Eğitim Bir-Sen Solhan İlçe Temsilciliği ve Genç Memur-Sen Bingöl İl temsilciliğinin, Solhan İlçesi'ndeki Ortaöğretim Kurumlarının 11. ve 12. Sınıflarda öğrenim gören öğrencilere yönelik İlçe Kültür Merkezi Konferans Salonunda “Gençlik Sorunları ve Çözüm Önerileri” konulu konferans düzenlendi.
Düzenlenen konferansın açılış konuşmasını yapan Genç Memur-Sen Bingöl İl Temsilci Abdulhaluk Çakan, toplumda sağlam bir gelişmenin ancak gençliğin her türlü problemlerinin çözümünde gerçekleştiğini söyledi.
“İki günü denk olan ziyandadır” sözünü hayat düsturu edindiklerini söyleyen Çakan, konuşmasına şöyle devam etti: “Bu anlayışın gereği; günlerimizi farklı kılma arzusundan dolayı buradayız. Her gün güneş yeniden doğarken yeni yolculuklara, yeni seferlere ve yeni uğraşlara çıkma arzusundan dolayı buradayız. Bilge Lider Aliye İzzet Begoviç, “yeryüzünün öğretmeni olmak için gökyüzünün öğrencisi olmak lazım” der. Geleceğin inşa ve ihyasını gerçekleştirmek, yeryüzünü imar etmek için, gökyüzünün iyi bir öğrencisi olmak gerekir. Sorunlara meydan okuyan, cevap üreten, davasını sahiplenen ve takımın parçası olabilen takımla çalışabilen bir gençliğin oluşmasına gayret ediyoruz. Hayalimiz ve hedefimiz; tarihle bağı olan, tarih okuyan, tarih yazan, tarihin tekerrür etmemesi için tarihe yön veren bir gençliktir.”
HİDAYETİNE SEBEP GÖRDÜĞÜ RÜYA OLDU
Programa konuşmacı olarak katılan Yazar Bülent Akyürek ise lise yıllarından kitap okumaya merak sardığını ve daha hayatının baharında iken kitap yazdığını ve kitaplarında sorunları ifşa ettiğini aktardı.
35 yaşına kadar Ateist olarak yaşadığını ve üç gece üst üste gördüğü rüyanın hidayetine vesile olduğunu aktaran Akyürek; şunları aktardı:
“Siyası kavgalar var. Ümmet bir birlik içinde toplanmışken Peygamber efendimizi anlatan bir mesele o kadar güzel ki, Peygamber Efendimiz Uhud savaşında ordusu yenilmiş, talan olmuş durumdayız. Peygamber efendimize bir haber gelir bir çocuk vardır yaklaşık on gündür kuşu öldüğü için yemez, içmez ve yatmaz olmuş. Peygamber Efendimiz hemen ayağa kalkar hemen çocuğu ziyaret eder. Peygamber Efendimiz kuşu alıp cenaze namazını kılar ve defin eder çocuk evine gider. Buradaki hikmet şudur; Kuşu ölen çocuk için peygamber rahatsız edilmez değil mi? Yani büyük bir yenilgiden sonra bize düşen kıyas su bizim başımızdaki gam keder hastalık ne varsa ne olursa olsun bir başkasının derdi bizim derdimizden daha büyüktür diye düşünmeliyiz. Yani benim derdim vardır diye ‘bir başkasının derdinden bana ne?' dememeliyiz. Bir Peygamber savaşı kaybetmiş, çocuğun kuşunu defin ediyor. Bu dönem sancılı bir dönem. Her şeyin düzeleceğini tahmin ediyorum. Birçok kez insanlar kıyametin çok yakın olduğunu söyler kıyametin burnumuzun ucunda olduğunu söyler. Doğrudur. Ahir zamandayız, her saniye olabilir. Peygamber Efendimizden sonra her an olabilir. Bu doğrudur fakat dünyanın en kara günü, yeryüzünün en kara günü Hz. Âdem, Hz. Hava, Habil, Kabil ve kızları var dünyada 6-7 kişi insan yaşar. Hz Âdem Hz. Havanın oğullarından biri diğerini öldürür. Kabil Habil'i öldürür. Buna baktığın zaman bu bir felakettir. Kıyamettin kopması geren gündür yeryüzü daha böyle kara bir ürkücü bir gün yaşamadı. Kıyametin kopması gereken saattir. Dünya hayat bir şekilde gelip geçiyor inanın gözlerinizi bir kırpıp acarsınız yaş 40. Kırpıp acarsınız yaş 60. Kırpıp acarsınız bir bakarsınız ömür bitmiş. Günah da, hata da insanlar içindir. Fakat yapmamak için de çok uğraş vermemiz gerekiyor, şeytanla boğuşmamız gerekiyor. Tabii ki gençlere daha da zordur. Şeytanın en çok sevdiği yaşlardır, hayatımızı karartan yaşlardır. Bu güne kadar bizi ebediyen hakikatten uzaklaştıran gerçeklerden uzaklaştıran ahlaktan uzaklaştıran bu yaşlar çok önemlidir. Her şeye rağmen bir şekilde bir adım atarken bir cümle kurarken Allah için yapmak Allah'ı düşünerek yapmak en iyisidir.”