin için timsah gözyaşı dökenler, Diyarbakır'da öldürülen Yasin için neredeler?” diye soran Erdoğan: “O çocuğu siyasi istismar aracı yapanlar nerede, Suriye'de 300 bin kişinin öldürülmesine susacaksın, sonra Kobani için konuşacaksın. Halbuki Kobani'de kimse yok. Kobani'den 200 bin Kürt bizim ülkemizde. ABD'nin hava operasyonu IŞİD'in oradaki kuşatmasıyla ilgili bir konu. Kobani stratejikse bizim için, ABD için değil. Benim için neticesi ölüm olan her şey suçtur. Şu anda Meclis yeni güvenlik tedbirlerini yasalaştırmak için çalışıyor. O malum koro yine işbaşında bakıyorsunuz. Yüzüne maske takıp, sivillere saldıran bir anlayış dünyanın hiçbir yerinde demokratik hak kavramının arkasına saklanamaz” şeklinde konuştu.
KOBANİ GÖSTERİLERİNDE KATLEDİLEN ÇOCUKLAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Geçen yıl Gezi olayları sırasında yaralanan ve sonrasında maalesef hayatını kaybeden bir çocuğun üzülerek ifade ediyorum, ölü bedeni üzerinden her türlü aşağılık saldırıya maruz kaldık. Bir çocuğun talihsiz ölümünü reklam aracı yapacak kadar, muhalefet aracı yapacak kadar, istismar vasıtası yapacak kadar alçaldılar. Günlerce manşetlerle, sokak olaylarıyla, içeriden ve dışarıdan kampanyalarla bize, akla, vicdana, edebe sığmayacak saldırılar yaptılar. Okyanus ötesinden ölen çocuğun mezhebine de vurgu yaparak, timsah gözyaşlarıyla taziyeler yayınladılar. Ancak bu gösteriler sırasında ateşli silahla kasten öldürülen Burak hiç kimsenin dikkatini çekmedi, hiç kimsenin vicdanına dokunmadı. Daha önceki hafta Diyarbakır'da vahşice öldürülen 3 genç o malum çevrelerin ilgi alanlarına hiç girmedi. Kurban Bayramı'nda yoksullara yardım dağıtma peşinde olan 16-26 yaşları arasındaki gençler tam anlamıyla vahşice katledildiler. Önce silahlarla, bıçaklarla saldırıya uğradılar, sığındıkları binanın üçüncü katında işkence gördüler, üçüncü kattan aşağı atıldılar. Yetmedi, bunlardan birinin üzerinden arabayla geçtiler, diğerinin başın taşlarla ezdiler. Bu vahşice katledilenler, insan değil mi? Bunlar çocuk değil mi? Genç değil mi? İstanbul'da talihsizce ölen çocuk için sahte, yalan ifadelerle 'ekmek almaya gidiyordu', halbuki hiç alakası yok. Maalesef terör örgütünün maşası olmuş durumdaydı. Bu tür hikayeler tasarladılar. O reklamcılar şimdi nerede? Sokaklara çıkan, gösteriler yapan, o sözüm ona vicdan sahipleri nerede? Günlerce manşetlerinden sahte vicdan gösterileri yapanlar, hani neredeler? O çocuğu siyasi bir istismar aracı yapanlar neredeler? Okyanus ötelerinden taziyeler yayınlayan, timsah gözyaşları döken, burada sokak olaylarına benzin dökmeye çalışanlar neredeler”