Uludere'de 35 kişinin ölümüne stk'lardan tepkiŞırnak'ın Uludere İlçesi'nin Irak sınırı kesiminde hava operasyonunda 35 kişinin ölmesine Bingölde faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları tepki gösterdi.Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait savaş uçaklarının, Kuzey Irak'ta PKK kamplarının bulunduğu Şırnak sınırındaki Haftanin-Sinat bölgesinden Türkiye'ye giriş yapmaya çalışan mazot ve sigara kaçakçılarını terörist sanarak vurduğu ve 35 köylünün hayatını kaybettiği olayla ilgili tepkiler artıyor. Bingöl'de faaliyet gösteren STK'lar, Şırnak Uludere'de meydana gelen olayla ilgili açıklamalarda bulunarak, yaşanan olaya tepki gösterdiler. BİLGİ VE DÜŞÜNCE DERNEĞİ – MARİFET-DER: "ULUDERE KATLİAMI ŞİDDET MANTIĞININ GÖSTERGESİDİR" Bilgi ve Düşünce Derneği ile Marifet-Der, olaylara tepki göstermek amacıyla basın açıklaması düzenlediler. Basın açıklamasını Bilgi ve Düşünce Derneği ile Marifet-Der adına Mustafa Yılmaz okudu. “İçinde yaşadığımız ülkede gelinen noktada en önemli sorun olarak varlığını sürdüren Kürt Sorununa yönelik çözüm önerilerinin egemenler nezdinde ne anlam ifade ettiği en son Uludere Katliamı ile kendisini bir defa daha göstermiştir” diyen Yılmaz, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Şeyh Said Kıyamından beri aynı mantıkla sürdürdüğü asimilasyon, inkar ve imha politikalarının dehşetli bir halkasını oluşturan bu son katliam hiçbir mazeret üretilerek örtbas edilemeyecek kadar büyük bir hadisedir. Ulus devletlerle parçalanmış Müslüman bir coğrafyada insanlar yoksulluk ve imkansızlıklar içerisinde bırakılmış, sınırlar çizilerek ticaretler engellenmiş ancak, insanlar yaşamak, hayata tutunmak ve çoluk çocuğunun iaşesini temin için sınır ticaret yapmak zorunda kalmışlardır. Bu insanlar masumdur ve asıl suçlu adaletsiz paylaşımı, fakirliği, işsizliği çoğaltan egemenlerdir. Kürtlerin haklarının verileceği, sorunun siyaseten çözüleceği, insan haklarına saygılı, özgürlükçü bir anayasa yapılacağını sürekli vurgulayan hükümet ve onun yetkilileri sorunun çözümüne gelince pratikte silah, bomba ve şiddetten başka bir şey göstermez olmuştur. Yapılan operasyonlar, sorunun en ateşli dönemlerinin yeniden yaşanmaya başladığını göstermektedir. İnsan öldürmekten gurur duyan bir zafer sarhoşluğu şizofrenik bir durumdur. Bir önceki gece Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı Ortasu köyü yaylasında yaşanan katliam da bu zihniyetin ürünüdür. Her hareketliliği yok edilmesi gereken hedef olarak gören, artık eylemden çok varlığa yönelmiş şiddet ve yok etme tutkusu kırka yakın insanı zulmen katletmiştir. Yapılan resmi açıklamalar NATO'nun Afganistan'da yaptığı köy katliamlarının açıklamalarına benzemektedir. Suriye rejimine sürekli sivil katliamlar nedeniyle ikazlar gönderen Başbakan kendi silahlı kuvvetlerinin yaptığı bu katliam üzerine henüz ciddi bir şey söylememiştir. Genel Kurmay Başkanlığının yaptığı açıklama tam bir itirafname niteliğindedir. Ve yapılan açıklamalarda ise hala kararlılıktan bahsedilmektedir. Bir zafiyet içerisinde hükümet kendi döneminde yapılan sivil katliamların hiçbirisinin hesabını verememiştir. Ceylanların ve Uğurların katilleri aramızda dolaşmaktadır. Medya olayı kaçakçılık söylemi altında maniple etmiştir. Zulmü örtbas etmeye yönelik bu ahlaksız tutumu halkımız çok iyi tanımaktadır. Uludere'deki bu katliamdan hükümet ve ordu müteselsilen sorumludur. Hükümet kendisine bağlı ordudan hesap sormak ve halka hesap vermek zorundadır. Bu kan dondurucu olay “terörist zannettik” açıklamalarına kurban edilemez. Hiçbir şey katledilen insanları geri getirmeyecektir. Egemenler bu zulümleriyle, korku koridorları oluşturarak bir halkı yok edemezler. Bizler tevhit, adalet ve özgürlüğe inanan Müslümanlar olarak bu açık ve katıksız katliamı şiddetle telin ediyor ve halkımıza baş sağlığı diliyoruz” dedi. İHD: "OLAY BİR KATLİAMDIR" İnsan Hakları Derneği (İHD) Bingöl Şube Başkanı Nihat Aksoy, Şırnak Uludere'de meydana gelen olayla ilgili, “Olay bir katliamdır, kirli savaşın sonucudur. Failleri ve bu zihniyeti kınıyoruz!” dedi. İHD Bingöl Şube Başkanı Aksoy, yaptığı yazılı açıklamada Şırnak Uludere'de PKK'lı sanılarak vurulan 35 köylünün yaşamını yitirmesi olayı kendilerini derinden üzdüğünü söyledi. “Biz insan hakları savunucuları olarak, ne şekilde olursa olsun, savunmasız insanların böyle hunharca katledilmesini şiddetle kınıyoruz” diyen Aksoy, şu ifadeleri kullandı: “Vicdanı olan herkesi, her kurumu bu olayı kınamaya davet ediyoruz. Resmi açıklama, her zaman olduğu gibi, öldürülen köylülerin “terörist zannedilerek” bombalandığı şeklindedir. Öldürülen köylülerin sınır ticareti yaptığı tespiti üzerinden bir tür mazeret üretilmeye, işlenen suçu küçültmeye, en genelde de katliamın mazur gösterilmeye çalışılmasına kimse tevessül etmemelidir. Daha önce de pek çok olayda tekrarlandığı gibi “Terörist zannedilerek öldürüldüler!” açıklamasının, bu katliam için de bir gizleme işlevi göreceği anlaşılmaktadır. Oysa buna izin verilmemeli, böyle bir mazeret hiçbir şekilde kabul edilmemelidir! İnsan hayatı bu kadar ucuz olamaz! Yapılan şey açık bir katliamdır. Ve bunca insanın hayatını kaybetmesine yol açan bu fiilin sorumlularından mutlaka hesap sorulmalıdır! İşin bir başka acı tarafı da, toplumun zihninde derin yaralar açan bu olay, devleti suçlamamak açısından bazı basın yayın organları ve de bazı kesimlerce görülmek istenmemesidir.” EĞİTİM-BİR-SEN: "SİVİLLERİN ÖLDÜRÜLMESİNİN HİÇBİR GEREKÇESİ OLAMAZ" Sivillerin öldürülmesinin hiçbir gerekçesi olamayacağını belirten Eğitim-Bir-Sen Bingöl Şube Başkanı Yunus Kava, “Şırnak'ın Uludere İlçesine bağlı Ortasu köyünde, Türkiye-Irak sınır noktasında hayatını sınır ticareti ile devam ettiren vatandaşlarımızdan 35 kişinin Türk Hava Kuvvetlerine bağlı jetlerin bombardımanı sonucu hayatını kaybetmesi, ailelerinin ve bütün halkımızın yüreklerini dağlamıştır. Eğitim-Bir-Sen olarak öncelikle hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet dilerken, ailelerinin acılarını paylaştığımızı belirtiyor, başta aileleri olmak üzere milletimize başsağlığı diliyoruz. Çoğunluğu çocuk yaşta olan ve aralarında üniversite öğrencilerinin olduğu 35 insanımızın hayatını kaybettiği, yüreklerimizi burkan görüntülerle ilgili mutlaka derinlikli araştırma yapılmalı, ortada zafiyet söz konusu ise gerekli hukuki süreç geciktirilmeksizin işletilmelidir. Kamuoyu sağlıklı bilgilendirilerek, kafalardaki soru işaretleri giderilmelidir. Hantepe'de örgüt üyeleri, kaçakçı sanılarak müdahale edilmiyor; ellinin üzerindeki kaçakçı grup da PKK sanılarak bombardımana tabi tutuluyor. Bunlar kabul edilemez, böylesine bir zafiyet hoş görülemez. Kaçakçılık yapan köylülerin sınır trafikleri ve kullandıkları güzergâhlar güvenlik güçlerinin hafızasında iken; Uludere'de çoğunluğu korucu olan köylülerin sınır geçişlerinin, her zaman olduğu gibi karşılıklı teyitleşme yapılması gerekirken, bu durumun göz ardı edildiğine dair gelen ilk bilgiler şüpheleri artırmaktadır. Kısacası olayda eğitim ve istihbarat zaafının olduğu açık. Sivillerin öldürülmesinin hiçbir gerekçesi olamaz. Akl-ı selim her zaman hâkim olmalı ve şiddet sarmalı asla gözlerimizi bağlamamalıdır. Sonuç olarak; Bütçe görüşmelerinde Bülent Arınç'ın dile getirdiği demokratik hakların derhal hayata geçirilmesi için Meclis'teki iktidar ve muhalefet yasal alt yapısını zaman kaybetmeden doldurmalıdır. Kürt sorunu enfeksiyona açık bir sorun olduğundan; sorunun çözümü hızlandırılmalıdır. Sorununun çözümsüzlüğü, bu tür kayıpların sürekliliği anlamı taşıyor. Artık Türküyle Kürdüyle toplumun daha fazla kayba tahammülü kalmamıştır, bu acılar, bu kayıplar, bu kan artık taşınamaz. arar verme mevkiinde olanlar ve herkes zaman kaybetmeden gereken barış ortamının sağlanması için kendisine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir” diye konuştu.
YORUM YAZIN
|
|